Gündem

'Tekne almayı hayal bile etmedim'

Deniz Baykal, Fatih Altaylı'nın Baykal'ın 340 bin dolarlık tekne aldığına dair haberini yalanladı.

26 Mayıs 2010 03:00

T24 - CHP Genel Başkanlığı'ndan istifasından tam 21 gün sonra TBMM'ye 1997 model aracıyla gelen Deniz Baykal, Habertürk gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı'nın kaleme aldığı ve kendisinin 340 bin dolarlık tekne aldığına dair haberi yalanlayan bir açıklama yaptı. Fatih Altaylı, Baykal'ın açıklamasıyla ilgili olarak da "Haberimiz yüzde 100 doğrudur. Baykal'dan özür bekliyorum" dedi.


Kendisinin bulunduğu iddia edilen gizli kamera ile çekilmiş görüntülerin yayınlanması ardından CHP Genel Başkanlığı'ndan istifa eden Baykal, 21 gün sonra Meclis'e geldi.


Kendisinin kullandığı 1997 model aracıyla TBMM'ye gelen Baykal, Fatih Altaylı'nın "Deniz Bey denize açılıyor" başlıklı yazısını yalanlayan bir açıklamada bulundu.



'Çılgınca bir iş'
 


"Bir gazete benim 340 bin doları bir kişiye nakit olarak vererek Göcek'te bir yatı satın almak için girişimde bulunduğumu, ödemeyi yaptığımı ve önümüzdeki günlerde devir işlemlerinin tamamlanacağını, benim de tekneye sahip olacağımı ifade eden manşet düzenlemesi yaptı. Biz bunu öğrenince çok şaşırdık. Benim hayallerimde dahi böyle bir proje yer almamıştır. Hiçbir zaman imkanım olsa da bir teknem olsa heyecanı yaşamamışımdır. Ailemin de yoktur. Böyle bir düşüncemiz yok, sabah gazetede gördük, çok şaşırdık. Bu konuda bir sohbet olur, niyetten bir haber üretilir. Böyle bir şey de yok. Aklımızda, hayalimizde yok, çılgınca bir iş; şaşırdım.



'Aradım ancak haberin arkasındayım, dedi'



Gazetenin genel yayın yönetmenini aradım, birlikte tatil geçirelim dedim. O da çok iyi olur dedi. Ben şaka olarak söylüyorum. Yorgunluğu da atarız dedim. Çok iyi yapmışsınız dedi, baktım çok ciddi. Kesinlikle almadım dedim, ben haberin arkasındayım dedi. O da yok dedi, gerekli bilgileri aldım bu böyledir dedi.



'Baykal senden özür diliyoruz'



Sana 24 saat süre dedim. Bu süre içinde haber kaynaklarını incele doğru olduğuna inanıyorsan incele. Doğru olmadığını tespit edersen 'Baykal senden özür diliyoruz' diye manşet at dedim. Peki dedi, telefonu kapattık. Gazeteyi görünce tam bir hayalkırıklığına uğradım. Zevkine limon sıktık gibi laflarla vazgeçiliyormuş gibi imalarla haberi sürdürme anlayışında olduğunu üzüntüyle gördüm.



'340 bin dolarım hiçbir zaman olmadı'



Ne benim, ne ailemin yakınlarının bırakınız Göcek limanındaki yata yönelik olarak, herhangi bir limana yönelik bırakınız satın almayı ilgi gösterdiğime dair hiç kimsenin haber yapamayacağına kesinlikle inanıyorum. Hayatımda hiçbir zaman 340 bin dolarım olmadı. Tekne alma girişimi söz konusu değil. Dünyada yaşayan 6.5 milyardan herhangi biriyle bu konuda bir girişimim olmamıştır. Bunlar deli saçması, hiçbir gerçeği yoktur. Gazetenin yapması gereken iş, yanlışın ortaya çıktığını görerek özür dilemek olmalıdır."



