29 Temmuz 2011 03:00
BATUR FATİH İLHAN
[email protected]
www.twitter.com/baturf
***
Hararetli yaz ayları; teker teker birbirini izliyor ve biz, yepyeni kitaplarımızla yine karşınızdayız. Kitap okumanın lezzetini bir defa almış olan her aklı başında okur gibi sizlerin de bu hafta heybemizde neler olduğunu merak ettiğini, bizlere yolladığınız iletilerle haberdar olmanın, soğuk limonata içmişçesine sevinci içindeyiz.
Sözü uzatmaya ne hacet. Ayraçlar hazırsa,
çıkalım cilt cilt yeni bir kitap keşif gezisine.
Gül kokulu, dost yüzlü kitaplar bizi bekler zira
aydınlık bugünlere-yarınlara kapılar açan...
Bol kitaplı, az kederli günler sizin olsun,
Önümüzdeki haftaya kadar serinde ve sağlıklı kalın...
***
KİTAPLAR:
1) Pıtırcık'ın Kırmızı Balonu
Adı: Pıtırcık'ın Kırmızı Balonu
Yazar: Goscinny / Sempe
Çeviri: Saadet Özen
Tür: Çocuk Kitabı / Öykü
Yayınevi: Can Çocuk
Yayın tarihi: Temmuz 2011
Sayfa sayısı: 184
Tanıtım:
Pıtırcık’ın kırmızı balonu uçup gider mi dersiniz? Bildiğimiz Pıtırcık’ın arkadaşları ile bilinmeyen maceraları sürüp gidiyor. Paskalya yumurtası aramakla başlayan heyecan, arkadaşlarının kazağı ile alay etmeye başlaması ile biraz sekteye uğrasa da Pıtırcık, arkadaşlarından vazgeçmediğini gazeteye yazdığı mektupla bir güzel anlatıyor. Sonracıma mahalleye açılan yeni bakkalı ve sirk kurma girişimlerini de unutmuyor elbet.
2) Sanat Mezat
Adı: Sanat Mezat - 12 Milyon Dolarlık Köpekbalığı / Çağdaş Sanatın ve Müzayede Evlerinin Tuhaf Ekonomisi
Yazar: Don Thompson
Çeviri: Renan Akman
Tür: Sanat
Yayınevi: İletişim Yayınları
Yayın tarihi: Temmuz 2011
Sayfa sayısı: 394
Tanıtım:
Küreselleşmeyle birlikte, kültürün özelleştirilmesi ve finansın ekonomide egemen olması sonucu, sanat da önemli bir finans aracına dönüştü. Finans dünyasını yöneten spekülasyon giderek sanatı da teslim aldı. Bu süreçte müzayede, sanatın değerlendirildiği bütün diğer ortamların önüne geçti.
Müze, fuar, yılaşırı ve galerilerin işleyişi üzerinde, hatta sanat tarihi ve eleştiri yazınında bir hegemonya oluşturdu. 1990’larda tırmanan bu gelişmeyi çağdaş sanatın yoğun olarak piyasalaştırılması izledi. Sanat bir lüks, sanatçı da bir girişimci olmaya yönlendirildi. Aralarından işini bilen bir azınlık, tarihte hiçbir sanatçının hayal edemeyeceği servetler kazanırken, çoğunluk kaybetti. Don Thompson, Sanat Mezat kitabında, “çağdaş sanatın ve müzayede evlerinin bu tuhaf ekonomisi”ni araştırıyor.
Müzayedeci, Mark Rothko’nun “Beyaz Merkez” adlı tablosu için 72,8 milyon dolara çekici indirdiğinde, salondan uzun bir alkış yükselmişti. Kutlanan neydi? Alıcının zenginliği mi? Egosunun zaferi mi? Estetik beğenisi mi? Yeni bir rekor fiyat mı? Müzayede çekici indiğinde, fiyat değere eşitlenmiş olur ve bu, sanat tarihine geçer. Fiyat, sanat tarihinin artık bir çek defteriyle ne kadar kolay yeniden yazıldığını gösteriyor.
