Tan Sağtürk, Bergüzar Korel ile Halit Ergenç için “İnsanlar ne yaşamak istiyorsa yaşar, yaşama özgürlüğüne sahiptir. Yeter ki kendi mutluklarını gölgelemesinler” dedi.
Ayrılıkları ilişkilerinden daha çok konuşuldu. Çok şey yazıldı çizildi. Eski sevgilisi Bergüzar Korel’le evlendikten sonra birlikte yaşamayı planladığı Uskumruköy’deki evinde Tan Sağtürk’le şimdiye kadar hiç yazılmayanları konuştuk. Ünlü balet, Bergüzar Korel ile Halit Ergenç için “İnsanlar ne yaşamak istiyorsa yaşar, yaşama özgürlüğüne sahiptir. Yeter ki kendi mutluklarını gölgelemesinler ve psikolojilerini fazla bozmasınlar” dedi.
Zor zamanları Bergüzar’la birlikte geçirdiklerini söyleyen Sağtürk şöyle şöyle konuştu: “Benim böyle bir ayrılıktan ve özellikle de yazılıp çizilen olaylardan sonra onun hakkında normalde bir erkek olarak hırslanıp tamamen kafamdan yok edebilecek duruma gelmem mümkündü. Ama bir intikam duygusu oluşmadı bende. Tek bir temenni cümlesi kurulabilir, çok içten çok mutlu olsun”
Ayrılık bana ilham kaynağı oldu
Bergüzar Korel ile evliliğe giderken sürpriz bir ayrılık yaşayan Tan Sağtürk “Yaşadıklarımız ikimiz için de ilham verici oldu” diyor
Ayrılıkları ilişkilerinden daha çok konuşuldu. Çok şey yazıldı çizildi. Beni en çok etkileyen, ne olursa olsun eski sevgilisinin arkasında duran, herkese karşı onu koruyan bir erkek olması oldu. Kaç erkek bu şartlar altında böyle davranabilirdi, bilmiyorum. Tan Sağtürk, duruşuyla hayranlığımızı bir kez daha kazandı. Onu konuşmaya ikna etmek kolay olmadı. Aramızda 10 yıllık bir güven olmasaydı hiç mümkün olmayacaktı. Uskumruköy’deki evinde şimdiye kadar hiç yazılmayanları konuştuk.
Ne hissettiniz eski sevgilinizle havaalanında karşılaşınca?
Açık kalp ameliyatı olmuş bir insanın, çok ağır bir rahatsızlık geçirmiş bir insanın hayata bakışı çok farklı oluyor. Eskisi gibi bakmaya çalışsa da bu mümkün olmuyor. Bazı şeyleri kabul etmesi, sindirmesi belki de daha kolay oluyor. Sonuçta zor zamanları Bergüzar’la beraber yaşadık. Birçok insan şu tezi savunur. Aşk evlendikten sonra bir yere kadar dayanır, sonra yerini başka şeylere bırakır. Galiba biz sırayı değiştirdik. Sonraki paylaşımları en başından yaşadık. O yüzden de benim böyle bir ayrılıktan sonra, özellikle de yazılıp çizilen olaylardan sonra onun hakkında normalde bir erkek olarak hırslanıp tamamen kafamdan yok edebilecek duruma gelmem mümkündü. Ama bir intikam duygusu oluşmadı bende. Bir hırslanma da olmadı.
En iyi zamanları hatırlamak kaldı beraber geçirdiğimiz. İyi ki o zamanları yaşadık dedirtti. Onun karşılığında da tek bir temenni cümlesi kurulabilir, gerçekten çok içten çok mutlu olsun.
Şu anki ruh haliniz nasıl?
Çok iyi dostlarımın olduğunu görüyorum, zor zamanlarımda bana yardımcı olan. İnsanın kendini yalnız hissetmemesi çok güzel bir duygu. Yalnız kalmak istediğimde sorun oluyor sadece! (Gülüyor) O biraz zor oluyor. Elbette ki zor zamanlar geçecektir. Benim son iki senem kolay geçti diyemeyiz. Neyi eleştirebilirim kendimde diye düşünüyorum. Evet daha önceki kız arkadaşımın söz ettiği gibi mesleğimi çok seviyorum. Acaba biraz fazla mı?
Bergüzar Korel ve Halit Ergenç için ne hissediyorsunuz?
