Gündem

TBMM'de demokratik açılım konuşuldu

Hükümetin “demokratik açılım”ını konuşmak üzere toplanan TBMM Genel Kurulu, tarihi günlerinden birini yaşadı.

14 Kasım 2009 02:00

Hükümetin “demokratik açılım”ını konuşmak üzere toplanan TBMM Genel Kurulu, tarihi günlerinden birini yaşadı.

PKK, Kürt sorunu ve terörle mücadele konusunda siyasi parti liderlerinin radikal ve sert söylemlerine sahne olan oturumda, İçişleri Bakanı Beşir Atalay “açılım” süreci konusunda ipucu sayılacak açıklamalarda bulundu...

Muhalefet liderlerinin konuşmaları sırasında sakin geçen oturumda tansiyon, önce dinleyici localarında yapılan eylemlerle, daha sonra Başbakan Erdoğan’ın gerilimli konuşmasıyla yükseldi. Erdoğan’ın “Şehitler gelsin de daha çok bağıralım, diye bekleyenler var” sözü, üzerine CHP’liler salonu terk etti.

Erdoğan: Nutuk atma günü değil

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hükümetin Kürt açılımına ilişkin TBMM’de yapılan genel görüşmedeki konuşmasında, “Gün nutuk atma günü değil ölümlere çare bulmak günüdür. Şırnak’taki asker oğlunu bekleyen Ayşe Hanım’a da yıllarca haber alamadığı dağlarda oğlunu bekleyen Fatma Hanım’a da bugün bir şeyler söylemek zorundayım” dedi.

Erdoğan, şu mesajları verdi:

89 yıl gerisine düşmez

Türkiye’nin her meselesinin çözüm yeri burasıdır. Bu meclis 89 yıl öncesisinin gerisine düşemez. Bizim barışçı aktiflik politikamızı eleştiren anlayış eğer o gün olsaydı; ne Kurtuluş Savaşı olurdu, ne Lozan, ne Cumhuriyet ayakları üzerine doğrulurdu. Emin olun ki bu anlayış, Atatürk’ün diplomatik temaslarına da, dünyada sulh anlayışına da karşı gelir, ayak diretirdi.

Sanal tehdit

Hiçbir ülke, topluluk ve grup, milletin bu aziz Meclisi’ne hiçbir şey dayatamaz. Bu meclis yıllar yılı hayali tehditlerle meşgul edildi. Şimdi olduğu gibi. Dış güçlerin talimatıyla. Oralardan verilen emirlerde. BOP gibi ifadelerle. İçeriğinde ne var, sorsanız bilmezler. Bugün tedavülden kalkmış siyasi üslupla, var olmayan ve olmayacak yeni düşmanlar üretmek suretiyle kimsenin sanal tehditler ve korkular üretmeye hakkı yoktur.  Demokrasiden hiç kimsenin korkusu olmasın. Demokrasi bu ülkeyi bölmez. Tam tersine birleştirir. Demokrasi korkuların pazarı değil, panzehridir. 

Bölge partisisiniz

Açılımı yarından itibaren 81 ilimizde milletimize anlatacağız. Sivas’ın ötesine gitmeme gibi bir kayımız yok. 81 ilin 81’ine gideceğiz. İçişleri bakanım söyledi, burada kıyamet kopardınız. Seçimlerin neticeleri, Doğu ve Güneydoğu’da aldığınız oylar ortada. Oralarda bölge partisi olduğunuz ortada. Milletimiz niçin oy vermiyor oralarda ortadadır. Biz oraların birinci partisiyiz. Toplamda da, yedi siyasi bölgenin yedisinde de birinci partiyiz.

Büyük düşünme günü

Gün, bağırıp çağırmak günü değildir. Gün, sesi en yüksek çıkanın rantı toplayacağı gün de değil. Gün, oy kaygısıyla, koltuk sevdasıyla ülkenin sancıya, ateşe terk edileceği gün hiç değildir. Gün, büyük düşünme günüdür. Kucaklayıcı, kuşatıcı düşünme günüdür. Memleket adına vizyon koyma günüdür. Ne güzel söylemiş Orhan Veli; “Neler yapmadık şu vatan için kimimiz öldük, kimiz nutuk okuduk” Gün hamaset, heyecan dolu nutuklar atma günü değil, ölümlere çare bulmak günüdür.

