27 Ağustos 2012 15:25
Estetik cerrahi uzmanı Operatör Doktor Ziya Şaylan, “Meme kanserinin bir nedeni de sutyen!.. Sutyen kullanılmaması, meme kanseri riskini azaltıyor. Fiji Adaları’nda kadınlar sutyen giymiyor ve meme kanseri Amerika’dan 14 defa daha az görülüyor" dedi.
Şaylan bu açıklamaları Neşe Düzel’e yaptı. Taraf'ta yayımlanan söyleşi şöyle:
İnsanlar yaşlı görünmekten mi daha çok korkuyorlar yoksa çirkin görünmekten mi?
Yaşlı görünmekten çok korkuyorlar ve bize bunun için geliyorlar. Oysa en kötüsü yaşlılık değil, mutsuzluktur.
Niye?
Çünkü insan mutsuz olunca yaşlı ve çirkin görünür. Neşeli olduğunda ise genç görünür. Gençlik tamamen mutluluk hormonuyla ilgili bir şeydir. İnsan kendini mutlu hissedince duruşu, yürüyüşü, oturuşu, yaşam tarzı değişir. İşte biz bunu sağlamaya çalışıyoruz.
Peki, insanlar yaşlılığın etkilerini mi, yoksa kendilerinde çirkin bulduklarını mı daha çok değiştirmek istiyorlar?
Yaşlılığın etkilerini gidermeye geliyorlar bize. Çünkü artık çirkin ve güzel diye bir ayırım kalmadı. Bakımla güzel görünebiliyorsunuz. Mühim olan yaşlı olmayacaksınız, genç olacaksınız! Mesela emeklilik yaşının uzaması estetik sektörünü çok etkiledi.
Nasıl etkiledi?
Bu, şu demektir. Artık 65 yaştan sonra da fit ve genç olmak zorundasınız. Bu konuda araştırmalar var. Bir dükkâna bir tarafa genç ve güzel insanları, bir tarafa da yaşlıları ve çirkinleri koyuyorlar. İnsanlar alışverişte gence ve güzele gidiyor. Yaşlıya, şişmana gitmiyor. Hayat acı ve gaddar. Genç ve güzel görünmek, iş hayatında başarılı olmanın bir şartı hâline geldi. Bu yüzden insanlar zamanı durdurmak istiyorlar ve estetik yaptırıyorlar.
Estetik yaptırmaya en çok hangi yaş grubu geliyor?
55 ile 70 yaş arası geliyor. Gençlere burnu ve kulakları ufaltmak, dudak büyütmek, gıdıyı aldırmak yetiyor. Mesela göğüsler de artık ufalıyor. Tekrar ufak göğüs moda oluyor. Versace’nin son defilesinde göğüsler dümdüzdü.
Güzelliğin ölçüsü modaya göre değişiyor mu?
Evet. Güzelliğin ölçüsü life style dediğimiz yaşam tarzına, modaya göre değişiyor. Artık yaşam tarzı “fit olmak” oldu. Her gün spor salonuna giden, beş altı saat spor yapan, hafta sonları paraşütle atlayan birinin göğüsleri ufak olmalı. Kadınlar şimdi daha ufak göğüs istiyorlar. Eskiden Pamela Anderson’ın göğüslerini istiyorlardı.
Şimdi kiminkini istiyorlar?
Şimdi Angelina Jolie’ninkini istiyorlar. Protez boyutları ufaldı. Eskiden D ve E ölçüsünü isterken şimdi B ve C ölçüsü yetiyor. Geçmişte yaptırdıkları o büyük göğüsleri şimdi ufaltıyorlar. Bir de doğuştan büyük olan göğüsün problemi de büyük oluyor. Ağırlık yapıyor, boyun gidiyor, kemiklerde çarpıklıklar, kamburluk başlıyor. Büyük göğüslerde daha çok meme dokusu olduğu için daha çok kanser gözüküyor.
Güzelliğin, estetik cerrahları için bir ölçüsü var mı peki?
Var. Altın üçgen oranı var. Leonardo da Vinci 400 sene önce keşfetmiş bunu. Yüzün formülü altın üçgendir. Yüzün üçte biri alın, üçte biri burun, içte biri de çene olacak. Burnu üçte bire göre yapacaksın. Uzun ya da kısa yapmayacaksın. Bugün en büyük problem çene.
Niye?
