Trakya Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Faruk Yorulmaz, her 'sabah aç karna ortalama 1,5 litreye denk gelen altı bardak su içilmesinin birçok hastalıktan kurtaracağı' söylentisinin gerçeği yansıtmadığını açıkladı.
Sağlığı korumak için her konuda olduğu gibi suyun da fazlasından kaçınmak gerektiğini belirten Yorulmaz Zaman gazetesine yaptığı açıklamada, bir kişinin günde 3 litreden fazla su içmesi durumunda, vücudun ihtiyaç fazlası suyu atacağını ve dolayısıyla böbreklerin gereğinden fazla çalışacağını belirtti. Yorulmaz, böbreklerin uzun süre bu yükün altında kalmasının zararlı olduğunu, bu organlarda veya kimi hormonlara bağlı hastalıklarda, fazla suyun birikmesiyle çok ciddi rahatsızlıklar ortaya çıkabileceğine dikkat çekti. Kısa sürede fazla su içilmesiyle ortaya çıkan ve 'su zehirlenmesi' olarak adlandırılan bir rahatsızlık bulunduğunu kaydeden Yorulmaz, "Aşırı su kandaki tuz oranını düşürüyor, buna bağlı olarak beyin hücrelerinde şişmeyle koma hali ve hatta ölüm meydana gelebiliyor." diye konuştu.
Su terapisiyle iyileştirildiği iddia edilen öksürük, baş ağrısı, baş dönmesi, ekşime, düzensiz âdet görme gibi rahatsızlıkların, aslında başka hastalıkların belirtisi olduğunu kaydeden Prof. Dr. Faruk Yorulmaz, söz konusu terapide hastalık sebepleriyle hiç uğraşılmadığını, söylendiği miktarda su içildiğinde kan yapımıyla birçok hastalığın iyileşeceğinin iddia edildiğini belirterek, kanın bağırsak kıvrımlarında değil, kemik iliğinde yapıldığının unutulmaması gerektiğine dikkat çekti. Bu sebeple su terapisinin bilimsel olmaktan son derece uzak olduğunu söyleyen Faruk Yorulmaz, sabahları aç karnına iki bardak ılık ve gün içinde de yeterli miktarda içilen suyun şişmanlığı önleme, cilt kuruluğu ve kırışıklığını engelleme, eklemlerin daha iyi çalışması, balgam söktürme, böbrek taşından koruma, sindirimi kolaylaştırma ve kabızlığı önleme gibi birçok faydasının bilindiğini vurguladı.
Prof. Dr. Yorulmaz, canlı vücudunda her şeyin dengede durmasının bir kural olduğunu söyledi. Yorulmaz'ın verdiği bilgilere göre bu, diğer bütün maddeler için olduğu gibi su için de geçerli. İnsan vücudunda bulunan su miktarı belli ve her gün kaybedilen kadarı yerine konulmak zorunda. Eksilen miktardan daha az veya fazla su içilirse vücut, bu duruma uyum göstermek için bir çaba içine giriyor ve bazı rahatsızlıklar ortaya çıkıyor. Günlük su miktarı da kaybedilen miktara bağlı olarak değişebiliyor. Vücudun su kaybetmesi yüzey alanına, havanın sıcaklığına ve nem durumuna, yapılan işe ya da spora, çalışma ve sağlık durumuna göre farklılık gösteriyor.
Bir insanın günlük içeceği miktarın ortalama 1,5–2 litre olması gerektiğini kaydeden Yorulmaz, "Vücudun kaybettiği kadar suyu yerine koymak esas olmalıdır. İçilen su, mikrop ve zararlı kimyasal maddeler taşımayan, vücut için gerekli maddeleri ise yeterli miktarda bulunduran özellikte olmalıdır. Bu şartlar yerine getirildiğinde su, sağlığımızı geliştiren ve koruyan bir madde olabilecektir. Aksi halde ciddi hastalıklara yol açabilir." şeklinde konuştu.
E-postalar yanlış yönlendiriyor
Birçok kişiye yollanan e-postalarda, "su terapisi" adı verilen bir tedavi yöntemi olduğu söyleniyor. Bu terapinin yüksek tansiyon, romatizma, anemi, genel felç, obezite, kireçlenme, sinüzit, baş dönmesi, baş ağrısı, öksürük, lösemi, astım, rahim kanseri, şeker, böbrek taşı gibi birçok rahatsızlığa çözüm olduğu iddia ediliyor. Deneylerde kabızlığın bir, mide ekşimesinin iki, diyabetin yedi, yüksek tansiyon ve kanserin dört haftada, akciğer vereminin ise üç ayda iyileştiği öne sürülüyor.