14 Mart 2025 21:01
Güncelleme: 14 Mart 2025 21:04
Dalaal Mahna gözyaşları içinde "Tek oğlum, daha 25 yaşındaydı" diyor.
"Oğlumu götürürken bana 'Onu öldüreceğiz ve senin yüreğini yakacağız' dediler."
Bu Dalaal'ın oğlunu son görüşü oldu. Onu götüren silahlı adamlarca vurulduğunu söylüyor.
Mahna, Suriye'de azınlıkta bulunan ve geçen hafta artan mezhep temelli şiddet olaylarında hedef alınan Alevi azınlıktan.
"Herkes oğlumun diyabeti ve anemi hastası olduğunu biliyordu. Geçinmek için elinden geleni yapıyordu."
Dalaal ile ülkenin batısındaki kıyı bölgesinde yer alan Rus hava üssüne sığınan binlerce mülteciyle birlikteyken karşılaştık.
Bir savaş gözlem grubu, 6 Mart'tan bu yana Lazkiye ile komşu Tartus, Hama ve Humus bölgelerinde çoğu Alevi 1400'dan fazla sivilin öldürüldüğünü söylüyor.
Dalaal, bir hafta süren dehşetle ilgili bizimle konuşmaya istekli çok az insandan biriydi.
Şam yönetimi geçen hafta, kendisi de bir Alevi olan ve rejiminde bu mezhebin üyelerine ağırlık veren devrik lider Beşar Esad'a bağlı güçlerin büyüyen isyanına karşılık olarak bölgede operasyon başlattı.
Şiddet olayları, kıyı kasabası Cebele'de 13 güvenlik görevlisinin pusuya düşürülüp, öldürülmesinden sonra arttı.
Sünni İslamcıların liderliğindeki hükümete bağlı silahlı güçler, o saldırıdan sonra özellikle Alevi topluluklarını hedef alan intikam cinayetleri işlemekle suçlanıyor.
BM İnsan Hakları Ofisi'ne göre sonraki dört gün boyunca, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu aileler topluca öldürüldü.
Çarşamba günü bir BM Sözcüsü, şu ana dek 111 sivilin öldürülmesini teyit ettiklerini fakat asıl sayısının çok daha fazla olduğuna inanıldığını söyledi.
Sözcü ayrıca, vakaların birçoğunun yargısız infazlar olduğunu vurguladı.
Otoyolda giderken, mermilerle delik deşik olmuş bir araca rastlıyoruz. İçinde kaç kişinin öldüğü ve kimler oldukları belirsiz.
Fakat bu aracın içinden herhangi bir insanın sağ çıkabileceğini düşünmek zor.
Bu uluslararası yolda "eski rejimin kalıntıları" diye tanımlanan güçlerce düzenlenen saldırı ve Alevilere yönelik intikam cinayetlerinden sonra sukünet sağlanmış ve olayların izleri temizlenmiş.
Fakat Suriye Savunma Bakanlığı'na bağlı güçlerin eşlik ettiği ziyarette onlarca cesedin halen çalılık alanlarda ve toplu mezarlarda olduğuna tanıklık ettik.
BBC'ye konuşan güvenlik kaynakları, Cebele'deki saldırının arkasındaki Esad yanlılarının hepsinin öldürülmediğini söyledi.
Şam yönetimine göre, ülke genelinden çok sayıda güvenlik gücü bölgeye ulaşana dek bu kişiler dağlara sığınmayı başardılar.
Lazkiye kırsalındaki Baniyas'a konuşlandırılan yeni yönetime bağlı askerlerden Mahmud el Haik "Hepsi bu köylerden" diyor.
El Haik "Hepsi bu köprünün üzerinde duruyordu ve herkes olaya karıştı. Hepsi bu topluluklardan ama şimdi bölgeyi terk ettiler" diye anlatıyor.
El Haik'e "Ama ilk saldırıda Baniyas'ın büyük bölümünü kontrol altına almayı başardılar, değil mi?" diye soruyorum.
"İlk iki gün kaos yaşandı" yanıtını veriyor.
"Bölge tam bir kaos içindeydi ama Allah'a şükür kontrolü yeniden ele almayı başardık. İnsanlar evlerine dönmeye başladı ve şimdi bir çoğu diğerlerinin de dönmesine izin verilmesi çağrısı yapıyor."
Bölgedeki bazı köyleri hızlıca turladığımızda, çoğunun terk edilmiş olduğunu görüyoruz.
Mezhep cinayetlerinden korkan bölge sakinleri, bir haftadır açık alanlarda yattıkları dağlara kaçtı.
Baniyas'ın dışındaki bir köyde, evlerini ve dükkanlarını kontrol etmek için sakınarak da olsa bölgeye geri dönen küçük bir grup erkekle karşılaşıyoruz.
Alevi olan Vafık İsmail büyük bir temkin içinde saldırı yaşandığında orada olduğunu söylüyor ama ayrıntıya girmiyor.
"Gerçekten herhangi bir şey açıklayamam. Benim alakam yok. Hiç yok. Yemin ederim ben karışmadım ve asla karışmam da."
"Demek istediğim bu değildi. Yani, burada yaşayan biri olarak neler gördünüz" diyorum.
Yanıtı korkusunu sergiliyor.
"Kardeşim gerçekten herhangi bir şey söyleyemem. Bu kadar. Allah bizi beladan korusun."
Suriye güvenlik güçlerinin kontrolü Lazkiye'nin kırsal kesiminde sona eriyor ve sonra Rusya'nın Hmeimim askeri üssünün sınırları başlıyor.
13 yıl süren iç savaşta Esad güçlerine destek veren Ruslarla koordine olmadan, üssün dış kesimlerine girmeyi başardık.
Binlerce Alevi aile, farklı silahlı güçlerin saldırılarından kaçmak için bu üsse sığındı. Çok zor koşullarda yaşıyorlar.
Dalaal'ın oğlunun öldürülüşünü anlattığı yer de burası. Burada dehşet verici hikayeler halen hafızalarda çok taze.
Ailelerin çoğu en az bir kişiyi kaybetmiş: Bir oğul, bir akraba ya da bir komşu.
Bir başka Alevi kadın "Yaşadıklarımız karşısında uluslararası korumaya ihtiyacımız var. Evimizi bıraktık, her şeyimizi bıraktık, geçim kaynaklarımızı ve buraya geldik" diyor.
Geçen Perşembe günü yaşanan saldırı ve mezhep şiddeti hakkında çok az ayrıntı gün ışığına çıktı.
Esad'ın devrilmesiyle sonuçlanan son isyan hareketine önderlik eden Suriye lideri Ahmed eş Şara da ihmaller yaşandığını kabul etti.
Şara, müttefikleri arasında olsa bile sorumlulardan hesap sorma sözü verdi ve "Adil olmayan bir şekilde herhangi bir kanın dökülmesini kabul etmeyeceğiz" dedi.
Ancak zaten ağır yaralı Suriye'de bu olayların açtığı yaraların kolay iyileşeceğine pek kimse inanmıyor.
© Tüm hakları saklıdır.