Magazin

Teoman: Siz kafayı mı yediniz, ben deli miyim?

Teoman, bir dergide kaleme aldığı yazısında çocukluğuna ilişkin olarak kullandığı 'Türk olmaktan nefret ediyorum' sözleri ile ilgili olarak gelen tepkilere yanıt verdi

27 Aralık 2015 18:59

Ünlü sanatçı Teoman, yıllar önce bir dergiye çocukluğunu anlattığı yazısında kullandığı “Türk olmaktan nefret ediyorum” ifadesine yönelik gelen tepkilere resmi Facebook sayfasından cevap verdi. “Arkadaşlar, bu vatan haini meselesi nereden çıktı? Kafayı mı yediniz?” diyen Teoman, “Allah aşkına,48 yaşında koskoca adamım, ortalığa çıkıp ‘Türk olmaktan nefret ediyorum’ filan der miyim? Ben deli miyim?” açıklamasında bulundu. 

İşte Teoman'ın açıklaması;

Arkadaşlar, bu vatan haini meselesi nereden çıktı? kafayı mı yediniz?
Bahsedilen yazı 1981 yılındaki çocuk Teoman’ın düşünceleri.
Küçükken İsviçre’ye gidip oradaki kızlara vs. hasta oldum. Türkiye’ye hiç dönmek istemedim.
İsviçreli olsam diye hayaller kurdum. Türkiye’de yaşamasam keşke diyordum.
Bu mizahi yazıyı yazarken de, çocukluk saçmalıklarını anlatayım ve okuyucuyu güldüreyim istedim.
Ama ülkemizdeki herkes son yıllarda iyice delirdiği için her duyduğuna inanıyor , üstüne alınıyor ve saldırıyor.
Allah aşkına,48 yaşında koskoca adamım, ortalığa çıkıp “ Türk olmaktan nefret ediyorum “ filan der miyim? ben deli miyim?
Neyse, anlamışsınızdır, konu gayet saçma.
Sevgiler Teoman.

 

Teoman ne demişti?

 

Bir dergi için 14 yaşında iken İsviçre’de teyzesine yaptığı ziyaret sırasında yaşadıklarını kaleme alan Teoman, eniştesinin şu sözleri üzerine Türkiye’ye ve Türk kültürüne bakış açısının nasıl değiştiğini anlattı. Teoman yazısında şu ifadeleri kullanmıştı:

''Türkiye'den İstanbul'dan, Topkapı Garı'ndan, Türk Sanat Müziği'nden, türkülerden, tıklım tıklım otobüslere binerken başkalarının önüne geçmek için çabalamaktan, folklordan, futboldan, kuyruğa girmeyi bilmeyen insanlardan, çamurdan, mahallelerinden geçtiğimde sataşan çocuklardan, ter kokusundan, din ve turizm dersinden, sokak kapıları önündeki ayakkabılardan, maşrapadan, köylülerden, minibüs muavinlerinden, tığ işlerinden, gül suyu kokusundan, başörtüsünden, alaturka tuvaletten, seccadeden, elektrik ve su kesintilerinden, bağlama ve zurna sesinden, yemek yemekten, blok flütten, halay çekenlerden, göbek atanlardan, yemek kokan apartmanlardan, kalabalıktan, babasızlıktan, fakirlikten, sıskalığımdan, sevgilim olmamasından, utangaçlığımdan ve Türk olmaktan nefret ediyorum. Midemi bulandırıyor. Lottoyu kazanmalı ve burada kalmalıyım. İsviçreli olmalıyım! Burada Elvis gibi biri de olabilirim.”