17 Mayıs 2023 19:19
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkan Yardımcısı Doğan Ergün, “Dünyanın her yerinde adil, demokratik seçimlerin yapılabildiği her yerde yüzde 95 civarında oy kullanmak, bir anormallik, anomali göstergesidir. Türkiye’de 14 Mayıs seçimlerinde yüzde 95 ve üzeri oy kullanılan sandık sayısı 20 bine yakın ve burada seçmen sayısı 4 milyon 200 bin civarında. Yani 4 milyon 200 bin oyun kullanıldığı yaklaşık 20 bin sandık şaibelidir” dedi.
Ergün, partisinin İstanbul İl Başkanlığı’nda bugün basın toplantısı düzenledi. Geçen pazar yapılan genel seçimlerinin tutanaklarında tutarsızlıklar ve seçim sürecinde şaibeler olduğuna dair tespitlerini aktaran Ergün, şunları söyledi:
"TİP olarak bu geçen hafta sonu düzenlenen cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine ilişkin çok şey yazıldı, çok şey söylendi. Biz de TİP olarak kendi değerlendirmelerimizi yaptık. Burada TİP’in seçimlere ilişkin politik siyasi değerlendirmelerine dair uzun boylu, kapsamlı şeyler aktarmayacağız. Ancak özellikle bu seçimlerde gördüğümüz tutarsızlıkları, usulsüzlükleri ve Türkiye’nin kaderi açısından, cumhuriyetimizin 100. yılında Türkiye’nin kaderi açısından çok önemli olan bu seçimlerde ortaya konmuş olan hileleri, usulsüzlükleri, şaibeleri dile getireceğiz. Bu konuda da sadece yurttaşlarımızı değil, aynı zamanda özellikle muhalefet partilerine ve bürokrasiye seslenmek istiyoruz.
Bir kere öncelikle TİP açısından durumu bir aktarmak istiyorum. TİP olarak üç ilde İstanbul, İzmir ve Antalya’da çok sınırdan milletvekilliği kazanmamış göründüğümüz bu üç ilde gerekli itirazlarımızı yapıyoruz. 420’nin üzerinde sandığa arkadaşlarımız itirazda bulundular. Bunların önemli bir kısmı reddedildi ilçe seçim kurullarında. O yüzden şu anda milletvekilliği değişimi yaşanır mı, vekillik kazanır mıyız, bunu söylemek için henüz erken ama yine hukuk büromuzdan arkadaşlarımız, avukat arkadaşlarımız hem İstanbul’da hem İzmir’de hem de Antalya’da il seçim kurullarına itirazlarına devam ediyorlar. İkincisi ve daha önemlisi belki de YSK’ya olağanüstü itiraz yoluyla başvuru hakkımızı da kullanabileceğimizi düşünüyoruz. Şimdi burada yaşanan, yani bizim İzmir, İstanbul ve Antalya’da gördüğümüz, örneğin; Yeşil Sol Parti’ye ilişkin yine çeşitli illerde görülen başka muhalefet partilerince de görülen çeşitli usulsüzlükler ya da tutarsızlıklar, sandık bazında konuşacak olursak, aslında daha çok ıslak imzalı tutanaklarla YSK verileri arasındaki tutarsızlıktan kaynaklanıyor.
Burada özel olarak bir kötü niyet olduğunu, bu açıdan sandık kurullarında kötü niyet ya da seçim kurullarında bir kötü niyet olduğunu düşünmek istemiyoruz. Bunların sehven yapılmış çeşitli hatalar olduğunu, yanlışlar olduğunu düşünmek istiyoruz. O yüzden itirazlarda bulunuyoruz. Oralardaki seçim kurullarındaki farklı muhalefet partisindeki arkadaşlarımız, çalışma arkadaşlarımız da lütfen bu konuda hassasiyet göstersinler ve hak neyi gerektiriyorsa, adalet neyi gerektiriyorsa, seçmen iradesi neyi gerektiriyorsa o şekilde bir sonuç alınması için hep beraber el birliğiyle çalışalım. Şimdi asıl meseleye geçmek istiyoruz. Bu tek tek sandıklara ilişkin yaptığımız itirazın ötesinde Türkiye İşçi Partisi’nin yazılım, veri analisti ve hukukçu arkadaşlarıyla beraber, yani çalışma arkadaşlarımızla beraber onlarca kişinin emeğiyle aslında bir tabloyu, bir vahim tabloyu, bir şaibe tablosunu, seçmen iradesinin nasıl gasp edildiğine ilişkin bir tabloyu bir kez daha görmüş durumdayız. Burada sadece bu seçimle alakalı bir şeyden bahsetmediğimi özellikle vurgulamak istiyorum.
