Antakya esnafı, Suriye'deki olaylar nedeniyle satış yapamadıklarını ve zarar ettiklerini söyledi. Suriye'deki olaylardan önce şehre günde 20-30 otobüsün geldiğini söyleyen çarşı esnafından Nizamettin Aşgar durumdan şikâyetçi.
Milliyet'ten Fehim Genç ve Bünyamin Aygün Antakya'da çarşı esnafıyla görüşerek sıkıntılarını dinledi. milliyet.com.tr'de yayınlanan haberde esnaf, Suriye'deki olayların çarşı ekonomisini nasıl etkilediğini şöyle anlattı:
Antakya çarşısında 48 yıldır konfeksiyon dükkanı işleten Mehmet Açıkgöz,: "Bundan daha fazla işsizlik olamaz. Bırak yabancıyı, kendi insanlarımız ayağını kesti. Acaba bir şey olur mu? Herkes tedirgin, mevzilenme var, tanklar sevkediliyor. Ürdün’den, Lübnan’dan da gelenler vardı. Onların da ayağı kesildi. İşler yüzde 70 geriledi. Günde 1-2 müşteri ancak geliyor. Halep’e yarım saatte, 15 dakikada bir taksi vardı. Suriyeli vatandaşlar, 10 liralık değil 1000-1500 liralık alışveriş yapıyordu. İcabında bir kişi gelir, bir haftalık iş yapardı." şeklinde konuştu.
'Üç aydır yeni mal almıyorum'
Çarşıda dükkanı olan Nizamettin Aşgar, eskiden Suriye’den günde 20-30 otobüs geldiğini söylüyor ve ekliyor: "Her otobüste 40 tane insan olsa, on tanesi bize gelse yeterdi. Olayların bize çok zararı oldu. Çarşı tıklım tıklım doluyordu. Burada satılanlar onların parasına göre daha ucuza geliyordu. Suriye’ye de, bize de geçmiş olsun. Savaştan önce haftada bir Gaziantep’e mal almaya giderdim, üç aydır gitmiyorum."
'Günde 500-600 battaniye satardım'
Eski garajların yanındaki dükkanında battaniye satan Mehmet Ural, “Günde 500-600 battaniye satardım. Bu sene ise bütün senede 500 tane ancak satabildim. Herkes korku içinde, savaş çıkar mı diye. Yerleşenlerin ne parası, ne pulu var. Onların alışverişe hiçbir katkısı yok. Evlere yerleştiler ama çarşı pazara çıkmıyorlar. Sadece gıda maddesi alıyorlar” diyor.
Suriye ile ticaretin durmasından bütün Türkiye’nin etkilendiğini söyleyen Ural, şöyle konuşuyor:
"Bütün Türkiye etkilendi. Biz malı nereden getiriyoruz? İstanbul’dan. biz getirmeyince oradaki imalat da durgunlaştı. İstanbul ve Bursa dışarıya ne kadar mal satsa da bir kısmı buraya geliyordu. Doğrudan ihracatın yanında bizim gibi dolaylı ihracat yapan da vardı."
Hatay kontak kapattı
İstanbul'dan sonra en fazla tır sahibi il Hatay olmasına rağmen ilde 7 bin 600 TIR taşımacılık faaliyeti yapabiliyor. Sınır kapılarının da kapatılmasıyla birlikte nakliyeciler iflasın eşiğine gelerek, TIR'lara satılık tabelası asılmış. Suriye’deki olaylar öncesinde 2 bin 500 lira olan TIR’la nakliye maliyeti, kapıların karayolu geçişine kapanmasıyla birlikte 5-6 bin dolara çıkmış. Sınır kapılarının açık olduğu dönem Ortadoğu’nun çeşitli ülkelerine 8-9 günde ulaşılırken, Ro-Ro seferlerinde bu süre 30 güne çıkmış. Bu nedenle nakliyeciler, Akabe ve Hayfa limanlarına büyük Ro-Ro gemisi konmasını istiyor. Böylece İskenderun ya da Mersin’den Akabe ve Hayfa’ya 18 saatte ulaşmanın da mümkün olabileceğini savunuyorlar.