CHP'ye Dersim eleştirisi

(CHP’li Onur Öymen’in Dersim katliamına ilişkin sözlerine göndermede bulunarak) Dersim’de olanları savunanları, ben insanlık noktasında nasibini almamış olarak değerlendiriyorum. Terör örgütüne yönelik öfke bir gruba yöneltiliyorsa son derece hatalı bakış açısı. Terör örgütüyle benim Kürt kökenli kardeşlerimi bir araya getiremezsiniz.

En büyük rüyamız


Muhalefet masaya gelmedi. Kendi merkezlerine kabul buyurmadılar. Şehitleri, gazileri, Atatürk’ü istismar eden bir tavır var ortada. İhaneti, bölünmeyi, Sevr’i dilinden düşürmeyen, vehim, korku üreten, toplumu geren, provake eden tavır var. Samimi, cesur adım attık. Türkiye’nin ufku açılacak. Devlet ile millet arasındaki kaynaşma duygusunu 7’den 70’e bütün vatandaşlarımızın hissetmesi en büyük rüyamızdır. Ben bugünün Türkiye için bir milat, bir yeni başlangıç kabul edilmesi gerektiğine inanıyorum.

Baykal'a eleştiri

Gıyabında konuşmak işime gelmez ama maalesef kaçıp gittiği için söylemek zorundayım. 1989’da SHP Genel Sekreteri Sayın Deniz Baykal tarafından hazırlanmış rapordan alınmış ifadeleri söylüyorum; ‘Kürt kökenli yurttaşlarımız da dil, kültür, folklor ve kimliklerini koruma, geliştirme ve açıklayabilme, kendi ana dillerinde yazılı basın, radyo ve televizyon dahil her türlü medya aracılığıyla yayın yapabilme, özel okullarda kendi ana dilleri ile eğitim yapabilme, Kürt dil ve kültürü üzerinde araştırma yapacak enstitüler ve benzeri kurumların kurulabilmesi, haklarına kavuşmalıdırlar.’ Nereden nereye, sıkıntı burada.

Uzlaşı çağrısı

İktidar kadar muhalefet de demokrasinin olmazsa olmaz unsurudur. Muhalefetin iktidarla her konuda bire bir aynı düşünmesi asla düşünülemez. Ancak sırf iktidarın önerisi diye her konuya temelden karşı çıkmak, milletimizin istifadesine değildir. Demokrasinin en temel şartı; diyalog, uzlaşı aramaktır.

Beşir Atalay

Meydan ve camide Kürtçe

İçişleri Bakanı Beşir Atalay, TBMM’deki tarihi oturumda Kürt açılımında gelinen noktayı ve yürütülen çalışmaları ana hatlarıyla açıkladı. Bakan Atalay, siyasi partilere Kürtçe başta olmak üzere farklı dil ve lehçelerde propaganda yapma olanağı sağlanacağını, Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da yapılmakta olan yol denetimlerinin azaltılacağını, insan haklarını korumak ve işkenceyi azaltmak amacıyla, “Ayrımcılık ile Mücadele Komisyonu, Ulusal İşkenceyi Önleme Mekanizması, Bağımsız Kolluk Şikâyet Mekanizması”nın kurulacağını söyledi.
Genel görüşmede, demokratik açılım konusunda TBMM’ye bilgi veren Atalay, AKPHükümeti’nin 2002’den itibaren yaptığı icraatlar arasında olağanüstü hal uygulamasının kaldırılmasına özel vurgu yaptı.

Nihai bir liste yok

Kısa ve orta vadeli adımlar hakkında bilgi veren Atalay, “Burada kesinlikle nihai bir liste söz konusu değil, olamaz da. Çünkü biz demokratik açılımı ucu kapalı bir paket olarak değil, dinamik bir süreç olarak görmekteyiz” dedi.

Resmi dil değiştirilemez

Türkiye’nin demokratik ve sivil bir anayasaya ihtiyacı olduğunu vurgulayan Atalay şöyle devam etti:
“Mümkün olan en geniş toplumsal katılım ve mutabakatla, çoğulcu ve özgürlükçü bir anayasanın hazırlanması gerekmektedir.