‘Türkiye'nin denize açılmasında fayda var'



Yat sahibi olmak herkesin hakkıdır. Yat sahibi olanlara büyük saygım vardır, herkes helal kazancını istediği gibi değerlendirir. Böyle yapanları da memnuniyetle karşılarım. Türkiye'nin denize açılmasında yarar var.



Hukuki süreç



Hukuk süreci çerçevesi içinde, gereken girişimleri, konunun tekzip edilmesine, hukuki olanakların kullanılmasına yönelik girişimleri, avukatlar yapacaklardır.''



'Bir çay ısmarlayan olursa...'



Baykal konuşmasını "Meclis'e tekrar geldik, orada bir çay ısmarlayan arkadaşımız olursa birlikte çay içebiliriz, kahve de olabilir" sözleriyle tamamladı.



MHP’li vekillerden 'hoşgeldiniz'


Baykal, açıklamasının ardından muhalefet kulisine geçerek, burada gazetecilerle sohbet etti.


Bu sırada MHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ekici ile MHP Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın yanına giderek Baykal'a ''Hoşgeldiniz'' dedi.



Habertürk muhabirine: Gel sana çay ısmarlayayım



Gazetecilerle esprili bir şekilde sohbet eden Baykal, Habertürk televizyonunun muhabirini yanına çağırarak, ''Gel sana çay ısmarlayayım, sen de tekzibi yayınla'' diye konuştu.



‘Haberler asparagastan öte’



Yat aldığına dair haberleri ''asparagastan da öte'' diye niteleyen Baykal, gazeteci Fatih Altaylı'nın bu konudaki ısrarını sürdürmesine bir anlam veremediğini söyledi.


Baykal, ''En iyi yat arkadaşın yatıdır'' diye espri yaptı.



'Diana'yı daha iyi anladım'



Evinden otomobiliyle Meclis'e gelirken gazetecilerin kendisini izlediğini anlatan Baykal, basın mensuplarının ''tehlikeli şekilde araç kullanarak, kendisini trafikte zor duruma düşürdüklerini'' ifade etti.


Baykal, İstanbul Milletvekili Nur Seter'in hatırlatması üzerine, tehlikeli araba kullanırken ''Prenses Diana'nın nasıl gittiğini şimdi daha iyi anladım'' dedi.


Deniz Baykal, daha sonra gazetecilerin eşliğinde kulisten çıkarak, kendisinin kullandığı araçla TBMM'den ayrıldı.



Altaylı: Baykal'dan özür bekliyorum



Öte yandan, Baykal'ın iddialarına yanıt veren Haberturk Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı, "Haberimiz yüzde 100 doğrudur, arkasındayız. Baykal'dan özür bekliyorum" açıklamasını yaptı.


Habertürk gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı'nın "Deniz Bey denize açılıyor" (25 Mayıs 2010) başlığı ile kaleme aldığı ve Baykal'ın açıklamasıyla yalanladığı yazısı şöyle:



Deniz Bey denize açılıyor



GEÇEN hafta, CHP’nin kazan gibi kaynadığı günler. Herkes Deniz Baykal’ın istifasının samimi olup olmadığını tartışıyor.

Kılıçdaroğlu daha adaylığını açıklamamış. Genel kanaat, Deniz Baykal’ın kurultay operasyonuyla yeniden CHP’nin başına geçeceği yolunda.

Deniz Baykal da, sağolsun, bu lafları kesecek net bir açıklama yapmıyor. Biz de merakla gelişmeleri bekliyoruz.

Cep telefonum çaldı. Arayan denizci bir dostum.

Gülerek, “Bak siyaseti falan bilmem ama emin ol Deniz Baykal’ın CHP’nin başına dönmeye falan niyeti yok. Emekliliğe hazırlanıyor bilesin” dedi. Ben de kahkahayı patlattım. Siyasetle, hele CHP ile uzak yakın hiçbir alışverişi olmayan dostumun böylesine emin konuşmasına gülerek.

“Sen nereden bileceksin” dedim.

“Sen uyu” dedi ve anlattı: “Deniz Baykal kendine tekne bakıyor. Öyle büyük bir şey değil ama emekli bir karı koca için ideal boyda bir tekne arıyor. Daha doğrusu arıyordu. Buldu. İşi bitirdi.”

