AKP'nin en üst karar organı Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) eski üyesi ve Sivil Alan Platformu Başkanı Ayhan Oğan'ın, “Şimdi biz yeni bir devlet kuruyoruz, beğenin beğenmeyin bu yeni devletin kurucu lideri Tayyip Erdoğan’dır” sözleri sonrasında, Star gazetesi yazarı Resul Tosun da “Devletimizin kuruluşunu 90 yıl öncesine dayandırmak öncesini inkâr etmek anlamına gelir ki bu da yenisini kutsallaştırma marazının adıdır. 90 yıl önce devletin sadece şekli değişmiştir. Saltanattan cumhuriyete geçilmiştir. Yoksa vatanıyla milletiyle devletimiz bin yıldır bu topraklar üzerinde hüküm sürmektedir” görüşünü dile getirdi.
“Başkaları ezber bozan bir şey söylediğinde ya da yazdığında, hepsi birden infaza kalkışırlar” diyen Resul Tosun, “Bu ruh hali, beyinlerinin arkasındaki kendilerini üstün görme marazının dışa vuruş şeklidir” ifadelerini kullandı.
Resul Tosun’un bugünkü (11 Ağustos 2017) “Devletimiz 90 yıl önce kurulmamıştır” başlıklı yazısı şöyle:
Kimi çevrelerin demokrasi insan hakları ve özgürlükler edebiyatı malum.
Kendileri abuksubuk sözler ettiğinde, milletin değerleriyle dalga geçtiğinde, fikir hürriyetini gerekçe göstererek eleştirileri savuşturmaya çalışırlar.
Başkaları ezber bozan bir şey söylediğinde ya da yazdığında, hepsi birden infaza kalkışırlar.
Bu ruh hali, beyinlerinin arkasındaki kendilerini üstün görme marazının dışa vuruş şeklidir.
Bu kesimin günümüzdeki ortak özellikleri de AK Parti karşıtlığıdır.
AK Partili bir şahsın devletin kuruluşuyla ilgili bir ifadesi bu kesim tarafından tam mal bulmuş mağribi misali saldırıya maruz kaldı.
Oysa o ifadenin fikir hürriyeti ve özgürlükler bağlamında ele alınıp değerlendirilmesi gerekirdi.
Kendi cenahlarından sudur eden garipliklere yaptıkları gibi.
Bu kesim fikir hürriyetinin sadece kendilerine mahsus bir imtiyaz olduğunu düşündükleri için tahammül edemediler.
Sığındıkları gerekçe ise demokratik değerlerle bağdaşmayan kutsallaştırma hastalığı.
Önce devletten ne anlaşılması gerektiğine bakalım.
Özetle devlet şu üç unsur ile kaimdir: Millet, toprak ve yönetim.
Bir oluşuma devlet diyebilmek için en temel şart o devletin dayandığı bir milletin var olmasıdır.
İkincisi,o milletin üzerinde yaşadığı bir toprak parçası olmak durumundadır. Bunun adı da vatandır. Vatanı olmayan milletlerin devleti de olmaz.
Üçüncüsüde yönetim. Belli bir toprak parçası üzerinde yaşayan halkın yönetimi yoksa orada devlet de yoktur.
Dolayısıyla Anadolu’daki devletimizin kuruluşu bin yıl öncesine dayanır.
Devletimizin yönetimi ve adının değişmesi kurucusunun değişmesi değildir.
Selçuklu’dan Osmanlı’ya, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e, vatanı, milleti ve yönetimiyle hepsi bizim devletimizdir.
Devletimizin kuruluşunu 90 yıl öncesine dayandırmak öncesini inkâr etmek anlamına gelir ki bu da yenisini kutsallaştırma marazının adıdır.
90 yıl önce devletin sadece şekli değişmiştir. Saltanattan cumhuriyete geçilmiştir.
Yoksa vatanıyla milletiyle devletimiz bin yıldır bu topraklar üzerinde hüküm sürmektedir.
Devletimizin cumhuriyete geçişinin önderliğini yapan partiyi, devletin asli unsuru olan millet içselleştirememiştir!
Çünkü cumhuriyete geçerken yapılan hiçbir değişiklik halka sorulmamıştır. Aksine batılılaşma gerekçesiyle halkın değerlerine rağmen dayatılarak yapılmıştır.
Bu yüzden de millet cumhuriyete geçişin mimarı partiye hiçbir serbest seçimde iktidar imkânı vermemiştir.
Bu politikaya devam ettiği sürece de vermeyeceği açıktır.
Son 15 yılda Türkiye, demokrasi, insan hakları ve özgürlükler alanında cumhuriyet tarihinin en köklü reformlarını gerçekleştirmiştir.
Bu reformlar AK Parti hükümetleri tarafından devleti millet ile buluşturma ekseninde tahakkuk etmiştir!
Baskıcı, vesayetçi ve sınırlı bir demokrasiye sahip cumhuriyetten daha demokratik bir cumhuriyete ve güçlü Türkiye’ye geçişin mimarı da parti olarak AK Parti, lider olarak da Erdoğan’dır.
Ortak özelliği AK Parti ve Erdoğan karşıtlığı olan çevrelerin hazmedemediği de bu gerçektir.
Daha doğrusu onları rahatsız eden devletin milletle barışmasıdır.
Onlar devlet eliyle milleti adam edeceklerdi, bu imkân ellerinden alındı.
Bir diğer gerçek de, devletimizin dünkünden daha güçlü hale gelmesidir.
Çünkü artık yönetim milletini hor gören ezen yasaklayan bir yönetim değil, aksine milletini ve değerlerini baş tacı eden bir yönetimdir.
Kararı, her seçimde bizzat milletin kendisi vermiyor mu?
Yüzde ellilik oy nereden geliyor?