3) Başkaldıran İslam
Adı: Başkaldıran İslam - Bir Çatışmanın Doğuşu
Yazarlar: Gabriel Martinez-Gros ve Lucette Valensi
Çeviri: İzzet Tanju
Tür: İnceleme-araştırma/Dinler sosyolojisi
Yayınevi: Bağlam Yayınları
Yayın tarihi: Temmuz 2011
Sayfa sayısı: 201
Tanıtım:
İslamcılık, monolitik değildir. 20. yüzyıl komünist hareketi gibi, pek çok tezahürü vardır -El Kaide tipi şiddet yanlısı ve radikal olanlarından, Türkiye ya da Fas'taki İslamî partiler gibi uzlaşmacı ve barışçı olanlarına kadar...
Amaçları aynı olsa da (Müslüman toplumları yeniden İslamîleştirmek, Müslüman ülkelerde İslamın egemenliğini ve Batı ile İslam arasındaki güç dengesini yeniden kurmak), bu amaca nasıl ulaşılacağı konusunda farklı örgütlerin farklı yaklaşımları vardır. İslamcılık aynı zamanda dinamiktir de; aynı grup, değişen koşullarla birlikte, daha radikal bir projeden daha ılımlı bir projeye kayabilir. Bu dinamizmi -ve hatta değişkenliği- aralıksız bir bölünme ve çoğalma sürecinde de görülebilir.
Bir örgüt şiddet eylemlerinden yasal düzleme kaydığında (Mısır'daki Müslüman Kardeşler gibi), yeni bir uç grup ortaya çıkar ve radikal yaklaşımı o üstlenir. Ya da aynı örgütün (Filistin'deki Hamas gibi) bir yandan terörist yöntemleri kullanmaya devam eden askeri bir kanadı varken, diğer yandan siyasallaşmaya hazır bir siyasal kanadı olabilir.
4) Sarı Şey
Adı: Sarı Şey
Yazar: Küçük İskender
Tür: Türk edebiyatı / Şiir
Yayınevi: Sel Yayıncılık
Yayın tarihi: Temmuz 2011
Sayfa sayısı: 112
Tanıtım:
Şiir rehavete kapılmaz. Ne güneşten çarpılır, ne terden dökülüp saçılır. Şair güneşi elleriyle tutabilir. Yakan da dokunan da şiirin kendisidir. Küçük İskender, güneşi çıplak elle tutmaktan korkmayanlardan. Şu geçirdiğimiz tuhaf yaz mevsimine (seller, krizler, ölümler) onun hediyesi de Sarı Şey.
Yine yüksek sesle okunacak, haykırılacak, gencecik ve isyankâr şiirler bunlar. Sarı ve lacivertin hüküm sürdüğü topraklardan, insanlardan, patolojiden gelen aşk ve şiddetle, Akdenizli bir ağıt…
Anadolu Afrika oluyor. Portakal Hollanda oluyor. İstanbul tüm başkentler oluyor. Recep, Leonardo oluyor. Arabesk Blues oluyor. Ortadoğu’nun milli takımı çok uzaklarda amatör bir çete oluyor. Eşyalar şey, şeyler hiçbir şey oluyor. Sarı Şey, bizi daha da sarıyor, sardıkça sararıp sarpa sarıyor. Sarı Şey: küçük İskender’den yeni şiirler…
5) Süryaniler
Adı: Süryaniler
Yazar: Sébastien De Courtois
Çeviri: Ersel Topraktepe
Tür: Gezi
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Yayın tarihi: Temmuz 2011
Sayfa sayısı: 160
Tanıtım:
Türkiye’nin Güneydoğusu'nda Turabdin adında bir yer vardır. Süryanice bir kelime olan Turabdin, “Tanrı’nın Hizmetkârları Dağı” anlamına gelir. Bu yöredeki antik manastırlar Havarilerin, Pavlus’un ve Petrus’un mirasçısı olan eski bir Hıristiyan cemaatinin hazinelerini ve gizlerini barındırır. Bu Süryani cemaat, iki bin yıl önce Filistin’de İsa’nın konuştuğu dili konuşmaya devam ediyor.
Süryaniler ve Turabdin birçok bakımdan kültürel köklerimizin de tanıklarıdır. Türkiye’nin bu bölgesi duaların ve ezgilerin eşliğinde yaşar. Sébastien de Courtois’nın bölgeye yaptığı yolculuğun sonucunda, elinizdeki bu çok yönlü eser ortaya çıktı. Gezi notlarına, röportajların, tarihi ve arkeolojik bilgilerin iç içe geçtiği Süryaniler, kadim olduğu kadar zengin bir kültüre duyulan selamdır.
