Hükümetin yasalaşması için Meclis’e sevk ettiği “Devlet Sırları Kanun Tasarısı”na göre, nelerin devlet sırrı olacağına Başbakan başkanlığındaki beş kişilik bir kurulun karar vereceği öne sürüldü. Taraf gazetesinden Adnan Keskin’in haberine göre, kurulda Adalet, Dışişleri, İçişleri ve Milli Savunma bakanları da üye olarak yer alacak. 50 yıl boyunca açıklanamayacak olan devlet sırları, mahkemeye bile gönderilmeyecek. Başbakan’ın “devlet sırrı” dediği belgeleri açıklayanlara altı yıla kadar ceza verilebilecek.
Taraf gazetesinin, “Gülen’i bitirme kararı 2004’te MGK’da alındı” haberiyle yayımladığı belge, “devlet sırrı” kavramını da yeniden gündeme getirdi.
Taraf gazetesinin bugünkü sayısında (12 Aralık) Adnan Keskin imzasıyla yayımlanan haberde, hükümetin, neyin devlet sırrı olduğuyla ilgili kararın Başbakan başkanlığındaki bir heyet tarafından belirlenmesini öngören bir yasa tasarısı üzerinde çalıştığı iddia edildi.
Adnan Keskin’in “Sır rejimi kapıda” başlıklı haberinin bir kısmı şöyle:
Başbakanlık, MİT ve MGK’nın, 2004’deki MGK’da alınan Fethullah Gülen cemaatini bitirmek amaçlı kararlar ve fişlemelerle ilgili haberleri nedeniyle Taraf hakkında suç duyurusunda bulunmasından sonra “devlet sırrı” kavramı yeniden gündeme geldi. Bu da akıllara hükümetin 2008’den beri gündemde tuttuğu Devlet Sırları Kanun Tasarısı’nı getirdi.
Önce 75 yıl, sonra 50 yıl
Taraf gazetesinden Adnan Keskin’in haberine göre neyin devlet sırrı olduğuna Başbakan ve bakanlardan oluşacak “Devlet Sırrı Değerlendirme Kurulu”, dolayısıyla başbakan karar verecek ve sırlar 75 yıl boyunca saklanacak, açıklanamayacaktı. Tasarı, 2012 yılı Haziran ayında TBMM Adalet Komisyonu’nda görüşülmüş, muhalefetin itirazları üzerine tasarının kimi maddelerinde kısmi düzeltmeler yapılmıştı. Örneğin, sırların saklanma süresi 75 yıldan 50 yıla düşürülmüştü. Yalnız, tasarı genel kurula indirilmemişti.
Başbakan veya cumhurbaşkanı
Halen meclis gündeminde olan, hükümet “vazgeçtik” demediği için de bir gece yarısı yasalaştırılabilecek tasarı, Başbakan Erdoğan’ın gerek bu sıfatıyla, gerekse aday olup seçilmesi halinde Cumhurbaşkanı sıfatıyla nasıl bir güvenlik devletidokunulmazlık düşlediğini açık ve net olarak ortaya koyuyor. Devlet Sırları Kanunu Tasarısı’nda bugün yaşanan tartışmalara ışık tutacak düzenlemeler satır başlarıyla şöyle: Tasarıda, öncelikle kanunun amacı ilgili maddede “Devlet sırrı niteliği taşıyan bilgi ve belgeler ile diğer gizli bilgi ve belgelerin ne şekilde belirleneceğini, korunacağını, açıklanacağını ve bu hususlara ilişkin yükümlülükleri düzenlemek” olarak açıklanıyor.
Ardından “Devlet Sırrı” tanımı, kapsamı çok geniş tutularak ilgili maddede şöyle tanımlanıyor: “Yetkisiz kişilere açıklanması Devletin uluslararası ilişkilerine veya milli güvenliğe zarar verebilecek mahiyetteki gizli bilgi, belge ve kayıtlar.”
