Politika

'Terör sorunu çözülürse Türkiye uçacak'

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, gündemi değerlendirdi.

17 Kasım 2009 02:00

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, TRT'de yayınlanan “Enine Boyuna” programında gündemi değerlendirdi.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Türkiye'nin gittikçe kronikleşen ve 30 yıldan bu yana yüz milyar dolarlarla maddi olarak hesabı yapılan ama bu yüz milyarların içine girmeyecek büyüklükteki acı, manevi ızdırap, gözyaşı, insan kaybının içinde dile getirildiği bir terör sorunu yaşadığını” belirterek, “Türkiye eğer bu meseleyi çözerse adeta uçacaktır, önü açılacaktır, kalkınacaktır, refah payı artacaktır, istihdam sorunu kalmayacaktır, dünyada çok büyük bir itibar kazanacaktır, birbirini yok etmeye niyetlenmiş insanlar ellerindeki silahları bıraktığı zaman Türkiye'deki barış ve kardeşlik havasını düşünün, bunun yarattığı sinerjiyi göz önüne getirin” dedi.

TRT'den canlı yayınlanan “Enine Boyuna” programına katılarak soruları cevaplandıran Arınç, “Demokratik Açılım” konusunun bir devlet projesi olduğunu söyledi.

Türkiye'nin 20 yıldan fazla olağanüstü hal yönetiminde kaldığını ve bu sebeple Avrupa Konseyi'nin denetimi altına girdiğini hatırlatan Arınç, yasal ve idari tedbirlerde iki şeyi yapmaya çalıştıklarını anlattı. Bunlardan birinin terörü minimize etmek, mümkünse sona erdirmek mümkün değilse eylem yapamaz hale getirmek olduğunu belirten Arınç, diğerinin ise demokratikleşmeyi daha da ileri götürmek ve Türkiye'nin standartlarını yükseltmek olduğunu ifade etti.

Dağa çıkmak ve dağdan inme konularının terörle bağlantılı bir konu olduğunu dile getiren Arınç, “Peki bu insanların niçin dağa çıktığını düşünmeyecek miyiz? Sadece liderlik kavgası mı? Belki bunlar oran olarak çok daha az, ama fena muamele, işkence, yarın endişesi... 10 tane sebebi var. Siz bu sebepleri ortadan kaldırmaya yönelik işler yaparsanız o zaman dağdakilerin inişlerini de kolaylaştırırsınız. Biz, terörü sona erdirmekle yükümlüyüz” diye konuştu.

“Türkiye'nin gittikçe kronikleşen ve 30 yıldan bu yana yüz milyar dolarlarla maddi olarak hesabı yapılan ama bu yüz milyarların içine girmeyecek büyüklükteki acı, manevi ızdırap, gözyaşı, insan kaybının içinde dile getirildiği bir terör sorunu yaşadığına” dikkati çeken Arınç “Birbirinden ayrışma noktasına girmiş, eski dostlukların, komşulukların giderek azaldığı, birbirine düşman kamplara bölünme sendromu yaşayan bir ülkede bulunduğumuzu biliyoruz. Bu meseleler çözülürken en önemli meselenin ne zaman çözüleceği, nasıl çözüleceği, bir siyasetçi olarak da bir iktidar mensubu bakan olarak bizi gerçekten düşündürüyor” dedi.

Arınç şunları söyledi:

“Türkiye eğer bu meseleyi çözerse adeta uçacaktır, önü açılacaktır, kalkınacaktır, refah payı artacaktır, istihdam sorunu kalmayacaktır, dünyada çok büyük bir itibar kazanacaktır, birbirini yok etmeye niyetlenmiş insanlar ellerindeki silahları bıraktığı zaman Türkiye'deki barış ve kardeşlik havasını düşünün, bunun yarattığı sinerjiyi göz önüne getirin.”

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Arınç, “Demokratik Açılım”ın sekteye uğraması durumunda ne olacağı yönündeki soruyu yanıtlarken CHP ve MHP'yi eleştirdi.

MHP'nin konuya sadece milliyetçilik açısından baktığını ve iktidarı yıpratmak için bir fırsat olarak gördüğünü söyleyen Arınç, CHP'nin de son yıllarda AK Parti'nin getirdiği her şeye karşı çıktığını ifade etti.

DTP'nin de süreçte önemli bir parti olduğunu vurgulayan Arınç, ancak DTP'nin kendi içinde bir homojen yapı olmadığını ve kendi içlerinde birbirlerini kıyasıya eleştirdiğini kaydetti.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, iç politikadaki açılımların başarısızlığa uğramasının dış politikadaki açılımları çok etkileyeceğini belirterek, Türkiye'nin komşularıyla ilişkilerindeki sıfır problem konusunun çözülmesinin aynı zamanda terör sorununun çözülmesi anlamına geldiğini vurguladı.

Irak Merkezi Hükümeti ve Kuzey Irak'taki bölgesel yönetimin terör örgütüne bakışının Hükümet'in çabaları sayesinde değiştiğini ifade eden Arınç, Türkiye-Irak Merkezi Hükümeti ve ABD arasındaki üçlü stratejik işbirliğinin çok iyi çalıştığını söyledi.