İnsanlar evrim içindeler ve çene ufalıyor. Çünkü eti artık parçalamıyoruz, ısırmıyoruz. Köfte olarak yiyoruz. Gıdaları yumuşak olarak alıyoruz. Isırma olmadığından dolayı çene ufalıyor ve altın üçgen bozuluyor. Ufak çene güzel değildir. Büyük olmayan bir burun bile ufak çene nedeniyle büyük görünür. Bu yüzden ben burunu ufaltacağıma, çeneyi ameliyatsız olarak dolguyla biraz büyütüyorum Zaten bir işi mükemmel yapan detaylardır.
Türkiye’de insanlarda en büyük orantısızlık nedir?
İnsanların irsi olarak kafaları çok büyük. Benim de kafam büyüktür. İnsanların yüz kısmı daha büyük burada. Kalçaları geniş, bacakları kısa ve yere yakın. Bütün bunlar oranı bozuyor.
İnsanlar en çok nerelerini değiştirmek istiyorlar?
Yaş gruplarına göre değişiyor bu. 55-70 yaş arasında yüz gelir. 30-50 yaş arası memedir. 20-40 yaş arası burundur. 55’ten sonra yüz germeler başlar. Çünkü cilt elastik değildir, sarkmalar başlamıştır artık.
Siz boyun ve yüz germe konusunda dünyaca kabul edilmiş buluşları olan bir cerrahsınız. İnsanlar operasyondan sonra memnun kalıyorlar mı yoksa yaptıklarına pişman mı oluyorlar?
Pişman da oluyorlar. Çünkü insanların ne hissedecekleri tamamen beklentilerine bağlıdır. Kendi vücudunu beğenmeyen bir insan mutlu olmaz. Bütün ruhsal kötülüğünü burnuna yansıtır. Burnunun şeklini beğenmez, burnu güzel olsaydı mutlu olacağını zanneder. Burnu yapılır. Mutlu olmadığı için bu kez kulağına takar. Kulağı yapılır, başka bir yerini hedef topu seçer. Çok var böyle insan. Lady Macbeth gibi bunlar... İç huzursuzluğunu, ellerindeki kirler zannediyorlar. Bu insanları önce bir psikiyatriste göndermeniz lazım... İnsanların önce kendi vücudunu beğenmesi, sevmesi lazım.
Vücudunu, kendini beğenen niye estetik doktoruna gelsin peki?
Az bir şeyden dolayı gelmesin zaten. Sadece aşırılar gelsin. Vücudu sarkıyorsa gelsin. Ama ufacık bir kırışık yüzünden bize gelenler var. Bu kırışığa bile tahammül edemiyor. Bizde kadınlar sürekli vücudunu düzeltmek istiyor. Türk kadınlarında vücudunu düzeltme arzusu Avrupalı kadınlardan çok daha fazla. Türk kadını gerçekçi değil. Bizden imkânsız şeyler isteyebiliyor.
Bir estetik doktorundan gerçek dışı neler isteyebiliyorlar?
Mesela kaburgasını çıkartıp belini incelttiriyor. Türkiye’de doktorlar böyle çılgın ameliyatlar yapıyorlar. O ameliyatta sinir kesiliyor ve hayat boyu ağrı olabiliyor, ciğeri parçalanabiliyor. Kadın ince bel istiyor diye doktor ameliyat yapmak zorunda değil. Doktor uyaracak. Her ameliyatın riski var. Mesela boy uzatma ameliyatı çok isteniyor. Sevdiği kız daha uzun boylu diye boyumu uzat diye gelenler var bana. Boy uzatma çok zor bir ameliyat. Kemiği kesiyorsunuz, hasta yedi ay demir kafeste yaşıyor. Yanlış ameliyatlar bunlar. Çok gerekmedikçe yapılmaması lazım.
Estetik operasyon, insanları doğal bir şekilde değiştirebilir mi?
Estetik operasyonun zaten doğal olması lazım. Ama bazı hastalar doğal olmasını istemezler, aşırı yapılmış yüz isterler. Ameliyat olmak belirli bir sınıfa dâhil olduğunu, belli bir paraya sahip olduğunu göstermektir. Erkeğin nasıl Jaguar arabası varsa, kadının da ameliyatlı bir yüzü olur. Kadının da yatırımı bu ameliyattır. Bu yüzden bunlar estetik ameliyatı doğal yapan doktorlara gitmezler.