Yani 7 Haziran seçimlerinden bu yana, yani 7 Haziran seçimleri bittikten sonra artık 1 Kasım’a geçildi. 1 Kasım’da seçimler tekrar edildi, o günden itibaren devreye konan bir senaryo, bir proje, bir hak gaspının benzer örneklerini yaşamaya devam ediyoruz. Bizzat ben de 2017 yılında yapılan referandumda konuda özel olarak çalışmıştım. O dönemde ölülere oy kullandırıldığını, yani nasıl Fetullah Gülen daha önce, ‘mezardan kalkıp gerekirse oy kullanacaksınız’ dediyse ona benzer yöntemlerle aynı şekilde ölülere oy kullandırıldığını tespit etmiştik. Şimdi benzer bir senaryonun yine yaşandığını açık bir şekilde söyleyebiliriz. Bu şöyle oluyor. Pek çok sandık ve okulda iktidar partileri ve çeşitli devlet olanakları kullanılarak tam kontrol sağlanıyor. Bu okullarda, bu sandıklarda kimlerin oy verebileceği, kimlerin oy vermeyeceği, oy vermeyen seçmenler yerine ya da veremeyen seçmenler yerine ne yönde oy kullanılacağı tayin ediliyor, belirleniyor.
Şimdi, mesela bunu becerdikleri oranda bütün oylar kendi cephelerine, kendi lehlerine yazılıyor. Beceremediklerinde, yani bütün o seçmenlerin ne yönde oy kullanacağını belirleyemedikleri durumda da kullanılmayan oylar yerine kendilerine oy yazdıklarını görüyoruz. Burada bir yöntem olarak da görev kağıdıyla oy kullanılması, birden fazla oy kullanılması mekanizması işletiliyor. İstatistik bilimi bize bir şey söylüyor. Dünyanın her yerinde, otoriter devletler dışında dünyanın her yerinde adil, demokratik seçimlerin yapılabildiği, en azından belli kurallara uyulan her yerde yüzde 95 civarında oy kullanmak bir anormallik, anomali göstergesidir. Çünkü yüzde 95 civarında oy kullanılması demek, yüzde 95 ve üzerinde oy kullanılması demek o seçim çevresinde kimsenin hastalanmadığı, kimsenin ölmediği, yani seçmen listeleri oluşturulduktan sonra seçimlere gidene kadar kimsenin hastalanmadığı, kimsenin başına önemli bir iş gelmediği, kimsenin ölmediği anlamına gelir. Bu, istatistiki olarak imkansızdır.
Türkiye’de 14 Mayıs seçimlerinde yüzde 95 ve üzeri oy kullanılan sandık sayısı 20 bine yakın ve burada seçmen sayısı 4 milyon 200 bin civarında. Yani 4 milyon 200 bin oyun kullanıldığı yaklaşık 20 bin sandık şaibelidir. Açıkça şaibelidir. Yüzde 98 ve üzeri katılımın sağlandığı sandık sayısı 7 bin civarında. Buralarda geçerli oy sayısı 825 bin 130. Şimdi buradan bir örnek vereyim. Örneğin; yüzde 98’den fazla oy kullanılan sandıklarda Cumhur İttifakı’nın oy oranı yüzde 60’a yakın. Yani normalde aldığından belki de 13- 14 puan fazla bir oy alınmış durumda. Şimdi, yüzde 95 ve üzeri oy kullanılması yüzde 98 ve üzeri oy kullanılması bunlar zaten şaibeli diyoruz. Bir de yüzde 100 ve üzeri oy kullanılmış sandıklar var. Diyelim ki sandıkta 100 seçmen var. Nasıl orada 103- 105- 120 kişi oy kullanabilir? İşte orada da devreye şu giriyor. Görev kağıdıyla orada oy kullanan polis memurları ya da görevliler ya da çeşitli devlet memurları. Burada yüzde 100 ve üzeri oy kullanılan sandık sayısı 4 bin 841. Buradaki sandıklarda kullanılan oy sayısı 422 bin ve buralarda Recep Tayyip Erdoğan’ın aldığı oy oranı yüzde 61’in üzerinde. Yani normalde bize aldığı söylenen oyun 11- 12 puan üzerinde. Burada MHP’nin oy oranı yüzde 13’ten fazla görünüyor.