6) Tragedyanın Ölümü
Adı: Tragedyanın Ölümü
Yazar: George Steiner
Çeviri: Burç İdem Dinçel
Tür: İnceleme-araştırma/Sanat
Yayınevi: İş Bankası Yayınları
Yayın tarihi: Temmuz 2011
Sayfa sayısı: 280
Tanıtım:
Karşılaştırmalı edebiyat uzmanı, filozof, denemeci, çeviri kuramcısı ve edebiyat eleştirmeni George Steiner'in ilk kez 1961'de basılan ve kısa sürede "kült eserler" arasına katılan Tragedyanın Ölümü adlı çalışması, yayımlanmasının üzerinden tam 50 yıl geçmesine rağmen ortaya attığı çeşitli sorularla güncelliğini hâlâ koruyor.
Steiner, M.Ö. 5. yüzyılda, Atina'da en parlak dönemini yaşayan tragedyanın Batı düşünce tarihinin hangi döneminde ve hangi karmaşık nedenlerden ötürü o güçlü soluğunu yitirdiğini araştırıyor. Kassandra'nın çığlığından Oidipus'un sonu gelmez yolculuğuna, Antigone'nin isyanından Phaidra'nın suskunluğuna kadar uzanan bir yelpazede "trajik" dünya görüşünü, "mutlak" tragedyayı araştıran yazar, daha sonra incelemesini Elizabeth dönemine, Shakespeare'e, Racine'e ve modern dram yazımına doğru genişleterek ilk başta ortaya attığı sorunun izini çağlar içinde sürüyor.
Tragedyanın Ölümü, bu yönüyle Batı tiyatro tarihini olduğu kadar, Batı düşüncesinin gelişimini ve moderniteye geçişin yol açtığı açmazları da felsefi yönden irdeliyor. Kitaplıklarda yer almasında yarar var...
7) Asma Katlı Ev
Adı: Asma Katlı Ev
Yazar: Anton Çehov
Çeviri: Aslınur Kara
Tür: Dünya Edebiyatı
Yayınevi: Timaş Yayınları
Yayın tarihi: Temmuz 2011
Sayfa sayısı: 143
Tanıtım:
Anton Çehov’la karşılaşan herkes, içinde ister istemez daha yalın, daha doğru, daha kendisi olma isteği duyardı. Çehov hayatı boyunca hep kendi ruhsal bütünlüğü içinde yaşadı; her zaman kendisi olmayı, iç özgürlüğünü korumayı başardı. Başkalarının özellikle de daha kaba insanların Anton Çehov’dan beklediklerine hiç aldırmadı. Bu güzel yalınlığın içinde, kendisi de yalın, gerçek ve içten olan her şeyi sevdi ve kendine özgü bir güçle başkaların ada yalın olmayı öğretti. (Maxim Gorki)
8) Doğu, Batı
Adı: Doğu, Batı
Yazar: Salman Rushdie
Tür: Dünya edebiyatı/Öykü
Yayınevi: Can Yayınları
Yayın tarihi: Temmuz 2011
Sayfa sayısı: 184
Tanıtım:
Salman Rushdie, bir söyleşisinde şöyle diyor: "Bu hikâyeleri Doğu, Batı ismi altında yayınlamayı düşünürken en önemi konunun virgül olduğunu gördüm. Zira bana öyle geliyor ki, ben o virgülüm işte, ya da en azından o virgülde yaşıyorum".
Edebiyat tarihinin kadim şahsiyetleri ile popüler kültürün, masallar ile tarihin, fantastik ile gerçekliğin kesiştiği bu dokuz hikâye, Doğu ile Batı karşılaşınca neler olduğunu anlatıyor. Fakir bir çekçekçi, inanılmazı gerçekleştirip Bombay'da film yıldızı oluyor; Kristof Kolomb, Kraliçe Isabella'yla ilişkisini "tamamlama" hayalleriyle kendinden geçiyor; iki çocukluk arkadaşı, fantezilerinde diplomat olup Uzay Yolu mürettebatına katılarak Hindistan'ın yakın tarihine tanıklık ediyorlar.
