Star gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren, Türk lirasının dolar karşısında değer kaybetmesini "Türkiye'ye karşı açılmış bir savaşla bağlantılı" olarak yorumlayarak "AK Parti ekonomide büyük bir meydan okumayla karşı karşıya, aşmayı ciddiye almalı" dedi.Taşgetiren, "Dövizdeki hareketlilik eğer Türkiye’ye yönelik saldırının bir uzantısı ise saldırının hem ana aktörlerini belirlemek hem de kullandığı silahları sınırlandırmak kolay değil." diye yazdı.
Taşgetiren'in Star gazetesinde yayımlanan yazısı şöyle:
Dolar söz dinlemiyor, evet.
Merkez Bankası’nın verdiği ilacın ardından, azıcık bir gerilemeden sonra habis bir ur gibi atağa bile geçiyor. 3.78’den 3.75’e küçük bir gerileme sonra 3.85-90’a kadar tırmanış. Ürkütücü.
Dolardaki hareketliliğin bir kısmını Amerika’da Trump’ın başkanlığa geçişine kadarki sürenin getirdiği belirsizlikle izah ediyoruz.
Ama daha baskın yorumlayışımız, “Türkiye’ye karşı açılmış bir savaş”la bağlantılı.
“Bir yandan terörü başımıza sarıyorlar, bir yandan ekonomik saldırıları.”
“İstiklal savaşı”mız, bir yandan kimi zaman sözümona müttefiklerimizce bile korunup kollanan çok boyutlu terörle mücadele tarzında yürüyor, bir yandan dolarizasyona boyun eğmemek için “Dolar bozdurma” kampanyası ile.
Terörle mücadelede düşmanın önemli ölçüde açık olduğu söylenebilir. Ona yönelik mücadele de daha planlanabilir nitelikte.
Ancak dövizdeki hareketlilik eğer Türkiye’ye yönelik saldırının bir uzantısı ise saldırının hem ana aktörlerini belirlemek hem de kullandığı silahları sınırlandırmak kolay değil.
Belli ki doları hayatımızdan çıkaramıyoruz.
Milli paralarla alış – veriş için partner bulmak, en azından bir süreç işi.
Dolar bozdurmak “milli duyarlılık hamlesi” olarak çok besleyici, ama tırmanışın önlenemediğinden de anlaşılıyor ki, yaraya merhem olma şansı sınırlı. Çünkü insanlar bir şekilde Dolar’la ilişki kurmak zorunda.
Devletin Dolar borcu var, özel şirketlerin Dolar borcu var, kişilerin Dolar borcu var.
Birçok insan için “Ya Dolar daha da yükselirse...” ihtimali, her hassasiyeti bastıran bir karabasana dönüşüyor.
Diyelim Trump’ın gelişine kadarki süreç bir belirsizlikse, Trump geldikten sonra ABD’nin hangi ekonomik- siyasi tavırlar içine gireceği başka bir belirsizliği oluşturuyor. Amerika’nın kendi ekonomi – politikasının gereği olarak alacağı tavırlar, dünyanın tamamını olduğu gibi bizi de etkiliyor. Bu ABD’deki kimi odakların “Türkiye’yi ya da Erdoğan yönetimini vurma” politikasından bağımsız olarak da böyle.
Acaba Dolardaki hareketliliğin, içerdeki siyasi ortamla bağlantısı var mı?
Anayasa ve sistem tartışmaları, “Belirsizlik” gibi bir algı mı oluşturuyor ve o algı Dolar’daki hareketliliği hangi yönde etkiliyor?
Anayasa değişikliği gerçekleşir ve Cumhur-Başkanlık sistemi gelirse piyasa olan biteni nasıl algılar, değişim bir şekilde inkıtaa uğrarsa nasıl? Bir erken seçim ihtimali, Dolar’daki hareketlilikte ciddiye alınmakta mıdır?
Faiz tartışmalarının Dolar’daki hareketlilikte etkisi nedir? Faiz lobisinin yönlendirdiği spekülatif bir Döviz operasyonu ile mi karşı karşıyayız? Bu spekülatörler kimlerdir? Onlar nasıl bir savaş yöntemi içinde hareket etmektedirler? Onlarla mücadele, söylem planında kalarak etkili olacak mıdır? Dolardaki yükseliş, onların başarılı olduğunun ve spekülasyonun önlenemediğinin göstergesi midir?
Ekonomi yönetimimizde bir problem var mıdır ve öyle bir problem varsa, bunun Dolar’daki tırmanışa etkisi nedir?
Şu anda icra halinde bulunan “Fiili başkan”lı, Başbakanlı, Parlamenter sistemin ekonomideki sancıya etkisi nedir, sistem değişikliği gerçekleşirse, daha etkin sonuçlar alabilme imkanı ortaya çıkacak mıdır? Şu anda bunu engelleyen herhangi bir unsur mevcut mudur?
Terörle mücadele olsun, Fırat Kalkanı gibi sınırlarımızın ötesinde askeri harekat yapmak olsun, bunlar bizim millet olarak kayıpları “Şehitlik” duygusuyla tolere edeceğimiz alanlardır.
Ancak, ekonomi alanında oyun kuruculuk,çok daha girift bir mücadele stratejisini gerekli kılıyor. “Mal canın yongası” denir ya, hayatını vermek gerektiğine inanırsa, bizim insanımız canını ortaya koymaktan çekinmez. “Para konusu” çok daha karmaşık duygular alanıdır. Ve uzun süreli bir mücadele içinde biçim alır. Ak Parti, 15 yıl içinde -iç dış bütün engellere rağmen- ekonomide belli bir başarıyı yakaladı ve toplumda onun karşılığını aldı. Şu an ekonomi alanında büyük bir meydan okuma ile karşı karşıya. Bunu aşmayı ciddiye almalı bence.