Birkaç örnek vermek istiyorum. Şırnak merkez bin 156 numaralı sandıkta oy kullanma oranı yüzde 762. Yani 7- 7,5 kat fazla insan oy kullanmış. Siirt Pervari bin 59 numaralı sandıkta oy kullanma oranı yüzde 233 ve burada toplamda 200 civarında yurttaşımız oy kullanmış görünüyor. Yüzde 100 ve üzerinde oy kullanılan 154 sandıkta Millet İttifakı’na hiç oy çıkmamış. Hiç kimsenin aklına gelmemiş Millet İttifakı’na oy vermek. Burada yine dikkat etmemiz gereken bir unsur var. Buralarda Millet İttifakı partilerinin sandık kurulu üyeleri oy vermemişler. Sandık kurulundan kimse gidip, herhangi bir CHP’li, herhangi bir İyi Partili ya da herhangi bir Yeşil Sol Partili dostumuz buralara gidip sandık kurulu üyesi olmamışlar veya olsalar bile kendi adaylarına ya da kendi partilerine oy vermemişler. Bu çok çarpıcı bir veri. Bütün bunlar bir şaibe olduğunu açıkça gösteriyor. Biz bu operasyonun bir bütün olarak MHP'yi gözetilen bir operasyon olduğunu düşünüyoruz. Yani Cumhurbaşkanlığı seçiminde Recep Tayyip Erdoğan’ın lehine sonuçlar alındı ama özel olarak da MHP’nin yine bu sandıklarda ve özellikle devlet görevlileri tarafından gözetildiğini, bu operasyonu yapanların da bunu gözettiğini görebiliyoruz.
Bu yüzde 100 ve üzeri oy kullanılan sandıklarda MHP’nin oyu yüzde 13. Yani Türkiye genelinde aldığı oyun çok daha üzerinde bir oy almış durumda. Bazı, yine böyle sandıklarda, örneğin, 7 Haziran seçimlerinde MHP’nin oy oranı yüzde 2’yken şimdi yüzde 16’ya yükselmiş. Öyle sandıklar var ki o sandıklar kapatılmış, bütün devlet görevlileri oraya yönlendirilmiş. MHP daha önce burada yüzde 2 oy alıyormuş, şimdi birden oy oranı yüzde 16’ya çıkmış. Birincisi; biz burada zaten kaybedeceğimiz bir seçime gittiğimizi söylemek için bu sözleri söylemiyoruz. Yani işte ‘TİP neden bunlardan bahsediyor, seçmende umutsuzluk mu yaratmak istiyorsunuz’ denebilir. Hayır. Biz yapmamız gereken şeyler olduğunu biliyoruz, görüyoruz, 14 Mayıs seçimlerinin şaibeli olduğunu söylüyoruz ve bu 14 Mayıs seçimlerinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun kazanıp kazanmadığını bilemeyiz ama Recep Tayyip Erdoğan’ın kazanacak bir oy almadığını açıkça görebiliyoruz. Cumhur İttifakı’nın kazanacak bir oy almadığını açıkça görebiliyoruz.
Bu operasyonda, milletvekili seçiminde MHP gözetilmiştir, bunu görüyoruz. Bu operasyonun bir parçası Anadolu Ajansı olmuştur. Anadolu Ajansı daha ilk dakikadan itibaren çok yüksek oranda Tayyip Erdoğan’ı göstermiş, ardından o daha düşük seviyelere indirmiştir ama daha dikkat çekici olan ve istatistik bilimiyle açıklanamayacak olan şey şudur: Sinan Oğan, Anadolu Ajansı tarafından ilk dakikada kaç oy oranı gösterildiyse, sonuna kadar o oranda kalmıştır. 5,2-5,3 oranında kalmıştır. Bunun istatistik ve istatistik bilimiyle açıklanması mümkün değildir. Hiçbir örneklem, başından sonuna saatler boyunca hep 5,2-5,3’ü veremez.
Şimdi biz ayrımsız tüm muhalefet partilerine, tüm halkımıza sesleniyoruz. Kaybedilmiş bir şey yok, kazanılacak bir seçim var ve biz hırsızın ensesinden tuttuk. Şimdi yapmamız gereken, onun bir daha bir şey çalamaz hâle gelmesini sağlamak.
