Ankara'dan oluşturulan özel bir ekip, Özel Harekât polislerinin aldığı önlemler eşliğinde 20 gündür kazı yapıyor. Kazının, 4 yıl önce polis memuru Mithat Erdal'ı öldüren definecilerle ilgili olduğu ve çetenin öldürdüğü başka kişilerin cesetlerinin arandığı ileri sürüldü.
Milliyet'te yer alan habere göre, MİT görevlilerinin de yer aldığı ekip çalışmalara başlarken, sokağın giriş ve çıkışı zıhlı polis araçlarıyla kapatıldı. Mahalle halkı yaşanan korku ve panikle polise silahlı kişilerin mahalleyi bastığı yönünde ihbarda bulununca, kendilerine kazının Başbakanlık bilgisinde yapıldığını belirten resmi yazı gösterildi.
Giriş ve çıkışa kapatılan sokağın çevresinde oturan diğer evlerdeki vatandaşlara sınırlı izin verilmesi polis ile vatandaşları zaman zaman karşı karşıya getirdi.
20 kişi 24 saat çalışıyor
Modern cihazların kullanıldığı kazıda, 24 saat esasına göre 20 kişi çalışıyor. Kazıyla ilgili özel ekip ve kazıda görev alanların iaşe ve barınmaları da aynı yerde giderilerek dışarıyla bağlantılarının kesildiği bölgede, güvenlik önemlerinin üst düzeyde olması dikkat çekiyor.
Kazının ilk başladığı günlerde çevredeki binalara keskin nişancıların yerleştirildiği, evin bulunduğu sokağın giriş ve çıkışında ise tam donanımlı özel hareket polisinin aldığı önlemler, bölgede oturan vatandaşların aşırı tepkisini çekince bir hafta önce hafifletildi. Evin damında kurulan kulübede tam donanımlı özel hareket polisleri 24 saat esasına göre nöbet tutmayı sürdürüyor. Nöbetçi polisler ellerindeki dürbünle çevreyi sürekli kontrol ederken, kazının ne zaman biteceği ise söylenmiyor.
Esrarengiz kazı konusunda aralarında Mersin Valisi Özdemir Çakacak'ın da bulunduğu yetkililer herhangibir açıklama yapmıyor.
Define cinayetleri mi?
Kazının 2012 yılında Tarsus'ta, tarihi eser kaçakçılığı şebekelerini araştırırken öldürüldüğü iddia edilen polis memuru Mithat Erdal cinayeti ile ilgili olabileceği konuşuluyor. O tarihte önce kendi tabancası ile vurulduğu açıklanan polis memuru Mithat Erdal'ı öldürdüğünü itiraf eden Hüseyin Yasak, yargılandığı Tarsus 1'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde 25 yıl hapse çarptırıldı.
Polisin eşi Sibel Erdal ise, kocasının cinayetiyle ilgili soruşturmanın dönemin emniyet yetkilileri tarafından engellendiğini iddia ederek geçtiğimiz günlerde üst makamlara dilekçe ile başvurdu. Eşinin bir suç şebekesi tarafından öldürüldüğünü öne sürerek, şüphelerini de bildirip geniş bir araştırma yapılması isteğini bu dilekçede belirtti.
Erdal, kendisine telefonla ulaşan DHA muhabirine kazının kendisinin üst makamlara verdiği dilekçelerden sonra başlatılmış olabileceğini, ancak kesin bir bilgisinin olmadığını söyledi. Kazının 4 evin ortak kullanım alanı avludan başlayıp, içe doğru ilerlediğini belirten Sibel Erdal, bu evlerden 3'ünün tarihi eser kaçakçılığından gözaltına alınan kişilere ait olduğunu, 1'inin ise daha önce kirada kaldıkları ev olduğunu belirterek şunları söyledi:
"Eşim Tarsus'ta görev yaparken yaklaşık 5 yıl önce Roma dönemine ait tarihi eser yakalatan 7 defineci tutuklanmıştı. Bu konudaki istihbaratı eşim vermişti. Bu olaydan sonra defineciler, ihbarı yaptığını öğrendikleri kocamı hedef almışlardı. O dönemde emniyet müdürü olan Yaşar Aksoy eşimi çağırınca birlikte gittik. Müdür, kocama 'Git Kaçakçılık Amiri'ne konuyla ilgili bilgi ver' dedi. Eşim ise, çıktıktan sonra 'Bunlar da işin içinde' dedi. Ankara'ya gidip her şeyi anlatacağını söyledi. O dönemde bir kazıda 32 şamdan, sikkeler ve altın taslar bulunmuş, ancak o müdürler 'Kazı boş çıktı' diye rapor düzenlemişler. Eşim ise 'Onlara yedirmem, bunlar devletin kasasına girsin' diyordu. Bu yüzden öldürüldüğünü düşünüyorum. Bana sürekli 'Başıma bir şey gelirse emniyetteki amirlerim ve tutuklanan 7 kişi sorumludur' diyordu. Bu sözleri söyledikten 11 gün sonra öldürüldü."
Olayların yaşandığı dönemin Tarsus Emniyet Müdürü Yaşar Aksoy'un Fetullahçı Terör Örgütü(FETÖ) soruşturmasında Mersin'de tutuklanmasının ardından savcılığa bir dilekçe daha verdiğini vurgulayan Sibel Erdal, devam eden kazının eşinin öldürüldüğü bölgeye yakın ve sürekli definecilerle görüştüğü sokak olduğunu, kazının da cinayetin arka planının gün ışığına çıkması için yapılma ihtimalinin ağır olduğunu sözlerine ekledi.