Kime giderler?
Onların doktorları ayrıdır. Doğal olmayan ameliyatlar, aslında Batı kıyısı ameliyatlarıdır. Los Angeles’ta, Hollywood’da aşırı germe yapılır. Hastanın ameliyat olduğu anlaşılır. Ama herkes ameliyat olduğunu anlasa bile kadınlar ameliyat olduklarını inkâr ederler. Geçenlerde bir ünlü artistimizin yanına oturdum. Bütün dikişleri gözüküyordu ama o, “ben hayatımda estetik ameliyatı olmadım” diyordu.
Doğal olan ameliyatlar gençleştirmez mi?
Yerçekimi devam ettiği için bunların dört, beş senede bir tekrarlanması lazım. Doğal olmayanlar daha uzun süreli oluyor tabii. Kadın 10, 15 yıl öyle dolaşıyor. Türkiye’de meşhur ailelerde böyle bir sürü gerilmiş maskeli yüzler var. Bu kadınların hepsi birbirine benziyor. Bir de yüzlerine silikon sıkıyorlar ve aslan yüzlü oluyorlar. Çünkü silikon zamanla büyüyor. Bir sıkıyorsunuz, beş oluyor. Geçmişte silikon çok kullanıldı. Bu yüzden yüzler çok büyüdü. Silikonun yüzden ve göğüsten alınması çok zor.
Kadınlar dudaklarına ne yapıyorlar peki?
En çok dolgu yaptırıyorlar. Dudağın bir felsefesi vardır. Alt dudak seksidir, üst dudak güçtür. Vamp kadınlar alt dudağı, iş kadınları da üst dudağı büyük isterler. Bir dönem Güney Amerikalılar gelmişler, silikonları Amerikalı kadınlara mutfakta bile sıkmışlar. Amerikalılar buna ördekgagası diyorlar. Dudaktan bu silikonu birer birer çıkartıyorsunuz ama her seferinde iz kalıyor. Ben neler neler gördüm burada. Su içemeyen, konuşamayan hastalar var. Dudak, silikon yüzünden taş gibi sertleşmiş. Ağızlarını büzemiyorlar, o, u diyemiyorlar. Doktorlar bu kadınlara dudaklarının silikonla büyüyeceğini söylemişler ama sertleşeceğini söylememişler
Botoks nedir?
Botoks harika bir ilaç. Botoks çok kuvvetli bir gıda zehri. Saddam’ın elinde on kilo var dediler ama bulamadılar. On kilosu bütün dünyayı ortadan kaldırırdı. Bu kuvvetli zehir sulandırılıyor ve adaleye sıkılıyor. Botoks, kaslardaki iletimi bozuyor. Beyinden gelen bir emir adaleye gidemiyor ve dolayısıyla adale kasılamıyor. Bu, geçici bir durum. Botoks’un etkisi bir süre sonra geçiyor. Botoks, yorgun görüntüyü yok eder, insanı dinç ve dinlenmiş gösterir.
Nasıl beceriyor bunu?
Yüzde her hareket için iki adale vardır. Biri aşağı, biri de yukarı çeker. Aşağı çekeni Botoks’la iptal ederseniz, yüz yukarı çekilir. Alın, gözler yukarı çıkar. Bütün mesele budur. Ama hatalı ve aşırı yapılırsa donuk yüzler ortaya çıkar. Zaten estetiğin azı iyidir. Azı karardır.
Botoks’un uzun vadede etkileri neler?
Botoks çok güvenli bir madde. Bir defada yapılan miktarın 50 misli yaparsanız olumsuz etki çıkabilir. Ağız uyuşabilir, konuşma bozukluğu, solunum felci olabilir. Amerika’da bir doktor kendisine yüz şişe yaptı ve solunum felci oldu. Üç hafta makineye bağladılar, ancak o zaman ilacın tesiri geçti ve düzeldi.
Peki, estetik operasyonlar kalıcı sonuçlar doğuruyor mu?
Hatalar oluşturuyor. Şunu unutmamak lazım. Her ameliyat kalıcıdır. Bıçakla kesildiğinizde kalıcı bir yara alırsınız ve bunun izi kalır. Zaten bu yüzden ameliyatlardan uzaklaşmaya çalışıyoruz biz. Yaşım ilerledikçe ameliyatlara karşı duruma geldim ben. İki Yüzlü Estetik kitabımda da bu mesajı vermeye çalıştım.