Anayasa’nın değiştirilmesi teklif edilemez olan ilk üç maddesi hiçbir şekilde değiştirilemez. Türkiye Cumhuriyeti’nin temel nitelikleri, devletin üniter yapısı, bayrağı, milli marşı ve resmi dili değiştirilemez. Demokratik açılım, üniter yapımızı, birlik ve bütünlüğümüzü bozacak hiçbir unsur ihtiva etmemektedir.”

Fitneleri önleyeceğiz

Atalay, birilerinin milleti bölmeye, parçalamaya, ihtilafları arttırmaya, husumet ve kin besletmeye çalıştığını savunarak, “Biz bu fitme unsurlarını önlemek ve bu alanı temizlemek istiyoruz” diye konuştu. Atalay, muhalefete “şefkat ve kardeşlik dilini” oluşturmak için destek çağrısı yaptı.

Kısa vadeli adımlar

Kürt açılımının kısa vadeli adımlarının genelde idari tedbirler ve yönetmelik değişiklikleri olduğunu belirten Atalay, gündeme gelenleri şöyle sıraladı:

-  18 yaş altındaki çocukların Çocuk Mahkemeleri’nde yargılanmasını sağlamaya yönelik kanun tasarısı Meclis’e sunuldu.

-  Cezaevlerinde tutuklu ve hükümlülerin yakınlarıyla anadillerinde görüşmesini sağlayan yönetmelik yürürlüğe girdi.

-  Farklı dil ve lehçelerle ilgili üniversitelerde akademik araştırma yapılması, enstitü kurulması ve seçmeli ders konulmasının önü açıldı.

Orta vadeli adımlar

Atalay, Kürt açılımının yasal değişiklik gerektirdiğini belirttiği orta vadeli tedbirlerden bazılarını şöyle sıraladı:

-  “İnsan haklarını korumaya yönelik bağımsız Ayrımcılıkla Mücadele Komisyonu kurulmasına ilişkin kanun tasarısı yakında Meclis’e gönderilecek. Komisyon, özel ve kamu sektörüne yönelik her türlü ayrımcılık şikâyetini ele alarak, denetim yapacak.

-  Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı, bağımsız ve sivil bir İnsan Hakları Kurumu’na dönüştürülecek. Tamamlanmak üzere olan düzenleme yakında Meclis’e sunulacak. Kurumun yapısı ve yetkileri, evrensel esasları belirten Paris Prensipleri ışığında düzenlenecek. Kurum, insan hakları ihlallerini denetleyecek.

Deniz Baykal

Yaşanmış acıları kaşımayın

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen’in tartışma yaratan Dersim örneği ve DTP Genel Başkanı Ahmet Türk’ün sözlerine göndermede bulunarak, “Elbette bizim çok acı geçmiş anılarımız var. Birbirimizin gönlünü kazanmalıyız. Artık yüzümüzü geleceğe yönelteceğiz” diyerek barış mesajı verdi. Baykal, DTP milletvekillerinin sık sık laf attığı konuşmasında tarihi bir oturum yaşandığını belirterek, şunları söyledi:

Geçmiş acıları kaşımak

Çok acı geçmiş anılarımız var, çekilmiş ızdıraplar var. Birbirimizin duyarlılıklarına saygı göstermek temel sorumluluğumuz olmalı. Geçmiş acıları kaşıyarak, birbirimize fatura ederek bir yarar sağlayamayız. Yaşadığımız olaylar ne olursa olsun, artık el ele yaşamak zorundayız. Bin yıllık dönemde yaşanmış acıların tümüne saygı gösteriyorum. Artık yüzümüzü geleceğe yönelteceğiz.

72 milyon tapu var

Sayın Ahmet Türk söyledi, geçmişte elbette kabul edilemez ifadeler kullanıldı. O anıların üzerinden geleceğe bakamayız. Türkiye’nin 72 milyon tapusu var, o tapunun her biri teker teker her bir vatandaşımızın elindedir. Kimse onların etnik kimliğini sorgulamak hakkına sahip değildir.
Yüreğini doldura doldura: Başbakan uzun süre 36 kimlik söyleyerek tarif yaptı, bu çok yanlış. Başbakan’ın yüreğini doldura doldura “Türk Milleti” dediğini duymak istiyorum.

