Almanya tarihinde ilk kez bir göç yasası hazırlanıyor. Die Welt gazetesi yabancı işgücünün Almanya'ya gelmesini kolaylaştıracak olan yasanın Almanya'yı mülteciler için de cazip hale getireceğini yazıyor:
"İltica işlemleriyle istihdam piyasasına göç arasındaki ayrım Almanya'ya göçü arttıracaktır. Federal Hükümet 2015 ve 2016 yıllarındaki tecrübelerden sonra yabancılara ‘davetiye' çıkarmamaya özen göstermekteydi. Şimdi neden bu riski göze alıyor? Başlıca nedenlerinden biri iltica politikasının düşünüldüğü gibi uygulanamamasıdır. Hükümet iltica başvurusu reddedilenlerin Almanya'dan ayrılacaklarını hesaplamaktaydı. Ama düşünüldüğü gibi olmadı. Başbakan Angela Merkel'in ilan ettiği ‘seferberlik' etkisini yitirdi. Geri gönderme kampanyası suya düştü.”
Frankfurter Rundschau gazetesi Almanya'nın kapılarını nitelikli yabancı işgücüne yararlı olacağı düşüncesiyle açtığını hatırlatıyor:
"Almanya dışa biraz daha açılıyor. Bu doğrudur. Ama bunda fayda düşüncesi rol oynuyor. Çünkü sadece Alman ekonomisine katkıda bulunacak olanların getirilmesi söz konusu olacak. Almanya'ya gelmiş olan mülteciler de belki makas değiştirip mülteci adaylığından göçmen işgücü hattına geçebilirler. Ancak son derece muğlak ifadeler kullanıldığından, sınırlamalara geniş alan kalıyor. Nitelikli işgücü göçünün kurallara bağlanması gereklidir. Lakin büyük koalisyona has bu uzlaşmayı göklere çıkarmanın anlamı yoktur.”
Frankfurter Allgemeine Zeitung (FAZ) Rusya'nın Suriye'ye hava savunma silahları vermesinin İran'a yarayacağı görüşünü savunuyor:
"Rusya böylelikle S-300'lerini Suriye'de modern Amerikan ve İsrail savaş uçaklarına karşı deneyebilecek. Bundan da, kimsesiz uçaklarının fark edilmeden Irak üzerinden Suriye'ye gidip IŞİD mevzilerini bombaladıktan sonra yara almadan ülkeye dönmesini sağlayan İran kârlı çıkacaktır. İran Rus hava savunma kalkanı sayesinden ilerde bundan daha fazlasını yapabilme imkânına kavuşacaktır.”
Uluslararası Adalet Divanı, İran'ın, Amerikan yaptırımlarının askıya alınmasıyla ilgili tedbir talebini kabul etti. Süddeutsche Zeitung'un kararla ilgili yorumu özetle şöyle:
"İran'ın Donald Trump'a karşı kazandığı sembolik hukuk zaferi, ABD'nin yaptırımlarına karşı çıkan Avrupa'yı da cesaretlendirmiş olmalı. Ancak Trump'ın Birleşmiş Milletler yargıçlarının verdiği karara boyun eğeceği sanılmıyor. Trump BM Genel Kurulu'ndaki konuşmasında ‘seçilmemiş bürokrasinin talimatlarını dinlemeyeceklerini' söylemişti. Aynı zamanda İran da daha önce Lahey'de alınan birçok karara aldırış etmemişti. Adalet Divanı'nın devletlerarası ilişkilerle ilgili ekonomik yaptırım kararlarını geçersiz sayması fazla önem taşımıyor. Karar 1955 yılında imzalanan ABD ile İran arasındaki dostluk anlaşmasını ve hakkın geçici korunmasını temel alıyor. Adalet Divanı birçok hukuki konuyu da karanlıkta bıraktı ve İran'ın taleplerinden çoğunu dikkate almadı.”
DW, dpa, afp/AG, BÖ
© Deutsche Welle Türkçe
