Gündem

TİP Genel Başkanı Baş'tan Erdoğan ve Bahçeli'ye HSK tepkisi: Sizler tarafsız yargılanmanın ne demek olduğunu göreceksiniz

"Türkiye'nin en karanlık günlerinden geçtiğimiz hakkında hiçbir tartışma yok"

19 Ekim 2021 20:20

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, HSK üyesi Hamit Kocabey’in, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin isteği ile istifa ettiğini ileri sürüp, “Millet değil bir kişi adına karar verdiğini açıklayan sizler yargılanmanın ne demek olduğunu göreceksiniz. Bu parti yargısı düzenini kuran Erdoğan ve Bahçeli bağımsız ve tarafsız yargılama nasıl yapılır göreceksiniz" dedi.

TBMM’de basın toplantısı yapan Erkan Baş'ın açıklamaları şöyle:

"Türkiye bu iktidar tarafından uzun süredir bölünmüş bir ülke haline geldi. Türkiye artık bölünmüş bir ülkedir. Bir tarafta açlık, yoksulluk, işsizlik, yasaklar, iktidar baskısı, şiddetine rağmen yaşamaya çalışan milyonlarca yurttaşımız var. Diğer taraf kendilerine paralel bir dünya kurmuş; saraylarda ve saray etrafında yaşayan küçücük bir azgın azınlıktan ibaret.

"AKP, bir paralel evren iktidarıdır"

Geldiğimiz aşamada çok net. AKP, bir paralel evren iktidarıdır. Bu paralel evrende yaşayanlar, Türkiye’yi yönetenlerin gerçeklikle bağı tamamen kopmuş durumda. Gerçeklik algıları ortadan kalkmış durumda. Türkiye’de ne yaşandığını bal gibi biliyorlar ama kendi paralel dünyalarında lüks içinde yaşayabilmek için, bunu görmemezlikten gelmeleri gerekiyor. Fakat bu durum ülkemiz için büyük bir trajediye dönüşmüş durumda.

"Türkiye'nin en karanlık günleri"

İnsanlarımız işsiz, iş bulabilen şanslı azınlık kölece çalışıp yaşamaya çalışıyor. Kadınlar öldürülüyor, çocuklar bu Türkiye’nin en muteber insanları tarafından tacizlere tecavüzlere uğruyor. Gençler sokaklarda yatıyor. İnsanlarımız işsizlikten intihar ediyor. Türkiye'nin en karanlık günlerinden geçtiğimiz hakkında hiçbir tartışma yok.

"AKP iktidarı da halkın dayanma gücünün imtihanı"

Saray ve saray ve eşrafının hayatlarına, eylemlerine, söylemlerine baktığımızda normal şartlar altında akli melekeleri konusunda kuşku duyulması gereken, daha önemlisi büyük kaygı yaratan bir grup tarafından yönetiliyoruz. İktidarın açıklamaları absürt mü, şaka mı gerçek mi yoksa aklımızla dalga mı geçiliyor diye yapılıyor yoksa siyasal İslamcı bir iktidar tarafından test mi ediliyoruz sorularını sorduruyor. Hani diyorlar ya; ‘bu dünyada her şey bir imtihan’, galiba AKP iktidarı da halkın dayanma gücünün imtihanı.

"3 ayda yarım milyon insan işsiz kalmış"

Türkiye'nin en temel sorunlarından biri olan işsizlik konusunda nasıl bir aldatmaca içinde olduğumuzu kanıtlayan bir veriyi sizinle paylaşmak istiyorum. AKP-MHP ittifakının yönettiği bu Saray Rejimi, onun elindeki devlet mekanizması yalan makinesine dönmüş durumda. DİSK’in İŞKUR verilerinden derlediği araştırmaya göre, işten çıkarma yasağının sona erdiği 20 Haziran 2021’den sonraki üç ay tam 518 bin kişi işsizlik ödeneği için başvurmuş. 3 ayda yarım milyon insan işsiz kalmış. Bir de TÜİK var, TÜİK’in verilerine göre işsizlik oranında hiçbir artış yok. TÜİK yüzde 12,1'e sabitlemişler. Saray rejimi, Türkiye ekonomisinin ikinci çeyrekte yüzde 21,7 oranında büyüdüğünü duyurdu. Yine kaynak TÜİK. Geliri yüzde 21 artan tek bir yurttaşımız var mı? İktidara göre sürekli büyüyen Türkiye, dünyanın ilk 20 büyük ekonomisi arasındaki yerini kaybetti.

