Politika

'Tanıyor musun, tanımıyor musun?'

CHP lideri Baykal, Başbakan Erdoğan’ın 'Tanımıyorum' dediği Deniz Feneri yöneticisi Mehmet Gürhan’la birlikte çekilen fotoğrafını göstererek, 'Tanıyor musun, t

09 Eylül 2008 03:00

CHP Genel Başkanı Baykal, Başbakan Erdoğan'ın "tanımıyorum" dediği, Deniz Feneri davası sanıklarından Mehmet Gürhan'la birlikte çekilen fotoğrafını göstererek, "Gürhan'ı tanıyor musun, tanımıyor musun?" diye sordu.

Başbakan'ın Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Doğan'a şantaj yaptığını belirten Baykal, "Bunun adı hukukta şantajdır. TCK madde 107; 1 yıldan 3 yıla kadar hapis. Başbakan'a şantaj yapmak yakışır mı?" dedi

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, dava haberleri nedeniyle yaşananların Başbakan ile bir medya patronu arasında kişisel sürtüşme olmadığını belirterek, "Olay, Deniz Feneri yolsuzluğu ve basın özgürlüğü konusudur" dedi.

Hane başına sahtekarlık

Başbakanı kızdıran iddianame

Genel Merkez'de basın toplantısı yapan Baykal, Deniz Feneri Derneği'nin Almanya'daki vatandaşların dini duygularını istismar ederek yardım kampanyalarına para topladığını, bu paraların daha sonra kuryeler seferber edilerek yasadışı olarak Türkiye'ye aktarıldığını belirtti. Türkiye'ye gönderilen paraların iktidara yakın bir televizyonun ihtiyaçlarına yönelik harcandığını Alman savcılarının ortaya çıkardığına dikkat çeken Baykal, bu paraların siyasi hedeflere yönelik olarak kullanıldığını savundu.

Türkiye'deki adli mekanizma ve hukukun etkin şekilde işlemediğini ve soruşturma başlatılmadığını vurgulayan Baykal, bu olayın sadece Almanya ayağının aydınlatılabildiğini belirtti. Baykal, "Niçin acaba, niçin? Bir hukuk devletinde böyle bir konu Almanya ayağından mı yakalanacak? Çok acı manzara" dedi.

7 kez aynı yanıt

Alman savcılığının Türkçeye çevirdiği iddianameyi gösteren Baykal, Türk hükümetinin, Almanya'da tutuklu bulunan sanıkların serbest bırakılmaları için baskı yaptığına ilişkin ifadeleri okudu. Baykal, sanıklar Mehmet Gürhan ile Firdevs Ermiş'in, tsunami felaketine gönderilmek üzereErdoğan'a vermek için yaptıkları para alışverişine ilişkin ifadeleri de iddianameden satır satır okuyarak anlattı. Baykal, Alman savcının sanıklara, bu olaya ilişkin 7 kez aynı soruyu sorduğu ve 7 kez aynı yanıtı aldığını iddianameye yazdığını vurguladı.

Türkiye'de bu daima haberdir

Baykal, bu olayın dünyanın her yerinde "büyük bomba haber" olduğunu dile getirirken, "Bunun görmezden gelinmesi hiçbir demokratik basın özgürlüğü olan hukuk devletinde mümkün değildir. Alman savcılığının resmi iddianamesinde Türkiye Başbakanı'na, tutuklu iki sanık 'Evet Başbakan'a vermek üzere bu parayı aldım. Başbakan'a versin diye bu parayı verdim' diye 7 defa bunu tekrar ediyorsa, savcı da bunu iddianamesine aldıysa Türkiye de bu daima haberdir" diye konuştu.

Erdoğan'ın, Gürhan'ı tanımadığına ilişkin açıklamalarını anımsatan Baykal, Cumhuriyet ve Evrensel gazetelerinde yer alan Erdoğan ve Gürhan'ın yan yana çekilmiş fotoğraflarını gösterdi. Baykal, şunları söyledi:

"Evrensel gazetesi 'askerlik fotoğrafı mı' diye bastı. Cumhuriyet gazetesi bu resmi koydu. Başbakan'la yan yana bulunduğunu ortaya koyan fotoğraf. Bu kişi, AKP'nin, Başbakan'ın yurtdışındaki çalışmalarında, temaslarında daima başrolde. Temel organizatörlerden birisi.
Önde gelen AKP'li pek çok kişi yakından tanır, beraber olurlar. Evinde yatan kişiler vardır. Bunlar gerçek. Şimdi bu fotoğraf kardeşim, Türkiye'deki ana medyada niye yayınlanamıyor? Başbakan adının bu olaya karıştırıldığı açıktır. Elbette büyük haber değeri vardır."