Mayın yerleştirilmiş

Türkiye’de yaşayan Kürt, Türk milletinin Kürdüdür. “Gel, ayrıştıracağız” deniliyor. Hükümetin getirdiği projelerin içinde bütün bunlar birer mayın olarak yerleşmiştir. Hükümet aracılar kullanıyor, PKK ile işbirliğiyle götürmeye çalışıyor. PKK açılımı değil, gerçekten Kürt açılımı yapılmalıdır.

Milletin üstünde misiniz?

İmralı’dan beklenen yol haritası geldi, biz görmedik. Niye saklıyorsunuz? Bazı gerçekleri millet bilmeyecek. Var mı böyle bir şey?

İnsaf edin

Milli ayrıştırmayı dayatmaya kalkmak kabul edilemez. Elbette herkesin etnik kimliği olacak ama o kadar. Milletimizin adı Türk milleti. Bu “Etnik dayatma” deniyor. İnsaf ediniz.

Kandil yolunu kim denetliyor?

Dışişleri Bakanı Erbil’e gitti. Erbil ziyaretinden Türkiye ne aldı? Kandil’e ulaşmak mümkün değil... Peki silahı, yiyeceği, ilacı, cephanesi nereden geçiyor? O yolları kim denetliyor?

Devlet Bahçeli

Bu bölüme yasalarını çıkartmayız

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, hükümetin açılım düzenlemelerine ilişkin olarak “Her şeye rağmen girdiğiniz yoldan dönmemekte ısrarlıysanız, açılım ortağınızla birlikte elele veriniz ve hodri meydan, bu bölünme yasalarını çıkarabiliyorsanız çıkarınız. Birilerinin ayrıştırmaya, bölmeye yönelik talepleri demokrasi içinde görülecekse, bilinmelidir ki, bizim misliyle göstereceğimiz tepkiler de aynı demokratik çerçevede olacaktır” dedi. Bahçeli, TBMM Genel Kurulu’nda özetle şu mesajları verdi:

Atatürk'e bakın

Dün, Meclis’in ilk Başkanı olan Mustafa Kemal’in Anadolu’ya çöreklenmiş işgalcileri atmak için verdiği mücadeleye bakınız. Bugün, aynı çatı altında bulunanların getirdikleri tekliflere bakınız. Bunun adı tarihi Şark meselesidir. Bir yanda Türk milleti, diğer yanda yedi düvel. Adına ister çare, ister yol haritası, ister açılım deyin, dayatılmak istenenler Şark meselesinin bugünkü uzantısıdır.

Sorun feodalizm ve terör

Bugün gerçekten bir demokrasi sorunu ve özgürlük eksikliği varsa bunun önündeki engeller de devlet yapımızda ve yasalarımızda değildir. Yöredeki vatandaşlarımızın tam bir mahkûmiyet içinde bulundukları katı feodal yapı ve terörün neden olduğu ferdi özgürleşme sorunudur.

Kim köken sormuş

Türkiye Cumhuriyeti, bugüne kadar hangi etnik kökenden gelene menşeini sormuş ve ayrımcı muamele etmiştir? Kim ülkemizde kökeni nedeniyle, anasının dili nedeniyle, yönetime, siyasete, ticarete, idareye, memuriyete, bürokrasiye giremediğini iddia edebilir?

Temsilciler bu çatıda

Terörle mücadele bırakılmış, müzakere ve mütareke süreci başlatılmıştır. AKP’nin hareket noktası yanlış ve sakattır. Terörün baskı altına aldığı vatandaşların yegane siyasi temsilcileri, eli kanlı teröristler değil, yalnızca bu çatı altında bulunanlardır.

Adımız Türk milleti

Aradan geçen on asır, bu coğrafyadan tarihe damgasını vurmuş bir büyük milleti ortaya çıkarmıştır. Bunun adı Türk milletidir. Kökenimiz, doğduğumuz yer, muhterem anamızın dili, inancımız ne olursa olsun, adımız Türk milletidir.”

Ana dil serbest

Herkes anasının dilini konuşup konuşmamak hususunda serbesttir. Ancak resmi dil dışındaki bir dilin kamusal alanda resmiyet kazanması, birlik ve devamlılığı durdurur.