"Türkiye, TL’nin değer kayıpları sonrası Bulgaristan’ın gerisine düştü"

Şu an kaç bilmiyorum, ben buraya geldiğimde, dolar 9,33’tü. Her an Türk lirası biraz daha değer kaybediyor. Faturalarımız her an kabarmaya devam ediyor. Cebinde üç kuruş olan vatandaşın parası yüzde 60’ın üzerinde değer kaybetti. Bu şu demek, zaten cebinde 3 kuruş parası olan milyonlarca insanın şimdi sadece 1 kuruşu var. 3 kuruşun iki kuruşu bu iktidar tarafından halkımızdan çalındı. Paralel evrende yaşayan Recep Tayyip Erdoğan diyor ki, 'Amerika’nın, İngiltere’nin halini görüyorsunuz değil mi? Benzin yok benzin. Aynı şekilde Almanya’da kuyruklar, Fransa’da kuyruklar. Yiyeceklerini bulamıyorlar. Elhamdülillah, Türkiye’de böyle bir sorun yok' diyor. Paralel evrenden böyle görünüyor, biz gerçekleri söyleyelim. Avrupa Birliği İstatistik Ofisi’nin verilerine göre Türkiye 330 Euro olan brüt asgari ücretle 27 Avrupa ülkesi içinde ikinci sırada. Sondan tabii. 2020 yılında brüt asgari ücrette Bulgaristan’ın önünde olan Türkiye, TL’nin değer kayıpları sonrası Bulgaristan’ın gerisine düştü. ‘Benzin yok’ diyorlar. Bizde brüt asgari ücretle, alamadığınız brütü üzerinden hesaplıyoruz, 445 litre benzin alınırken, İngiltere’de 979 litre benzin alabiliyor.

"Tarımı bitirilen bir ülkede yaşamak mümkün olmayacak"

Benzine, mazota bu kadar zam gelmişken kimse bu ülkede tarım emekçileri ne yaşıyor diye soruyor mu? Bu gidişatın Türkiye’de tarım emekçisini açlığa sürüklediğini, tarımı biten bir ülkenin yaşanamaz hale geleceğini düşünen hiç kimse yok mu? Tarımı bitirilen bir ülkede yaşamak mümkün olmayacak.

Mini mini zamlar

İktidara geldiği günden bugüne periyodik olarak petrol ve doğal gaz arama çalışmalarından “müjde” veren şahsın en son açıkladığı müjdenin üzerinden henüz bir buçuk yıl geçmişken doğalgaz, elektrik ve akaryakıta 35 kez zam yapılmış. Gıdaya bakalım; bir yıl önce yüzde 14,9 olan enflasyon bu yıl yüzde 28,8'e yükselmiş. Üretici fiyatlarındaki artış bir yılda yüzde 14,33'ten yüzde 43'e çıkmış. Emekçinin gerçek yaşamsal ihtiyaçları gözetilerek hesaplanan gıda ürünleri enflasyonu yüzde 40'ı bulmuş. Bunlara rağmen eski bir AKP Milletvekili diyor ki, “Zam gelmiştir ama mini mini gelmiştir" diyebiliyor. KYK yurtlarında yemek porsiyonlarının küçülmesine, “Peygamber efendimiz de mideyi boş bırakın der” diye duyurmuş.

"Bunların hepsinin ar damarı çatlamış"

AKP Grup Başkanvekili, günde üç öğün çay-simit tüketildiğinde asgari ücretlilerin geçinebileceğini söyleyebiliyor. Matematikle oynayarak yettiğini ispatlamaya çalışıyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, gençlerin yurt dışına kaçış umudunu "Bunlardan endişe duymamaya gerek yok. Dönenler, oralarda kalanlardan daha çok" diye değerlendirebiliyor. Şahsının eski şoförü var, şimdi mebus 40 kuruş ucuza akaryakıt almak için oluşan kuyruk için “bereket kuyruğu” diyor. Bunların hepsinin ar damarı çatlamış.

