Ekonomi

Suudi Arabistan ile ABD arasındaki restleşmenin perde arkasında ne var?

Uğur Gürses: Düşük petrol fiyatları nedeniyle 100 milyar dolarlık bütçe açığı veren Suudi Arabistan’ın başı ekonomik olarak dertte

18 Mayıs 2016 15:34

Hürriyet yazarı Uğur Gürses, ABD Hazinesi'nin 1974'den beri perdelediği bilgiyi açıkladığını söylerek "ABD Kongresi’nin 11 Eylül 2001 saldırıları ile ilgili soruşturmasının 28 sayfalık sonuç bölümünde ABD’de yaşayan Suudi yetkililerinin parmağı olduğu yönünde kamuoyuna sızan bilgiler, saldırılarda yakınlarını kaybedenleri harekete geçiriyor. Aileler Suudi kraliyet ailesi mensuplarını, yetkilileri ve bankaları yargı önüne taşımak istiyorlar" dedi. 1976'daki yasayla sağlanan diplomatik dokunulmazlıkları da hatırlatan Gürses "Ancak engel, 1976’daki yasayla sağlanan diplomatik dokunulmazlıklar. Bu yüzden, Senato’ya getirilen tasarı ile bu dokunulmazlık kaldırılmak isteniyor; terörizm bağlantılı suçlar istisna edilsin diye" ifadesini kullandı.

Uğur Gürses'in Hürriyet'te "Suudi Arabistan blöf mü yapıyormuş?" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:

Önceki gün ABD Hazinesi, 1974'den beri perdelediği bir bilgiyi açıkladı. IMF verilerine göre mart sonunda 587 milyar dolar döviz rezervi bulunan Suudi Arabistan’ın ABD tahvilinde tuttuğu miktar rezervlerinin yüzde 20’sine karşılık geliyor.

Peki, bu açıklamanın önemi ne?

Düşük petrol fiyatları nedeniyle 2015’de milli gelirinin yüzde 15’ine denk gelen yaklaşık 100 milyar dolarlık müthiş bir bütçe açığı veren Suudi Arabistan’ın başı ekonomik olarak dertte. 2014 Ağustos ayında 746 milyar dolar olan döviz rezervi, bir buçuk yılda 587 milyar dolara gerilemiş durumda. Petrol gelirleri düşen, devasa bir bütçe açığı vererek hızla rezerv eriten ülkenin, şimdi politik alanda da ABD ile başı dertte.

ABD Kongresi’nin 11 Eylül 2001 saldırıları ile ilgili soruşturmasının 28 sayfalık sonuç bölümünde ABD’de yaşayan Suudi yetkililerinin parmağı olduğu yönünde kamuoyuna sızan bilgiler, saldırılarda yakınlarını kaybedenleri harekete geçiriyor. Aileler Suudi kraliyet ailesi mensuplarını, yetkilileri ve bankaları yargı önüne taşımak istiyorlar. Ancak engel, 1976’daki yasayla sağlanan diplomatik dokunulmazlıklar. Bu yüzden, Senato’ya getirilen tasarı ile bu dokunulmazlık kaldırılmak isteniyor; terörizm bağlantılı suçlar istisna edilsin diye.

ABD yönetimi buna engel olmak istese de, Suudiler için kayda değer bir risk.

Bu yüzden, nisan ayında ortaya çıktı ki Suudiler ABD yönetimini sıkıştırıyor; ‘eğer bu yasa geçerse ABD varlıklarına yatırılmış 750 milyar dolarlık varlıklarımızı satarız’.

ABD örtüyü kaldırıyor

Suudi Arabistan’ın bu varlıklarının önemli bir kısmının ABD Hazine tahvilleri olduğu düşünülüyordu. Ama miktarı bilinmiyordu. Çünkü ABD, 40 yıldır bu bilgileri saklıyordu.

Bloomberg Haber’in ABD’deki bilgi edinme yasalarına dayanarak talep etmesi üzerine, ABD Hazinesi Suudi Arabistan’ın 116.8 milyar dolarlık ABD hükümet tahvilini ortaya serdi. Bloomberg, daha önce, ‘petrol ihracatçısı ülkeler’ grubu altında topluca yayımlanan bu bilgilerin saklanmasının nedenini, 70’li yıllardaki petrol krizleri sırasında Suudi hükümetini kollama amaçlı olduğunu yazıyor.

ABD Suudilerin restini görmüş oldu.

Öte yandan bu bilginin açığa çıkması, katı şeriat hükümleri uygulayan bir ülkenin faizli varlıklara parasını yatırdığını da ayrıca tescilledi.

Ortaya çıkan verilere göre; Suudi Arabistan’ın ABD tahvili varlıklarını 90’lı yıllarda 20 milyar dolar civarında tuttuğu, 2004 sonrasında petrol fiyatlarının artmasıyla 2008’de 70 milyar dolara çıktığı, 2013 sonrasında da 100 milyar doları geçtiği gözleniyor.

Açıklanan sayılardaki cari stok miktarının Suudi Arabistan’ın ABD’yi sıkıştıracak kadar yüksek olmadığı dillendiriliyor. Oysa ki şirketler, bankalar ya da ülkeler farklı merkezlerde de bu tahvilleri tutabiliyorlar. Belçika, İsviçre, Lüksemburg gibi merkezlerde de saklama hizmeti alabiliyorlar. Bu da ABD Hazinesi’ndeki kayıtlara, o ülkelere aitmiş gibi yansıyabiliyor. İran’a ambargo ve mali kısıtlamalar örneği gösterdi ki; politik olarak başı belaya giren ülkenin parası da bloke oluyor, nefes aldırılmıyor. Bu yüzden paranın kime ait olduğu belli olmayacak biçimde, farklı bir ülkede tutmak günü geldiğinde işe yarayabiliyor.

Suudilerin rezervlerinin azaldığı 2014-2016 arasında, ABD’deki tahvil varlıklarını 92 milyar dolardan 124 milyar dolara kadar yükseltmesi, tek hesabın ABD’de olmadığı fikrine de destek veriyor.

Belçika’nın 153, İsviçre’nin 230, Lüksemburg’un ise 220 milyar dolar tahvil tutması, bu ülkelerin ‘misafir ettiği’ paraların da işareti. Hatta bugünlerde gündemde olan paravan şirket cennetlerinden Cayman Adaları’nın, 265 milyar dolarlık tahvil varlığı ile üçüncü sırada olması da kayda değer.
Suudilerin ABD’ye hasar vermek için satış yapması en başta kendilerini vurur; satacağı varlığın değerini yani rezerv değerlerini düşürür. ABD’nin aba altından ortaya sürdüğü bilgi bunu anlatıyor; hem yüksek değil, olsa bile zararı kendine olur demek bu.

ABD’de, yerleşik olmayanlara ait 6.3 trilyon dolarlık bir hükümet tahvili hesabı var. Bunun 4.1 trilyon dolarlık bölümü, resmi döviz rezervi olarak tutan çeşitli ülke merkez bankaları ya da hazinelerine ait. İlk sıradaki Çin, 1.2 trilyon dolarlık tahvil tutuyor. Türkiye ise 52.9 milyar dolarlık tahville 24. sırada.
Türkiye’nin 2015 Mart ayındaki 76.2 milyar dolarlık varlığını, 2016 Mart ayına gelindiğinde 23 milyar dolar azaltması dikkat çekiyor. Zira aynı dönemde döviz rezervleri sadece 8 milyar dolar azaldı.