Doğu, Batı'da, zengin dili ve benzersiz hayal gücüyle Salman Rushdie, okurları şaşırtarak, güldürerek, düşündürerek, bir lunapark treninde kültürlerarası yolculuğa çıkarıyor.
9) Postane
Adı: Postane
Yazar: Charles Bukowski
Çeviri: Avi Pardo
Tür: Dünya edebiyatı/Deneme
Yayınevi: Parantez Yayınları
Yayın tarihi: Temmuz 2011
Sayfa sayısı: 168
Tanıtım:
“Yine akşamdan kalmaydım ve sıcak dayanılır gibi değildi kırk derecelik bir hafta. Her gece içmeye devam ediyor, sabahları taş ve her şeyin olanaksızlığıyla yüzleşmek zorunda kalıyordum.
Çocukların kimileri Afrika güneş kaskları ve gözlükleri giyiyorlardı; ama ben, hep aynıydım, yağmur ya da güneş, yırtık pırtık giysiler, çivileri ayaklarıma batan eski ayakkabılar. Mukavva parçaları koyuyordum ayakkabılarımın tabanlarına. Bir süre için iş görüyorlardı, ama çok geçmeden çiviler topuklarıma batmaya başlıyorlardı yine.
Viski ve bira, terliyordum koltuk altlarımdan ve sırtımda bir torbayla dolanıyordum çarmıh misali; torbadan dergiler çıkarıyor, binlerce mektup dağıtıyordum güneşin altında kavrulup sendeleyerek”...
10) Churchill
Adı: Churchill
Yazar: Martin Gilbert
Tür: Biyografi
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Yayın tarihi: Temmuz 2011
Sayfa sayısı: 1232
Tanıtım:
Kelimelerin kuvvetini erken yaşlarda keşfeden İngiliz devlet adamı... Sir Winston Churchill (1874-1965), kendisine Nobel Edebiyat Ödülü kazandıran yazı hayatında ve iki başbakanlık göreviyle zirvesine ulaşan elli beş yılık uzun siyasi yaşamında bu güçten gayet etkili biçimde yararlanmıştır. Hitler'in neden olabileceği yıkımı en başından itibaren öngörmüş ve dünyanın ona karşı birleşip sonunda zafere ulaşan büyük bir mücadeleye girmesi için bütün azmini ve kararlılığını kullanmıştır.
Churchill, dünya savaş tarihine de katkılar sağlamıştır. Havacılığın ilk gelişiminde rol oynamış, bir savaş aracı olarak tankın bugünlere gelmesini sağlayan kişiler arasında yer almıştır. Uçaksavar savunma sisteminin geliştirilmesine ve hava savaşının evrimine öncülük etmiştir.
Eğitimde fırsat eşitliğini, hapishane reformunu, işsizlik sigortasını, çalışma saatlerinin kısaltılmasını, ulusal bir sağlık sistemi kurulmasını, işyerlerinde çalışma koşullarının düzeltilmesini savunduğu siyasi hayatında büyük iniş çıkışlar yaşayan Churchill, belki de en büyük yenilgisini, 1915'te Çanakkale'de direnişini kıramadığı Türk Ordusu karşısında almış ve bu yüzden bakanlıktan düşmüştür.
Ancak Churchill azimli, ileri görüşlü, mücadeleci, bağımsız ve atılgan kişiliğine dayanarak yeniden ayağa kalkmayı ve 20. yüzyılda ülkesinin kaderine damgasını vuran lider olmayı başarmış, özellikle II. Dünya Savaşı sırasında purosu ve zafer işaretiyle dünyanın ortak hafızasına kazınmıştır. Bu eser, bu büyük şahsiyetin yaşamını önünüze seriyor...
11) Lobicilik
Adı: Lobicilik Ve Baskı Grupları
Yazar: Markus Ürek - Nejat Doğan
Tür: Siyaset / Deneme
Yayınevi: İnkılâp Kitapevi
Yayın tarihi: Temmuz 2011
Sayfa sayısı: 200
Tanıtım:
Markus’un Fulbright bursu ile gittiği New School’da Küresel Yönetişim alanındaki yüksek lisans eğitimi ve sonrasında Amerikan Kongresi’nde edindiği benzersiz tecrübe, yazarın hem Amerika’daki siyasi yapıyı hem de sistem içi aktörlerin gücü ve pozisyonlarını çok iyi bir şekilde kavramasını sağlamış. Lobiciliğin nüveleri bu kitapta akıcı bir dille aktarılıyor.
