Politika

'Tam üyelikten başka seçenek yok'

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Burak Özügergin, AB'ye üyelik sürecinde ilgili konuştu.

24 Mart 2010 02:00

T24 - Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Burak Özügergin, AB'ye üyelik sürecinde Türkiye için "imtiyazlı ortaklık" önerisinin yeni olmadığını, Türkiye'nin düşüncelerinin iyi bilindiğini, tam üyelikten başka bir seçeneğin söz konusu olmadığını belirtti. Başbakan Tayyip Erdoğan Alman Die Zeit gazetesinde yayınlanan mülakatında, Almanya Başbakanı Angela Merkel ile Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin Türkiye'ye AB üyeliği yerine önerdiği "imtiyazlı ortaklığın" AB anlaşmalarında yer almadığına dikkat çekti. Erdoğan, Merkel'in "imtiyazlı ortaklık" önerisini gündeme getirmesine fırsat vermeyeceğini de belirterek, "AB'nin kurallarına göre oynuyoruz ve yolumuza devam ediyoruz" dedi.



Merkel, imtiyazlı ortaklık önerisini yineledi


 
Başbakan Erdoğan, Merkel'in 29 ve 30 Mart tarihlerinde Türkiye'ye yapacağı ziyaret öncesinde haftalık Alman "Die Zeit" gazetesinde yayımlanan mülakatında, Merkel'in Türkiye'de "imtiyazlı ortaklık" önerisini tekrar gündeme getirmesi durumunda ne yapacağının sorulması üzerine, "Ona bu fırsatı vermeyeceğim, çünkü 'imtiyazlı ortaklık' konusunda ne düşündüğümüzü biliyor. AB anlaşmaları 'imtiyazlı ortaklığı' kabul etmez. Bu öneriyi kabul etmek Türkiye için büyük bir hata olur. AB'nin diğer birçok ülkesi de bu öneriyi kabul etmiyor" şeklinde yanıt verdi.

Merkel ile diğer Avrupalı liderlere göre daha az buluşmasının sebebinin bu öneri olup olmadığının sorulmasına karşılık da Erdoğan, bunun kendileri için bir sorun olmadığını, Merkel'in de bunu bildiğini belirterek, "Türkiye'nin AB üyesi olup olamayacağının tartışılmasını da anlamıyorum. Biz müzakereleri sürdürüyoruz, hem de tam üyelik hedefiyle. Bizim için bunun başka bir seçeneği yok. Bir futbol karşılaşması başladığı zaman oyun sırasında aniden penaltı kurallarını değiştiremezsiniz. Biz AB'nin kurallarına göre oynuyoruz ve yolumuzda ilerliyoruz" dedi.



Erdoğan, Merkel'in de sıkça seyahat ettiğini, kendisini daha sık görmeyi ve yaklaşık 3 milyon Türk'ün yaşadığı Almanya'yı da sıkça ziyaret etmeyi istediğini, ancak kendisinin fazla zamanı olmadığı için, bakanlarını ve milletvekillerini Almanya'ya gönderdiğini, Merkel ile de uluslararası konferanslar çerçevesinde görüştüğünü söyledi.

Türkiye'deki reformların neden yavaşladığı şeklindeki bir soru üzerine Erdoğan, reformların yavaş gittiğine inanmadığını kaydederek, AB çalışmaları için bir devlet bakanlığı oluşturulduğunu, her bakanlıkta AB ile ilgili bir dairenin bulunduğunu, her şehirde de AB işlerinden sorumlu bir vali yardımcısının görev yaptığını hatırlattı.



'Türkiye Batı'ya sırt mı çeviriyor?'



Erdoğan, yapılacak reformlarla ilgili olarak da gelecek hafta içinde, Yargıtay'ın yenilenmesini ve ordu mensuplarının sivil mahkemeler huzuruna çıkartılabilmesini de öngören bazı yeni yasa değişikliklerini meclise sunacaklarına işaret etti.

Sıkça İslam ülkelerini ziyaret ettiği hatırlatılarak, "Türkiye Batı'ya sırtını mı çeviriyor" şeklinde bir soru sorulmasına karşılık Erdoğan, Türkiye'nin her yöne baktığını, Arap dünyasıyla birçok şeyi paylaştığını, Suriye ile komşu olmasından dolayı da vizesiz geçiş uygulamasını başlattıklarını söyledi.



'İran'la ilişkilerimiz nükleer silah nedeniyle bozulsun istemiyoruz'



İran ile ilişkilerinin de yeni olmadığına ve Türkiye'nin bu ülkeyle yüz yıllardan bu yana değişmeyen bir sınırı olduğuna dikkat çeken Erdoğan, "Biz doğal olarak ilişkilerimizin nükleer silahlar nedeniyle bozulmasını istemiyoruz ve bunu da Tahran'daki dostlarımıza söylüyoruz. Nükleer enerjiyi sivil amaçlı kullanmaya hakları var. Bu bizim için de geçerli. Ancak gerçekleri de söylememiz lazım. Bölgemizde nükleer silahlara sahip bir ülke var" dedi.

