TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Meclis’te çıkan kavgaların yapılan çalışmayı geciktirmeyi amaçladığını savundu. Şentop “Milli meselelerde, ülkenin tümünü ilgilendiren meselelerde siyasi partilerin birlikte hareket etmesi, tavır koyması gerekir. İşin bütünü içerisindeki yerini parlamenterlerin değerlendirmesiyle dışarıdan değerlendirilmesi aynı değil. Aslında kavgaların basit sebebi var, yapılan çalışmayı geciktirmek. Meclis'te genel kurulda uzun süreli kavgalar olursa Meclis Başkanı ara veriyor. Sükunet sağlanmamışsa iç tüzüğe göre oturumu kapatması gerekir. Kavga çıkaran arkadaşlar bunu sağlamak istiyor. Çalışmaları geciktirmek ve mümkünse iptal ettirmek için yapılan bir kavga" diye konuştu.
Öğrencilik yıllarında bir dergi çıkardıklarını anlatan Şentop, “Cumhurbaşkanımız Refah Partisi'nde il başkanıyken kendisiyle irtibatımız vardı. Zaman zaman gençler olarak bazı faaliyetlere katılırdık. Dergi çıkartmıştık. Hukuk dergisiydi, Teklif adında. Ben o derginin yayın yönetmeniydim. O dergiye destek verenlerden birisi de Cumhurbaşkanımızdı. Dergiyi çıkardığımız büroya yemek masasını vermişti sayın Cumhurbaşkanımız” sözleriyle anısını paylaştı.
Habertürk TV'de Sibel Demirci Erdem ile bayram sohbetinde bulundu. TBMM Başkanı Şentop'un konuşmalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
"Annem bayram sabahları ciğer sarması yapar"
Bayram namazına giderdik. En büyüğün elini öperdik, sonra sırayla öperdik. Kahvaltımız olurdu. O kahvaltıya halamlar gelirdi. Babamın iki kız kardeşi gelirdi. Bu pek aksamayan bir gelenekti. Ondan sonra gelen-gidenler olurdu. İlk gün evde olurduk. Akşam yine akrabaların katıldığı, babamın amcalarının katıldığı kalabalık yemek olurdu. Annemin bir spesiyali vardı. Ciğer sarması dedikleri yemek. Kuzu ciğer zarından içi pilavla ve yine ciğerle doldurulan pilavdı. Annem bunu hala da devam ettiriyor.
"Eskiden her mesafeye yürüyerek giderdik"
Tatlıyı çok seviyorum, itiraf edeyim. Annem hâlâ kendisi baklava yapar. Eskisi kadar artık yeme imkânı olmuyor. Dikkat etmeye çalışıyorum. Biraz ağır tatlılardı o zaman. O zaman efor, enerji harcanıyordu, gittiğimiz her yere yürüyerek giderdik. Mesafeler de çok uzun değildi. Şimdi çok kısa mesafelere bile araçlarla gitmeyi tercih ediyoruz.
"Trileçe'nin en güzeli Kosova, Prizen'de yapılıyor"
Trileçe tatlısının kökeni Latin Amerika olduğu söyleniyor. Oradan İtalya'ya gelmiş. Trileçe üç süt demek. Birkaç rivayet var. Farklı hayvanların sütleri, koyun, keçi, inek sütü gibi. Bir kısmı sütün farklı hallerinin kullanılmasına dair. İçinde un olduğu için o unun varlığını hissettirmeyecek bir kıvamı tutturmak lazım. Çok iyi yapılmış bir trileçede hamurun tadını farketmiyorsunuz. Bunun en güzeli Kosova'da Prizen'de yapıldığını söylebilirim. İstanbul'da üniversitede okurken bir yemek kitabı almıştım. Genellikle patlıcan yemeği türlerini yapardım.
"Farklı partilerden arkadaşlarımızla bayramlaşırız"
Daha önce İstanbul teşkilatımızda görev almıştım. Sayın Genel Başkanımız katılırdı. Orada teşkilat mensubu arkadaşlarımız katılırlardı. Birinci gün bayağı bir yoğun şekilde teşkilatlarla bayramlaşma olurdu. İkinci günden itibaren Tekirdağ'da bulunurdum. Valiliğin organize ettiği bütün siyasi parti teşkilatların katıldığı bayramlaşma olurdu. Bir de özel olarak farklı partilerden olan arkadaşlarımız ve dostlarımızla yüz yüze, telefonla bayramlaşma olurdu.
