Dünya
Deutsche Welle

Suskunluğunu bozacak mı?

NSU davasının baş sanığı Beate Zschäpe iki buçuk yıllık suskunluğun ardından ilk kez yazılı ifade verecek. Zschäpe'nin mahkemenin sorularını bizzat yanıtlayıp yanıtlamayacağı ise belirsizliğini koruyor.

07 Aralık 2015 17:26

Tutuklandığı 8 Kasım 2011 tarihinden bu yana susan Beate Zschäpe sessizliğini bozacak mı? NSU davasının baş sanığı Zschäpe’nin avukatı Mathias Grasel, Zschäpe’nin kendisinin konuşmak istemediğini, ifadesini onun adına kendisinin okuyacağını açıkladı. Grasel, ifadenin okunmasının bir ila bir buçuk saat süreceğini söyledi. Ardından önce mahkeme sorular yöneltecek. Grasel daha önce yaptığı bir açıklamada sorulara yanıt verileceğini belirtmiş, ancak bu işi Zschäpe’nin mi yoksa kendisinin mi yapacağı sorusunu açıkta bırakmıştı. Mahkeme dışında Federal Savcılık, NSU kurbanlarının yakınlarını temsil eden müdahil avukatlar ve diğer dört sanığın da soru sorma hakkı bulunuyor.

Kurban yakınları davanın başlamasından iki buçuk yıl sonra pek çok soruya hala yanıt bulabilmiş değil. Zschäpe ve dört sanığa karşı 2013 yılı mayıs ayında başlayan yargı sürecinde şimdiye kadar yaklaşık 250 duruşma yapıldı, 500 tanık dinlendi. Ancak faillerin kurbanlarını neye göre ve nasıl seçtiğine dair sorular açıkta kaldı. Sekizi Türk biri Yunan, dokuz erkek kurban, günlük işleri sırasında öldürüldü. NSU’nun bilinen son cinayeti ise Heilbronn kentinde bir Alman kadın polis memuruna yönelikti. Polisin yanındaki meslektaşı olayda ağır yaralandı. Kurbanların seçimi tesadüf müydü, yoksa planlanmış mıydı, hala bilinmiyor.

Cinayetlerin ardından polisin aşırı sağ bağlantısı aramak yerine kurbanların mafya bağlantıları olup olmadığını araştırması, yakınlarının fail olarak zan altında bırakılması büyük tepki çekmişti.

İç istihbarat bağlantısı

Baş sanık Beate Zschäpe, Uwe Mundlos ve Uwe Böhnhardt ile birlikte 13 yıl boyunca sahte isimle yaşadı. Son adresleri Saksonya eyaletindeki Zwickau kentiydi. Üçlünün radikalleşmesi, aşırı sağcı Heimatschutz Thüringen adlı aşırı sağcı platformda gerçekleşti. Bu platform ise Alman iç istihbarat birimi Anayasayı Koruma Teşkilatı’na bağlantı adamı olarak çalışan bir kişi tarafından yönetiliyordu. Üçlü 1998 yılında izini kaybettirerek kayıplara karıştı, ama bağlantılarını çok iyi bir şekilde sürdürdükleri anlaşılıyor. Dava sürecinde aşırı sağ çevreden çok sayıda tanık dinlendi.

Nürnberg’den iki cinayet kurbanının ailelerini temsil eden müdahil avukatlardan Mehmet Daimagüler, yargı sürecinde ismi saptanabilen 28 destekçi bulunduğunu, sayılarının çok daha yüksek olabileceğini belirtiyor.

Mundlos ve Böhnhardt NSU terörünün baş zanlıları olarak kabul ediliyor. Eisenach’ta 4 Kasım 2011 tarihinde bir banka soyduktan sonra polis onları yanan bir karavanın içinde vurulmuş bir şekilde ölü olarak buldu. İkilinin intihar etmiş olabileceğinden yola çıkılıyor. Federal Savcılık Beate Zschäpe’yi cinayetleri birlikte planlamak, bombalı saldırılar ve banka soygunlarına katılmakla suçluyor. Zschäpe’nin tüm hazırlıklara katıldığı, ancak cinayetlerin sadece birinde olay yeri yakınında bulunduğu düşünülüyor.

Kilit önemdeki yangın

Müdahil avukatlardan Sebastian Scharmer, delillerin durumuna bakıldığında Zschäpe’nin durumunun iyi görünmediğini, vereceği ifadenin hüküm giymesi konusunda pek birşey değiştirmeyeceğini belirtiyor.

Mundlos ve Böhnhardt’ın ölümünün ardından üçlünün Zwickau’da kaldığı evde çıkan yangın da davada kilit rol oynuyor. Detaylar üzerinde yapılan titiz incelemeler sonrasında mahkeme, Zschäpe‘nin delilleri silmek için evi ateşe verdiği ve bu sırada 89 yaşındaki komşu kadının hayatını tehlikeye attığına dair bulgulara ulaştı.