"Bunları afiş yapıp sokaklara asın"

Buradan tüm parti örgütlerimize, üye ve dostlarımıza, tüm medya çalışanlarına, gazeteci dostlarımıza sesleniyorum. Lütfen bu ar damarı çatlamış AKP’lilerin her sözünü halka duyurun. Bu sözleri duymayan kalmasın. Bunların nasıl bir evrende yaşadıklarını duymayan kalmasın diye elimizden geleni yapacağız. Bu konuda herkesten destek bekliyoruz. Bunları afiş yapıp sokaklara asın. Böyle açıklamaları tüm sosyal medya mecralarında paylaşın. Halk bu utanmazları tanısın, bilsin ki, bu bizleri aşağılayanlar bir daha insan içine çıkamasın.

‘Faturayı Cengiz Ödesin’ kampanyası çerçevesinde çalışmalar yapıyor"

Herkes bilsin ki aç kalmamızın nedeni yandaşların semirmesi. Bu hırsızların çaldığı bizim alın terimizdir. Bu temel ihtiyaçlarımızdan kim zengin oluyorsa faturayı o ödesin. Kent Emekçileri Dayanışması’nda örgütlü işçi kardeşlerimiz, Türkiye’nin pek çok noktasında ‘Faturayı Cengiz Ödesin’ kampanyası çerçevesinde çalışmalar yapıyor. TİP olarak emekçi halkımızın faturalarını Cengiz Holding'in ödemesini öneren Kent Emekçileri Dayanışması'nın kampanyasını destekliyoruz. Bu bozuk düzeni hep birlikte yıkacağız.

"TÜGVA devletin hangi kurumuna kimin gireceğine karar verici olmuş"

Değerli gazeteci Metin Cihan dostumuzun TÜGVA ile ilgili belgelerini geçen hafta ben de gündeme getirmiş ve derhal bu konuda açıklama yapılmasını, soruşturma yapılmasını istemiştim. 1 haftada TÜGVA’lı yöneticiler ve meşhur AKP’li Mehmet Metiner’in sözleri bu yeni paralel yapı belgelerinin doğruluğunu kanıtladı. Mehmet Metiner daha önce Cemaat için kullandığı cümleleri şimdi TÜGVA için kullanıyor. “Üniversiteyi kazandım ama yerleşecek yerim yurdum yok” diyen arkadaşlarım coplanıyor, gazlanıyor. Tayyip Erdoğan başta devlet yöneticileri tarafından terörist, marjinal ilan ediliyor. "Barınma sorunu diye bir şey yok, bunlar provokasyon peşinde" demişlerdi. Öğrendik ki, TÜGVA’lı gençleri kastediyorlarmış. Devleti haksız, hukuksuz yollarla ele geçirmeyi hedefleyen, arsızlığın, hırsızlığın, yolsuzluğun bini bir para eden TÜGVA’ya peşkeş çekilmiş yurtlar. O yüzden barınma sorunu ortaya çıkmış. Ayşe Abla’nın kızı, Mehmet Amca’nın torunu alın teriyle, bileğinin hakkıyla çalışarak sınava girip kazandığı kazandığı ama bir türlü atanamıyor ya. Buna rağmen bu ülkede yaşama hakları elinden alınıyor. Çünkü yandaş TÜGVA devletin hangi kurumuna kimin gireceğine karar verici olmuş.

TÜGVA açıklaması

Ne zaman birileri sesini yükseltse polisin saldırısına uğrar. Polisin bu tavrını ne zaman protesto etsek AKP'nin maaşlı trolleri ‘polisimizin yanındayız’ diye yazar. O trol çetesine sesleniyorum. Ortaya belgeler çıktı. Bol miktarda uyuşturucuyla yakalanıp polise, ‘Siz benim kim olduğumu biliyor musunuz’ diye başlayıp küfürler eden TÜGVA'nın İl temsilcisine bir tane AKP'linin TÜGVA yöneticisinin diyecek bir lafı yok mu? Arsızlıktan, hırsızlıktan, yolsuzluktan vazgeçirebilecek, tövbe ettirebilecek hiçbir güç yok. Böyle gelmiş böyle gidecekler. Bizim için onlar artık sadece hesaplaşma konusudur.

