Almanya'da Diyanet İşleri Türk- İslam Birliği DİTİB adlı çatı örgütünde görevli üç imamın, Gülen destekçileri hakkında Ankara'yı bilgilendirmesi Almanya'da "casusluk" suçlamalarını alevlendirdi. Süddeutsche Zeitung'da Matthias Drobinski imzalı yorumda DİTİB'in hangi tarafa ait olduğuna karar vermesi gerektiği belirtiliyor:
"Eğer imamları Türk yetkililere açıkça casusluk yaptığı için Türk- İslam Birliği DİTİB krize girdiyse bunun bir tek anlamı olabilir: DİTİB ne yöne gitmek istediğine karar vermek zorunda. Diyanete artan biçimde bağımlı olmayı seçebilir. Böylece imamların dini ve siyasi direktiflerle Ankara'dan gönderilmesine karar vermiş olur. Bu Almanya'da Anayasa kapsamındadır. Ancak bu durumda Alman hükümeti ve eyaletlerinin ortağı olamazlar. Ya da DİTİB Almanya ile daha güçlü bir bağı tercih edebilir. Ancak bu durumda da Türkiye ile sımsıkı olan bağlarından acısız ve sorunsuz bir şekilde kurtulmak zorundadır. "
Frankfurtta yayınlanan Märkische Oderzeitung Fransa'da yapılan Ortadoğu Konferansı ile ilgili Filistin İsrail sorununda iki devletli çözüm dışında başka bir alternatif bulunmadığını aktarıyor.
"İsrail'in demografik gelişim nedeniyle hem Yahudi hem demokratik kalmasını sağlamak açısından iki devletli bir çözüm dışında başka bir yol bulunmuyor. İsrailli aşırılık yanlılarının ülkenin Filistinlilerle barış sağlayamaması ve ülkenin uluslararası ününün utanç verici olmasıyla ilgilenmediği açık. Bölünmüş kaldıkları ve İsrail'in bir parçasıyla affedilmez bir biçimde yüzyüze baktıkları müddetçe Filistinlilerle anlaşmaları mümkün değil. Barış için koşulsuz bir istek olsaydı, Yahudi yerleşimlerini tahliye etmek ya da yok etmeye gerek kalmadan iyi bir çözüm bulunabilirdi. Bundan sonrası görünmüyor.
Berlin'de yayınlanan Neues Deutschland gazetesi ise Kıbrıs görüşmelerini değerlendirdiği yorumunda Kıbrıs'taki iki toplumun da birbirine giderek daha da yabancılaştığına dikkat çekiyor.
"Sadece Ankara tarafından tanınan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin topraklarının bir kısmını Rum tarafına vermesi gerektiği tartışmaya açık olmasa da diğer pek çok alanın geleceğinin ne olacağı tartışmalı. Şimdi on gün içinde yeni bir başlangıç yapılacak ve gelecekteki toprak paylaşımı da tazminat- mülkiyet sorunları gibi çözümü zor düğüm noktalarından biri olacaktır. Dahası Cumhurbaşkanı Erdoğan Türk birliklerinin Ada'da kalmasında ısrarlı ancak AB ve üyesi olduğu Kıbrıs'ın güneyi de askerlerin çekilmesinde diretiyor. BM Genel Sekreteri Guterres aceleci bir kararı reddedip 'sağlam ve kalıcı çözümler' talep etmekte haklı. Ancak saat işliyor. Bölünmüş adadaki genç jenerasyonlar birbirine giderek yabancılaşıyor."
Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi Astana'da yapılacak Suriye barış müzakelerine değerlendiriyor. Gazete Suriye'nin Trump için büyük bir sınav olacağını söylüyor.
"Esad'ın muhalifleri daha mağlup edilmedi, cihatçılar da. Ancak önemli bir bağlamda durum değişti, Rusya yönetimi devraldığından beri rejim çok daha güçlü bir konumda. Bu nedenledir ki muhaliflerin Kazakistan'da yapılması planlanan Suriye görüşmelerinden çok büyük bir beklentisi de yok. Halihazırda görüşmelerde sadece askeri tarafların yer alması, siyasi çözüm ihtimalini de zayıflatıyor. Astana'nın belki de en ilginç açılarından birisi toplantıya Amerikalıların katılıp katılmayacağı konusu. Buna daha henüz göreve gelmiş taze Trump hükümeti ne tepki gösterecek? Birçok çıkar çatışmasının olduğu Suriye yeni başkanın seçmenine söz verdiği gücünü göstermek için büyük ve karmaşık bir test olacak."
© Deutsche Welle Türkçe
Derleyen: Seda Sezer Bilen