O, ‘atı alan Üsküdar’ı geçti’ diyordu. Biz atın eyerinden tuttuk, yakaladık. Şimdi yapmamız gereken, o atın Üsküdar’ı geçememesini sağlamak. Şimdi yapmamız gereken şeyler var. Birincisi, tüm halkımıza, tüm yurttaşlarımıza müşahit olma, sandık görevlisi olma çağrısında bulunuyoruz. Özellikle de biraz önce saydığım Muş, Şanlıurfa gibi özellikle şaibeli bölgelerde, şaibeli sandıklarda görev alınması için bir çağrıda bulunuyoruz. Biz, 10 binlerce Türkiye İşçi Partili olarak, Türkiye İşçi Partisi’ne oy vermiş 1 milyona yakın insan olarak buradayız, söz veriyoruz. Sandık kurulu üyeliği konusunda bütün muhalefet partileriyle ortak çalışmaya hazırız. Gelin, beraber, namuslu, dürüst sandık kurulu üyeleri çıkaralım oralarda, sandıkları beraber koruyalım. Sizin yetemediğiniz yerde biz oluruz, bizim yetemediğimiz yerde sizin olmanızı isteriz.
Özellikle hukukçu arkadaşlarımıza, avukat arkadaşlarımıza sesleniyoruz. Gidin, görev alın. TİP, bu seçimlerde İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de seçime girdiği her yerde avukatlarıyla çok önemli çok ciddi bir çalışma yapmıştır. Lütfen bunun bir parçası olun. Bizim çalışmamızın bir parçası olmak istemiyorsanız gidin, başka muhalif partilerde beraber çalışın. Her birinize çok ihtiyacımız var. YSK’nın derhal görev kağıdıyla oy kullanma garabetine bir son vermesi ya da buna bir usul, yön, yöntem bulması gerekiyor. Şimdi burada aklınıza gelen ilk yöntem, hemen 28 Mayıs’ta kullanılabilecek ilk yöntem parmak boyasıdır ama bunun dışında ayrıca görevlilerin başka bir sandıkta oy kullanması gibi pek çok başka formül üretilebilir. İstenirse bu yapılır çünkü bu görev kağıdıyla görünüyor ki, birden fazla kez oy kullanma ve seçmen iradesini gasp etme yoluna gidiliyor.
Şimdi biz muhalefet olarak bu bölgelere gideceğiz. Bizi kimse durduramayacak. Buradan iktidara, devlet görevlilerine sesleniyorum. Bu usulsüzlüğün, bu şaibenin, bu irade gaspının bir parçası olmayın ve biz oraya gideceğiz, bizi durdurmaya kalkmayın. Buradan açıkça ifade ediyorum. Tüm halkımıza sesleniyoruz. Biraz önce Recep Tayyip Erdoğan sandıklara çökmekten vesaire bahsetti. Biz bu ülkenin üzerine bir kere daha Tayyip Erdoğan kabusunun çökmesine izin vermeyeceğiz. Bunu başarabiliriz. Biz, hep beraber oy kullanmayanlar olarak tekrar sandığa gitmek zorundayız. Bugün baktığımızda milyonlarca yurttaşımızın sandığa gitmediğini görüyoruz. Biz onları ikna edeceğiz, bunun için hemen yarın sokakta, sahada çalışmaya başlayacağız. Daha bu akşam çalışmaya başlayacağız. Bunun dışında Tayyip Erdoğan’a oy vermiş, Cumhur İttifakı'na oy vermiş yurttaşlarımızı ikna etmeye çalışacağız, anlatacağız yaşadıklarımızı.
Öte yandan, bu hırsızlığı da engelleyeceğiz. Bu üçünü yaparsak, sandığa gitmeyen yurttaşlarımızı sandığa götürebilirsek, Tayyip Erdoğan’a oy vermiş yurttaşlarımızı ikna edebilirsek ve bu hırsızlığın kitlesel şekilde yapılamasını engellersek kazanamayacağımız hiçbir şey olmadığını görüyoruz. Bütün muhalefet partilerine şimdi ayağa kalkma, şimdi memleketin, cumhuriyetin geleceğini kurtarma zamanı çağrımızı tekrar etmek istiyorum.”
© Tüm hakları saklıdır.