Politika

TGC: Gazetecilerin sadece yüzde 1'i sendikalı

TGC: Şu anda Türkiye’de 59 gazeteci cezaevinde

04 Mart 2014 01:21

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), düzenlediği “Günümüz Koşullarında Gazetecilik” başlıklı toplantıda gazetelerin genel yayın yönetmenleri ve ajans yöneticileri ile bir araya geldi. TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş toplantıda yaptığı konuşmada, “Gazetecilerin sadece yüzde 20’si Basın –İş Yasası’yla çalışabiliyor. Diğer meslektaşlarımız bu haklardan mahrum. 2013’te gazetecilerin sadece yüzde 1’i sendikalıydı. 2013’te toplam 186 gazeteci darp edildi. 2013’te 106 gazeteci, yazar ve medya çalışanın işine son verildi.  37’si de istifaya zorlandı. Toplam 143 gazeteci işsiz kaldı. 2013’te 12 İnternet sitesi, 6 film, 5 Facebook sayfası, 3 gazete, 1 kartpostal, 1 konser, 1 klibin sansür edilmesi dâhil toplam 31 sansür olayı oldu. 2013’te, “kişilik haklarına saldırı” veya “hakaret” iddiasıyla 8’i gazeteci toplam 11 kişiye 3 yıl 7 ay 7 gün hapis ve 59 bin 700 TL para cezası verildi. Şu anda Türkiye’de 59 gazeteci cezaevinde” dedi.

Taksim The Marmara Oteli’nde düzenlenen toplantıya; Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Turgay Olcayto, Başkan Vekili Vahap Munyar,  Başkan Yardımcısı Recep Yaşar, Genel Sekreter Sibel Güneş, TGC Genel Saymanı Gülseren Güver, TGC Genel Sekreter Yardımcısı Ahmet Özdemir, TGC Yönetim Kurulu Üyesi Göksel Göksu katıldı. 

 

59 gazeteci cezaevinde

 

2013 yılında gazetecilerin çeşitli hak ihlallerine uğradığını dile getiren TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş,  sunumda, şu önemli noktalara dikkat çekti:

“Gazetecilerin sadece yüzde 20’si Basın –İş Yasası’yla çalışabiliyor. Diğer meslektaşlarımız bu haklardan mahrum. 2013’te gazetecilerin sadece yüzde 1’i sendikalıydı. 2013’te toplam 186 gazeteci darp edildi. 2013’te 106 gazeteci, yazar ve medya çalışanın işine son verildi.  37’si de istifaya zorlandı. Toplam 143 gazeteci işsiz kaldı. 2013’te 12 İnternet sitesi, 6 film, 5 Facebook sayfası, 3 gazete, 1 kartpostal, 1 konser, 1 klibin sansür edilmesi dâhil toplam 31 sansür olayı oldu. 2013’te, “kişilik haklarına saldırı” veya “hakaret” iddiasıyla 8’i gazeteci toplam 11 kişiye 3 yıl 7 ay 7 gün hapis ve 59 bin 700 TL para cezası verildi. Şu anda Türkiye’de 59 gazeteci cezaevinde. 2013’te de Gazetecileri Koruma Komitesi, Freedom House, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü başta olmak üzere tüm gazetecilik meslek örgütleri Türkiye’de basın özgürlüğünün gerilediğini, gazeteciler üzerinde ağır bir baskı olduğunu, en ufak bir muhalefette bile gazetecilerin terör örgütü üyeliğiyle suçlandığını defalarca raporlarla ortaya koydu.”