'Geldiğimiz gibi eve gidiyoruz'
TIR galerisi sahibi Mehmet Oflazoğlu, “TIR’ını satan çok olunca fiyatlar da çok düştü. İkinci elde fiyatlar 25-30 bin lira geriledi. Yeni araçların fiyatı bile 5 - 10 bin lira aşağıda” diyor. Oflazoğlu, satılık TIR’larla kimsenin ilgilenmediğini söyleyerek şöyle devam ediyor:
“Her şirket araç satıyor ama alan yok. Haftalardır geldiğimiz gibi eve gidiyoruz. Sıfır araçların bile fiyatı düştü. 80-82 bin euro’luk araçların fiyatı 76’ya geriledi. İkinci el her araçta piyasa 15-20 bin lira aşağıda. Fiyatı piyasanın 25-27 milyar altında olanlar var.”
Özellikle banka kredisi kullanarak TIR alanların zorda olduğunu ifade eden Oflazoğlu, şöyle konuşuyor:
“Borcu olmayanlar daha iyi durumda. Avrupa ve Irak’a çalışanlar iyi. Ama yeni başlayanlar, krediyle araç alanlar zorda. Arabayı evin önüne bağlasan ayda 1000 dolar masrafı var. Sigortası var, şoför parası var. Yeter ki savaş olmasın, bu sıkıntı giderilir. Savaş olursa herkesin işi gücü bozulur.”
‘Bütün günümüz tavla başında geçiyor'
Alışverişin en yoğun olması gerektiği saatlerde çarşıları dolaştıklarını söyleyen esnaf halkı, dükkanlara kimsenin uğramadığını sıkıntıdan tavla oynayarak vakit geçirdiklerini söylüyorlar.
Sobacılığı bırakıp butik açtığını söyleyen Beçün, eliyle dükkanı gösterip, “Dükkan orada, kapısı açık, uğrayan yok. Tavlayla oyalanıyoruz” diyor. Tavladaki rakibi sobacı Ganim Zelluk da, “Bizim işler Suriye’yle ilgili değil ama iş bizde de yok” diyor.
‘Vatandaşımız da gelmiyor’
Onları izleyen butikçi Ahmet Alıç ise, “Suriyeliler gelmiyor ama bu olaylar nedeniyle kendi insanımız da alışveriş yapmıyor” diye ekliyor. Alıç’ın anlattıkları şöyle: “Sabahtan beri siftah etmedik. Şu an buralar berbat. Suriyeliler çarşıda alışverişi canlandırmıştı. Onları kaybettik zaten, bizim normal vatandaşımız da zor durumda şu anda.”
‘Biz de pansuman tedavisi istiyoruz’
Antakya Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hikmet Çinçin, 6111 sayılı torba yasada yer alan vergi ve kamu alacakları affının Hatay’a uygulanması çağrısında bulundu. Çinçin, “6111 sayılı yasadan yola çıkarak Hatay esnafana sağlanacak bu pansuman tedavilerinin hükümet nezdinde ele alınmasını istiyoruz” dedi.
‘Tel Aviv’e kadar gidelim’
Hikmet Çinçin, “Bizim hayalimiz Suriye’de, Lübnan’da karışıklık değil, bizim hayalimiz Arap - İsrail barışıdır. Arzu ediyoruz ki aracımıza binelim Tel Aviv’e kadar gidelim. Orada malımızı satalım, ticaretimizi, tatilimizi yapalım. Avrupa Birliği projesi böyle bir projedir. Bunu bu bölgede de göreceğimiz umudunu hiçbir zaman kaybetmedim” diyor.
Seferler iptal
Otobüs yazıhanesinin önündeki plastik sandalyede oturan sürücü Nuri Cansoy, Suriye seferlerinin iptal olduğunu belirterek, “Resmen savaş, kim gitmek ister, kim canını tehlikeye atmak ister” diyor.
Savaştan önce otobüsün yanısıra Halep ve Lazkiye’ye taksi de çalışıyormuş. Eski garajın karşısındaki 200 taksi, dolmuş usülüyle kişi başı 50 liraya yolcu taşıyormuş. Taksici Cemal Hacıbey, “Aylardan beri kontak açmadık” diyor. “Şimdi giden olsa kaça götürürsün” diye sorulan soruya, “25 lira” diyor “Ama Cilvegözü’ne kadar!”