Çizer Murat Palta, kardeşiyle 'Star Wars' serisini izlerken "Ya bu film Osmanlı'da geçseydi" demiş. Palta, şimdi bu muhabbetten ilhamla minyatür hale getirdiği sinema klasiklerinin afişlerini Galeri X-ist'te sergiliyor
Nişantaşı’nda bulunan Galeri X-ist’in bugün açılacak yeni sergisi ‘Tasvir-i Beyaz Perde’ye girdiğinizde önce bir minyatür sergisine girdiğinizi sanıyorsunuz. Ancak duvardaki eserlere biraz yaklaştığınızda bir de bakıyorsunuz ki bunlar bildiğiniz minyatürlerden değil, ‘Otomatik Portakal’dan ‘Star Wars’a, Metin Erksan’ın ‘Sevmek Zamanı’ filminden, ‘Eşkıya’ya Türkiye ’den ve dünyadan birçok klasikleşmiş film minyatür olarak karşımızda.
Çizer Murat Palta’nın afiş serisinin Türkiye’deki ilk sergisi, ‘Tasvir-i Beyaz Perde’deki eserler, minyatürü modern ve herkesçe bilinen hikâyelerle sinema yoluyla birleştiriyor. Çizeri Murat Palta, minyatürün yaşaması için kalıpları terk etmek gerektiğini söylüyor. Palta Milliyet gazetesinden Fisun Yalçınkaya'ya bu fikrin nasıl doğduğunu ve sergiyi anlattı.
Nereden çıktı bu proje, başlangıç sürecini anlatır mısınız?
Dumlupınar’da grafik tasarım okuyordum. İlgim de grafik üzerineydi. Sonra bir gün kardeşimle ‘Star Wars’ı izlerken dedik ki “Bu Osmanlı’da geçse nasıl olur?”. Sonra bunun çok güzel resmedilebilebileceğini düşündüm. En güzel olabilecek şekli de minyatürdü. Bu sırada minyatür alanında bunun eksikliğini keşfettim.
'Minyatüre dikkat çekmek istedim'
Nasıl bir eksiklik?
Minyatür sanattan çok zanaat olarak görülüyor, zanaat olarak üretiliyor, tüketildiği alan da burası. Oysa ben bu kabuğu kırmak istedim. Tezimi hazırlıyordum o sırada. Tezde de bir eksikliğe dikkat çekmek gerekiyordu. Benim isteğim Doğu-Batı ve geçmişle gelecek arasında bir bağ kurmaktı. Böyle oldu. Minyatürü genele yaymak istedim, başarılı olduğuma da inanıyorum, çünkü çevremde hiç bu sanata ilgi duymayanlardan bile çok olumlu tepkiler aldım. Bizde potansiyel var ama aktarım yok. Buna dikkat çekmek istedim biraz da.
Bu filmleri neye göre seçtiniz? Ortak noktaları nelerdi size göre?
Bu sergi minyatür sergisi havası altında dikkat çekiyor ama bu filmler Batı kültürünü içeriyor. Bunların Doğu kültüründe karşılığını bulmaya çalışıyorum. Mesela ‘Terminatör’ filmi üzerine çalışmamda motor yerine at kullanıyorum. Seçtiğim filmler, bilindik filmler olmalıydı ki, gören hemen anlasın istedim. O yüzden klasikleşmiş filmleri seçtim ilk başta. Sonra da Bant Mag.’in düzenlediği Türk Sineması’nın 100. yılı sergisi için Türk filmlerinden ‘Sevmek Zamanı’ ve ‘Eşkıya’yı da uyarladım.
Minyatürü nasıl görüyorsunuz?
Minyatür illüstrasyonun atasıdır bana göre. Çünkü minyatür de illüstrasyon da aslında kitapları resmetmektir.
Minyatür araştırması nasıl oldu?
Teorik bilgilerim Türk sanat tarihinden vardı. Bir de okul kütüphanesinden yararlandım. Kütahya’da Dumlupınar Üniversitesi’nde olduğum için arşiv bakımından çok zengin bir kütüphanede çalışma imkânım oldu.
Yeni projeleriniz neler?
Bundan sonra yine geleneksel ama modern olabilecek işler var. Ama illa ki minyatür ve sinema değil, farklı geleneksel sanatlar farklı şekillerde işlenebilir.