Politika

SP'li Karaduman: 15 Temmuz gerçekleşseydi, iktidarın kanatları altında olan yöneticiler FETÖ'nün şemsiyesi altına girecekti

"15 Temmuz akşamı iki batılın çatışmasını seyrettik biz bu ülkede"

05 Kasım 2018 20:22

Saadet Partisi (SP)  Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman,  "15 Temmuz akşamı iki batılın çatışmasını seyrettik biz bu ülkede” sözlerinden sonra AKP’lilerin hedefi olan İstanbul Milletvekili Cihangir İslam’ın tam arkasında durduklarını söyledi. 

"15 Temmuz’un görülmesi gereken iki yönü vardır.  Bir halkın 15 Temmuz’u vardır, bir de Ak Parti’nin 15 Temmuz’u vardır" diyen Karaduman, “Türkiye’yi AK Parti ile FETÖ’nün bu gayri meşru ilişkileri, yani yasak aşkları bu hale getirdi” şeklinde konuştu.

15 Temmuz gecesi sonrasında gelişen süreç de siyasi iktidarın kendi koltuğunu,  makamını,  sarayını korumaya çalıştığı bir süreç olduğunu belirten  Karaduman, “Allah muhafaza 15 Temmuz hadisesi gerçekleşmiş olsaydı; bugün siyasi iktidarın kanatları altında olan yönetici zevatın tamamı FETÖ’nün şemsiyesi altında olacaktı “diyen Karaduman, “11 Eylül nasıl ki; Amerika’nın işgallerinin meşruiyetini oluşturduysa 15 Temmuz da AK Partinin hukuksuzluklarının meşruiyeti için kullanıyor” değerlendirmesinde bulundu.

TBMM’de bir basın toplantısı düzenleyen Karaduman, Saadet Partisi ve Cihangir İslam'ın FETÖ'cü olmakla suçlandığı süreci hayretle izlediklerini belirtti  ve  şu açıklamaları yaptı:

Geçtiğimiz günlerde ifade ettiğimiz üzere, 15 Temmuz’un siyasi ve ekonomik ayağının araştırılması ile alakalı teklif, Ak Parti ve yandaşlarının oylarıyla reddedilmiş olundu. FETÖ’nün işbirlikçilerinin teşhir edilmesi, kimler, niçin rahatsız etmektedir? Bir yolsuzluğun araştırılmasından ancak ve ancak bir hırsız korku duyacaktır. Yani o hırsızlığı gerçekleştiren kişi bundan korku duyacaktır.

Biz biliyoruz ki 15 Temmuz gecesi, bu kalkışmaya cüret eden örgüt, 16 yıldır AK Parti’nin büyütüp beslediği bir yapıdır. Bu girişim; Ak Parti’nin yargının en kritik noktalarına atamasını yaptığı bir örgüt tarafından gerçekleştirildi. Ne istedilerse verdiklerini itiraf ettikleri bir örgüt tarafından gerçekleştirildi. Memleketi parsel parsel bölüştükleri bir örgüt tarafından gerçekleştirildi. Sonuç olarak Ak Parti ve bu ülkeyi yönetenler, bu önergeyi kendi günahları ortaya çıkmasın diye reddetmişlerdir.

Yani 15 Temmuz’u, 11 Eylül’ün ABD’ye yaradığı gibi Allah’ın bir ‘lütfu’ olarak gördükleri için ve bunu bu şekilde kullandıkları için bu önergeyi reddetmiş oldular. Bunun üzerinden yürütülen bütün haksızlıklar, muhalefetin susturulması, muhalif her dile pranga vurulmaya çalışılması, 15 Temmuz açısından iktidar için Allah’ın bir lütfu olarak görüldü ne yazık ki.

Şimdi bütün bunlar bu haldeyken, ülkeyi bu örgüte neredeyse teslim etme noktasına gelmişken, siyasi iktidarın kendi içerisinde bakanlarından ve ataması yapılan büyükelçilerinden, kardeşi tescilli FETÖ’cü olanların bakan olduğu, büyükelçi olduğu bir ülkede İstanbul Milletvekilimizin sözleri üzerinden bir kampanya yürütmeye çalışıyorlar. Saadet Partisi’nin ve Milli Görüş Hareketinin bir temsilcisi olarak İstanbul Milletvekilimiz Nazır Cihangir İslam Bey’in sözlerinin tam olarak arkasında durduğumuzu, tam olarak önünde bulunduğumuzu ifade etmek istiyorum.

15 Temmuz’un görülmesi gereken iki yönü vardır: Bir halkın 15 Temmuz’u vardır, bir de Ak Parti’nin 15 Temmuz’u vardır. Halk, 15 Temmuz gecesinde milli iradeyi koruyabilmek, millet iradesini koruyabilmek, demokrasinin tahakküm ya da vesayet altına alınmaması için sokağa indi ve gereken her türlü mücadeleyi bedeller ödemek suretiyle ortaya koydu. Ama 15 Temmuz gecesi de sonrasında gelişen süreç de siyasi iktidarın kendi koltuğunu, kendi makamını, kendi iktidarını ve sonuç olarak kendi sarayını korumaya çalıştığı bir süreç oldu. Düne kadar FETÖ’yü biberonla besleyenlerin, bugün İstanbul Milletvekilimizle alakalı en ufak bir sözü söylemeye hadleri de hakları da yoktur.

 “AKP’li vekillerin ekseriyeti FETÖ’nün kanatları altına girecekti”

Allah muhafaza 15 Temmuz hadisesi gerçekleşmiş olsaydı; bugün siyasi iktidarın kanatları altında olan yönetici zevatın tamamı FETÖ’nün şemsiyesi altında olacaktı.