Ameliyat yerine ne öneriyorsunuz?
Artık esas olay ameliyat yerine kök hücrede. Uzun vadede her şey ameliyatla değil, biyolojiyle olacak. Estetik müdahale artık organ seviyesinden hücre seviyesine iniyor. Ameliyatlar giderek azalıyor. İleride estetik operasyonlara lüzum kalmayacak. 50 sene sonra ameliyat olmayacak. Ameliyatların oranı yüzde 3’e düşecek. Zaten 2000 yılından beri estetik ameliyatların oranı azalıyor. İnsanlar ameliyattan kaçıyor. Bugün güzellik tedavilerinin yüzde 24’ünü ameliyatlar oluşturuyor. Geri kalan 76, ameliyatsız yöntemlerle yapılıyor. Kadınlar artık komplikasyon istemiyor.
Komplikasyonsuz ameliyat olmaz mı?
Ameliyat komplikasyon demektir. Ameliyatın geri dönüşü yoktur. Bir yeriniz kesildi mi, sinir parçalandı mı, yüzünüz çarpıldı mı, kalacak demektir o. Hastalar bu yüzden ameliyat istemiyorlar artık. Zaten piyasaya da devamlı yeni makineler çıkıyor. Bir süre sonra estetik müdahaleyi insanlar evlerinde kendileri yapacak. Amerika’da başladı bu. Germe aletlerinin ev tipleri çıkmaya başladı. Mesela Gilette firması ev için lazerler üretti. Lazerle koltukaltı tüylerinizi alacaksınız. Yüzünüze radyo frekansınızı her gün kendiniz yapacaksınız ve yüzünüzü gereceksiniz.
En çok hangi ameliyatta kötü ve kalıcı sonuç yaşanıyor?
En çok burunda kötü sonuç yaşanıyor. Burun çok nankör bir organdır. Çünkü deri ve kemiktir, yağ dokusu yoktur. Bu yüzden hataları hemen gösterir. Her burun ameliyatında mutlaka bir çarpıklık olur. Bir de burun ufaltırken içerideki hava deliklerini de ufaltırsınız. Burun ameliyatından sonra hasta yüzde 80 nefes alamaz. Nefes alamazsanız yorgunluk başlar. Beyine az oksijen gider, beyin beslenemez. Yorgun düşersiniz, televizyon karşısında uyursunuz. Burunun içinin bozulmaması lazım. Burunu çok ufaltmayacaksınız. Burunu ufaltacağınıza çeneyi ve elmacık kemiklerini büyüteceksiniz.
Operasyonla insanlar ne kadar gençleşebilir?
Beş on sene mutlaka gider. Ama 70 yaşındaki kadın 50 yaşındaki hâline dönemez.
Estetik operasyon tehlikeli mi?
Her ameliyat tehlikelidir. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, her ameliyat bir vücut yaralamadır ve estetik ameliyatlar gerekli olmayan, keyfî ameliyatlardır. Yeni yapılan bir araştırmaya göre, doktorlar hastalarına genel anestezi yapıyorlar ama, kendileri lokal anesteziyle ameliyat oluyorlar. Öyle ki, doktorların yüzde 86’sı lokal anesteziyle ameliyat olmak istiyor. Çünkü ameliyattan sonra ortaya çıkan komplikasyonların yüzde 60-70’i narkoza bağlı olarak yaşanıyor. Tansiyon düşüyor, çıkıyor, kanamalar oluyor, pıhtı atıyor...
Estetik ameliyatlar bitecek dediniz. Gençleşmek için ne yapılacak?
30-40 sene sonra insanlara damardan gençlik hormonları vereceğiz. Sadece yüz değil vücut da gençleşecek. İnsanın cildi ve kalbi gençleşecek, gözleri daha iyi görecek, şeker ortadan kalkacak. Büyüme hormonları ve kök hücre sayesinde artık kırışıklıklar geri gelmeyecek. Mesela meme kanseri romatizma gibi bir hastalık olacak. Kitle oluştu mu hapınızı alacaksınız ve geçecek. MS, şeker hastalığı ve meme dâhil bir sürü kanser, virüslerle ve gen teknolojisiyle tedavi edilecek. Meme kanserinin sebebi bulunacak.
Türkiye’de en yaygın kanser türü hangisi?