Bob Kerrey Demokrat Parti Eski Senatörü, The New School Üniversitesi Rektörü “Amerikan Kongresi’ndeki deneyimi, Markus’un lobiciliğin çeşitli boyutlarını yakından tecrübe etmesine ve kendine özgün bakış açısıyla bunu fevkalade yorumlamasına imkân sağlamış.
Demokrasinin bir ölçüsü de çalışmaları yasalarla düzenlenmiş, hedef ve faaliyetleri şeffaf lobilerin varlığıdır. Bu eser demokrasimiz olgunlaştıkça ülkemizde de önemi artacak olan lobiler konusunda kapsamlı ve mukayeseli, öncü bir çalışmadır. Türkiye’de demokrasinin geleceğine katkı yapmak isteyenler bu esere başvurmalı.
12) Komünist Manifesto
Adı: Komünist Manifesto
Yazarlar: Friedrich Engels, Karl Marx
Tür: İdeolji/ekonomi
Yayınevi: Can Yayınları
Yayın tarihi: Temmuz 2011
Sayfa sayısı: 131
Tanıtım:
Karl Marx ve Friedrich Engels'in, Komünistler Birliği'nin programı olarak kaleme aldıkları Komünist Manifesto, 1848 Şubat'ında, tüm Avrupa'nın devrimci ayaklanmalarla çalkalandığı bir dönemde, Londra'nın gösterişsiz bir basımevinde basıldı. Bilimsel sosyalizmin kitlesel siyaset sahnesine çıkışının ilk ciddi işareti olan Manifesto, yayınlandığı günden bu yana en çok okunan ve en çok tartışılan toplumsal ve siyasal metinlerden biri olmakla kalmadı, daha sonraki sosyalist ve komünist partilerin programlarının temelini oluşturdu, dünyanın değişmesinde ve milyonlarca insanın yaşamında belirleyici bir rol oynadı. Modern çağda başka hiçbir siyasal hareket, döneminin toplumsal, ekonomik ve sınıfsal koşullarını kavrayışındaki derinlik, çözümleyişindeki gözüpeklik ve üslubunun gücü bakımından, Manifesto'yla kıyaslanabilecek bir metin ortaya çıkaramadı.
Eser; bugün Marxçı hareketin temel belgesi ve devrimci bir klasik sayılan Komünist Manifesto'yu, Marx ve Engels'in daha sonraki basımlara yazdıkları önsözler eşliğinde, Celâl Üster ve Nur Deriş'in 1978'de yaptıkları çevirinin gözden geçirilmiş basımıyla ve Manifesto'nun Türkiye ve Türkçedeki serüvenine ışık tutan bir önsözle sunuluyor.
13) Çin Tarihi
Adı: Çin Tarihi
Yazar: John Keay
Çeviri: Dinç Tayanç
Tür: Tarih
Yayınevi: İnkılâp Kitapevi
Yayın tarihi: Temmuz 2011
Sayfa sayısı: 584
Tanıtım:
Dünya sahnesinde önemli bir rol üstlenen Çin’in son yıllardaki sarsıcı etkisine rağmen, birçoğumuz bu geniş ve karmaşık ülkenin olağanüstü tarihinden habersiziz. Oysa bugünkü Çin’i ağır kayıplar, insanüstü çaba ve akla gelmemiş icatlarla dolu zengin geçmişine bakmadan anlamak neredeyse imkânsız.
John Keay, Konfüçyüs’ten Mao’ya, efsanelerden doğmuş hanedanlar zincirinden ihtilalin ve bugünün hilekâr kapitalizminin gürültüsüne kadar, dünyanın en büyük ve en az anlaşılan ulusunun çetin ve bir o kadar da ilginç hikâyesini anlatıyor.
Yapılan son araştırmalar ve büyük şehir merkezlerinden en ücra yerlerine kadar Çin’in her bölgesini kapsayan anekdotlarla zenginleştirilen bu hikâye, üç bin yıllık bir tarihi kapsıyor.
