Politika

TBMM Başkanı Şentop: Başörtüsünü kanun bağlamında ele almak yanlış

"Başörtüsüne karşı olmak, dini hayatın, toplumsal hayatta görünürlüğüne karşı olmaktır"

11 Ekim 2022 17:44

TBMM Başkanı Mustafa Şentop, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun çıkışının ardından başlayan başörtüsü tartışmalarıyla ilgili, "Böyle bir tartışma varsa o zaman bunu bir kanun bağlamında ele almak yanlıştır çünkü kanunda bir düzenleme yaptığınız zaman böyle bir özgürlüğü kanundan kaynaklanan bir özgürlüğe bağlamış, dönüştürmüş oluyorsunuz. Dolayısıyla kanun yapma çoğunluğuna sahip bir grup, serbestlik yönünde bir kanun yaparken, siz meseleyi kanundan kaynaklanan hakka dönüştürdüğünüz için bir başkaları da gelip bu sefer o kanunu kaldırmak suretiyle bunun yasaklanabileceği de düşünülebilir" dedi.

TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Çankırı Valiliği ve Belediye Başkanlığı ziyaretinin ardından Çankırı Karatekin Üniversitesi'nin 2022-2023 Akademik Yılı Açılış Töreni'ne katıldı. Şentop, Türkiye’de toplam 209 üniversite olduğunu belirterek, "Türkiye’de 20 yıl içinde üniversite sayımız bu noktaya geldi ve her ilimizde üniversite bulunuyor. Türkiye’de her ilde üniversite açılması ve üniversite sayısının bu kadar fazla olması vaktiyle tartışma konusu olmuştu. Bu konu aslında ‘yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan’ tartışması gibi sonuca varması mümkün olmayan bir tartışma. 'Önce akademisyen yetiştirelim sonra bu akademisyenlerin faaliyet göstereceği üniversiteler açalım, mekanları kuralım' mı yoksa 'Üniversiteleri açalım daha sonra bu üniversitelerde görev yapacak akademisyenleri de yetiştiririz zaman içerisinde' tartışması sürdürülebilir tartışmadır ama bir yerden başlamak lazım. Bence doğru yerden başlanmıştır. Üniversiteler rekabet ortamı içerisinde. Zaten Türkiye’de öğrenciler bir rekabet ortamı içerisinde üniversitelere yerleştiriliyor. Bir başarı sırlamasına göre yapılan sınavla yerleştiriliyor. Dolayısıyla üniversitelerimizin öğrenci cezbedebilmeleri için çekebilmek için bir cazibe merkezi olmaları için yarışmaları gerekiyor. Aynı dönemlerde açılan üniversitelerimize gidiyoruz. Üniversitelerimizin çoğu kendi akademik kadrolarında önemli başarılar elde etmiş. Akademisyenler yetiştirmiş, belli bir noktaya gelmiş. Bu daha yoğun ve aktif şekilde devam edecek. Bugün hem fiziki mekanlar bakımından hem akademisyenlerin çalışmalarına her bakımdan destek verilmesi noktasında çok iyi bir noktadayız. Devletimiz, destekleriyle üzerine düşen vazifeyi yapmış durumdadır ve yapmaya da devam edecektir" diye konuştu.

“Dini hayatın, toplumsal hayatta görünürlüğüne karşı olmaktır”

Şentop, üniversitelerde başörtüsünün önceki dönemlerde sorunlar oluşturduğunu anımsatarak, "Üniversitelerimiz daha önce bir 15 sene önce toplumdan, siyasetten ve devletten uzak; kendi içinde kapalı birtakım gündemlerle çalışan kurumlardı. Kendi özel gündemleri vardı. En önemli gündemlerde birisi de üniversitelere başörtülü öğrenci sokmamaktı. Tabii başörtü meselesi yeniden gündeme geldi. Burada başörtü meselesini sadece kız öğrencilerimizin başını örtmesi ve bu şekilde derse girmesi olarak değerlendirmemek lazım. Başörtüsü meselesi, Türkiye’de 1968-69’dan beri sembolik mesele olarak tartışılmaktadır. Esasen bunu görmek lazım. Başörtüsü dindarlığın, dini hayatın bir sembolüdür. Başörtüsüne karşı olmak esasen başörtüsüne karşı olmak değildir. Dini hayatın, toplumsal hayatta görünürlüğüne karşı olmaktır. Buradaki tartışmaların arka planına baktığınızda budur" dedi.