 

TGC Başkanı Turgay Olcayto: Türkiye’de gazetecilik zor koşullarda yapılıyor

 

Açılış konuşmasını yapan TGC Başkanı Turgay Olcayto, şöyle konuştu:

“Gazeteciler yıllardan beri en zor dönemlerinden birini yaşıyor. İşsiz kalan gazeteciler var. Cezaevinde yatan gazeteciler var. Onun dışında bir de çok zor koşullarda oto sansüre karşı gazetecilik yapmaya çalışan meslektaşlarımız var. Her üç şekilde de gazetecilerin içinde bulunduğu durum çok sıkıntılı.  Ne yazık ki; uluslararası ilkeler çerçevesinde Türkiye’de gazetecilik yapılamıyor.  Medyada bir kutuplaşma var. Bu kutuplaşma gazetecilik mesleğinin etik ilkelere yapılmasını zorlaştırıyor.  Biz TGC olarak bu kutuplaşmanın ortadan kalkması, evrensel değerlerde gazetecilik yapabilme noktasında bir araya gelebilmek için gazete ve ajansların yöneticilerini bir araya getirmeyi hedefledik.  Bizim 4 bine yakın üyemiz var. Üyelerimizden de böyle bir toplantı yapılması konusunda talepler aldık.”

 

TGC Başkan Vekili Vahap Munyar: Meslektaşlarımızın haklarının takipçisi olacağız

 

TGC Başkan Vekili Vahap Munyar, toplantının moderatörlüğünü üstlendi. Munyar, toplantının gazetecilik mesleğinin ortak çıkarında buluşmak, etik ilkelerin uygulanmasını, ortak sorunların çözümüne katkı sağlamak için düzenlendiğini vurguladı. TGC’nin medyanın içinden geçtiği zor dönemde dayanışma konusunda önemli bir çaba gösterdiğini işaret eden Başkan Vekili Munyar, “Meslektaşlarımızın haklarının takipçisi olmayı sürdürüyoruz. Emniyet Müdürlükleri’ne meslektaşlarımızın girmesi engellendiğinde bir dava açarak yürütmeyi durdurduk. Bu gibi gazetecilik mesleğinin yapılmasını engelleyen uygulamalara karşı mücadelemiz sürecek”

Toplantıya katılan gazete yöneticileri şunları söyledi:

 

Küçükkaya: gazetecilik için çırpınıyor

 

Cumhuriyet Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Aykut Küçükkaya:

Şu anda meslektaşlarımızın gazetecilik mesleği için nasıl çırpındığını biliyoruz. İlkesel kararlarla, patronların gazetelere olan müdahalesinin bir nebze de olsa azalabileceğini düşünüyoruz. Genel yayın yönetmenlerinin alacağı kararların bunda etkili olacağını düşünüyorum. Gazeteciler şu anda emniyet müdürlüğüne giremiyor.  Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin verdiği mücadeleyi kazanacağını düşünüyorum.  Kutuplaşma gazete manşetlerinde var ancak muhabirler arasında olduğunu çok da düşünmüyorum.

 

‘Sorunları gazeteciler tek başına çözemez’

 

Posta Gazetesi Köşe Yazarı Candaş Tolga Işık: Medyadaki sorunları gazetecilerin tek başına çözmesini beklemek komik olur. Gazeteciliği bu duruma düşürenlerin sorunları çözmek için çaba göstermesi gerekiyor. Türkiye’de gazetecilik maşa olarak kullanılmaya çalışılıyor.

 

‘Sorunun kaynağı Türkiye’deki siyasal ortam’

 

Sol Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Alper Birdal: Türkiye’deki kutuplaşmanın sebebi gazeteler değil Türkiye’deki siyasi ortamdır. Kanalların başına hükümet komiseri atanması, televizyonların, gazetelerin Başbakan talimatıyla el değiştirmesi Türkiye açısından kırılma yaşanmasına neden oluyor ancak hala bağımsız gazetecilik yapmaya çalışan gazeteler, kanallar var.