Kadınlarda meme ve rahim kanseri. Erkeklerde akciğer ve pankreas kanseri. Meme kanseri en çok 45 yaştan sonra görülüyor. Meme kanserinin kontrolü çok önemli. Batı’daki rakamlara göre, kadınların yüzde 80’inin hayatının bir döneminde göğsünde bir kitle olacak. Her altı kadından biri meme kanserini yaşayacak. Hipokrat bundan üç bin sene önce, “Hastalıklar, Allah’ın cezası değildir. Hastalıkları biz kendimiz yaparız” demiş.
Meme kanserini kadınlar kendileri nasıl yapıyorlar?
Meme kanserinin bir sürü nedeni var. Bunlardan bazıları mekanik. Mesela sutyenler çok önemli... Sutyen çok sıkı ve dar olduğunda toksinler boşalamıyor, lenf bezlerine gidemiyor. Kadın meme kanseri olabiliyor. Sutyen kullanılmaması meme kanseri riskini azaltıyor. Mesela Fiji Adaları’nda kadınlar sutyen giymiyor ve meme kanseri Amerika’dan 14 defa daha az görülüyor. İnsanlar yaşam tarzlarıyla, beslenme biçimleriyle ve giydikleri elbiselerle, kendilerini öldürüyorlar. Mesela kravat çok sıkınca kafaya basınç artıyor ve beyin kanamaları daha fazla yaşanıyor. Çok sıkı takılan kemerlerde de safra boşalamıyor. Mesela jartiyerler de bacaklardaki damarları tıkıyor. Mesela süt içmek...
Nasıl? Süt de mi tehlikeli?
Süt kanserojen bir maddedir. Erkeklerde prostat kanseri, kadınlarda meme ve yumurtalık kanseri yapıyor. Doğada büyüme çağı dışında hiç bir canlı süt içmiyor. Bir tek biz içiyoruz ve bu yüzden hasta oluyoruz. İnsanı en çok yaşlandıran unsur sütteki laktatlardır. Eğer süt içecekseniz laktatı alınmış süt için. Laktatı alınmış olan süt kanser yapmıyor.
Yaşam tarzı insanları gençleştirebiliyor mu peki?
Orada genetik de devreye giriyor. Bazı ırklar çabuk yaşlanıyor. Mesela derisi kalın olduğu için Anadolu insanı çabuk yaşlanıyor, çöküyor. Çünkü kalın deride derin kırışıklıklar oluyor. İnce deri daha makbuldür. Avrupalının cildi ince derilidir. Ondaki kırışıklıklar lazerle düzeltilebilir ama kalın derili insana ameliyat yapmak ve kırışıklıkları doldurmak gerekir.
Erkekler en çok ne istiyor?
Gıdı aldırıyorlar, göğüs küçültüyorlar, göz kapaklarını kaldırıyorlar. Erkeklerde göğüs küçültme çok yaygın. Ama kadınlardan farklı olarak erkekler ellerinde fotoğrafla gelmiyorlar. Onların benzemek istedikleri idolleri yok. Kadınlar ise ellerinde fotoğrafla geliyorlar. Kadının benzemek istediği kişiler dönem dönem değişiyor. Şu anda Angelina Jolie olmak istiyorlar. Onun dudaklarını, gözlerini istiyorlar.
İnsanlar vücutlarını mı yoksa yüzlerini mi daha çok değiştiriyor?
Yazın vücutlarını, kışın yüzlerini değiştiriyorlar. Çok eski usuldür bu. Kadın, yazın soyununca vücudunu fark eder, kışın ise yüzüyle idare eder. Bu yüzden biz yazın vücut, kışın da yüz yaparız. Eskiden kalçaları yükseltmek için protez koyuyorduk. Şimdi özel makineler var. Aletli sporla bacak adalelerini büyütüyorsunuz ve böylece sarkan bölgeleri düzeltebiliyorsunuz. Mesela sporla kol adalelerini, bacak adalelerini büyütüp sarkmaları azaltabiliyorsunuz. Bu arada cerrah da yağ alıp, dokuyu biraz gerdi mi, vücuttaki sarkmalar yüzde 40-50 düzeliyor.
Peki, selülitler sporla düzelir mi?