“Geri dönülmez bir toplumsal mutabakat oluştu”

Şentop, bugün başörtüsü ile ilgili herhangi bir sorun olmadığını dile getirip, "Bu ortadan kalktı. Bununla ilgili hukuki düzenleme olmaksızın ortadan kalktı çünkü bu konuda geniş ve geri dönülmez bir toplumsal mutabakat oluştu. Bu çok sevindirici bir gelişmedir. Daha önce bu konuda çok sert ifadeler kullanan bazı kişilerin, siyasetçilerin de artık bu serbestliği doğal karşılayan, normal karşılayan bir noktaya gelmiş olması bence çok önemli" diye konuştu.

Daha önce başörtüsü ile ilgili anayasa değişikliği yapılmaya çalışıldığına da değinen Şentop, "2008 yılı ocak ayında başörtüsünün sadece üniversitelerde serbest olabilmesi için anayasa değişikliği yapılmıştı. Anayasa değişikliği yapmayı gerektirecek bir durum değil aslında; ama yönetmelikle yapıldığında sorun çözülememiş, kanunla yapılmış. 2 defa rahmetli Özal zamanında kanun çıkartılmış, sorun çözülememiş. Neden? Çünkü mahkemeler iptal ediyor bunu. O zaman denmiş ki ‘Anayasa ile yapabilirsek, bunu teminat altına alabiliriz’ diye düşünülmüş ve anayasal değişiklik yapılmış. 411 oy ile kabul edilmiş. 2008’den bahsediyorum ve daha sonra Anayasa Mahkemesi'ne dava açılmıştı. Anayasa değişikliği, esasen teorik olarak bu mümkün olmamasına rağmen Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmişti ve anayasa değişikliği konusuna öncülük yaptığı için AK Parti’yle ilgili kapatma davası açılmıştı. Gerekçelerden birisi de üniversitelerde başörtüsünü serbest bırakma yönünde eylemler içerisinde bulunmasıydı. AK Parti kapatılmadı; ama 1 kişinin oyuyla. 6 ay önce seçimden yüzde 50 oy alarak gelmiş olan bir partiden bahsediyoruz. 2007 Temmuz ayında seçim yapılmıştı. 2008 Türkiye’sini tasvir edebiliyor muyum, anlatabiliyor muyum?" açıklamasında bulundu.

“Anayasa ötesi hak”

Meclis Başkanı Şentop, başörtüsünün anayasa ötesinde bir hak olduğunu belirterek, "Başörtüsü tartışmasını sadece bir başörtüsü tartışması bağlamında, bir kız öğrencinin başörtüsü bağlamında ele almamak lazım. Bu devletin, siyasi ve bürokratların, milletin değerleriyle barışma meselesidir. Bunu böyle görmek lazım. Toplumsal anlamda bir mutabakatla çözülmüş olması çok önemliydi ama şunu görmemiz lazım; kız çocukların, kadınların başörtüsü takması veya başörtü takmaması, anayasadan veya kanundan bir hak değildir. Bu gayet doğal bir haktır. Anayasa ötesi bir haktır ama bugün yeni tartışmalar münasebetiyle bunu yeniden Türkiye’nin gündemine getirdiler. Gerek var mıydı; yoktu bana göre ama böyle bir tartışma varsa o zaman bunu bir kanun bağlamında ele almak yanlıştır. Çünkü kanunda bir düzenleme yaptığınız zaman böyle bir özgürlüğü kanundan kaynaklanan bir özgürlüğe bağlamış, dönüştürmüş oluyorsunuz. Dolayısıyla kanun yapma çoğunluğuna sahip bir grup, serbestlik yönünde bir kanun yaparken, siz meseleyi kanundan kaynaklanan hakka dönüştürdüğünüz için bir başkaları da gelip bu sefer o kanunu kaldırmak suretiyle bunun yasaklanabileceği de düşünülebilir" dedi. (DHA)