Gündem

TBB Başkanı: Uzun tutukluluk hukuk devletiyle bağdaşmaz

Ergenekon soruşturmasını eleştiren TBB Başkanı Coşar, ‘Savunma hakkına saygı ve özen gösterilmeden yapılan her türlü yargılama demokratik olmadığı gibi adil de

08 Mart 2011 02:00

T24 - Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Vedat Ahsen Coşar, isim vermeden Ergenekon soruşturmasını eleştirirken, bugün hâlâ “ceza davalarında tutukluluğun makul süreyi aşmaması gerektiği” konusunda sorun yaşandığını söyledi.



Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker ve kurumun üyeleri, Yargıtay’ın kuruluşunun 143. yıldönümü dolayısıyla Anıtkabir’i ziyaret etti. Daha sonra Yargıtay’da düzenlenen törende konuşan Gerçeker, Mustafa Kemal Atatürk’ün açtığı aydınlık yolda, gösterdiği ilkeler doğrultusunda çalışmalarına devam edeceklerini belirtti.

Gerçeker ayrıca, kuruluş yıldönümü dolayısıyla TBB’de verilen resepsiyonda da gazetecilerin sorularını yanıtladı. Gerçeker, “Davanın ve kişinin özelliğine göre değil bütün vatandaşların kanun önünde eşitlik ilkesi gereğince herkese bu kuralların eşit uygulanması gerekiyor. Kamu vicdanında sıkıntı yaratacak uygulamalardan kaçınmak gerekiyor” dedi.

Gerçeker, yasal olmayan dinlemelere prim verilmemesi gerektiğini dile getirdi.

Coşar da savunmanın, sadece AİHS ve anayasa gereğince adil yargılanma hakkı ile hak arama özgürlüğünün vazgeçilmez bir unsuru değil, aynı zamanda yargılama faaliyetini demokratikleştiren de bir unsur olduğunu vurguladı. Coşar, “Savunma hakkına saygı ve özen gösterilmeden yapılan her yargılama demokratik olmadığı gibi adil de değildir” dedi.

TBB’nin 4 Temmuz 1970 tarihli bildirisindeki “ceza davaları ve tutukluluğun makul süreyi aşmaması gerektiğine” ilişkin değerlendirmeyi okuyan Coşar, aradan geçen 41 yıl içinde bildiriye konu hususların değişmemiş olmasının üzüntü verici olduğunu ifade etti.

Coşar, şunları söyledi: “Koruma tedbirleri, bu tedbirler kapsamında bulunan ‘arama, el koyma, tutuklama, iletişimin dinlenmesi’ gibi pozitif hukukun öngördüğü araçlar, hukuk güvenliği, kişi güvenliği, özel hayatın gizliliği, adil yargılanma ilkesi gibi temel nitelikteki kişisel hak ve özgürlükler üzerinde son derece etkili olan araçlardır. O nedenle koruma amaçlı olan bu araçların kullanılmasında, ‘lekelenmeme hakkına’, aşırılığa kaçılıp kaçılmadığını esas alan ‘oranlılık ilkesine’, ‘insan onurunun dokunulmazlığı ilkesine’ saygılı olunması gerekir. Bu araçların kullanılmasında ayrıca, hazırlık, soruşturma aşamasında yürütülen eylem ve işlemlerde hukuk devletinin öngördüğü sınırlar içinde kalınıp kalınmadığını, yürütülen işlemlerin yasal ve ahlaki bir temele oturmasını öngören ‘dürüst işlem ilkesine’ uyulması gerekir.”

Coşar, “Bu konuda en büyük görev, hukuka en fazla saygı duyması gereken, hukuk devletini herkesten daha çok savunması gereken biz hukukçulara düşmektedir” dedi.