"TİP'in kapıları gençlere sonuna kadar açıktır"

Gençlere diyecek bir sözümüz var. Arkadaşlar, geleceğinizi bu kan emicilerden kurtarın. Eğer gençler bu talana dur demezse, örgütlenmezse, mücadele etmezse Türkiye asla aydınlığa çıkamaz. Bunların çaldıkları, çırptıkları, gasp ettikleri sizin geleceğinizden başka bir şey değildir. Biz üç beş binanın, kiranın derdinde değiliz. Bu ülkenin gençlerinin geleceğini çalıyorlar. Hırsız var diye bağırıyoruz buradan. Bir genel başkan olarak değil, bir arkadaşınız olarak çağrı yapıyorum, gelin siyasette söz sahibi olun. Kendi gelecekleri için başkalarının konuşmasına, onlar adına karar vermesine izin vermesin. Türkiye İşçi Partisi’nin kapıları gençlere sonuna kadar açıktır, gençlerden çalınanların hesabını mahşere bırakmak istemeyen herkesi çağırıyorum.

"Tıpış tıpış gideceksiniz"

Hesaplaşacağız ve bunun için ilk olarak adaletin tesis edilmesi, yargının saray vesayetinden kurtulması gerekiyor. Selahattin Demirtaş gibi, Osman Kavala gibi, onlarca gazeteci, aydın ve genç; haksız hukuksuz yere yıllardır cezaevinde tutulanların derhal serbest bırakılması talebimizi yineliyoruz. Hâkim ve savcıların atamalarını yapan, HSK’nin bir temsilcisi, bir siyasi parti liderine bağlılığını ilan ederek istifasını sunuyor. Bu artık başka bir aşamadır. Hâkimlerin aldıkları tüm kararları bağımlı ve taraflı olarak görmemize neden olacak bir aşamadır bu. MHP, bu haberle ilgili bir yalanlama geçmediğine göre, (İsmail) Saymaz’ın haberini doğru kabul ediyoruz.

"Yargılama nasıl yapılır göreceksiniz"

Kocabey’in istifasına giden sürecin detaylarını, ayrıntıları önümüzdeki günlerde paylaşacağız. Bizi şu anda ilgilendiren Kocabey ile Bahçeli arasındaki emir komuta ilişkisi… Kocabey sana sesleniyorum: Evet, gidiyorsunuz. Tıpış tıpış gideceksiniz ve millet değil bir kişi adına karar verdiğini açıklayan sizler yargılamanın ne demek olduğunu göreceksiniz. Bir parti yargısı düzenini kuran Erdoğan ve Bahçeli bağımsız ve tarafsız yargılama nasıl yapılır göreceğiz. Yargıtay’da kurulan yeni cemaat ve tarikat yapıları, bir Yargıtay mensubunun ağzından kamuoyu ile paylaşılmaya başlandığını; yobazların önünde düğme ilikleyenlerin, hepsinin takipçisi olacağız, gerçek bir hesaplaşma için hazır olacağız. Gerçek bir hesaplaşma için hazırlanacağımızı ifade etmek istiyorum.

"Çilem Doğan beraat etmeli"

Çilem Doğan davasına değinmek istiyorum. Kadına yönelik şiddet suçlarının türlü indirimler ve cezasızlık politikası ile sonuçlandığı bu sistemde Çilem için adalet istiyoruz. Çilem için beraat istiyoruz.

"Cargill direnişi zaferle sonlandırıldı"

Tam 1280 gündür süren Cargill direnişi zaferle sonlandırıldı. Cargill işçileri'nin direnişi sonucunda Tek-Gıda İş sendikası yetki belgesini aldı. Kar kış demeden direnen işçilerin iradesini ve zaferini TİP olarak selamlıyoruz.

"İşçilerin sesini her yerde daha yüksek sesle duyuracağız"

Parti Sözcümüz Sera Kadıgil, verdiği soru önergesinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin'e 'Konuşmanızda yabancı sermayeli bir şirketteki sendikal hak ihlaline devlet olarak müdahale ediyoruz dediniz, bu müdahaleyi neden tüm işyerlerinde yapmıyorsunuz?' diye sorduk. BelKarper, Adkoturk ve Mitsuba işçileri için neden aynı tedbirler uygulanmıyor? Hakları için direnen, greve çıkan işçilerin sesini her yerde daha yüksek sesle duyuracağız.

"İşçilere kara liste"

Kahta organize sanayide faaliyet gösteren Kahta Gıda'da 70-80 arası işçi arkadaşımızın adını içeren ve "politik işçilerdir, başka bir yerde çalışmaları sakıncalıdır" konulu bir kara listeyi yapmaları ve bütün Kahta'da bulunan tüm tekstil fabrikalarına bu listenin iletilmesi gibi insanlık onurunu rencide eden bir şeyle karşılaştık. Gözümüz, aklımız, sizin yanınızda.”