Gündem

Tarihçiler, eski TTK Başkanı'nın "Ayasofya'nın müze olmasındaki kararname ve Atatürk imzası sahte" açıklamasını değerlendirdi

13 Haziran 2020 11:32

Ayasofya’nın camiye çevrilerek yeniden ibadete açılmasının gündeme gelmesinin ardından ilginç bir iddia ortaya atıldı. Eski Türk Tarih Kurumu'nun Başkanı Prof. Yusuf Halaçoğlu, Ayasofya'nın müze haline getirilmesi için hazırlanan kararnamenin de kararnamedeki Atatürk imzasının da sahte olduğunu öne sürdü. Tarihçiler, Atatürk'ün imzasının taklit edilerek Bakanlar Kurulu kararı çıkartılamayacağını savundu.

Sözcü Gazetesi'nin haberine göre; Prof. Halaçoğlu, Ayasofya'nın müze haline getirilmesi için hazırlanan kararnamenin ve Atatürk'ün imzasının sahte olduğunu belirterek, "Burada kullanılan imza gerçek değil. Bir el bunu müze haline getirmiş ve Atatürk’e mal etmişler. O tarih için Atatürk ismi geçince kimse itiraz edemez diye düşünmüşler. Böyle bir sahtekarlık var işin içinde.

İki-üç gün sonraki kararnamelerde yuvarlak ‘a’ harfi ile atılmış Atatürk imzaları bulunuyor. Buradaki ise köşeli ‘A’ ile atılmış. Bunun benzeri yok ve başka hiçbir yerde bu imza yok. Böyle imza olmaz. Bunun mürekkep tahlilinin yapılması gerekiyor. Atatürk, Ayasofya’nın iç kesimlerinin ibadetten çıkarılmasını kabul etmiyordu
" diye konuştu.

Peki, bu iddianın gerçeklik payı nedir? İşte tarihçilerin yanıtı...

Sinan Meydan: Ayasofya Kararnamesi'ndeki imzanın bir benzerini Atatürk 15 gün önce de atmıştır

Sinan Meydan: Belgedeki imza Atatürk’e aittir. Atatürk’ün 1934’te sapasağlam olduğu bir dönemde onun imzasını taklit ederek bir Bakanlar Kurulu kararı çıkarılamaz, bu mümkün değildir. Ve imzasını taklit ederek Ayasofya gibi bir eser camiden müzeye dönüştürülemez, bu da mümkün değil, eşyanın tabiatına aykırı.

Atatürk’ün ‘klasik imzasına benzemiyor’ diyorlar. Evet, doğru benzemiyor. Çünkü o imza Atatürk soyadını aldıktan sonra bir resmi belgeye attığı ilk imzadır. Dolayısıyla prototiptir ve bildiğimiz klasik imzasına benzememesi çok normaldir.

24 Kasım 1934 tarihli Ayasofya Kararnamesi'ndeki imzanın bir benzerini Atatürk 15 gün önce de atmıştır. Nereye atmıştır peki onu da açıklayalım. Atatürk, Naim Hazım isimli birisine 8 Kasım 1934’te Ülkü Onat soyadını bir kağıda o imzası ile atarak veriyor. Ayasofya Kararnamesi’ndeki imzanın aynısıdır ve Atatürk soyadını almadan bu imzaları atmıştır. Bunlar ilk imza denemeleridir. Yani Aralık 1934'ten itibaren bu imzasını kullanmaya başlamıştır, yani bu iddia yersizdir.

Mustafa Solak: Atatürk'ün imzasını devlet arşivlerinden görebiliyoruz

Tarihçi-yazar Mustafa Solak: 1930’lu yıllarda sadece Ayasofya değil başka dergah ve camilerin de müzeye dönüştürülmesi söz konusu. Burada amaçlanan Türklerin sanata, tarihe ne kadar sahip çıktığını göstermek.Bunların arasında Topkapı Sarayı, Konya’daki Mevlana Dergahı, Ayasofya’nın tamir edilerek müzeye dönüştürülmesi, Ankara’daki Etnoğrafya Müzesi’nin oluşturulması bunlar hep bu kapsamda yapılmış çalışmalar.

07.06.1931 tarihinde Amerika Bizans Enstitüsü Müdürü Prof. Thomas Whittemore isimli bir tarihçiye Ayasofya’daki mozaikleri ortaya çıkarma görevi veriliyor ve burada Atatürk’ün imzasını da devlet arşivlerinde görebiliyoruz. O dönemin gazeteleri de bunları sık sık gündeme getiriyor. 24 Kasım 1934’te Bakanlar Kurulu kararı ile Ayasofya müzeye dönüştürülüyor.

Atatürk'ün geleneksel imzası yuvarlak ‘a’ şeklindedir ancak Danıştay eski üyesi Prof. Dr. Ali Dursun Ulusoy’un ifadesine göre Danıştay’ın 2012 veya 2013’te verdiği kararda, gerçek imzanın Atatürk’e ait olduğu kesinleşmiş ve Ayasofya'nın müze olmasında kamu yararı gözetilmiştir.

"Atatürk'ten habersiz iş yapılamaz"

Solak ayrıca dönemin başbakanı İsmet İnönü’nün daha Atatürk hayattayken 1937 yılında gazetelere yazdığı makalelerin Atatürk’ten habersiz iş yapılmadığını, hatta Ayasofya’nın müze olmasının Atatürk’ün fikri olduğuna kanıt olarak sunuyor.