Gündem

TMMOB Gıda Mühendisleri Odası'ndan Erdoğan’ın "gıda güvenliği" açıklamasına düzeltme

27 Temmuz 2019 21:31

TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Toprak, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Gıda güvenliği, milli güvenlik meselesidir" ifadesini düzeltti. Yazılı yapılan açıklamada, "Sayın Cumhurbaşkanının gıda güvenliği olarak ifade ettiği kavram aslında Gıda Egemenliğidir. İşin daha vahimi ise, bakanlık bürokratlarının, bakan ve cumhurbaşkanı danışmanlarının bu üç kavram üzerine yeterli bilgiye sahip olmamaları ve bu ifadelerin Tarım ve Orman Bakanlığı’nın sosyal medya hesaplarında da bu şekilde yer almasıdır. Bakanlık kadrolarında liyakate önem verilmesi gerektiğini ısrarla savunuyoruz" denildi.

TMMOB Gıda Mühendisleri Odası, Ankara Polatlı’da Hasat Bayramı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gıda güvenliği sözleri için bir açıklama yayınladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Tarım ve Orman Bakanlığı Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) 69. Geleneksel Hasat Bayramı’na katılmıştı. Burada konuşan Erdoğan, “Gıda güvenliğini garanti altına almak, ülkemiz için bir millî güvenlik meselesidir. İç tüketimimiz için buğdayı dışarıdan satın almakla silahı satın almak arasında temelde bir farklılık yoktur. Temel tarım ürünlerinde dışa bağımlılık, en az savunma sanayinde dışa bağımlılık kadar tehlikeli ve riskli bir durumdur” uyarısı yapmıştı.

Erdoğan'ın bu açıklamaları sonrası, Gıda güvenliği, gıda güvencesi ve gıda egemenliği ifadeleriyle ilgili şu ifadeler kullanıldı:

"Gıda güvenliği: Gıdalarda olabilecek fiziksel (taş, metal, cam vb), kimyasal (pestisit, ağır metal vb), biyolojik (zararlı mikroorganizmalar) ve her türlü zararların bertaraf edilmesi için alınan tedbirler bütünüdür.

Gıda güvencesi: Sağlıklı ve faal bir yaşam sürdürebilmek için, herkesin her an ekonomik ve fiziki açıdan yeterli ve sağlıklı gıdaya ulaşabilmesidir. Gıda güvencesinin sağlanabilmesi için yeterli gıdanın var olması, herkesin erişebilmesi, beslenme gereksinimlerini karşılayabilmesi ve süreklilik arz etmesi gerekmektedir. Gıdanın belirli bir bölgede üretiliyor olması gıda güvencesinin sağlandığı anlamına gelmez. Bölge insanlarının gelir seviyelerinin de bu gıdayı satın alabilecek düzeyde olması gerekir. Gıda güvencesi aynı zamanda yeterli ve temiz suya ulaşabilmeyi de kapsamaktadır.

Gıda egemenliği: Öncelikli olarak yerli üretime dayanmayı, bu bağlamda özgün ulusal tarım politikaları uygulayabilmeyi ve iç pazarları her türlü uluslararası olumsuz etkiden koruyabilmeyi öngören bir anlayışı ifade eder.

Gıda güvencesi ile gıda egemenliği farklı teknik ve politik içerikleri olan kavramlardır. Gıda egemenliği beslenmeye ulaşmak için ulusal üretime öncelik verirken gıda güvencesi yeterli gıdaya erişme hedefi ile yetinmekte, yani gerektiğinde gıda ithalatını da sisteme dahil edebilmektedir.
Gıda güvenliği gıda güvencesinin bir parçasıdır. Gıda egemenliği ise ikisini de içinde barından bir kavramdır.

Hemen hemen her gün bir gıda zehirlenmesi haberiyle karşı karşıya olduğumuzu, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın taklit ve tağşiş yapan firmaları ifşasını (uzun zamandır yapılmıyor), kayıt ve kontrol dışı gıda üretiminin hala var olduğunu ve yapılan denetimlerin yetersizliğini göz önünde bulundurursak ülkemizde gıda güvenliğinin sağlandığından söz etmemiz pek de mümkün gözükmemektedir. İklim değişikliği, tarımsal verim düşüklüğü, tarım arazilerinin azalması, tarım girdi fiyatlarının artması, artan gıda enflasyonu, alım gücünün düşmesi, özellikle 2000 yılından sonra uygulanan yanlış tarım politikaları sonucu gıda güvencesi de tehlikededir. Tarımsal ürün ithalatının ihracatı aşması, tohum dahil dışa bağımlı bir ülke haline gelmemiz ne yazık ki ülkemizde gıda egemenliğini de sıkıntıya sokmaktadır.
Dolayısıyla sayın cumhurbaşkanının gıda güvenliği olarak ifade ettiği kavram aslında Gıda Egemenliğidir. İşin daha vahimi ise, bakanlık bürokratlarının, bakan ve cumhurbaşkanı danışmanlarının bu üç kavram üzerine yeterli bilgiye sahip olmamaları ve bu ifadelerin Tarım ve Orman Bakanlığı’nın sosyal medya hesaplarında da bu şekilde yer almasıdır. Bakanlık kadrolarında liyakate önem verilmesi gerektiğini ısrarla savunuyoruz. Tıpkı gıdada bilgi kirliliğinin önüne geçebilmek için gıda konusunda söz sahibi kişilerin gıda bilimi konusunda eğitim almış kişiler olması gerektiğini savunduğumuz gibi.
Tarım ve Orman Bakanlığı 2018 Faaliyet Raporu verilerini incelediğimizde Bakanlıkta görevli gıda kontrolörü sayısının 6825 olduğu, mevcut kadro ile ülke genelinde 1 milyon 124 bin 918 denetim yapıldığı ve her işletmenin ortalama 1 kez denetlendiği görülmektedir. Şüphesiz ki, halk sağlığı ve gıda güvenliği, işletme başı yılda ortalama bir kez yapılan denetimle sağlanamaz. Bu vesile ile bir kez daha tekrarlıyoruz. Bakanlık bünyesinde gıda mühendisi istihdamı artırılmalı ve Odamızın Bakanlık yetkilileri ve Cumhurbaşkanlığı Sağlık ve Gıda Politikaları Kurulu ile değişik zamanlarda görüşüp paylaştığı “Yetkilendirilmiş Gıda Danışmanlığı Projesi” acil olarak hayata geçirilmelidir."