Dershaneden dönüşen okulların, not ortalamasını ve öğrenci sayısını yüksek tutabilmek için görev yapan eğitimcilerin haklarını kısıtlıyor ve yaptırımlar uyguladığı ileri sürüldü. Okulların bir kısmında öğretmenlere iki dönem süren eğitim süreci için 12 aylık sözleşme yapılması gerekirken 10 aylık sözleşme yapıldığı aktarıldı. 10. ayın sonunda ise sigortadan çıkmaları için öğretmenlere istifa dilekçesi imzalatıldığı iddia edildi. Sözleşmeli öğretmenler duruma, "Eğitim işçisiyiz" diyerek tepki gösterdi.
Cumhuriyet'ten Ozan Çepni'nin haberine göre çıkarılan yasa kapsamında tüm öğretmenleri kapsayan kırtasiye ücretinden, özel temel liselerde çalışan öğretmenler okul yönetimlerinin kısıtlaması nedeniyle yararlanamıyor.
Eğitim-Sen Yükseköğretim Sekreteri Özgür Bozdoğan, devlette atama olmaması nedeniyle öğretmenlerin özel okullarda çalışmak zorunda bırakıldığını belirterek, “Devlet okullarıyla özel okullarda çalışan öğretmenler arasında büyük bir eşitsizlik var. Öğretmenler kıdem tazminatı alamasın diye 10 aylık sözleşme yapılıyor. Etüt, soru hazırlama adı altında ücretsiz ek görevler üstlendiriliyor. Bunun yanı sıra ağır ders saatleri var” dedi. Bozdoğan, özel okullarda çalışan öğretmenler devlet okulunda çalışan öğretmenin aynı işi yaptığını vurgulayarak, “Özelde çalışan öğretmenin yıllık izni 20 gün. Mazaretle çalışamadıkları günler maaşlarından kesiliyor. Atanamayan öğretmen sayısı fazla olduğu için özel okullar bunu kullanıyor” diye konuştu.
"Eğitim işçisiyiz"
Okulların net bir maaş belirlediğini söyleyen Türkçe öğretmeni H.M., “Devletin verdiği Asgari Geçim İndirimini (AGİ) de okul bizden alıyor. Bizimle yaptığı sözleşmede net bir fiyat belirliyor. Bu fiyatın dışında AGİ, kırtasiye masrafı vb. bize ek gelir sağlayacak şeyleri kendisine alıyor ya da sadece devletin verdiğini bize veriyor ve okuldan sağlanan kâr bizim maaşlarımıza yansımıyor. Ek derslere giriyoruz bunlar için de bir ödeme yapılmıyor. Başka bir öğretmen olmadığında onun dersine girdiğimizde bize ödeme yapılmazken o öğretmenin maaşından kesiliyor. Tam anlamıyla ticaret konuşuyor. Bizler de bu ticarette eğitim işçisi olarak çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
H.M. sözlerine şöyle devam etti:
“Veliler çocuklarının notlarının düşük olmasından şikâyetçi olduğu zamanlarda yöneticiler notları sistemden düzeltiyor. Bunun yanında bazı öğrenciler dönem içinde okula gelmiyor. Normalde devamsızlıktan kalması gereken öğrenciler yöneticilere ekstra ödeme yaparak bir kez okula geliyor ve cevaplarının dahi verildiği bir sınav oluyor. Çalışabilmek için bunlara göz yummak zorunda bırakılıyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı’nın denetim için gönderdiği kişiler, yöneticilerle anlaşıp bir işlem yapmadan gidiyor. Devletin bu okulları sıkı bir biçimde denetlemesini istiyoruz.”
"Okullar milli eğitimi dolandırıyor"
Yaşanan bu sorunları, özel okullarda çalışan öğretmenlerle konuştuk. Okulların milli eğitimi dolandırdığını söyleyen fizik öğretmeni Ş.M., “Gelecek sene için iş garantisi verilmiyor ancak şimdi istifayı yazıp imzalayın, işe devam edersiniz diyerek baskı uyguluyorlar. Bizi sigortadan çıkarıyor, maaşımızı da yazın ödemiyor ama okulun öğretmeni olarak görünüyoruz. Yazın maaş almamamıza karşın öğrenci ve veli arayarak okula kazandırmamızı istiyorlar” dedi.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 32. maddesine göre tüm öğretmenleri kapsayan 2018 öğretmen (kırtasiye) eğitime hazırlık ödeneği “1121 TL” ancak dershaneden dönüşen çoğu okul, bu ödeneği öğretmenlere vermiyor. Öğretmenler dönem içinde kullanacakları kırtasiye araçlarını kendi imkânlarıyla sağlıyor. Devlettarafından yatırılan parayı okul yönetiminin geri aldığını söyleyen tarih öğretmeni C.T. ise “Kırtasiye masrafı ödeneğini, devlet hesaplarımıza yatırıyor ama okul bu yatırılan ücreti bizden geri istiyor. Yani kırtasiye ücretlerimizi okul cebine atıyor” diye konuştu.