Zschäpe dört gün sonra polise teslim olduğunda çoraplarında benzin izleri ve evde benzin bidonu bulundu, kundaklama öncesindeki internet protokolleri ele geçirildi. Zschäpe’yi yangın sırasında evden koşarak çıkarken gören tanıklar var. Scharmer, kundaklama olayının tek başına durumu gösterdiğini belirtiyor ve ekliyor: Zschäpe birşey bilmiyor olsaydı izleri silmek zorunda da kalmazdı.

Evden çıkan deliller bu kadarla da kalmıyor. Evin enkazında NSU hücresinin faaliyetleriyle ilgili de çok sayıda işarete rastlandı. Çok sayıda silah, cinayet mahallerinin haritaları, NSU terörüyle ilgili gazete küpürleri gibi. Bu küpürler, cinayetlerin üstlenildiği videoda da kullanılmıştı. Ayrıca iki gazete küpürü ile videonun içinde bulunduğu DVD kılıfında da Zschäpe’nin parmak izlerine rastlandı. Cinayet kurbanlarıyla alay eden videonun en az 15 kopyasının Zschäpe tarafından propaganda için çeşitli kişilere gönderildiği anlaşılıyor.

Yardımcıları nerede?

Kurban yakınları, NSU cinayetlerine yardım ve yataklık edenlerin belki yolda yanlarından geçiyor olabileceği şüphesinin verdiği histen son derece rahatsız. NSU kurbanlarından Mehmet Kubaşık’ın kızı Gamze Kubaşık’ın avukatı Sebastian Scharmer, Dortmund’da Mehmet Kubaşık’ın içindeyken vurulduğu bakkal dükkanının, semti bilmeyenler tarafından bulunmasının kolay olmadığına dikkat çekiyor. Bu diğer bazı cinayet mahalleri için de geçerli. Müdahil avukatlardan Mehmet Daimagüler, cinayet mahallerinden çoğunda yardım şebekeleri bulunduğunu düşündüklerini söylüyor.

Daimagüler, failleri Mundlos ve Böhnhardt’a benzemediği için dikkate alınmayan vakalara da dikkat çekiyor ve “Yargı süreci, üç kişiden oluşan izole bir hücre fikrinin, Federal Savcılığın hayal ürünü olduğunu açıkça ortaya koymuştur diye düşünüyorum“ şeklinde konuşuyor.

İstihbarat suskun

Avukat Daimagüler, Alman iç istihbarat birimi Anayasayı Koruma Teşkiatı’nın NSU’nun ortaya çıktığı andan beri etrafına bir duvar ördüğünü belirtiyor. NSU‘nun ortaya çıktığı kasım ayında kağıt imha makinelerinin düğmesine basıldığını kaydeden Daimagüler, bağlantı adamları ve NSU’nun içinden çıktığı Heimatschutz Thüringen platformu ile ilgili belgelerin imha edildiğini belirtiyor.

Müdahil avukatlardan Sebastian Scharmer, NSU üçlüsünün çevresinde 30’u aşkın bağlantı adamının faal olduğunu belirtiyor. Yakınlarını kaybedenler açısından en önemlisi ise, ‘cinayetler önlenebilir miydi‘ sorusu. Scharmer iki bağlantı adamının, NSU üçlüsünün nasıl yakalanabileceğine dair Anayasayı Koruma Teşkilatı’na bilgi verdikleri, ancak hiçbir şey yapılmadığı yönünde işaretler olduğunu belirtiyor.

Anayasayı Koruma Teşkilatı Hessen eyalet birimi çalışanı Andreas T.‘nin mahkemede verdiği ifade, kurban yakınlarını şaşkına çevirmişti. Dokuzuncu cinayetin kurbanı Halit Yozgat’ın öldürüldüğü internet cafe’nin içinde bulunan Andreas T. olay sonrası polisi aramadığı gibi cinayete de tanık olmadığını savunuyor.

Zschäpe'den umut yok

Yakınları cinayete kurban gidenler de, hukukçular da Zschäpe’nin olayı kapsamlı bir şekilde aydınlatacak bir ifade vereceğinden pek umutlu değil. Müdahil avukatlar Zschäpe'nin ifadelerinden büyük beklentilere girilmemesi gerektiği görüşünde.

Tutuklandığından bu yana konuşmayan Zschäpe, şimdiye kadar kurban yakınlarına yönelik herhangi bir empati işareti de vermedi. Duruşma salonunda Zschäpe’ye birkaç metre mesafede oturan avukat Daimagüler, Zschäpe’nin tüm olup bitenleri ilgisiz bir şekilde takip ettiğini belirterek, “Sadece Uwe Mundlos’un otopsi fotoğrafı yanlışlıkla duvara yansıdığında şoke olduğu açıkça görülebiliyordu“ diyor.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle