Türkiye telekulak skandallarıyla çalkalanırken törenin tehdit ettiği iki ailenin telefonları bütün başvurularına rağmen dinlemeye alınmadı
Şanlıurfa’nın Hilvan İlçesi’nde çobanlık yapan Ahmet Suvarigil, başlık parası ödememek için 10 yıl önce köylüsü Mehmet Ali Taysun ile berdel yaptı. Ahmet Suvarigil, Mehmet Ali Taysun’un kız kardeşi Melek ile Taysun da Suvarigil’in ablası Aliye ile evlendi. Evlilik sonrası Adana’ya yerleşen Ahmet ve Aliye Suvarigil’in dört çocuğu oldu.
Ancak bu sırada Ahmet ve Melek’in evlenmesi karşılığında Taysun ailesine gelin giden Aliye kemik erimesi nedeniyle ameliyat oldu. Tarlada çalışamayacak kadar hastaydı. Bunun üzerine Taysun ailesi berdelin bozulduğunu savunarak kızları Melek’i geri istedi. Üstelik Aliye’yi başka bir erkekle gördüklerini, öldüreceklerini söylüyorlardı.
Bunun üzerine Mehmet Ali ve Aliye Taysun’da köylerinden Adana’ya Suvarigillerin yanına geldi. Ancak töre peşlerindeydi ve iki aile birlikte kaçıyordu. Telefonla sürekli ölümle tehdit edildiler. Savcılığa giderek devletten koruma istediler ve suç duyurusunda bulundular.
‘Soyut iddia’
Ahmet Suvarigil ve eşi Melek’in geçen ay Adana Cumhuriyet Savcılığı’na kendilerini ölümle tehdit eden 14 kişi hakkında yaptığı suç duyurusuna takipsizlik kararı verildi. Kararı veren Cumhuriyet Savcısı, telefonların Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 135’inci maddesinde yer alan suçlarla ilgili bir durum söz konusu olduğunda dinlenebileceğini, bunun dışında dinlenemeyeceğini gerekçe göstererek, “...Müştekinin soyut iddiası dışında şüphelilerin üzerine atılı suçları işlediğine dair yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilemediği gibi CMK’nın 135’inci maddesinde belirtilen suçların dışında bir başkasının telekomünikasyon yolu ile iletişimin dinlenemeyeceği ve kayda alınamayacağı anlaşılmaktadır...” dedi.
Kendileri gibi öldürülme korkusuyla yanlarına sığınan ablası Aliye, eniştesi Mehmet Ali ve dört çocuklarıyla birlikte bir odalı evde yaşayan Ahmet Suvarigil, “Bizi gelip öldürürlerse ne olacak? Töre yüzünden binlerce kişi öldürüldü. Biz de her an öldürülebiliriz. Ben ölmek, öldürmek istemiyorum. Devletimize sığındık. Bizi korumasını istedik. Ama, bize sahip çıkılmadı. Bizi tehdit edenler hakkında dava açılmasını istiyoruz. Telefonlarımız dinlenseydi bizi tehdit ettikleri ortaya çıkacaktı. Türkiye’de herkesin telefonu rızası olmadan dinleniyor. ‘Bizi öldürecekler’ diyerek telefonlarımızın dinlenmesini, tehdit edenlerin cezalandırılmasını istedik. Ama, hiçbir işlem yapılmadı. Her an öldürülme korkusuyla yaşıyoruz” dedi.