Selülidin çaresi yok. Selülit bir hastalıktır ve iyileşmesi imkânsızdır. Makinelerle düzeleceği yalandır. Dört, beş ay sonra tekrar geri gelir. Selülit yumuşak dokunun romatizmasıdır. Bağışıklık sisteminin hastalığıdır ve beslenmeyle de ilgilidir. Çok kahve ve çay içince çok fazla gözükür.
Estetik ameliyatlar arasında en tehlikelisi hangisi?
Bilmeyen doktorun yaptığı ameliyat tehlikelidir. Bu durumda göz kapağı kaldırma da, karın germe de öldürebilir.
İnsanlara estetik ameliyatlar hakkında ne önerirsiniz?
Birden fazla doktora gitsinler. İki, üç doktoru dinledikten sonra kararlarını versinler. Bir de doktorlara, onların eski hastalarıyla görüşmek istediklerini söylesinler. Doktorların yaptıkları işleri görmeye çalışsınlar, eski hastalarıyla konuşsunlar. Altı ay sonra değil, iki sene sonra ameliyatın ne olduğuna baksınlar.
Yaptığınızdan pişman olduğunuz ameliyatlar var mı?
Var. Bazı dolgu maddelerini kullandım, çok kötü sonuçlar verdi. Hastanın yüzünde bayağı izler kaldı. Benim başıma gelen başka doktorların başına gelmesin diye bunu yayımladım ve Amerika’da anlattım. Bakın... Estetik milyarlık bir sektör. Sadece Almanya’da senede on milyar avro kremlere harcanıyor. Nasıl büyük bir pazar bu düşünün.
Pahalı krem daha mı iyidir, etkilidir?
Pahalı kremde pakete ödüyorsunuz. Pahalı kremin içinde bulunan maddelerin çoğu cilde girmiyor. Bu yüzden pahalı krem kullanmak şart değil. Önemli olan krem kullanmanızdır. Çünkü krem nemlendiricidir ve kremi yüzünüze sürerken masaj yapıyorsunuz. Masaj dolaşımı artırıyor ve krem cildinizi nemlendiriyor. Cilt kırışmaya 20 yaşında başlar. 20 yaşından itibaren cildi devamlı kremlemeniz, nemlendirmeniz lazım. Bol su içmeniz ve masajla kan dolaşımınızı arttırmanız lazım. Ayrıca uyku da çok mühim.
Sağlıklı bir cilt için günde kaç saat uyumalı?
Her gün sekiz saat uyumanız lazım. Yüz gece yenileniyor. Genç görünmek için homojen cilt çok önemlidir. Homojen cilt, sarkmadan çok daha önemlidir. Cildin rengi canlı olacak ve ciltte leke olmayacak. Cilt nemli olacak. Çünkü kuruyan cilt kendini besleyemez. Cildinize su lazım ki kendisini gençleştirebilsin. Bu yüzden mutlaka nemlendirici bir krem kullanmak gerekir.
NEDEN ZİYA ŞAYLAN
İzin dönüşü bulduğum Türkiye, kimsenin bulmak istemeyeceği bir Türkiye oldu. Her yanda kan ve ölüm var. Ülkede baskı, sıkışıklık ve çözümsüzlük duygusu artıyor. Sorunları çözmemekte ısrar etmemiz, sorunları sürekli büyütüyor. Bu durum da hepimizi yoruyor. İnsanda saklanma isteği uyandırıyor. Ben, yeniden gündeme alışıp, acıların içine girmeden önce insanoğlunun yaratıldığından beri yaşadığı yaşlanma ve güzelleşme dertlerinin içine saklanmak istedim. Güzel görünme ve gençleşme isteğinin yarattığı dertlere, çözümlere bir baktım. Ülkemiz yerine bu hafta da bedenimizin dertlerine eğilelim dedim. Otuz iki yıl Almanya’da cerrahlık yapan ve estetik ameliyatlarını 2006’den beri Türkiye’de sürdüren ve estetik cerrahide dünyaca kabul görmüş buluşları olan Op. Dr. Ziya Şaylan ile konuştum. Doğrusu çok da değişik ve uyarıcı gerçekler öğrendim. Dr. Ziya Şaylan’ın estetikte her şeyin güzel olmadığını, her şeyin yolunda gitmediğini ortaya koyan, estetik müdahalelerin ve ameliyatların karanlık yanlarını da anlatan İki Yüzlü Estetik isimli kitabı bir süre önce Doğan Kitap’tan yayımlandı.
© Tüm hakları saklıdır.