Bu ülkenin İsrail olduğunun ima edilmesi üzerine de Erdoğan, "Nükleer silahlara sahip bu ülke neden baskı altında tutulmuyor? İran'a baskı yapan ülkelere gelince, bunların nükleer silahı yok mu" şeklinde konuştu.

Erdoğan, Avrupa'da başlatılan başörtüsü ve burka tartışmaları konusunda ne düşündüğünün sorulması üzerine de farklı inançlara sahip insanların dini özgürlüklerinin kısıtlanmasının doğru olmadığını belirterek, "Hiçbir yerde insanlar, diğer insanların nasıl giyinebileceğine karar vermemeli. İnsanlara kendi dünyalarını şekillendirme özgürlüğünü vermeliyiz" dedi.


Özügergin: AB'ye tam üyelikten başka opsiyon yok


Bakanlıkta gündeme ilişkin basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Özügergin, Almanya Başbakanı Angela Merkel'in "imtiyazlı ortaklık" önerisine Türkiye'nin tepkisinin ne olacağı yönündeki bir soru üzerine, geçen yıl Eylül ayında Almanya'da yapılan seçimlerden sonra Angela Merkel'in Türkiye'yi ilk kez ziyaret edeceğini vurgulayarak, Merkel ile birçok konunun görüşüleceğini, ancak Türkiye'nin AB ile müzakerelerinin ana konulardan biri olmasının beklendiğini söyledi.

Merkel'in Türkiye için "imtiyazlı ortaklık" önerisinin yeni olmadığını, Türkiye'nin de AB konusundaki düşüncelerinin "en az Merkel'inki kadar açıkça bilindiğini" belirten sözcü, "Tam üyelikten başka bir opsiyon Türkiye için yoktur" dedi.

Türkiye'nin AB ile müzakere sürecinde 1999 yılında alınan üyelik, 2004 yılında müzakerelere vakit geçirmeden başlama ve 2005'te fiilen müzakerelerin başlaması kararlarının AB'nin bir müktesebatının kararı olduğunun altını çizen Özügergin, "Bu müktesebat kişilerle ilgili değil. Bu müktesebat AB'nin bir kurum halinde ortaya çıkardığı müktesebat ve devletlerin tutumunu yansıtır. Devletlerde de süreklilik esastır. Dolayısıyla ortaya atılan değişik fikirler olabilir, ama bu bazı gerçekleri değiştirmez" diye konuştu.

Sözcü, Türkiye'nin Almanya'nın AB dönem başkanlığı döneminde 3 fasıl açtığını hatırlatarak, Merkel'in böyle düşünmesine karşın Almanya'nın Türkiye'nin önüne engel çıkarmadığına işaret etti. Özügergin, "Bugüne kadar Almanya'nın sergilediği ahde vefa ilkesine uygun tutumun sürmesini bekliyoruz" dedi.
     
Vize kolaylığı 
    
"Merkel'in ziyareti öncesi Türk vatandaşlarına vize kolaylığıyla ilgili bir çalışmanın olup olmadığı" sorusunu yanıtlayan Özügergin, bunun vize muafiyeti, pasaportlar ve geri kabul anlaşması şeklinde üç başlık altında değerlendirildiğini ve Türkiye'nin vize konusundaki tutumunu gayet net bir şekilde ortaya koyduğunu söyledi. Sözcü, "Biz kolaylık değil muafiyet istiyoruz" ifadesini kullandı.

Avrupa Adalet Divanının geçen yıl aldığı "Soysal kararı" çerçevesinde belirli bir mesafe alındığını anlatan Özügergin, Danimarka'nın aldığı bazı kişilere vize kolaylığı kararının da bununla ilintili olabileceğini ifade etti.
    
Biyometrik pasaport
  
"Biyometrik pasaportların yürürlüğe konması için çok hızlı bir çalışma var" diyen Özügergin, prototip cüzdanların hazır olduğunu, cihazların da Mayıs ayı içinde yerleştirileceğini belirterek, başkonsolosluklar ve iller bazında fiziki alt yapının tamamlanması yönünde çalışmaların sürdürüldüğünü bildirdi. Özügergin, 1 Haziran itibariyle yeni pasaportları devreye sokmaya çalıştıklarını, eski pasaportların da 2015'e kadar kullanılabileceğini söyledi.

Özügergin, geri kabul anlaşmasında müzakerelerin son aşamasına gelindiğini kaydederek, "Bizim amacımız, yasa dışı göç bakımından transit ülke olmaktan çıkmak" dedi.

Bir gazetecinin "Soysal kararının etkisini veya Türkiye'nin vize kolaylığı konusundaki beklentilerini Merkel'in önüne getirecek misiniz?" sorusunu ise Özügergin, "Elbette, tabii ki getireceğiz" diye yanıtladı.

Merkel 'imtiyazlı ortaklık' önerisini yineledi

Almanya başbakan Angela Merkel, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada bugüne kadar dile getirdiği ve savunduğu imtiyazlı ortaklık önerisini yinelemişti.

Merkel 29-30 Mart tarihlerinde Türkiye'ye resmi bir ziyaret gerçekleştirecek.