Ahmet Türk

Bayrakla sınırla bir sorun yok

DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, “Hiç kimsenin bayrakla, sınırlarla bir sorunu yok. Ülkenin ortak dili Türkçe. Türkçe ortak iletişim dili olarak korunsun. Kürtlere etnik kimlik dayatılması yanlış. Bu Türklüğe de zarar verir. Ciddi bir çözüm yaklaşımı gösterilirse silahlar üç ay içinde Türkiye’nin gündeminden çıkar” dedi. Türk’ün, demokratik açılımla ilgili olarak yaptığı konuşmanın satırbaşları şöyle:

Ortak dil Türkçe

Bizi bir arada tutan yeterince ortak değerimiz var. Hiç kimsenin bayrakla, sınırlarla bir sorunu yoktur, olmaz. Ülkenin ortak dili Türkçedir, Türkçe olmaya devam eder. Hatta kendi anadilinde eğitim yapacak olanlar için Türkçe ortak iletişim dili olarak korunur. Bizi bir arada tutan tek değeri “etnik kimlik” olarak dayatırsanız; bu yanlış olur.

Proje çözümden uzak

AKP hükümetinin “Kürt açılımı” adıyla başlattığı, sonunda da “Milli Birlik Projesi” adında karar kıldığı süreç çözümden uzaktır. “Hükümet şundan emir aldı. Bu bir dış dayatmadır” diyerek hükümeti küçük düşürmek de doğru değil. Hükümetin somut tek bir projesi olmamasına, bizi ısrarla sürecin dışında tutma gayretlerine rağmen umutlarımızı yitirmedik. Biz şuna inanıyoruz: Ciddi bir çözüm yaklaşımı gösterilirse silahlar üç ay içinde gündemden çıkar.

Ortak komisyon kuralım

Ülkenin bu en temel sorununu demokratik siyasal bir çözüme kavuşturmak için, TBMM’de bulunan bütün partilerin temsil edileceği bir komisyon kurmayı öneriyoruz.

Olaylar doğru çıkmadı

Şeyh Sait İsyanı da, Ağrı ve Dersim olayları da doğru okunamadı. Bozulan düzeni yeniden tesis etme adına; akıl almaz baskılar, katliamlar uygulandı. Sorun çözüldü mü? Bugün bile aynı zihniyetin temsilcileri çıkıp bu yöntemleri bir daha uygulamaktan söz etme cesaretini gösterebiliyor.

PKK sonuçtur

PKK, devletin ve hükümetlerin siyasal hataları neticesinde ortaya çıkmış bir sonuçtur.

Asıl tehlike inkârdır

Kimliklerin, dillerin, kültürlerin kendini özgürce, korkmadan, baskılanmadan ifade etmesi ülkeyi bölmez. Tam tersine, ülkeye aidiyet bağlarını güçlendirir. Asıl bölünme tehlikesi, kimliklerin inkârı ve bastırılması üzerine ortaya çıkar. Ciddi ve cesur yaklaşımlar görmek istiyoruz.

İki genç slogan attı

Adana Milletvekili Ömer Çelik’in konuştuğu sırada, izleyici locasındaki Türkiye Gençlik Birliği üyesi olan Açık Öğretim Fakültesi öğrencisi İlkay Akkaya ile Hacettepe Üniversitesi İktisat Fakültesi öğrencisi Osman Erbil, slogan atmak istedi. “Amerikan ajanlarının içimize girmesine izin vermeyeceğiz” diye bağırmaya çalışan gençleri, “Amerikan...” diye bağırdıkları sırada polisler ağızlarını kapadı ve tartaklayarak Meclis dışına çıkardı. Gençler, bu sırada, “Amerikan açılımına izin vermeyeceğiz” dedi.

Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin, polisin müdahalesi sırasında dinleyici locasının perdesini çeken görevliye, “Lütfen perdeyi kapatmayın, açın” dedi. İki genç Kavaklıdere Karakolu’na götürüldü. Gençler daha sonra serbest bırakıldı.

Çelik: Damat Ferit değil Kuvayı Milliyeyiz

AKP Adana Milletvekili Ömer Çelik, tarihi oturumda AKPadına yaptığı konuşmada, hükümete “Damat Ferit Hükümeti” yakıştırması yapıldığını belirterek, “Bugün Damat Ferit Hükümeti yakıştırması, hiçbir riske giremeyip partizanlık yaparak körü körüne karşı çıkanlara yakışır. AKP Hükümeti’ne ise ancak ve ancak Kuvayi Milliye yakışır” dedi.