‘Erdoğan telaşa kapıldı’

Baykal, Erdoğan'ın ortaya çıkan tablo karşısında telaşa kapıldığını ve kaygılandığını belirterek, "Haklı olarak, birbiri ardından yolsuzluk iddiaları ortaya döküldü. Şaban Dişli olayı başta olmak üzere, Batman'a kadar çorap söküğü gibi AKP'nin işin içine girdiği yolsuzluklar zinciri ortaya çıkıyor. Başbakan panikte ve telaşta" diye konuştu. Türkiye'nin ciddi demokrasi, hukuk devleti ve basın özgürlüğü sorunu ile karşı karşıya bulunduğunu vurgulayan Baykal , şunları söyledi:

"Neyin yazılacağına, neyin yazılmayacağına Başbakan mı karar verecek? Böyle demokrasi, böyle hukuk devleti, böyle basın özgürlüğü olur mu? Öyle bir hava yaratılıyor ki giderek korkuyorum... Çok vahim bir manzara. Türkiye hiçbir zaman bu kadar teslim olmamıştı. Soruşturmayı niye örtbas etmeye çalışıyor Başbakan? Bir bağlantısı yoksa çıksın açıkça 'sonuna kadar cezalandırılsın ne gerekirse yapılsın' diyerek onların üzerine yürüsün. Niye yapamıyor? İlişki var, yakınlık var, temas var."

Türkiye geri zekâlı mı?

Başbakan'ın herkesi yıldırıp susturmaya çalıştığını savunan Baykal, "Türkiye geri zekalı mı, bu olaylar böyle yaşanacak ve konuşulmayacak! Ürkeceğiz, konuşmayacağız, sesimizi çıkarmayacağız. Yıldıracaklar, korkutacaklar. Başbakan bunu deniyor" dedi. Baykal, Erdoğan'ın, Doğan'a bir hafta süre vermesine ilişkin sözlerini anımsatarak şöyle konuştu:
"'Bir hafta yayınlarına bakacağım. Beni kızdıran yayınlar yapmaya devam edersen, hafta sonunda neler söyleyeceğim hakkında. Bir hafta içinde kendini toparla' diyor. 'Eğer özlediğim yayıncılığı yaparsan, beklediğim yayıncılığı yaparsan üzerine gitmem' diyor. Bunun adı hukukta şantajdır. TCK, madde 107; 1 yıldan 3 yıla kadar hapis. Başbakan'a şantaj yapmak yakışır mı?"

TBMM'ye taşıyacağız

Baykal, iddiaları TBMM gündemine taşıyacaklarını açıkladı. Baykal, AKP'ye yandaş gazetecilerin de bu olaydan rahatsız olduğunu gördüğünü söyledi.

Bir gazetecinin, "Ergenekon iddianamesini eleştirdiğini, ancak Deniz Feneri Derneği iddianamesine aynı şekilde yaklaşmadığını" ifade ederek, "Bunun çifte standart olup olmadığı" sorusunu yanıtlayan Baykal,Deniz Feneri soruşturmasında hukukun temel ilkelerine dayanan bir iddianame ortaya konulduğunu Ergenekon iddianamesinin ise bu nitelikte olmadığını savundu. Baykal, Ergenekon davası için "Çete olayı fırsat bilinerek siyasi sindirme gerçekleştirilmek isteniyor. Bu yapılırken de hukukun ırzına geçiliyor" dedi.


‘Çalık işi götürecek’

Doğan'ın, Erdoğan'la rafineri yatırımı için görüştüğüne ilişkin sözlerini de gündeme getiren Baykal, "Sayın Doğan, 'Rafineri için ruhsatı istedim' diyor. Başbakan'ın 'Hayır, biz onu Çalık'a vereceğiz. Sen o işten vazgeç' dediğini söylüyor. 'O da girsin, ben de gireyim' diyor Doğan. 'Onlara da ruhsat verin' diyor ama Başbakan, 'Hayır, bu işin içinde Putin, Berlusconi var, Eni var' diyor. Yani 'Putin, Berlusconi, Çalık bu işi götürecekler' diyor. Vahim manzara. Türkiye'de akıl tutulması yaşıyoruz" diye konuştu.

Açıklama çağrısı

Deniz Feneri yolsuzluğu konusunda Başbakan'ın kamuoyuna net bir açıklama yapması gerektiğini dile getiren Baykal, şunları kaydetti:

"Başbakan, Deniz Feneri konusuyla ilişkisini aydınlatmalıdır. İlişkisi var mıdır yok mudur? Gürhan'ı tanıyor mudur tanımıyor mudur? Para gelmiş midir, gelmemiş midir?
Kendisine mi gelmiştir, Başbakanlığa mı gelmiştir? Başbakanlık bu parayı nerede kullanmıştır? Bunlar aydınlatılmalıdır. Yolsuzluk konusunun Başbakanlık ayağının netleşmesi lazım. Ortada ciddi iddia var. Tanıyıp tanımama konusunda Başbakan'ın söyledikleri güven verici olmuyor.

Hatırlarsınız, 'Ofer'i tanımıyorum' demişti. Birkaç saat sonra tanıdığı ortaya çıkmıştı. Putin, Berlusconi işini bir de Başbakan'ın ağzından duymak isteriz. Sayın Doğan kendi açısından aktardı. Doğan'ın girişimini reddedip Çalık'ın girişimine destek olurken Putin ve Berlusconi'nin adını kullandı mı?"