Gündem

Tavşanoğlu: Cumhuriyet okuru 'battık, mahvolduk' psikolojisinde

Leyla Tavşanoğlu: cumhuriyet okuru ve yakın çevrem çok ciddi olarak hükümeti suçluyor. Bizi bu toplumda karpuz gibi ikiye böldüler.

01 Haziran 2013 23:17

Bugün TV’de Erkam Tufan ile Analiz programına katılan Cumhuriyet gazetesi yazarı Leyla Tavşanoğlu önemli açıklamalarda bulundu. Darbelerle Türkiye iyi bir yere gitmedi diyen Tavşanoğlu "Cumhuriyet okuru bu iktidarı acaba nasıl değiştiririz peşindelerdi. Onların paşalarla, darbelerle işi olmaz." dedi.

Bugün itibarı ile Cumhuriyet gazetesi okuru psikolojisini nasıl tarif edersiniz?

Leyla Tavşanoğlu. : Battık, mahvolduk vaziyeti

’Bittik, biz  bu meseleyi kaybettik’’ psikoloji ile...

Leyla Tavşanoğlu: O psikoloji içindeler şu an.

Peki bu psikoloji nereye itiyor insanı? O karamsarlık, bir umutsuzluk, bir çıkış noktası... Yani bu milletten adam olmaz noktasına mı götürüyor? Yoksa bir özeleştiriye mi götürüyor?

Leyla Tavşanoğlu: Muhtemelen, bu milletten adam olmaz gibi bir şey… Yani yakın çevreme de bakıyorum. Aynı psikoloji içindeler. Çok ciddi olarak hükümeti suçluyorlar. Bizi bu toplumda karpuz gibi 2 ‘ye böldüler. Bizden alıyorlar. Bizleri ötekileştiriyorlar diyorlar.

Peki Cumhuriyet okurlarına  yani ‘’Cumok’’ gözüyle baktığımızda özeleştiri bağlamında yani  bu milletten adam olmaz yerine Yılmaz Özdil’in biraz da mantığı ile ‘’göbeğini kaşıyan adam’’ meselesi varya ‘’ 2 kömüre her şeyini satan’’ muhabbeti çok yapılıyor. Yani bunun yerine biraz da ‘’yahu arkadaş, bizde ne yanlış var ki bu halk peşimizden gelmiyor? Bizler niye çoğalamıyoruz?’’

Leyla Tavşanoğlu: Belki günün birinde onu da yapacaklar? Şu anda ama o noktada değiller. Gördüğüm kadarıyla tabii… Kendi aralarında yapıyorlardır belki onu bilemem. Ama gördüğüm kadarıyla o noktada değiller. Yani tepki çok sert.

Tabii o umutsuzluk psikolojisi insanlarda birazda sertleşmeyi beraberinde getiriyor…

Leyla Tavşanoğlu: Aynen.

Peki Cumokların bu sertleşme ve öfke hali (sıkışmışlık hali belki de) gazeteye nasıl yansıyor?

Leyla Tavşanoğlu: Valla takıldık kaldık. Yani 50-55-56 bin… E bu arada tabii sağ olsun bizim takımdan diyeceğim arkadaşlardan biri gitti ‘’Yurt Gazetesi‘’ni çıkarttı. Oradan bir tiraj bölünmesi oldu. Aydınlık gazete haline geldi. Oradan bir tiraj bölündü. ‘’Sözcü’’ çıktı. Onlar daha magazinel muhalefet yaptıkları için 250 bin satıyorlar.

Bunlar peki hep Cumhuriyet’ten mi kemirdi?

Leyla Tavşanoğlu: 250 bin satan ‘’Cumhuriyet’ten kemirmedi ama ‘’Yurt‘’ ve ‘’Aydınlık’’ kemirdi tabii…

Peki bu Cumok’ların öfkeli ve umutsuzluk hali Türkiye açısından da sıkıntılı bir süreç aslında.  Bir takım savrulmaları da beraberinde getiriyor. Bir takım yasadışı alanlara müracaat söz konusu olabiliyor mu peki? Mesela diyelim ki darbe peşinde koşmak gibi insanların? ‘’Bu sıkışmışlık karşısında başka seçeneğimiz yok’’ gibi… Geçmişten de geleneğimiz de var zaten aydın-asker el ele…

Leyla Tavşanoğlu: Ben size söyleyeyim. Ergenekon olayından sonra herkes süt ve kediye yattı.