Başlangıçta sakin geçen demokratik açılım görüşmelerinde ilk tansiyon Çelik’in konuşmaya başlamasıyla yükseldi. Sık sık karşılıklı atışmaların yaşandığı konuşma başladığı sırada, dinleyici locasında iki genç tarafından protesto eylemi yapıldı. Çelik, protestolar üzerine CHP’ye gönderme yaparak, “Vatandaşlarımızın bu tür eylemler yapmamaları için TBMM’nin öncülük etmesi lazım. TBMM’de korsan eylem yapmaması lazım” dedi.

Düşmana karşı

Hükümete “Damat Ferit Hükümeti” diyenlerin çıktığını belirten Çelik, “Bugün Damat Ferit Hükümeti yakıştırması, hiçbir riske girmeyip partizanlık yaparak, körü körüne karşı çıkanlara yakışır. Türkiye’nin her tarafında teşkilatlanan, her tarafını karış karış gezen AKP Hükümeti’ne ise ancak ve ancak Kuvayi Milliye yakışır. OHAL yapısı, fiili federasyon değildi de neydi

Güneydoğu’daki kardeşlerimizle aramıza alaturka Berlin duvarı örenler, bu yapının o zamanki sonuçlarına niye dikkati çekmediler? Bu alaturka Berlin duvarını kim kaldırdı? AKP Hükümeti” dedi.

Çelik, CHP’lileri eleştirmek için yer yer CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın, merhum Dışişleri Bakanı İsmail Cem ile birlikte yazdığı “Yeni Sol” kitabından alıntı yaptı.

Çelik, konuşması sırasında bir şehit annesinin bayrak açmak istemesi üzerine Genel Kurul’da çıkan tartışma sırasında da, “Bu kürsüyü düşman kuvvetlerine karşı milletvekilleri korumuştur” dedi.

MHP’lileri eleştirmek için milliyetçi hareketin lideri Alpaslan Türkeş’in sözlerini okuyan Çelik, MHP’li milletvekillerinin “Biz de aynısını söylüyoruz” demesi üzerine, “Türkeş dağa çıkmaktan bahsetmiyor. Türkeş’in ‘Milli Ahlak’ makalesini okuyun“ karşılığını verdi.

Milletvekili sıralarından “PKK ile protokol yaptınız” diye laf atılması üzerine Çelik, “PKK ile protokol yapanı mı arıyorsunuz; şuradan dışarı çıkın, karşıda ayna var. Önünde duracaksınız, kendinize bakacaksınız”   diye konuştu.

Şahin’le Arıtman’ın ‘eylemci’ polemiği

TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, izleyici locasındaki eylemcilerin Meclis’e girmesini sağlayan milletvekilinin CHP’li Canan Arıtman olduğunu ima ederek “Eylem yapanları, eylem yapma düşüncesiyle bilerek getirdiği yolunda bilgi aldım. Nitekim, Meclis’te 10 Kasım’da açılan pankartları da organize eden kendileridir. Türk kadınları bu tür görüntü vermezler” dedi. Konunun pazartesi günü yapılacak Başkanlık Divanı toplantısında görüşüleceğini bildiren Şahin “Geçmişte buna benzer konularla ilgili divanın verdiği kararlar var. Genel Kurul’a kadar intikal etmiş birtakım uygulamalar var” ifadesini kullandı. Şahin sözlerini şöyle sürdürdü:



“Türk kadınları bu tür görüntü vermezler. Türk kadınlarını çok kötü temsil ettiğini düşünüyorum.”
Arıtman ise Şahin’e şöyle yanıt verdi:

“Saygısızca ifadelerini  kendisine iade ediyorum. Halkın tepkisinden niçin bu kadar rahatsız oluyorlar? Uysal çocuk olalım, ‘otur’ deyince oturalım, ‘kalk’ deyince kalkalım istiyorlar. AKP’deki gibi, milletin sesi olmayan kadın milletvekilleri olmamızı istiyorlar.”