Ayşe Arman’ın bir yazısı vardı. İnsanlar ne istiyorlarsa yaşar. Ahlaki değerlerle karşılarına çıkmamız aslında bize düşmez diye. Ben katılıyorum aslında bu görüşe. İnsanlar ne yaşamak istiyorsa yaşar, yaşama özgürlüğüne sahiptir. Yeter ki kendi mutluklarını gölgelemesinler ve psikolojilerini fazla bozmasınlar. Bir arkadaş olarak orada üzülürüm işte.
‘Mesleğini 10 yaşında seçmek ağır bir yük’
Kendi hayatınızı dışarıdan nasıl görüyorsunuz?
Çok kolay, lüks ve olağanüstü bir yaşam biçimim olduğu düşünülebilir, elit bir sanatla, baleyle uğraşıyorum, hayatımı kazanıyorum, istediğim her şeyi yapabiliyorum. Böyle bir özgürlüğüm var gibi gözükebilir. Ama biraz altına bakmak lazım. Hep tırmalayarak kazanılmış, ana yollardan değil patika yollardan bir yerlere gelinmiş ve çok yaşanmışlık var.
Bir annenin çocuğunu 10 yaşında yatılı okulda okutması anne için ne kadar zorsa çocuk için de son derece zor. 10 yaşında seçilmiş bir meslek var. 10 yaşında mesleğini seçmiş olmak, başka bir şey yapamazsın, bunu en iyi şekilde yapmak zorundasın yükü kolay değil.
Hiç isyan etmediniz mi?
Zaman zaman konservatuvardan ailemi arayıp bu işi yapmak istemiyorum demiştim. Ama onlar beni ikna edip tekrar bu yola koydular çünkü bunun benim seçimim olduğunu söylediler.
10 yaşında baleyi seçmiş olabilirsiniz ama 20 yaşında başka bir şey yapmak istiyorum diyebilirsiniz.
Bazı mesleklerde denilemiyor. Baleye çok ufak yaşta başlamak zorundasın. Her türlü zorluğa ve sakatlığa rağmen götürmek zorundasın. Bir yandan ayrıcalık ve sahneye çıkıp alkışlanmak da var. Alkışın tuzağı vardır. Egoları, beğenilme içgüdüsünü yukarı çıkarır. Rus hocalar egoları aşağı indirmeye çalışırdı. Onlar dengeyi bulmaya çalışırken bizde bir denge sorunu olurdu. Ama okullar kurduğum ve çocuklarla çalıştığım için hep kendimi dengeli tutmak zorundayım. Aslında okul açarak kendime iyilik mi yaptım kötülük mü, bunu bilmiyorum. Çok net bir itiraf bu. Ancak sahip olduğum deneyimin de aktarılması gerekiyordu. Okullarım olsun, ekonomik anlamda bana dönüşü olsun diye bir düşüncem olmadı. Bütün zorluklarına rağmen Türkiye’nin değişik yerlerinde okullar açtım. Ama anlayamadığım bir şey var. Yargılayan ve değerlendiren insanlar arasında bir azınlık ünlemler ve soru işaretleri kullanarak kendi içlerindekini ortaya döküyor. Oysaki 10 yıl önce açılmış, Diyarbakır’daki okula atlayıp iki gün gelme zahmetinde bulunsalar o soru işaretlerinin çoğu ok olup kendilerine saplanabilir. Büyük çabalarla bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Sadece gazete ve televizyonlardan takip edilmemeli, yerinde de takip edilmeli. Arzu ederim bir gün gelip misafirimiz olurlar.
Okullarınızdan biri iki hafta önce bir şampiyonluk kazanmış.
İzmir’deki okulumuz federasyonun düzenlediği yarışmanın 10-12 yaş kategorisine katıldı ve birinci oldu. Şimdi Avrupa şampiyonasına hazırlanıyorlar. Ne yazık ki yarışma iyi organize edilmemişti ve yeterince duyurulmamıştı.
Hiç pişmanlık duyuyor musunuz?
Okullar çok zamanımı aldığı için bazen pişmanlık duyuyorum. Ama sene sonu gösterilerinde gurur duyuyorum.
‘Kalkanları örmeyeceğim’
Yaşadıklarınızdan sonra aşka bakışınız değişti mi?