Onur Öymen'in TBMM'deki konuşması

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Arınç, Onur Öymen'in “Dersim Olayları” ile ilgili sözleri konusunda şu görüşleri dile getirdi:

“Sadece Dersim isyanının söz konusu edildiği bir konuşmadaki bir cümlenin bile 70 yıl geriye döndükten sonra bile hala halkın gönlünde ve hafızasında çok acı yaşadığını görüyoruz. Yaşı 80'lere yaklaşmış bir büyükelçi, belki farkında olmadan ama açıklamalara bakılırsa farkında olarak dile getirdiği bir konuşmasıyla yani 'Ölümler olabilir, analar da ağlayabilir, bunun arkasına düşecek değiliz.' Türkiye geçmişte de böyle yaptı, bugün de böyle yapabilir anlamına gelebilecek bir söz sarf etti. Bu hem Alevi vatandaşlarımız için hem de Türkiye'de geçmişten bu yana bu olaylardan duyduğu derin üzüntüyü hala hafızalarında yaşayan yurttaşlarımız açısından da çok büyük bir acı ve elem kaynağı oldu.

Bu söz çok yakışıksız oldu, özellikle sayın Öymen'in saygı duyulan hem mesleği itibariyle hem de politikadaki birikimi itibariyle bir kişinin böyle bir konuşmayı yapmaması lazımdı, ama kendisinin özür dilemek yerine, üzerine basa basa böyle yaptım böyle yapmaya devam edeceğim demesi...
Kendisi yanımızda olsa bunları rahatlıkla söyleyebilirdim, aslında benim kitaplarıyla da geçmişteki diplomasi birikimiyle dikkat ettiğim bir siyasetçidir, ama bu bağışlanacak bir kabahat değil. Hatta kabahat olmanın ötesinde bence eski yaraları, trajediyi adeta meşru göstermek çabasıdır. Bu sadece Öymen ile sınırlı bir olay mıdır. Hayır değildir. Köşe yazarlarını ve muhtelif gazetelerdeki bu konu ile ilgili makaleleri okuyorum çok güzel değerlendirmeler var. Türkiye'de geçmişten bu yana bir damar olarak devam eden, belki kendine “Kemalist” ismini veren bir çizginin spontane davranışlarıdır.”

Türkiye'de demokratikleşme çok süratli değil

“Türkiye'de demokratikleşmenin başka ülkelerdeki gibi çok ani, çok acil, çok süratli olmadığını” dile getiren Arınç, 1985'de yaptığı bir konuşmasından dolayı Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde yargılandığını, 4 yıl 2 ay ağır hapis cezası aldığını anımsattı. O günden bugüne yasaların değiştiğini anlatan Arınç, “Eğer o konuşmayı ben bugün yapmış olsam yargılanmayacak ve hakkımda dava açılmayacaktı” şeklinde konuştu.

Arınç, bu sürecin Türkiye'de 20 yılı aşkın bir zaman almasına karşın AB'ye üye olan Baltık ülkelerinde bir gecede yapıldığına vurgu yaptı. Arınç, “Türkiye'de demokratikleşme, başka ülkelerdeki gibi çok ani, çok acil, çok süratli olmuyor” dedi.

Bülent Arınç, Anayasa değişikliği konusunun konuşulmasının, bu konuda bir şey yapılmasa bile önemli olduğunu ifade ederek, bu konunun yakın tarihle, halkın sıkıntıları ile yüzleşme konusunda önemli bir imkan yarattığı vurguladı.

Anayasa değişikliğine ihtiyaç olduğunu ifade eden Arınç, çalışmaların, anti propaganda ile karşılandığını ifade ederek sürecin önüne geçilme arzusunun olduğunu kaydetti.
Yeni, sivil, demokratik bir anayasa yapılmasının Türkiye'de belli bir kesim tarafından hoş karşılanmadığını anlatan Arınç, üniversitelerde kılık kıyafetin serbest bırakılmasına yönelik düzenlemenin de Anayasa Mahkemesi tarafından reddedildiğini anımsattı.

Türkiye'de siyasi hayatın uzun ömürlü olmamasının sebepleri arasında darbeler ve muhtıraların yanı sıra parti kapatmalarının da olduğunu anlatan Arınç, telefon dinlemeleri konusunda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, haberleşme özgürlüğü konusunda Adalet Bakanlığının dolayısıyla Hükümet'in ve AK Parti'nin sorumlu olacağı yönünde bir düşünceyle parti kapatma davası açılmasının önünü açacağına ihtimal vermediğini de ifade etti.

Arınç, “Ben Başsavcılığın normal takip görevi dışında bir şey yapacağına ihtimal vermiyorum. Yaparsa bu çok hayret edilecek bir şey olur, çok yanlış olur” dedi.

Bülent Arınç, “Şu olabilir; 'Adalet Bakanının bu işlerde sorumluluğu vardır' dersen bu işin karşılığı gensorudur, Meclis soruşturmasıdır” görüşünü dile getirdi.