Almanya'da 14 Mayıs seçimleri öncesinde, 13 gün boyunca sandığa giden Türk seçmenlerin büyük çoğunluğu AKP ve Recep Tayyip Erdoğan'ı desteklemişti.
Die Tageszeitung Almanya'daki Türk seçmenlerin siyasi tercihlerini yorum köşesinde ele alıyor:
"Almanya'daki Türkler Pazar günü yapılacak ikinci tur seçimde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yeniden iktidarda kalmasını sağlayabilecek mi? Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunun sonuçlarına bakılırsa böyle olacağı düşünülebilir. Zira Almanya'daki Türklerin yüzde 65'i yaklaşık iki hafta önce yapılan ilk tur seçimde Erdoğan ve AKP'ye oy verirken, rakibi Kemal Kılçdaroğu'na oy verenlerin oranı ise sadece yüzde 33 olarak tespit edildi. Bu açıdan bakıldığında Almanyalı Türklerin çoğunluğunun sağcı ve milliyetçilere oy verdiğini açıkça ifade etmek mümkün. Ancak bu, gerçeği tam olarak yansıtmıyor. Her ne kadar Almanyalı Türkler hala otokrat Erdoğan'ı destekliyor olsa da, bu ülkedeki Türk toplumu siyasi açıdan Türkiye'deki mevcut seçim sonuçlarının yansıttığından çok daha çeşitlilik arzediyor. Bunun da nedenleri var: 1960'larda Almanya'ya misafir işçi olarak gelenler genellikle kırsal kesimlerdendi ve şehirlerden gelen vatandaşlarına kıyasla daha muhafazakâr ve geleneksellerdi, daha dindardı, daha az politize olmuşlardı…. Ancak bu ülkede hiç de inandırıldıkları kadar hoş karşılanmadıklarını acı bir şekilde öğrenmek zorunda kaldılar. Belki de gelenekçilik ve daha iyi bir yaşam umudunun bir araya gelmesiyle muhafazakarlara oy vermişlerdir. Üstelik bu tutum bugün hala Ditib ve Milli Görüş gibi büyük cami dernekleri ve onların ağzı iyi laf yapan liderleri tarafından destekleniyor."
Frankfurter Allgemeine Zeitung'daki (FAZ) yorumda Erdoğan'ın yeniden kazanması halinde yeni bir göç dalgasının beklendiği belirtiliyor:
"Eski tartışmalar geri döndü. Göç planları... Türkiye'nin İslamlaşması korkusu... Aktivistlerin mahkemelerde yargılanma endişeleri. Otoriter lider Erdoğan'ı seçimle iktidardan indirmenin mümkün olup olmayacağına dair şüpheler. Ve ekonomik krize rağmen ona yeniden oy veren yurttaşlara duyulan öfke.... LGBT aktivistleri de Erdoğan'ın olası bir dönem daha görevde kalmasına endişeyle bakıyor. Cumhurbaşkanı seçim kampanyasında LGBT bireylere karşı agresif bir kampanya yürüttü. Muhafazakar seçmenlerini harekete geçirmek için eşcinselleri teröristler ve pedofillerle aynı kefeye koydu. İslamcı müttefikleri LGBT derneklerini yasaklamak için kampanya yürüttü. LGBT dernekleri, aktivistler nefret söylemlerinden şikayetçi olsalar da bir başarı elde edemediler. Kaos GL derneği, bu yılın ilk altı ayında LGBT bireylere yönelik kışkırtma içeren siyasetçi açıklamalarının bir önceki yıla göre iki kat arttığını tespit etti."
Handelsblatt gazetesinde son Konda araştırmasında Erdoğan'ın oy oranının yüzde 52,7, Kılıçdaroğlu'nun ise yüzde 47,3 olarak çıkması şu ifadelerle ele alınıyor:
"Kış aylarında enflasyon son 20 yılın en yüksek seviyesi olan yüzde 85'e ulaştı, gıda fiyatları ise daha da zamlandı. Seçim kampanyası sırasında Erdoğan'ın kafasının yerine bir soğanın montajlandığı fotoğraf ortalıkta dolaştı. Bir grafik sanatçısı İstanbul'daki birçok ATM'ye Erdoğan'ın fotoğrafının yer aldığı ve üzerinde "Enflasyon mu? Bunu ona borçluyuz" yazan afişler yapıştırdı. Erdoğan 2021 Ocak ayı başında İstanbul'daki seçkin bir üniversitenin (Boğaziçi) rektörünü AKP'ye yakın bir profesörle değiştirdiğinde, son yılların en büyük protestoları başladı. Eylemler hala sürüyor. Öğrenciler ve öğretim üyeleri gösteri yapıyor. Erdoğan, 6 Şubat'ta 50 binden fazla kişinin ölümüyle sonuçlanan deprem felaketinde de iyi bir görüntü vermedi. Önce afet yardımının geç başlaması nedeniyle iki kez özür dilemek zorunda kaldı."