Başbakan ne derse onlar sır
Tasarı, devlet sırrı konusunda Başbakanı neredeyse tek başınamutlak yetkili haline getiriyor. Çünkü, neyin devlet sırrı olduğuna yeni oluşturulacak, Başbakan başkanlığındaki “Devlet Sırrı Değerlendirme Kurulu” karar verecek. Kurulda Adalet, Dışişleri, İçişleri ve Milli Savunma bakanları da üye olarak yer alacak. Ancak takdir edilir ki Kurul’da asıl yetkili Başbakan olacak.
Suçu da o belirleyecek
Neyin milli güvenlikle ilgili devlet sırrı olduğunu belirleme yetkisiyle donatılacak olan Başbakan ve ona bağlı Sır Kurulu, bu yolla hangi belgelerin yayınının suç olduğunu, başka ifadeyle neyin suç olduğunu belirleme gücünü de elde etmiş olacak.
Hangi bilgi ya da belgenin devlet sırrı olacağıyla ilgili teklifi ilgili bakanlık hazırlayacak. MİT ve MGK başta olmak üzere Başbakanlığa bağlı kamu kurumlarına teklif Başbakanlık tarafından yapılabilecek. Başbakanlık veya bakanlıklar, teklifi uygun görmedikleri takdirde Sır Kurulu’na iletmeyecek.
Cumhurbaşkanı'na da yetki
Tasarı yasalaşırsa, yalnız Başbakan değil, Cumhurbaşkanı da devleti sırlarla yönetme konusunda yetkiyle donatılacak. Cumhurbaşkanlığına ait bilgi, belge ve kayıtların arasında hangilerinin “devlet sırrı” olduğuna ise cumhurbaşkanı karar verecek.
Mahkeme bile alamayacak
Halen yargı, çok zor da olsa ‘devlet sırrı’ denilen gizli bilgi belgelerin bir kısmını getirtebiliyor, inceleyebiliyor. Ancak tasarı yasalaşırsa, bu konuda daha geri gidilecek. Başbakan başkanlığındaki “Devlet Sırrı Değerlendirme Kurulu”, mahkemelerin kendilerinden talep ettiği, devlet sırrı niteliğindeki belge, bilgi ve kayıtları gerekçesini belirtmek kaydıyla vermeme yetkisine sahip olacak.
Roboski - Susurluk/ MGK - MİT
Böylece geçmişte Susurluk Raporu’nun gizli bölümleri, Uludere katliamı vb. konulardaki bilgi-belgeler şimdi MGK belgeleri ve MİT fişlemeleri vb. Devlet sırrı (!) kategorisini alınan belgeler, mahkeme yoluyla da olsa alınamayacak, derin devletin kasalarında saklanmaya devam edilecek.
Yarım yüzyıllık sır
Başbakan’ın “devlet sırrı” dediği bilgi-belgeler aksi yönde karar alınmadıkça 50 yıl boyunca açıklanamayacak. Bunları açıklayan devlet görevlileri, sadece bu nedenle dört yıla, bunun basın yoluyla yapılması halinde ise altı yıla kadar hapis cezasına mahkûm edilecek.
Devlet sırrı denilen Başbakanlık, MGK, MİT vb. kurumların ürettiği bilgibelgeleri yayımlayan gazeteciler ise bugün olduğu gibi casusluk dahil üç-beş TCK maddesinden ceza tehdidi altında tutulmaya devam edilecek.
Sittin sene dokunulmazlık
Hükümetin beş yıldır elinde tuttuğu, ancak vaçgeçmediği tasarı yasalaştığında, bir çoğu devletin işlediği suçların kanıtları olan bilgi-belgelerin üzerine sünger çekilmiş olacak.
10 yılı aşkın süredir iktidar olan AKP ve Başbakan Erdoğan da, 50 yıllık koruma da eklendiğinde kendi dönemleriyle ilgili bir kısmı suç konusu da olabilecek iş-işlem-kararları nedeniyle toplamda 60 yıllık, yani ‘sittin sene’ dokunulmazlık kazanmış olacak.
Taraf'ta yer alan haberin tamamını okumak için tıklayın