 

‘Önce gazeteci olmak zorundayız’

 

Taraf Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Ümit Aslanbay:  Gazetecilik için ortak bir zemin bulmalıyız. Farklı siyasi noktalardayız demekten önce gazetecilikte ortak zemini yakalamak zorundayız. Önce gazeteciyiz.  Gazeteciliğin ortak ilkelerinde uzlaşma sağlamalıyız. Temel olan gazeteciliktir. Bunu unutup gittik, bambaşka noktalara kaydık. Gazeteciliğin ortak noktalarını, zeminlerini saptayıp yeni bir örgütlenme zemini bulmalıyız. Bizim basın kartımızı, gazeteci olup olmadığımıza hükümetler karar vermemeli. İktidar, daha önceki iktidarlardan daha farklı da değil. ‘Cezaevindeki gazeteciler için gazeteci değiller’ diyor iktidar. Buna hükümetler karar vermemeli.  Biz hükümetin eline mesleği teslim ettiğimiz için bu noktaya geldik. Önce mesleğimizi kurtarmalıyız. Eğer mesleğimizi kurtaramazsak hep iktidarlar önünde eğilmeye mahkum bir meslek olacağız.

 

‘Gazeteciler büyük toplantılarda sorunlarını tartışmalı’

 

Yurt Gazetesi Yayın Direktörü Kerem Çalışkan: Türkiye’de Gazeteciler Cemiyeti 4 bine yakın üyesiyle kitlesel bir örgüttür. Son kale olarak kalmıştır. Önerim, kamuoyu önünde kitlesel toplantılarla mesleğin sorunlarını tartışmaya açmalıdır.  Medya ve yolsuzluk konulu sempozyumlar düzenlemeli. Medyanın yüzde 60’ını iktidar kontrol etmektedir. Bu sorunların hepsi tartışılmalıdır. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, havuz gazeteciliğine, ihale gazeteciliğine, alo Fatih gazeteciliğine karşı direnç göstermeli ve bunu kamuoyu önünde tartışmalıdır.

 

‘Gazeteciliği nasıl kurtarırız diye düşünmeliyiz’

 

Bianet Yayın Yönetmeni Haluk Kalafat:

Medyayı kurtarmak gazetecilerin işi değil. Biz gazeteciliği nasıl kurtarabiliriz diye düşünmeliyiz. Patronlar karşısında nasıl güçleneceğine dair çalışmalar yapmalıyız. Bırakın kimin gazeteci olduğuna biz karar verelim. Sendikalaşmak gerekiyor. Cemiyetin daha güçlenmesi gerekiyor. Bizim örgütlenmemiz gerekiyor. Herkesin örgütlenmesi için haber yaparız ama kendimiz örgütlenemeyiz. İnternet gazetecileri sendikadan istifa ettirildik.  Biz gazeteci olarak kabul edilmiyoruz sendikaya üye olamıyoruz.

 

‘Halka dayanmayan medyanın da özgürlüğü olmuyor’

 

Cihan Haber Ajansı Genel Müdürü Abdülhamit Bilici: Ana akım medya bugüne kadar halktan, çoğunculuktan yana olmak yerine gücün yanında, iktidarın yanında olmayı tercih etti. Aynaya bakarak kendi eksiklerimizi görme noktasında sıkıntılarımız var. Halka dayanmayan medyanın da özgürlüğü de bitmiş oluyor. Gazeteciler, itibar anketinde son sırada oluyor. TGC, anketler yapıp bunun nedenini araştırmalı ve tartıştırmalıdır. Bir gün gelecek kırmızı halılar serilecek, basın özgür olduğu dönemi yaşayacağız diye düşünürsek bu ütopya olur. Biz hak ettiğimiz kadar, mücadelesini yaptığımız kadar demokratik bir medyaya sahip olacağız.

 

Medyada kutuplaşma var

 

İHA Genel Müdürü İsmail Ballı: Biz konuşarak bu sorunları aşmalıyız. Bugün medyaya baktığımız zaman kutuplaşma var. Kutuplaşma başka ülkelerde de var. Bugün Türkiye’de bizim ihtiyacımız olan tek şey böyle evrensel ilkelere uygun gazetecilik yapmak. Habercilik bugün bulanık suda yapılıyor. TGC, objektif kriterlerle gazeteciliğin yapılması konusunda daha fazla rol üstlenmeli. 

