Star yazarı Ahmet Kekeç, darbe girişiminin planlayıcısı olduğu öne sürülen Gülen cemaati lideri Fethullah Gülen ile ilgili olarak "Fetullah Gülen, örgütündeki çözülmeleri önlemek için yeni bir tarih attı ortaya: 10 Kasım. Fetullah’ın beklentisi yahut umudu, Amerika-Rusya gerginliğinin bir savaşa dönüşmesi" dedi. "Hem memleketin içine edeceksin, binlerce bağlını zelil duruma düşüreceksin, kasetlerle kumpaslarla milyonlarca insanın hayatını karartacaksın, hem de pis işlerine Peygamberimizi ve Hazreti Yusuf’u alet edeceksin" diyen Kekeç "İnşallah 10 Kasım, 'memleket hasretinin' sona ereceği tarihtir. O tarihte, ellerinde kelepçe, Türkiye’de görmek isteriz seni" ifadesini kullandı.
Ahmet Kekeç'in "10 Kasım’ı bekleyin" başlığıyla yayımlanan (14 Ekim 2016) yazısı şöyle:
Fetullah Gülen, örgütündeki çözülmeleri önlemek için yeni bir tarih attı ortaya: 10 Kasım. Fetullah’ın beklentisi yahut umudu, Amerika-Rusya gerginliğinin bir savaşa dönüşmesi...
Suriye’de karşı karşıya gelen iki süper güç “üçüncü dünya savaşını” başlatacaklar, tarafını belirlemek zorunda kalan Türkiye de haliyle bu savaştan etkilenecek ve bir “kaosa doğru” itilecek.
Bunlar da kaosu fırsat bilip kurtulacaklar...
Bir dönem FETÖ örgütlenmesi içinde yer alan Yeni Akit yazarı Nurettin Veren’in, Fetullah’ın açıklamalarından çıkardığı sonuç bu...
Fetullah, Kasım ve Aralık ayına dikkat çeken açıklamasını geçen ay yapmıştı.
Bu açıklamadan sonra, peş peşe rüya haberleri geldi.
Bu haberler, “filancanın rüyasına göre...” cümlesiyle başlıyor.
Bunlardan bazılarını Türkiye gazetesi yazarı Fuat Uğur yazdı... Peygamberimiz Malatya Cezaevi’nde görülmüş. “İçeridekilere”, yani FETÖ sanıklarına Bayram Namazı kıldırmış.
Eski bir polis müdürü de (şu an kaçak bulunuyor), sosyal medya hesabından, Hazreti Yusuf’un Silivri Cezaevi civarında dolaştığı müjdesini vermişti.
FETÖ’cülere namaz kıldırmış Hazreti Yusuf...
Öyle bir namazmış ki...
Bütün duvarlar yıkılmış, Silivri Ceza ve Tutsak Evi “büyük bir mescide” dönüşmüş...
Bu polis müdürü, bir tarihte, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hamura büyü yaptırdığı iddiasını atmıştı ortaya...
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin işlettiği Halk Ekmek tesislerini geceleri kimliği belirsiz kişiler ziyaret ediyormuş. “Cin” olma ihtimali varmış bu kişilerin... Ortalıktan el ayak çekildikten sonra, bu ziyaretçiler (yani cinler) hamur teknelerinin bulunduğu bölüme girip, hamura enteresan bir madde zerk ediyormuş. Bir diğer ifadeyle, hamura büyü yapıyorlarmış... Büyülü hamurdan yapılmış ekmeği yiyen İstanbullular da, haliyle AK Parti’ye meylediyormuş. Polis müdürü, bu bilgiyi (vallahi de billahi de) Halk Ekmek’te işçi olarak çalışan bir yakınından almış.
Bu hatırlatmayı niçin yaptım?
Erdoğan’ın yaşadığı bilgisini alınca canlı yayında yıkılan ve şaşkınlıktan kem-küm edip duran FETÖ’cü gazeteci Kerim Balcı, geçenlerde ABD’de yayın yapan yerel bir FETÖ kanalına bağlandı ve hoca efendilerinin “son halleriyle” ilgili kimi açıklamalarda/tespitlerde bulundu.
Mealen şunları söyledi: “Hoca efendi rasyonel olmak zorunda değildir. Rüyaya göre hüküm veriyorsa, buna inanacağız. Mehdilikle ilgili açıklamalar yapıyorsa, buna inanacağız. Hoca efendi ne diyorsa, odur!”
Peygamberimizi Malatya’ya, Hazreti Yusuf’u Silivri’ye gönderen kafa, “motivasyonunu”(yahut meşruiyetini), rüyalarla hüküm veren ve “rasyonalitenin dışına çıkma hakkı bulunan” Fetullah Gülen’den alıyor...
Kasım yahut Aralık ayının beklemeliymişiz...
Michael Rubin de böyle söylüyor...
Biricik vasfı Türkiye düşmanlığı olan Neo-Con yazar Michael Rubin...
Diyor ki, “Erdoğan’ın hayatını kaybetmesine sebep olabilecek şiddette bir ikinci darbe geliyor. Darbe olursa, halkın direnişi işe yaramayacaktır.”
Biri “rüyasını” (!) (beklentisini) dillendiriyor.
Diğeri, CIA çevrelerinden edindiği bilgiyi aktarıyor.
Esasında ikisi de aynı kapıya çıkıyor.
İkisi de darbenin arkasındaki itici gücü deşifre ediyor.
İkisi de kendilerini “bu şekilde” konuşturan odağı, yani ABD’yi ele veriyor.
Rüyalarla konuşan ve kuyruğu dik tutmak adına 10 Kasım’ı işaret eden terörist başına gelince...
Hem memleketin içine edeceksin, binlerce bağlını zelil duruma düşüreceksin, kasetlerle kumpaslarla milyonlarca insanın hayatını karartacaksın, hem de pis işlerine Peygamberimizi ve Hazreti Yusuf’u alet edeceksin.
İnşallah 10 Kasım, “memleket hasretinin” sona ereceği tarihtir.
O tarihte, ellerinde kelepçe, Türkiye’de görmek isteriz seni!