Aşka bakış sadece bir kişiyle değişebilecek bir olay değil. İnsanlar aşkı belki bir bütün olarak değer-lendiriyor. Her kişiye olan aşk birbirinden çok farklı duygular içeriyor. Pek de mukayese edilmemesi gerek bence. Yaşadık-larımız ikimiz adına da 2-3 farklı eser yaratabilecek ilham kaynağı verdi.
Ne tür bir eser?
O hikâyeyi anlatan bir eser değil, o bir ilham kaynağı. Eseri yarat dediğin zaman bir reklamcı gibi yaratamazsın sahne sanatlarında bir bagaj doluluğu gerekir. Benim bagajımı epey doldurdu. Bundan sonra yaşanacak şeylere karşı bir kalkan oluşturması gerekebilir belki biten şeylerin. Daha dayanıksız olmanı ya da daha kalkanlarını örmeni sağlıyor. Ben ikisinin de bende olacağını düşünmüyorum bundan sonra.
‘Hatalar tek taraflı olmaz’
Hep iyi niyetle, evlenme isteğiyle başlıyorsunuz ilişkilerinize. Peki siz kendinizde hiç hata görüyor musunuz?
Ben bunun üstünde çok düşündüm. Aslında belki de bu yatılı okulda okumanın getirdiği bir şey. Psikologlar çocukluğa döndürür, geçmişi de araştırmak ister ya. Sonuçta 10 yaşından 20 yaşına kadar yatılı okuldaydım aileden uzak. Hep aile özlemiyle, aile kurmak özlemiyle yaşarsın ama tek başınasındır.
Elbette ki bir hata varsa bu sebeplerden dolayı olabilir. Kaldı ki bitmiş herhangi bir ilişkide hataların tek taraflı olduğunu söylemek son derece hatalıdır. İki tarafta da mutlaka kendisine ait hatalar vardır. Ama nasıl bir insandı diye sorarlar son gününde, ilişkilerin de son gününde bunu sorabilmek lazım. Kötü denecek bir durum oluşturmadık bence. “Tan benim için değerli” denmesini bozmak istemem.
Genelde kötü anılmak istemek çok umurumda mı? Hayır, iyi hatırlanmak da bu ameliyattan sonra çok umrumda değil. Üçüncü veya beşinci kişilerin benim hakkımda neler düşündüğü 19 yaşındayken olduğu kadar değerli değil bu aralar. Ama bitmiş olan ilişkilerimde, ailemde ve yakın arkadaşlarımda bunlar benim için çok önemli hale geliyor.
Bir erkek çok duygusal olabilir
Eski sevgiliniz için ne düşünüyorsunuz?
Köklü bir arkadaşlığımız olduğuna inanıyorum. Aşk var ve aşk arkadaşlığı da gerektirir diye bir temel atılmamıştı. Dostluk, paylaşılmışlıklar, sırlarını paylaşmak ve hayat boyunca taşıyabilmek, bunlar zor şeyler. Bunları hayat boyunca yapabileceğimize, taşıyabileceğimize inanıyorum. Bu sırlar Türkiye’nin gidişatını değiştirecek hayati sırlar değil tabii. Ama kendi aramızda kalması gereken küçük küçük şeyler de bir yüktür. Bu yükü iki tarafın da taşıyacağına inanıyorum. Güvenebileceğim, en zor zamanımda arayıp da yardım istediğimde koşacağından emin olduğum biri.
“Ayrıldığımızı anneme söyleyemedim” demiştiniz, bir erkek bu kadar duygusal olmamalı diye eleştirenler olmuştu. Ne diyorsunuz?
Kimseyle bu ayrılığın nasıl olduğunu, nasıl bu duruma geldiğimizi o anda paylaşamamaktı anlatmak istediğim. Biz bile neler olduğunu anlayamadık, o yüzden anneme de söyleyemedim dedim. Bir erkek çok duygusal olabilir. Çok kaba saba boksla uğraşan bir adamın da, bale sanatıyla uğraşan bir adamın da çok duygusal olabildiğini görüyoruz. Kardeşimin bulunduğu cezaevine girdiğim zaman çok ağır yükümlülükleri olan gardiyanların çiçeklerden, aşktan bahseden şiirler yazdığını da görüyorum. Acaba kaba saba görme isteği nerden geliyor onu bir araştırmak lazım.