İktidarın kendi yalakalarıyla beraber, kendi yardakçılarıyla beraber, kendi işbirlikçileriyle beraber ülkeyi getirdikleri durum ortada. Bakın net ifade ediyorum; Allah muhafaza 15 Temmuz gecesi istenilen o kalkışma gerçekleşseydi, bugün bu ülkeyi yönetenlerin ekseriyeti ya da parlamentoda olan Ak Parti milletvekillerinin ekseriyeti, FETÖ’nün kanatları ve şemsiyesi altına girecekti. Çünkü bu ekseriyet ülkeyi yöneten zihniyetin iyi olmasından dolayı değil, güçlü olmasından dolayı şu anda iktidardan yanadırlar.

Güce karşı direneceğiz ve Ak Parti’nin FETÖ ile olan memnu aşkını her yerde ama her yerde ispat edeceğiz. Meclis’in kürsüsünden, basın toplantılarından dışarıdaki halk ile yaptığımız buluşmalardan, bire bir yaptığımız görüşmelere kadar. Bütün konuşmalarımızla iktidarla örgütün yani Fetullahçı Terör Örgütü’nün memnu aşkını her yerde ifade etmiş olacağız.

Türkiye’yi AK Parti ile FETÖ’nün bu gayri meşru ilişkileri, yani yasak aşkları bu hale getirdi. O yüzden bu problemin çözümü için bu birlikteliği biz her platformda dile getireceğiz.

Numan Kurtulmuş’a cevap:  Saadet Partisi temsilcilerini gördüklerinde kendi günahlarını hatırlıyorlar

Numan Kurtulmuş’un şahsında Ak Parti yöneticileri, Saadet Partisi milletvekillerini ya da Saadet Partisi temsilcilerini gördüklerinde kendi günahlarını hatırlıyorlar. Kendi günahlarını hatırlayan bu zevat, kendi günahlarının üzerini örtmek için Saadet Partisi’ne şedid bir şekilde yüklenmeyi bir vazife olarak görüyorlar. Sayın Kurtulmuş önce çıkıp şuna cevap vermeli; “Harun gibi geldiler, karunlaştılar” dedikleri iktidarın kendisi kanatları altındadır. “Bunlar firavunlaştılar ama biz firavunlaşmayacağız” sözü Sayın Kurtulmuş’un bizatihi kendisine aittir. Önce kendilerinin çıkıp bunu kamuoyuna açıklaması lazım gelir. Aksi halde zaten bunu açıklayamadıkları için bugün bu günahın üzerini örtmek için Saadet Partisi ile alakalı bir karalama kampanyası yürütüyorlar. Diğer bakanların durumu da aynı şekilde" dedi.

“ Kardeşi şehit olmuş bir bakan nasıl olur da Fetö’nün siyasi ayağının ortala çıkmasını istemiz”

Şimdi öyle bir durum ki  Sayın Varank’ın ağabeyi 15 Temmuz gecesi şehit oldu. Ama 15 Temmuz’un araştırılmasından kendileri korkuyorlar. Nasıl olur da kardeşi şehit olmuş olan bir bakan, bu önergenin kabul edilmemesi, yani FETÖ’nün siyasi ayağının, o gece kardeşini katledenlerin açığa çıkmasını istemez.

 (15 Temmuz gerçekleşmiş olsaydı, şu anda AKP’li milletvekillerinin çoğunu FETÖ’nün safında   görecektik dediniz. Buna siz AKP ve FETÖ’nün tiyatrosu,  işbirliği ile gerçekleştiğine mi inanıyorsunuz? 15 Temmuz’u Tiyatro diye ifade edenlerle sizin söyleminizin farkı ne sorusuna)

Biz tiyatro demiyoruz. Ben bugün 15 Temmuz siyasi iktidar açısından bir nimet olarak kullanılıyor. Ben bunu söylüyorum. 15 Temmuz’da yaşananlar üzerinden zaten ifade ettiğimiz hususların sonuna kadar arkasındayız. 11 Eylül nasıl ki Amerika’nın işgallerinin meşruiyetini oluşturduysa 15 Temmuz da AK Partinin  hukuksuzluklarının meşruiyeti için  kullanıyor. 15 Temmuz’la ilgili hiçbir korkumuz yok. Saadet Partisi’nin 15 Temmuzla ilgili uzaktan yakından ifade edilebilecekleri tem bir cümle ve virgül yok.

 (TBMM’de bir türlü FETÖ’nin siyasi ayağı konusu neden araştırılamıyor sorusuna)

Adaletin ve hakikatin er ya da geç adaletsizliği ensesinden yakalamak gibi bir vazifesi vardır: bugün olmasa bile yarın o hakikatler ortaya çıkacaktır. Bu ortaya çıkacak ama bugün iktidarın yaptığı şey, yavuz hırsızın ev sahibini bastırmasından ibarettir. Çünkü 15 Temmuz araştırılırsa FETÖ’nün  bu sürece gelmiş olması, bu kadar güçlenmesi,  palazlanması araştırılacak olursa en başkan itibaren AK Partili milletvekillerinin  Bylock  kullanmaları açığa çıkacaktır. Net ifade ediyorum ilk çıkan raporlarda   Emniyetin ilk raporlarında AK Parti milletvekillerinin Bylock kullanımı  rapor edildi. Ama ikinci raporlarından itibaren o milletvekillerinin Bylock kullanımı örtbas edildi. İktidar niye araştırılmasını istesin ki? Ama öyle ya da  ortaya çıkacak ve iktidar bunların hesabını verecek.