 

‘Medya yöneticileri kendi kurumunda basın iş yasasının uygulanmasını sağlamalı’

 

Türkiye Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak: TGC’nin düzenlediği bu toplantının, gazetecilik mesleğiyle ilgili sorunların çözümü için iyi bir platform olacağını düşünüyorum. Buradan başlamamız gerektiğini düşünüyorum. Basın kartı sahibi çok az sayıda meslektaşımız var. Herkes kendi kurumunda gazetecileri Basın –İş Kanunu’na göre çalıştırmak için çaba göstermeli. Her iktidar döneminde medyaya baskılar olmuştur. Biz gazeteci olarak ideolojik noktadan değil, gazetecilik noktasında bakarak sorunlara yaklaşırsak ortak bir zemin oluşturabiliriz.

 

‘Medya tutuklu gazetecilere sahip çıkmalı’

 

Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat: TGC’nin düzenlediği bu toplantı çok önemli bir zamanda yapılıyor. TGC ve TGS’nin GÖP’ün kurulmasında çok önemli katkıları oldu. Meslek örgütleri son 5 yıldır özellikle tutuklu gazeteciler konusunda ve yargılanan gazeteciler konusunda önemli bir rol oynadı. Ancak görüyoruz ki birçok medya kuruluşu kendi çalışanı olan tutuklu gazetecinin davasını takip etmiyor. Mutlaka her medya kuruluşu kendi tutuklu meslektaşının davalarını takip etmeli, sahip çıkmalıdır. Muhabirini feda etmemeyi de medya bilmelidir.

 

‘Gazeteciler de mal bildirimi yapmalı’

 

Aydınlık Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa İlker Yücel: Türkiye’de kasetlerle, telefonlarla, medya şekillendirilmeye çalışılıyor. Türkiye’deki siyasi iktidarın medyaya yönelik baskısına karşı tavır almadığımız takdirde kamuya karşı olan görevimizi yapamıyoruz. Cemiyete ben medya için bir yalan tespit komisyonu kurmasını öneriyorum. Medyadaki yalan haberleri ortaya koymasını, çıkar odaklarına alet olanları açığa çıkarmasını öneriyorum. Bir de tüm gazetecilerin mal varlığı bildiriminde bulunmasının önemli olduğunu düşünüyorum.  Gazeteciliğin namuslu bir birikimi var. Yaşadıklarımız bu mesleği kirletemez. Gazetecilik yapanlara bedel ödemeyi bilmeleri gerektiğini de öğretmeliyiz.

 

‘Medyada ortak akıl şekilleniyor’

 

Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ: Ben bu toplantıyla Türkiye’de medyada ortak aklın yavaş yavaş şekillenmeye başladığını görüyorum. Objektif kriterleri, meslek ilkelerini sahiplenmemiz gerekiyor. En basitinden tüm medya temsilcileri yayın organlarında cevap hakkının kullanılmasını sağlamakla yükümlü diye düşünüyorum. Meslek etiğine uygun davranmanın da kişisel sorumluluk gerektirdiğinin altını çizmek gerekiyor. Medya patronlarının devlet ihalelerine girişinin düzenlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu toplantılar devam etmeli, kendi aramızda çözüm arayışımız devam etmeli.

 

‘Gazetecilik yapmayanlar karikatür malzemesi olmaya mahkum’

 

Birgün Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Barış İnce:  Patronların gazeteye müdahalesi yok demek gerçekten doğru değil. Bugün birçok gazetenin genel yayın yönetmeni CEO haline gelerek patron çıkarlarını korur, sansür mekanizmaları haline dönüştüler.  İktidarlar değişir, düzen değişir ve gerçek anlamda gazetecilik yapmayanlar karikatür malzemesi haline gelir. Gazetecilik yapmayanlar karikatür malzemesi haline gelmeye mahkum. Sorun medyanın sahiplik yapısıyla yakından ilgilidir.  Medyada sendikalaşma teşvik edilmelidir.