"Sayın Cumhurbaşkanımız evindeki yemek masasını vermişti"
Biz aile olarak da siyasette ilgiliydik. 1967 yılında halamın eşi belediye meclis üyesiydi. Adalet Partisi'nden. Daha sonra Milli Nizam Partisi'nin kurucusuydu. Rahmetli Erbakan hocayla çocukluğumda elini öperken çekilmiş fotoğraflarım var. Siyasetin içinde olan aileden geliyorum. Öğrencilik yıllarımda da siyaseti hep düşünmüşümdür. Cumhurbaşkanımız Refah Partisi'nde il başkanıyken kendisiyle irtibatımız vardı. Zaman zaman gençler olarak bazı faaliyetlere katılırdık. Dergi çıkartmıştık. Hukuk dergisiydi, Teklif adında. Ben o derginin yayın yönetmeniydim. O dergiye destek verenlerden birisi de Cumhurbaşkanımızdı. Dergiyi çıkardığımız büroya yemek masasını vermişti sayın Cumhurbaşkanımız.
"Parlamentolar teatral mekanlardır"
Hatip kürsüye çıktığında birden normalleştiğini fark etmiştim. Konuşmaya başladığında yayın devam ediyor, daha sonra yayının sona erdiğini fark ettiğinde normalleştiğini söylemişti arkadaşlar. Parlamentolar biraz teatral mekanlardır. Her zaman göründüğü gibi değildir. Farklı partilerin ülke meselelerine farklı yaklaşımları vardır. Bu doğaldır. Bu tartışmaların belli düzeyin altına düşmemesi lazım. Bir ülkede her konu yanlış ve eleştirilecek değildir. Sürekli bir eleştiri anlayışı içerisinde yaptığınızda bu sefer eleştirilerin tesiri ortadan kalkıyor.
"Meclis'teki kavgalar çalışmaları geciktirmek için"
Milli meselelerde, ülkenin tümünü ilgilendiren meselelerde siyasi partilerin birlikte hareket etmesi, tavır koyması gerekir. İşin bütünü içerisindeki yerini parlamenterlerin değerlendirmesiyle dışarıdan değerlendirilmesi aynı değil. Aslında kavgaların basit sebebi var, yapılan çalışmayı geciktirmek. Meclis'te genel kurulda uzun süreli kavgalar olursa Meclis Başkanı ara veriyor. Sükunet sağlanmamışsa iç tüzüğe göre oturumu kapatması gerekir. Kavga çıkaran arkadaşlar bunu sağlamak istiyor. Çalışmaları geciktirmek ve mümkünse iptal ettirmek için yapılan bir kavga.
"Bugünlerde birkaç siyasetnameyi birlikte okuyorum"
Futbolla lise bitene kadar amatör oynardık. Daha sonra üniversite yıllarında azaldı. Beşiktaş'ı tutuyorum. Yılda bir iki de olsa oynuyoruz. Meclis Başkanı seçildikten sonra Çorlu'da basın mensuplarıyla siyasetçiler olarak maç yaptık ve biz yendik. Akademisyenliğim sebebiyle yayın takip etmeye çalışıyorum. Onun dışında popüler yayınları takip etmeye çalışıyorum. Şu anda birkaç kitap okuyorum. Siyasetnameleri okuyorum. Osmanlı'da siyasetname diye genel başlık altında yazılan bir nevi devlet idaresiyle ilgili biraz siyaset biraz kamu hukuku ağırlıklı eserler vardır.
"Bayramlar biraz da empati kurabilme imkanı sağlar"
Havuzlar, su sesleri, bizim bir çiçek ürettiğimiz bir sera var Meclis içerisinde. Tekirdağ'da arazilerimiz var. Akademisyenliğim zamanında hafta sonu gitme imkanımız oluyordu ama şimdi biraz zor. Bayramlar küçüklerle, büyüklerle, dostlarla, akrabalarla bayramlaşmalar vesilesiyle bazı sıkıntıları azaltıldığı, sevinçlerin çoğaldığı dönemler. Türk ve İslâm aleminin bayramını tebrik ediyorum. Dünya bu anlamda bayram kutlamaları için çok müsait bir zemin sunmuyor. Bayramlar bu anlamda biraz daha düşünebilme, empati kurabilme imkanı sağlar diye ümit ediyorum. Müslümanların bayramının diğer insanlar için mutluluk, huzur, çatışmalardan uzaklaşması için temenni ediyorum.