Israrlarıma rağmen daha fazla detay vermeden telefonu kapattı. Bunun üzerine bu işin peşine düştüm ve bilgiye ulaştım.

Evet, geçen hafta hepimiz Deniz Baykal’ın geri dönüp dönmeyeceğini tartışırken, Deniz Bey çoktan kararını vermiş bile.

Genel başkanlık sonrası hayatına hazırlığa başlamış.

Gitmiş kendine bir tekne almış.

Öyle süper bir tekne değil.

16.5 metre uzunluğunda elden düşme bir Fairline Squadron 55. Tekne 20 yaşına yakın.

Teknenin ilk sahibi, rahmetli Nurullah Gezgin.

İstanbul Sanayi Odası’nın  1970’li yılların ortasından, 1980’lerin sonuna kadar başkanlığını yapmış işadamı. Nurullah Bey’in ölümünden sonra eşi “Blue in Blue” isimli tekneyi Göcek’te  Haldun Simavi’nin marinasında karaya çekmiş ve hemen hiç binmemiş.

Daha sonra aile, tekneyi satmaya karar vermiş ve Guernsey’ye kayıtlı bu eski tekne Deniz Baykal’a kısmet olmuş.

Deniz Baykal adına Gezgin’in ailesiyle temasa geçen kişi Mehmet Tulay olmuş.

340 bin dolara anlaşmışlar.

Para nakit olarak elden ödenmiş ve şimdi yurtdışında teknenin devir işlemleri yapılıyormuş.

İşlemlerin bu hafta içinde tamamlanacağı ve teknenin Deniz Baykal’a geçeceği söylendi bana.

Ne diyelim. Güle güle kullansın.

Allah fırtına göstermesin.

Kılıçdaroğlu’na tavsiyeler

KEMAL Kılıçdaroğlu iyi bir rüzgârla CHP’nin Genel  Başkanlık koltuğuna oturdu. Ama şunları unutmasın.

1. Onu o koltuğa oturtan medya falan değil Türk halkıdır. Medyanın gazına gelmesin. Bu gaza gelenlerin başına gelenleri unutmasın.

2. Medyanın adam atmakta çok usta ve aceleci olduğunu, kaldırdıkları yerden bir anda bırakabildiklerini ve düşüşün çok kötü olabileceğini aklından çıkarmasın.

3. Kendi çıkabileceği yeri bilsin, başkasının çıkardığı yere aldanmasın.

4. Değişimin lafta değil özde olması gerektiğini hatırlasın.

5. Türkiye’nin değişmekte olduğunu algılasın. Değişimden korkanın değişimin altında kaldığını bir kenara not etsin.

6. Fakir edebiyatı yaparak gelir adaletsizliğinin ortadan kaldırılamayacağını herkesin bildiğini bilsin.

7. Statükocularla beraber  hareket ederek statükonun değiştirilemeyeceğini görsün.

8. Ekip hareketinin, ancak uyumlu ve birbirine güvenen ekiplerle yürüyeceğini çözsün.

9. Herkesi memnun etmek isteyenin kimseyi memnun edemeyeceğini anlasın.

10. Popülizmin demode olduğunu hissetsin.

11. Aynı tabloya farklı çerçeve asmanın resmi değiştirmediğini bilsin.

12. Asla markası dışarıda ürünler kullanmasın. Liderlerin böyle bir şey yapmaması gerektiğini öğrensin.(Gömleğinin markasını eleştirenlere  gülüyorum o ayrı. Üzerinde markası olmayan 1000 dolarlık gömlek, 10 bin dolarlık takım elbise, 100 bin dolarlık saat giyen siyasetçilere kimse bir şey  demiyor.)

13. 21. yüzyılda 21. yüzyıla yakışır mesajlar versin.

14. Partiyi kendine göre yeniden organize etsin, başkalarına göre değil. Başkalarının yaptığı organizasyonun başına geçen birinin asla başarılı olamadığını görsün.