T24 - Türkiye'nin 'Avrupa ve ABD'yi titrettiğini' yazan The Economist'in editörü Radikal'e konuştu: Referandumda bölünmüş izlenime rağmen istikrar iyi.
Bir yanda anayasa değişikliği referandumunda yüzde 58’lik ‘evet’ oyuyla en büyük siyasi riskini ortadan kaldıran, diğer yanda sıcak para dalgasının önemli merkezlerinden biri haline gelen Türkiye dünya kamuoyunun giderek daha fazla ilgisini çekmeye başladı. Son olarak hafta içinde geniş kapsamlı bir rapor yayımlayan ünlü The Economist dergisi, Türkiye’yi ‘Avrupa’nın Çin’i’ olarak gösterdi, Ankara’nın dış politikasının Avrupa ve ABD’lileri ‘titrettiğini’ iddia etti. Raporun yazarı The Economist Avrupa Editörü John Peet. Radikal’e konuşan John Peet’e göre The Economist’in Türkiye için 14 sayfalık özel bir rapor hazırlamasının temelinde ülkenin son 10 yıl içinde ‘Avrupa’nın hasta adamı’ iken dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden birine dönüşmüş olması yatıyor.
Türkiye’deki türban tartışmaları dışarıdan nasıl görünüyor?
Türkiye’de türban konusunda güçlü ve katı bir laiklik geleneği olduğu çok açık. Benzer bir tutumu Fransa’da da görüyoruz. Üniversitede türbanın ülkeyi tehlikeli bir şekilde İran tipi bir İslami devlete dönüştüreceği şeklinde bir algılama var içeride. Halbuki dışarda böyle düşünen yok. Bunlar şehirli elitin laiklik kaygılarından öteye gitmiyor. Bana kalırsa türban konusu çok fazla ajite ediliyor. Türkiye’de türban tartışmalarını biraz da laik kesimin abartması olarak görüyorum. Bunun ülkeyi İranlaştırmak için kullanılan bir araçtan çok, demokrasi ve çoğulculuk için kullanılacak bir araç olduğunu düşünüyorum.”
‘Tek adam rejimi’ ve demokrasi kaygıları konuşuluyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın medyayla arasının çok da iyi olmadığı aşikâr. Erdoğan’ın stilini bir Avrupalı olarak nasıl buluyorsunuz?
Erdoğan’ın başta Doğan Yayın Grubu olmak üzere tüm medyaya ve kendini eleştirenlere karşı takındığı tavr oldukça otokratik ve sert. Bu sağlıklı bir tavır değil. Bu nedenle de daha güçlü bir muhalefetin oluşması çok önemli. Zaten CHP’deki lider değişiminin sebebi de Erdoğan’a karşı daha güçlü bir muhalefet oluşturmaktı.
Sizce Kemal Kılıçdaroğlu Erdoğan için dişli bir rakip oldu mu?
Bunu söylemek için erken. Gücünü ve partiyi ne kadar kontrol edebildiğini zaman gösterecek.
Referandum Türkiye üzerindeki siyasi risk faktörünü biraz kaldırmış gibi görünüyor. Peki dışardan Türkiye’ye bakınca çözülmesi gereken en büyük sorun nedir?
Referandum sonuçları oldukça ilginçti. Sonuçlar bölünmüş bir ülke izlenimi verdi. Ancak durum istikrarlı görünüyor. Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri Kürt sorunudur. Doğru açıklamalar ve doğru müzakerelerle bu sorunun çözülme şansı yüksek. Bunun için de hem hükümet hem de ordu ayağında karşılıklı esneklik oluşturulması şart. Bunun bir -iki sene içinde gerçekleşeceğine inanıyorum.
Sizce Türkiye’nin IMF ve borçlarla boğuşan bir AB’ye ihtiyacı kaldı mı?
Benim son 10 yılda gözlemlediğim şey Türkiye’nin maliye politkalarında çıpaladığında daha da başarılı olduğudur. IMF sıkı bir ekonomi politikasının uygulanmasında iyi bir çıpaydı, AB ise Türkiye’nin anayasal reform sürecinde önemli bir çıpası haline geldi. Bu noktada reform programına devam etmesi kilit önem taşıyor.