“John Keay, Çin Tarihi kitabında, Çin’in olağanüstü geçmişinin bugüne kadar anlatılmamış, çarpıcı ve sarhoş edici hikâyesini okuyucuyla buluşturuyor.
14) Jean Jacques Rousseau
Adı: Jean Jacques Rousseau
Yazar: Leo Damrosch
Çeviri: Özge Özköprülü
Tür: Biyografi
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Yayın tarihi: Temmuz 2011
Sayfa sayısı: 584
Tanıtım:
Saat ustası maceraperest bir babanın oğlu olarak dünyaya gelen Jean-Jacques Rousseau (1712 Cenevre - 1778 Paris), 18. yüzyıl Avrupası`nda emekçi sınıfa mensup yoksul bir çocuğun, toplumun sınırlarını zorlayan özgün bir düşünüre dönüşmesinin simgesidir.
Küçük yaşlardan itibaren yaratıcı ruhunun etkisiyle toplum ve düzenle uyum sağlayamamış, 16 yaşında evini terk ederek başına buyruk yaşamış, düzenli eğitim almamış ve çok sınırlı süreler dışında düzenli bir işte çalışmamıştır. Okuduğu kitaplardan ve gezgin hayatı sırasında toplumun her kesiminden tanıdığı insanlarla yaşadığı tecrübelerden edindiği birikimle kendi kendini eğitmeyi başararak fırtınalı ruhuna huzur sunmak için otuzlu yaşlarında yazmaya yönelmiştir. Ancak yazmak bile Fransız Devrimi`ne doğru giden bir süreçte artık iyice yozlaşmış aristokratik davranış ve düşünce kalıplarının egemen olduğu toplumsal yapıdan ve ilişkilerden bunalan bu asi dehaya ilaç olmamıştır. Mevcut kültürün aldığı yolu tartışan ve eleştiren, öğretisini insanın doğal özüne uygun ve bu özü bozmayacak, tam tersi geliştirecek sağlıklı ve adil bir yeni kültür anlayışı üzerine kuran Rousseau, düşüncesiyle yaşayışı arasında en çok benzerlik olan özgün filozoflardan biri olarak dinsel ve siyasi egemenlerin baskısına uğramıştır.
Bu baskılardan bunalsa ve hassas ruhsal dengesini giderek yitirmeye başlasa da fikirlerinden taviz vermemiş, özellikle Toplum Sözleşmesi ile özgürlük, eşitlik, kardeşlik arayışının ışığı ve Fransız Devrimi`nin esin kaynağı olmuştur. Gücünü doğadan alan yaratıcı düşünceleriyle 19. yüzyıl felsefesine, özellikle de romantizm akımına ilham vermiştir. Devrimci bir yaklaşımla çocuk eğitimi üzerine yazdığı Emile, çocukluk çağlarının insan oluşumundaki önemini belirlediği ve üst sınıftan bir kadının sözleriyle, "annelere, bebeklerini emzirmeyi öğrettiği" için, büyük etki sahibidir. Damrosch'tan tam teşekküllü bir otobiyografi...
15) Fırtınadan Sonra
Adı: Fırtınadan Sonra
Yazar: Mina Hepsen
Çeviri: Belgin Selen Haktanır Us
Tür: Dünya edebiyatı/roman
Yayınevi: Doğan Kitap
Yayın tarihi: Temmuz 2011
Sayfa sayısı: 240
Tanıtım:
Tehlikeli sularda sıra dışı bir aşk… Nell geleceği görme yeteneğine sahip, güzel bir genç kızdır. Önce annesinin sonra da babasının ölümüne neden olan laneti ve acıyı unutmak, hayatının hedefi halinde....
Bir gemi yolculuğunda Mikhail Belanov ve ailesiyle tanışır. Genç kızın geleceği görme yeteneği bu yeni dostlarının hayatını kurtaracaktır. Ancak artık kendisi de tehlikededir. Çünkü acımasız vampirler onu da ölüm listesine dahil etmişlerdir.
Mina Hepsen’in hayal gücünü ortaya koyduğu bu romantik hikâye okuruna aynı zamanda gerilim dolu dakikalar da vaat ediyor.
© Tüm hakları saklıdır.