Erdoğan muhalefeti kızdırdı

Diyarbakır ekran karşısında

-  Diyarbakır’daki çok sayıda vatandaş, TBMM’deki “demokratik açılım” görüşmelerini kahvehanelerde televizyondan izledi. Görüşmeleri çeşitli semtlerdeki kahvehanelerde takip eden vatandaşlar, sorunun çözülmesini istediklerini ve bölgede kimsenin savaş istemediğini belirterek, demokratik açılım çalışmalarını desteklediklerini kaydetti. Vatandaşlar, “Barış, beraberlik ve kardeşlik istiyoruz. Hepimiz aynı milletiz. Anaların ağlamasını istemiyoruz” dedi.

Erdoğan gerdi, Baykal gitti

-  TBMM Genel Kurulu’nda dün yapılan Kürt açılımı genel görüşmeleri 10 Kasım’da gerçekleştirilen ön görüşmelerde yaşanan sert tartışmalardan uzak bir atmosferde başladı. Ancak bu tablo, salı günkü tartışmaları ateşleyen Ak Parti Grup Başkan Vekili Suat Kılıç yerine, partisinin görüşlerini açıklayan Ak Parti Adana Milletvekili Ömer Çelik’in kürsüye gelmesine kadar sürdü. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşması sırasında tansiyon, Erdoğan’la CHP’liler arasındaki atışma nedeniyle iyice yükseldi.

CHP’den toplu protesto

-  Erdoğan’ın, muhalefete yönelik eleştirilerini sert bir tonlamayla ve bağırarak dile getirmesi gerilimi yükseltti. Muhalefet milletvekilerinin attığı her lafa yanıt veren Erdoğan’ın, “Şehitler gelsin de biraz daha fazla bağıralım diye bekleyenler var” cümlesi ise gerilimi zirveye taşıdı. Erdoğan’ın konuşma süresinin bitimine 6.5 dakika kala kullandığı bu cümle üzerine Baykal salondan çıkınca, bütün CHP’liler kendini izledi.

Bahçeli grubunu durdurdu

-  Bahçeli’nin bu söz üzerine elini “yuh” anlamına gelecek şekilde 3-4 kez sallaması dikkati çekti. Bu sırada CHP’lilerle birlikte MHP milletvekilleri de ayağa kalktı. Ancak Bahçeli’nin “yerinizde kalın” anlamına gelen bir el hareketi yapması üzerine MHP’liler Erdoğan’ın konuşmasını sonuna kadar dinledi.

Erdoğan, Türk’ü alkışladı

-  Türk’ün konuşmasını alkışlayanlar arasında Erdoğan ve bakanların da yer alması dikkati çekti.

-  Atalay konuşmasını zamanında bitirirken, Türk ve Bahçeli tanınan süreden 15 dakika daha az konuşmayı tercih etti. Baykal ise ek süre kullandı.

Ufuk Uras güldürdü

-  İstanbul Bağımsız Milletvekili Ufuk Uras’ın “10 Kasım’da milletvekili olduğunu unutup aç aç gecesinde olduğunu sanan milletvekillerinden değilim” sözleri Erdoğan’ı güldürdü.

Çelik, MHP’yi de kızdırdı

- AKP grubu adına konuşan Çelik’in, Bahçeli’nin açılım süreciyle ilgili eleştirilerinden örnek vermesi MHP’li Osman Durmuş ve Kadir Ural’ın ayağa fırlamalarına neden oldu. Ancak TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin’in uyarısı üzerine MHP’liler yerlerine oturdu. Çelik’in geçmişte, MHP’nin eski Genel Başkanı Alparslan Türkeş’in eski HEP’li milletvekilleri ile görüşmesini örnek vermesi de MHP’lilerin tepkisine yol açtı.

-  Baykal’ın konuşması sırasında DTP’li Sırrı Sakık, Hamit Geylani ve Hasip Kaplan, “Sen hangi çözümü öneriyorsun?” diye laf attı. DTP Grup Başkan Vekili Selahattin Demirtaş, arkadaşlarını susturdu.



İP’den ‘açılım’ protestosu

-  İP’li bir grup, dün Genel Kurul’da görüşülen Kürt açılımı projesini TBMM önünde protesto etti. İP Ankara İl Başkanı Sefa Koçoğlu, Dikmen kapısı önündeki yaptığı konuşmada demokratik açılımın Amerikan projesi olduğunu iddia ederek, hükümetin Türk milletinin talep ve sorunları yerine “Amerikan projesi”ni Meclis gündemine taşıdığını ileri sürdü.