Tuğçe Kazaz, "Cin Geçidi" adlı sinema filmindeki rol arkadaşı Tolga Karel'in sete alkollü gelmesinden rahatsızlık duyduğunu söyledi ve ekledi: "Tedirgin olmuşsam bunu gizleyemem. Her kim olursa olsun, rahatsız olduysam bunu gösteririm. Çünkü insanım."
Hürriyet'in yaptığı röportajda Tuğçe Kazaz film hakkında düşüncelerini anlattı;
Öncelikle geçmiş olsun diyelim, çekimleri sırasında dizinizi yaralamışsınız.
- Teşekkür ederim. Çok koşuşturmalı bir film. Düşüp dizimi incittim ama problem değil.
Film için teklif nasıl geldi?
- Telefonla aradılar önce, sonra senaryoyu gönderdiler. Senaryoyu okudum, sevdim. Daha önce başka bir korku filmi için de teklif almıştım ve "Hayatım boyunca korku filmi yapmayı düşünmüyorum" demiştim. Ama işte büyük konuşmamak gerek...
Bu ikinci sinema filminiz mi?
- Evet, ilki kocam Yorgo Seitaridis ile tanıştığımız "Radyo Tantana"ydı. Yunanistan’da 1,5 milyon gişe yaptı. Bu, Yunanistan için çok büyük bir rakam. "Cin Geçidi" Türkiye’deki ilk filmim.
Bu filmin dışında başka projeleriniz var mı?
- Şimdilik yok. Konuştuğum, teklif edilen projeler oluyor ama kabul ettiğim olmadı şu ana kadar. Olacak inşallah.
Eşinizle yer alacağınız bir proje teklifi gelmedi mi hiç?
- Doğruyu söylemek gerekirse şu ana kadar gelmedi.
Geçtiğimiz günlerde Tolga Karel’in sete alkollü geldiği ve bundan tedirgin olduğunuz yönünde haberler çıktı...
- Tedirgin olmuşsam bunu gizleyemem. Her kim olursa olsun, ne durumda olursam olayım rahatsız olduysam, rahatsızlığımı gösteririm. Çünkü insanım.
Bu olaydan sonra pişman olduğunuzu söylediğiniz ve filmi yarıda bırakıp gitmek istediğiniz iddia edildi.
- Böyle bir şey söz konusu bile olmaz. Ben seçtiğim hiçbir işte böyle bir şey söylemem. Ya seçmem ya da bırakır giderim. Ben filmi sevdim, senaryoyu sevdim, soğuk havada gelip çekimimi yaptım. Allah ne istiyorsa o olur bundan sonra. Korktuktan sonra sevgi dolu bir şey oluyorsun.
Korku filmi izlemeyi sever misiniz?
- Hayır sevmiyorum, insanların da neden korku filmi seyrettiklerini anlamıyordum bu zamana kadar. Bu film için teklif geldiğinde oturup kafa yordum ve şu karara vardım: Nasıl bir korku olursa olsun, korku geçtikten sonra sevgi dolu bir şey geliyor. Ekranda ya da beyazperdede bunu izledikten sonra sonucu sevinç oluyor, önünde başka bir alan açılıyor. Korkup korkup sonunda sevgi dolu bir şey oluyorsun. Herhalde bunun için korkuyu seviyor insanlar. Senaryoyu ve oynadığım Serap rolünü çok sevdim. İçimden bir ses, gerçek hayatımda da onun gibi hareket ettiğimi söyledi.