Üniversite öğrencisi 22 yaşındaki Şule Çet’in geçen yıl Ankara’da bir plazanın 20. katından düşerek şüpheli bir şekilde yaşamını yitirmesi ile ilgili davanın üçüncü duruşması bugün Ankara 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme duruşmayı 16 Ekim'e erteleyerek sanıklar Çağatay Aksu ve Berk Akand’ın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Duruşmada, Şule Çet’in avukatı Ferhat Gebeş, Şule'nin düşüşünün kişi veya kişilerce atıldığını gösterdiğini anlattı. Sanık Aksu da avukatların senaryo yazdığını iddia etti. Raporda ise Şule'nin tecavüze uğramış olduğu yönünde kanıtlar olduğuna ve ölüm sebebi olarak elle boğulmaya işaret eden bulguların olduğuna yer verildi.
Duruşma öncesi birçok kadın ve sivil toplum kuruluşu davaya destek olmak için Ankara Adliyesi önünde toplandı. Basın açıklamasında, "Kanıtlar ortada olmasına rağmen Şule Çet davasında karşılaştığımız tipik erkek adaletidir" denildi. İkinci duruşmaya Sanık Çağatay Aksu’nun baba İsmail Çet’e “Kızına sahip çıksaydın” sözünün damga vurmuştu.
dokuz8Haber'e konuşan Şule Çet'in babası İsmail Çet, "Devletimizden adalet istiyoruz. Bir an önce adalet yerini bulsun. Sanıkların gereken ağırlaştırılmış müebbet cezasını almasını istiyoruz. Ben kızımın sonuna kadar arkasında olacağım" dedi.
Duruşmaya yoğun bir katılım olduğu belirtilirken 300 kişilik salonda 400'den fazla kişi olduğu ve salona giremeyen insanlar olduğu kaydedildi. Duruşmayı çok sayıda kadın örgütü, gazeteci, yabancı basın, milletvekilleri, baro başkanları ve avukatlar takip ediyor.
Duruşmaya, sanığın “Kızına sahip çıksaydın” sözleri damga vurdu; Şule Çet davasında karar çıkmadı
Verilen uzman mütalaası üzerine ifade vermek üzere Mersin Üniversitesi'nden gelen bilirkişi, Şule'nin tecavüze uğradığı yönünde kanıtların var olduğunu belirtti. Şule'nin tırnaklarından elde edilen DNA'ların bir mücadelenin kanıtı olduğunu ifade eden Bilirkişi Prof. Hakan Kar şunları söyledi:
"Olay yerinde kanıt biyolojik lekeler tespit ettim. Bunun için bir inceleme yapılmasını öneriyorum. Ayrıca Şule'nin boyun kemiğindeki kırık biçimi daha çok elle boğmada görülen bir kırıktır"
Berk Akand'ın avukatı, tırnak altı dokuların incelenmediğini ve sanıklarda hiçbir yaralanma olmadığını söyledi. Bunun üzerine Bilirkişi Kar, raporda inceleme olduğunu belirterek, tırnak altında doku olması için görünür yaralanma olmasına gerek olmadığını ifade etti.
Şule Çet’in avukatı Onur Tatar, Şule Çet'in 9 parmağında erkek DNA'sına, 7 parmağında birden fazla DNA'ya, 2 parmağında da sanık Berk Akad'ın DNA'sına rastlandığını belirtti.
Kar, Şule Çet’in vücudunda yüksekten düşmeye göre, elle boğmada 10 kat daha yüksek oranda görülen bir bulgu olduğunu belirtti. Sanık avukatlarının rapora tepki göstermesi üzerine Prof. Hakan Kar, 120 ayrı düşme vakasının ortalaması alınarak bilimsel çalışmaların yapıldığını ve bu çalışmaların ayrıntılarının raporda yer aldığını ifade etti.
Şule'nin arkadaşı tanık olarak verdiği beyanında Şule'nin doğum gününü öldüğü günden sonraki gün kutlayacaklarını ve plan yaptıklarını belirterek şunları söyledi:
"O gün Çağatay'ın yanına parasını almaya gitmişti. Çağatay'ın ona karşı hisleri olduğunu düşündüğünü bize anlatmıştı. Şule 10 gün önce yeni ev tutmuş. Duvarlarını bile elleri ile boyamıştı. Hiçbir psikolojik sıkıntısı yoktu. Ona Pollyanna derdik. Her şeyi iyiye yorardı."
Sanık Çağatay Aksu ifade veren Çet’in arkadaşına, “Kaba tarif etmek istemiyorum. Tanıklar nasıl getiriliyor? Şule’nin Twitter paylaşımları vardı annesiyle gitmekle ilgili. Annesinin yanına gitmek istemiş olabilir mi” diye sordu. Zehra, “Buna benzer şeyleri ben de paylaştım ama intihar etmedim. İnsanlar bunları paylaşınca intihar etmiş olmuyor. Bunun ruhsal sağlığıyla ilgili alakası yok” dedi. Aksu'nun “Hiç mutlu şiir okumamış mı” demesi üzerine salondan tepki geldi.
Müdahil vekillerinden Onur Tatar "Karşı taraf avukatı, Şule’nin ders notlarından dolayı moralinin bozuk olduğunu söyledi. Biz Şule’nin transkriptini istedik. Şule Çet yaşasaydı mezun olacaktı. Biz de Çağatay Aksu’nun sicil kaydına baktık. Dolandırıcılık ve uyuşturucudan kaynaklı dosyası var. Uyuşturucu nedeniyle tedavisi var" dedi.
