-TAMAYLIGİL: ANAYASAL KURUMLARA SAYGILIYIZ ANKARA (A.A) - 09.02.2011 - CHP Genel Sekreteri ve Parti Sözcüsü Bihlun Tamaylıgil, partisinin anayasal kurumların hepsine saygılı olduğunu, bu saygıyı da göstermeye devam edeceğini belirterek, ''Bunu da Genel Başkanımız açıklamış ve bu açıklamayla da gündeme noktayı koymuştur'' dedi. CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı. Tamaylıgil, gazetecilere toplantıya ilişkin açıklamalarda bulundu ve sorularını yanıtladı. Tamaylıgil, Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum'un orduya yönelik ''kağıttan kaplan'' sözleri ve ardından yaşanan tartışmalar nedeniyle istifasının MYK gündemine gelip gelmediğinin sorulması üzerine, ''Hayır, böyle bir gündem maddemiz olmadı. Sayın Genel Başkanımız CHP'nin görüşlerini son söz olarak söyleyip noktanın konulduğunu dile getirmiştir. Türkiye'nin gündemi açısından bakıldığında hem içerde hem dışarda çok önemli gelişmeler olmakta, CHP olarak bu gelişmeleri takip ederek çözüm önerilerimizle halkımızı aydınlatmaya devam edeceğiz'' diye konuştu. Bu konunun tartışılmadığını vurgulayan Tamaylıgil, Batum'un Seçim ve Hukuk İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olduğunu ve bu alandaki çalışmalarına devam ettiğini belirtti. Tamaylıgil, ''Zonguldak Cumhuriyet Başsavcılığının kendisi hakkında Türk Ceza Kanunu'nun 301. maddesi uyarınca soruşturma başlatılması için Adalet Bakanlığından izin talebinde bulunmasını'' nasıl değerlendirdiği şeklindeki soruyu yanıtlarken de şunları söyledi: ''Bu aşama nasıl gerçekleşmiştir? Sayın Başbakan'ın dile getirdiği suç duyurusunda bulunma, daha sonra da bu konuyla ilgili hangi maddede yer alacağını ve yer alması gerektiğini yine Adalet ve Kalkınma Partisi'nin yöneticilerinin ortaya koyması ve sonrasında da bir hukuki süreç. Hukuki süreç işler ama hukuki süreç tek taraflı. Ve bu tek taraflı bakış açısının getirdiği bir tercihle nasıl oluşur, bunu da sorgulamak lazım. Bir Başbakan Yardımcısı, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin en yetkili kişilerinden biri çıkıp ordumuzla ilgili olarak 'bu generallerle savaşa iyi ki gitmemişiz' demiştir. Böyle bir sözün söyleminden sonra ortaya çıkan tavra bir bakalım ve bundan sonraki süreçte şehide kelle diyen Başbakanın söylemlerini unutmayalım ve şimdi ortaya konan tavırdaki Başbakan tarafından bu çifte standardı da unutmayalım diye önemle vurgulamak isterim. Hukuk süreci işler, hukuka saygılıyız, devletin kurumlarına saygılıyız. Bu konuda Genel Başkanımız ısrarla vurgulamalarını yapmıştır. Ama işleyen süreçte ve yaşanan olaylarda çifte standardın dikkatten kaçması üzücüdür.'' Tamaylıgil, ''Kılıçdaroğlu'nun bugünkü açıklamalarında, 'ortak ses çıkarmalıyız' vurgusu dikkati çekti. MYK'da bu konu gündeme geldi mi'' yönündeki soru üzerine de CHP'nin ortak sesi olduğunu, her zaman tek sesle konuştuğunu, o sesin de ''hedefimiz iktidar, iktidar için mücadele edeceğiz'' olduğunu söyledi. Mücadelelerini ''AK Parti'nin ortaya koyduğu 8 yıllık kötü yönetimi halkla paylaşarak, ve halkın iktidarını nasıl kuracaklarını anlatarak sürdüreceklerini'' ifade eden Tamaylıgil, ''Ortak sesimiz, tek başına iktidar olacak CHP'nin bu yoldaki kararlı yürüyüşüdür'' dedi. Tamaylıgil, Batum'un açıklamalarına