Okmeydanı Cemevi’nde, cenaze beklerken polisin açtığı ateş sonucu hayatını kaybeden Uğur Kurt’un ölümüne ilişkin iddianame hazırlanarak, İstanbul 85. Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. İddianamenin büyük bir bölümünün sanık polisin savunmasıyla örtüştüğü görüldü. Tetiği çeken polise amirlerinin 'sıkma' diye seslenmesi de iddianameye girmedi.Henüz mahkemece kabul edilmeyen iddianamede, sanık polisin ateş ettiği nokta ile Kurt’un vurulduğu nokta arasında 73.5 metre mesafe ve 9.5 metrelik kot farkı olduğu ortaya çıktı.
İsmail Saymaz’ın Radikal’de yer alan haberine göre, kot farkı, polis S.K.’nin eli yere eğik şekilde ateş ettiğini gösteriyor. Ayrıca bu kurşunun, molotofkokteyli attığı iddia edilen göstericinin kafasının 26 santimetre üzerinden geçip Kurt’a isabet ettiği kaydedildi. Yani, S.K.’nin, Kurt olmasa da, ilk göstericiyi öldürmek üzere ateş ettiği saptandı.
Öldüren silah polise iade edildi
İddianamede, ateşten önce arkadaşlarının polis S.K.’ye “Sıkma!” diye ikazda bulunduğu bilgisine yer verilmedi. Buna karşılık savcılık, Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) “hata hali düzenlenmediği” için “meşru müdafaanın kasıt olmaksızın aşılması” maddesine istinaden dava açtığını vurguladı. Kurt’u öldüren tabanca da sanık polise iade edildi.
Savcı: Polis kendini korudu
Hazırlanan iddianamede; Liseli Dev- Genç adlı grubun Berkin Elvan anması için yaptığı toplantı sonrası polise taş ve molotofkokteyli attığı ve daha sonra Okmeydanı’na doğru kaçtığı ifade edildi. TEM’de görevli S.K.’nin de içinde olduğu 24-62 numaralı ekip aracının erken saatlerden itibaren grubu izlediği, saat 11.30’dan itibaren de kaçanları takip ederek, mahalleye geldiği belirtildi. Bu aracın hemen arkasında, Kağıthane Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı 80-43 numaralı ekip aracının bulunduğu ifade edildi.
İki aracın Çınar Sokak’a girdiği anda hemen karşıdaki Barçın Sokak üzerinden, kimliği belirsiz kişilerce atılan molotofkokteylinin zırhlı aracın ön havalandırma deliği camdan içeriye girdiği ve aracın alev aldığı kaydedildi. Şoför mahallinde bulunan V.A. ile yanında olan Ş.K.’nin elleri ve yüzlerinin yandığı savunuldu. Bu arada, Seyhan Sokak’ta bulunan, aralarında C.K.’nin de olduğu dört göstericinin zırhlı araca doğru koşarak taş ve molotofkokteyli atmaya başladıkları ileri sürüldü.
Zırhlı aracın arka kapısından inen polis S.K. ve B.A.’nın “kendilerini korumaya çalıştıkları” ve “üst üste taş ve motolofkokteyli atılmakta olduğu istikamete dönerek” ateş ettikleri ileri sürüldü.
İddianamede, S.K.’nin eylemi için, “Son bir hamle ile molotofkokteyli atan şüphelinin polislere fırlattığı molotofkokteylinin henüz zırhlı araca veyahut polisler ve civarına isabet ettiği anda, bu şüpheli ile diğer şüphelilerin bulunduğu yöne doğru ateş etmeye başlarken, diğer polislerin de havaya ateş ettiği” iddia edildi. S.K.’nin açtığı ateş sonucu Kurt’un başından vurularak öldüğü ifade edildi.
Kot farkı, dokuzbuçuk metre!
Yapılan tespit sonucu; polis S.K. ile Uğur Kurt’un vurulduğu nokta arasında 73.5 metre mesafe olduğu, aradaki kot farkının 968 santimetre olduğu kaydedildi. Buna karşılık, polis S.K. ile elinde molotofkokteyli bulunduğu iddia edilen C.K. adlı gösterici arasında ise 31 metre olduğu ve S.K.’nin açtığı kurşunun, C.K.’in baş izasından 26 santimetre yüksekten geçtiği kaydedildi.
Hedef şaşırmış
İddianamede; polis S.K.’nin bulunduğu zırhlı araca beş adet taş ve molotofkokteylinin atıldığı, üçünün aracın üzerine veya yanına düştüğü anlatıldı. C.K. ve diğer göstericilerin polisleri öldürmek veya yaralamak niyetiyle molotofkokteyli attıkları savunuldu. Buna karşılık polis S.K.’nin “kendisine yahut diğer polislere yönelik, tekrarı büyük olasılık olan saldırıyı bertaraf ederek, yanar vaziyette molotofkokteyli atan şüpheliyi etkisiz hale getirmek için silahla ateş etmesine rağmen hedef aldığı şüpheliye isabet ettiremeyip, aynı istikamette caddenin alt tarafındaki cemevi bahçesinde bulunan ve olaylarla ilgisi bulunmayan Kurt’u vurarak, ölümüne sebebiyet verdiği” kaydedildi. Ayrıca “Yapılan ölçümde merminin izlediği yol çizgisi takip edildiğinde, kamera görüntülerine göre, silahtan çıkan kurşunun molotofkokteyli atan şahsın başının 26 santimetre uzağından geçtiği” kaydedildi.
'Taksirle ölüme sebebiyet vermekten' ceza istendi
Polis S.K.’nin TCK’nin 25 ve 27. maddelerine göre meşru müdafaa halini kasıt olmaksızın aştığı öne sürülerek, şöyle denildi: “S.K.’nin, molotofkokteyli ile ağır ve haksız saldırıya maruz kalmaları ve bu saldırının devam etmesinin pek muhtemel olması nedeniyle gerek kendisi, gerekse diğer polisleri korumak amacıyla ani gerçekleşen saldırıyla orantılı olacak şekilde, haksız saldırı ile eşzamanlı kabul edilebilecek bir anda karşılık verirken, hedefte hata yaparak, olayla ilgisi bulunmayan Uğur Kurt’u vurarak, ölümüne sebebiyet verdiği…”
İddianamede, TCK’da “hata hali düzenlenmediği” için, 27. Maddeye göre “meşru müdafaanın kasıt olmaksızın aşıldığı” sonucuna varan savcılık, “taksirle ölüme sebebiyet vermek” suçundan dava açılmasını istedi. Ayrıca Uğur Kurt’u öldüren silahın şüpheliye teslimini istedi.