Savcı: Sanık avukatları bana ses kaydı dinletmek istedi
Şule Çet dosyasının ilk savcısı Alev Ersan Albuz, "Sanık vekili avukatlar bana geldiler. Şule Çet’in avukatı Umur yıldırım ile ilgili ses kaydı dinletmek istediler. Kabul etmedim. İnternetten yayınlayacaklarını söylediler" dedi
Şule'nin avukatı: Şule'nin düşüşü kişi veya kişilerce atıldığını gösteriyor
Söz alan Şule Çet’in avukatı Ferhat Gebeş şu ifadeleri kullandı:
"Yükselten serbest düşme pozisyonunda 4 metre kat etmesi mümkün değildir, iki seçenek var, ya Şule kendisini ayakları ile itecek ki, Çağatay Aksu ifadesine göre Şule'nin ayakları havada, ikinci seçenek ise atılmış olması. Normal serbest düşme biçiminde bu şekilde olay gelişmez. Kişi veya kişilerce atıldığını gösteriyor. Şule'nin sağ dirseğinin altında kalmış sol ayakkabısı ve ayağında olsaydı bu imkansız olurdu. Sağ ayakkabısı ise 2 metre ilerisinde bulunmuş ayakkabısı. Çoraplarından birisi kayıp ve bunun bir açıklaması yok. Şule'nin üzerinde siyah bir kazak var, Şule düştükten sonra bu kazağın içe katlandığını görüyoruz. Bu durum cinsel saldırı için de delil sağlamaktadır nitekim kazağın sonradan giydirilmeye çalışıldığını düşünüyoruz. Şule atıldı, sol ayakkabısı önceden atıldı, kazağı içe katlandı ve bu düşme ile olamaz."
Sanık Çağatay Aksu: Benim doğaüstü güçlerim mi var?
Gebeş'in ardından konuşan sanık Çağatay Aksu, avukatların 'senaryo yazdığını' iddia ederek, "Hiç şaşırmadım. Benim doğaüstü güçlerim mi var? Dokunmadan nasıl atayım? Ben anlamadım. Tanıklara itibar etmeyin. Yeni senaryo için başarılar dilerim" diye konuştu.
Şule'nin avukatlarına, "Çürütmekten ben yorulmadım ama onlar da üretmekten yorulmadı. 14 ay geçmiş, 14 ay içerisinde kimin oraya gidip gitmediğini belli ki takip etmişler, neye göre eşyaları nereye koyduğuma karar vermişler. Oraya bir ayakkabı fotoğrafı koymuşlar ama nasıl benim ayağımı sığdırmışlar hiç anlamadım" diyerek tepki göstermeye devam eden Sanık Aksu, "İfademin arkasındayım, ivmelendirip atıldı deniliyor, kendi dediğini kendisi duyuyor mu? orada ivmelendirip nasıl atacağız zaten dar bir pencere” dedi.
Şule'nin parasını almaya gittiğine ilişkin iddialara ise Sanık Aksu, "Günlük 120 liraya çalışan bir bayan bu kişiler 1-2 günlük paralarını almaya asla gelmez" şeklinde cevap verdi.
Avukat Umur Yıldırım: Akand, Samsung telefon kullandığını söylüyor ama Huawei marka telefon teslim etmiş
Avukat Umur Yıldırım, Sanık Berk Akand'ın birinci celsede sanıkların telefonlarına el konuldu ama olay günü telefonlarını vermediklerini söyleyerek, "İlk celsede Berk Akand Samsung telefon kullandığını söylüyor ama celsede verilerine göre Huawei marka telefon teslim etmiş. Açık açık delil karartma, mahkemeyi yanıltma vardır. Kayıtlara göre bakıyoruz, 112, 110, 155 hiç bir numara aranmamış. Kurtarmak istiyordum, ama ne yazık ki ne 112 ne 118 ne de 155 i aramış" ifadelerini kullandı.
"Kızına sahip çıksaydın' diyen Çağatay Aksu'nun dışarıdaki kadınların can ve mal güvenliği için tutukluluğunun devamını istiyoruz"
“Bir önceki celsede Berk Akand dedi ki: 'Ben kaçsaydım tırnağımı bulamazdınız.' Bu açık açık kaçma şüphesi yaratır TCK'ya göre ve bu tutuklama devamını gerektirir" diyen Yıldırım, “Çağatay Aksu: 'Kızına sahip çıksaydın" diyen birisi ve bu bir itiraf niteliğindedir, ve içeride de bayağı başarılıymış, dışarıdaki kadınların can ve mal güvenliği için sanıkların tutukluluğunun devamını istiyoruz" dedi.
"Kadın düşmanı"
Sanıkların avukatı İskender Fatih Malkıs'ın, "Gece plazada olduğunu sevgilisi Furkan'a söylememiştir" sözleri üzerine duruşma salonundaki kadınlar, "Kadın düşmanı" diyerek tepki gösterdi. Öte yandan Avukat Makıs, "Vücudunda bulunan ilişki DNA'ları sevgilisi Furkan'a da ait olabilir. Biz tahliye talep ediyoruz" dedi.
Sanık avukatları tutuksuz yargılama talep etti. Duruşmada karar kısmına geçildi. Duruşmaya ara verildi.
Mahkeme, Şule'nin geçmiş dönem raporu uyarınca psikolojik durumu hakkında rapor aldırılmasına, telefon kayıtlarının beklenmesine, DNA tespitine elverişlilik için bilirkişi tespitine, dudak okuma tespitlerinin yapılmasına karar vererek duruşmayı 16 Ekim'e erteledi. Sanıklar Çağatay Aksu ve Berk Akand’ın tutukluluk halinin devamına karar verildi.