ilişkin kendi görüşünün sorulması üzerine de şunları söyledi: ''CHP'nin en üst, parti adına beyanı geçerli olan Sayın Genel Başkanımızdır. Ve CHP'nin parti bilinciyle her siyasetçinin bu açıklamaları ve bu açıklamaların içeriğindeki vurgulanan başlıkların hepimiz tarafından paylaşıldığı bir gerçektir. Biz anayasal kurumların hepsine saygılıyız ve bu saygıyı da göstermeye devam edeceğiz. Bunu da Genel Başkanımız açıklamış ve bu açıklamayla da bu gündeme noktayı koymuştur.'' Tamaylıgil, daha önce CHP'den ayrılanların geri dönüşünün Parti Meclisi (PM) toplantısında gündeme gelip gelmeyeceğine yönelik soru üzerine de PM'nin tüzük gereği iki ay arayla toplandığını ve gelecek toplantının 24 Şubat günü yapılacağını belirtti. Daha önce CHP'de yer alan ancak ayrılan kişilerin geri dönüşünün olabileceğini belirten Tamaylıgil, bu konuda da Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nun ortaya koyduğu ''bu dönüşlerin siyasi kariyer ya da makamla ilgili değil, Türkiye'nin sorunları için mücadele'' şeklindeki tavrın öncelikli olduğunu vurguladı. DSP'den istifa eden Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'in CHP'ye katılımına ilişkin bir tarihin olup olmadığının da sorulduğu Tamaylıgil, net bir tarih veremeyeceğini, ancak program dahilinde bunun gerçekleşeceğini söyledi. -İŞSİZLİĞE KARŞI MİTİNG- Türkiye'de en önemli gündemin işsizlik olduğunu ifade eden Tamaylıgil, ''İşsizliği çözmemekte, işsizliğe çare bulamamakta ve işsizliği gündemin ilk maddesi olarak görmemekte direnen AKP iktidarının ve uygulamalarının karşısında yüksek bir sesi ortaya koymak maksadıyla 12 Şubat 2011 günü Adana'da, yani işsizliğin en yüksek orana ulaştığı Adana'da, 'İşsizlik kader değildir' mitingini düzenliyoruz'' dedi. Tamaylıgil, mitingde, işsizliğin ağır yükünü taşıyanların içinde bulunduğu durumun dile getirileceğini, mitingin halkın sesi olacağını söyledi. Hükümetin yönetime talip olduğunda ''3Y'' ile mücadele edeceğini söylediğini anımsatan Tamaylıgil, bunların yoksulluk, yolsuzluklar ve yasaklar olduğunu belirtti. Yolsuzluklar konusunda ortaya çıkan önemli bir rapor olduğunu dile getiren Tamaylıgil, bu raporun Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün 2010 yılı raporu olduğunu bildirdi. Raporla ilgili olarak 86 ülkede çalışma yapıldığını, 91 bin 500 kişiyle görüşüldüğünü anlatan Tamaylıgil, şöyle devam etti: ''Türkiye'de sormuşlar, 'acaba son 3 yılda yolsuzluklar azaldı mı azalmadı mı?' Çıkan oran çok dikkat çekici. Çıkan oran diyor ki, yüzde 28 azaldı, yüzde 57 azalmadı. Yüzde 57 bu artışı dile getiriyor. Dünyayla karşılaştırdıklarında ise çıkan tabloya baktığınızda bir rüşvet başlığı ortaya çıkıyor. 'İşinizi yapmak için ne kadar oranda rüşvet gündeme geliyor' diye sorulduğunda, yüzde 33'lük bir oran bu konuda işinin görülmesi için rüşvetin gündemde olduğunu söylüyor. Bu oran AB ülkelerinde yüzde 5, Asya Pasifik ülkelerinde bu oran yüzde 11. Yani bakıyorsunuz Türkiye burada da birinci sıraya yerleşmiş. Şimdi 'yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklarla mücadele edeceğiz' diyenler ve ortaya çıkan bu tablo karşısında hangi mücadeleyi gerçekleştirdiklerini sorduğumuzda umarım bir cevapları vardır, bu soruyu sorduğumuzda dile getirebilirler.''