Sözcü gazetesi yazarı Deniz Zeyrek, " Türkiye'nin son dönemdeki ekonomik durumunu, sağlık ve eğitim politikalarını, askeri krizlerini çok konuşuyoruz ama ne yazık ki diplomasi camiasına, Dışişleri Bakanlığı'na (namı diğer Hariciye'ye) hiç dönüp bakmıyoruz. Şimdi fırkateynlerimizi, hücumbotlarımızı, savaş jetlerimizi, tanklarımızı, obüslerimizi diplomatlarımızdan daha çok görüyoruz." düşüncesini dile getirdi.
Zeyrek, "Bugün Akdeniz'de Yunan fırkateyninin burnunu sürten TCG Kemal Reis gemisini hepimiz biliyoruz ama Dışişleri'ndeki diplomat kökenli bakan yardımcılarının ismini kaç kişi biliyor? Önceki yıllardaki müsteşarlarından Büyükelçi Uğur Ziyal ve merhum Büyükelçi Deniz Bölükbaşı, 2002 ve 2003 yıllarında ABD ile yapılan Irak müzakerelerinde efsane olmuştu. Yine eski müsteşarlar Büyükelçi Ertuğrul Apakan ile merhum Müsteşar Büyükelçi Korkmaz Haktanır'ın Kıbrıs müzakerelerindeki performansı destansıydı. Bosna'ya barış getiren Dayton Anlaşması'nın mimarı ABD'li ünlü arabulucu diplomat Richard Holbrooke, Kıbrıs sorunu istedikleri gibi çözülmeyince Büyükelçi Apakan'dan yakınmıştı." yorumunu yaptı.
Zeyrek, "Şimdinin en ünlü büyükelçileri Merve Kavakçı, Şaban Dişli, Egemen Bağış, Ozan Ceyhun gibi 'Hariciyeli' değil siyasi kökenli, bir başka deyişle 'Alaylı' büyükelçiler.Eskiden bir kriz anında doğrudan Dışişleri'ne bakar, yapacakları açıklamayı beklerdik. Bakanlığın sözcüsü de müsteşar yardımcısı seviyesinde olurdu. Şimdilerde, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ne diyor ona bakıyoruz. Şimdilerde ise ne yazık ki 'reaksiyoner' bir dış politikanın esiri olduk." ifadesini kullandı.
Yazının devamı için tıklayın