Kıpırdayamıyor gibi…

Leyla Tavşanoğlu: Yok bir de insanlar bir şeyin ayırdına vardılar. Darbelerle Türkiye iyi bir yere gitmedi.

Cumok’larda yani Cumhuriyet okuru da aynı fikirde mi acaba?

Leyla Tavşanoğlu: Tabii. Zaten Cumok’cular darbeci falan değillerdi ki. Yani darbe peşinde hakkaten koşmuyorlardı.

Ne peşinde koşuyorlardı?

Leyla Tavşanoğlu: Yani bu iktidarı acaba nasıl değiştiririz peşindelerdi. Onların paşalarla, darbelerle işi olmaz.

Peki Cumok psikolojisi ile yayın yönetimi psikolojisi arasında bir benzerlik var mı? Sizi de işin içine katarak soruyorum.

Leyla Tavşanoğlu: Yani?

Yani Cumok’taki bir sıkışmışlık, bir umutsuzluk hali... Bunun beraberinde, bunların okuduğu gazete Cumhuriyet gazetesi zaten klasik.

Leyla Tavşanoğlu: Bizde hiçbir zaman umutsuzluk olmaz. Yani gazetede. Hele bende hiç olmaz. Ben her zaman iyimserimdir. Yani bir kere fizik kanunlarını iyi bilirim.

Yani bu hükümet gidecek, bu ülke aydınlık gelecekler bekliyor gibi mi?

Leyla Tavşanoğlu: Yani aydınlık gelecek bekleyip beklemediğini bilemem, ama günün birinde şöyle anlatayım hiçbir şey ilahi nihayeye baki kalmaz.  Hiçbir olay, hiçbir şey. Bizler de faniyiz neticede. Dolayısıyla biri biter, biri başlar. Yeni bir başlangıç olur. Bu böyle bir döngü…

Muammer Aksoy, Çetin Emeç, Bahriye Üçok cinayetlerinin ardında radikal İslami kesim olduğuna inanmıyorum. Cumhuriyet de artık inanmıyor. 1990 yılında peş peşe cinayete kurban giden Muammer Aksoy, Çetin Emeç, Bahriye Üçok cinayetlerinin ardından Cumhuriyet gazetesi ihaleyi radikal İslami kesime fatura eder yayınlar yapmıştı. Siz de aynı kanaatte misiniz?

Leyla Tavşanoğlu : Hayır, yanı kanıda değilim.

Cumhuriyet aynı kanıda mı hala?

Leyla Tavşanoğlu : Onların da aynı kanıda olmadıklarını düşünüyorum.

Hikmet Çetinkaya’ya da sormuştum. Kendisi de medyada bunun yazılmasını müsaade ettiği için söyleyeceğim. ‘’Gülen Hareketi Türkiye için bir tehlike mi?’’ diye sormuştum, ‘’Hayır’’ demişti, ‘’Ben tehlike olarak görmüyorum’’ demişti.

Leyla Tavşanoğlu: Ben de görmüyorum.

Sizinle çay içerken konuşmuştuk, Los Angeles’ta Anadolu kültürleri festivali bahsi…Mesela bu festival gazetelerde yer aldı. Amerika’da Türkiye’yi tanıtan bir festival düzenlendi. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Leyla Tavşanoğlu : Evet. Çok sayıda kongre üyesi katılmış. Yerel yöneticiler katılmış, hatta bizden de 6-7 kişilik bir milletvekili grubu katıldı. Yani gazetelerden okuduğum kadarıyla. 2 AKP, 3 CHP

CHP’den de mi vardı?

Leyla Tavşanoğlu: Evet CHP’den de varmış; 1 BDP milletvekili varmış. Ya bu tür festivaller, Türk kültürünün, Türkiye’nin, Türk insanının bütün dünyaya tanıtılması açısından desteklenmesi gerekiyor.

Bunları bir Cumhuriyet gazetesi yazarının ağzından duymak bana ilginç geliyor.

Leyla Tavşanoğlu: Niye?

Niye bana ilginç geliyor işte ben size sorayım.

Leyla Tavşanoğlu: O kadar mı bağnazlık ettik?

Bunu ben söylemiş olmayayım…