Medya

Star yazarı Taşgetiren: Tasfiye dosyaları 'kul hakkı' hassasiyetiyle ele alınmalı, bunun 'ahiret faturası' da var

"Faturanın, önümüzdeki halk oylamasında ödetilmesi planlanmış olabilir mi?"

17 Şubat 2017 12:00

Star yazarı Ahmet Taşgetiren, olağanüstü hâl (OHAL) uygulaması kapsamında çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerle (KHK) yapılan ihraçlarla ilgili olarak "Bence şu sırada FETÖ operasyonlarında istihdam edilen insanlara daha bir dikkatle bakılmalı. Tasfiye dosyaları da en azından 'Kul hakkı' hassasiyetiyle ele alınmalı. Bir de 'Ahiret faturası' var çünkü" görüşünü dile getirdi.

Ahmet Taşgetiren'in "Fatura" başlığıyla yayımlanan (17 Şubat 2017) yazısı şöyle:

17-25 Aralık'ın hemen sonrasında Bugün gazetesinden yeni ayrıldığım günlerdi. FETÖ cenahı aleyhimde demediğini bırakmıyordu. Altınoluk dergisinin abone kampanyası çerçevesinde bir ekip olarak Anadolu konferanslarına çıkmıştık. Pamukova'da polis çevirmesi vardı. Minibüsümüz durduruldu ve kimliklerimiz istendi. Bir arkadaşımız kolay geçmek düşüncesiyle benim kimliğimi göstererek, “Ahmet Taşgetiren de burada, konferans a gidiyoruz” dedi polislere. Neyse kontroller yapıldı, yola devam ettik. Ben dedim o arkadaşa “Ne yaptın sen, ya o polisler Paralel Yapıdan olsaydı...” Gülüştük.

Şimdi nerede nasıl yapılar oluştuğunu daha net görebiliyoruz. O günlerde Emniyet'e düşen, karşısındaki insanın “Aidiyet”ini, Adliye'ye düşen hakeza ifadesini alan Savcı'nın, yargılayan Hakim'in “Aidiyet”ini dikkate almak zorundaydı.

Anayasa Mahkemesi'ne partimiz düştüğünde de biz, hangi hakimin hangi eğilimde olduğunu kaygıyla hesap ederdik.

Üniversitelerde başörtüsü kıyımı yaşandığı günlerde öğretim üyesinin “Aidiyet” alanı önemliydi. 

Steril devleti başaramadık.

Peki “Fatura” neyin nesi?

Paralel Yapı'nın Yargı'da ve Emniyet'te yoğunluk kazandığı dönemlerde yürütülen operasyonların faturası o.

O yapının devlette böylesine bir nüfuz kazanması, onların kendi adamlarına yer açmak için yaptığı tasfiyelerin faturası. 

Belli ki o yapı, bu gücü milletin kendilerine verdiği yetki ile elde etmedi. O dönemde Ak Parti, bu kadroları “hizmet alma” düşüncesiyle devreye soktu. Bunlar o düşünceyi kötüye kullandı ve bilinenler yaşandı. Bugün onların yaptığı Ak Parti'ye de “fatura” ediliyor. Ak Parti'nin mazereti “safiyane” hareket etmiş olması, “bunlara güvenmesi” ve o “güvenin kötüye kullanılması.”

O yapı öylesine kötülükler icra etti ve sonunda 15 Temmuz gibi bir cinayete kalkıştı ki, ona yönelik mücadele ile Ak Parti sorumluluğu ikinci planda kaldı.

Bu konuyu neden bugün açıyorum?

Bugün“devreye sokulan kadrolar”dan benzeri bir “Fatura”nın ortaya çıkması tehlikesini gördüğüm için.

Bugünün yargı mekanizması, bugünün Emniyet ve İstihbarat mekanizması, bugünün bürokratik kadroları acaba kimliğinizi “Güvenle” kendilerine teslim edeceğiniz nitelikte mi?

Yoksa benim devletten ihraç listemi hazırlayan rektör, kaymakam, vali, dosyamı ilgililere ileten istihbarat kurumu, ihracıma karar veren ya da hakkımda tutuklanma kararı çıkaran, üzerime şu veya bu damgayı vuran adam acaba hesaplı bir odağın operasyonunu sürdürüyor olabilir mi?

Bu kuşkunun boş olmadığını, en azından, birilerini “FETÖCÜ” diye yargılayan, mahkum eden Savcı'nın, Hakim'in “FETÖCÜ” çıkması ile görmüş bulunuyoruz. Bunun istisnai bir durum olmadığı da pek çok örneğin ortaya çıkması ile anlaşılmış bulunuyor.

Bunu dillendirmek kolay da üstelik.  “FETÖ” kötülük sembolü ne de olsa.

Peki bugün “FETÖ'nün kötülüğü”nden yola çıkarak başka hesapları görmek üzere harekete geçen odakların bulunmadığından emin miyiz?

FETÖ'nün geçmişte icra ettiği kötülükleri, “Darbecilerle mücadele” gerekçesiyle tolere etmiştik. Öyle ki, o zaman “Emir komuta içinde şurada yer almış adamları darbeci diye yargılamayalım” dediğinizde “Sen darbecilere mi arka çıkıyorsun” diye boğulmayı göze almalıydınız. Kim tarafından, FETÖ'cü medya tarafından.

Diyelim bugün, “Ulusalcı”, MHP'li, ya da şu - bu gruptan, iktidarın “FETÖ kötülüğü” ile mücadele konseptini kullanarak, gelişigüzel tırpanlamalarla, rakip gördüğü alanları ele geçirme hesabı güdüyor olabilir mi?

Aynı zamanda bu hesabı Ak Parti iktidarına, Tayyip Erdoğan'a “Fatura” ederek, bir de bunlara bedel ödetmek gibi gibi bir planı uyguluyor olabilir mi?

Mesela bu faturanın, önümüzdeki halk oylamasında ödetilmesi planlanmış olabilir mi?

“Ak Parti döneminde ben bununla karşılaşmalı mıydım?” diye soran ve iletişim kurulacak makam bulmakta zorlanan insanlar, tam da böyle bir problemi dile getirmiş oluyorlar.

Bence şu sırada FETÖ operasyonlarında istihdam edilen insanlara daha bir dikkatle bakılmalı. Tasfiye dosyaları da en azından “Kul hakkı” hassasiyetiyle ele alınmalı. Bir de “Ahiret faturası” var çünkü.