T24 - İstanbul SGK (Sosyal Güvenlik Kurumu) İl Müdür Yardımcısı Ramazan Yıldız, Sosyal Güvenlik Haftası ile ilgili görüşlerini açıkladı. Yıldız, toplum olarak sosyal güvenlik anlamında hâlâ yeterli bilgiye sahip olmadığımıza dikkat çekti. Yıldız, sosyal güvenliğin okullarda kültür dersi olarak okutulması gerektiğini, çalışan-işveren yükümlülükleri, sosyal güvenlik hakları ve benzeri bilgilerin bilinmesi gerekliliğini ifade etti.
Yıldız, haftanın önemini şu sözlerle ifade etti:
“Sosyal Güvenlik Haftasının amacı: Toplumda sosyal güvenlik bilincinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasıdır. Sanayi toplumuyla birlikte hayata geçen refah devleti uygulamalarından en önemlisi olan sosyal güvenlik hakkı günümüzde en temel insan hakkı olma yanında Anayasal bir haktır. 2006 yılı mayıs ayında 3 farklı Sosyal Güvenlik Kurumu olan SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı’nı tek çatı altında toplayan 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu ile 72 milyon vatandaşımıza sosyal güvenlik hizmetini SGK’nın sunması başlamıştır. 2008 yılı ekim ayı başında yılında yürürlüğe giren Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile SGK da fiilen norm ve standart birliği de sağlanmıştır.
SGK Kanunu’nun yürürlüğe girdiği ve fiilen sosyal güvenlik Kurumlarının birleştiği Kasım 2006’dan itibaren Sosyal Güvenlik Haftası düzenlenmeye başlanmıştır. SGK çatısı altında bu yıl 11–17 mayıs tarihleri arasında ikincisi düzenlenecek Sosyal Güvenlik Haftası bir dizi etkinlikle kutlanacaktır. Herkesi doğrudan ilgilendiren hassas bir konu olan sosyal güvenlik, özellikle, ‘eşitlik’ amacıyla sosyal güvenlik hak ve yükümlülüklerinde yasal düzeyde yapılan değişikliklerin, çok açık ve net bir şekilde anlatılması gereği bulunmaktadır.”
İstanbul SGK İl Müdür Yardımcısı Ramazan Yıldız, Sosyal Güvenlik Haftası dolayısıyla yeni kanun hakkında aydınlatıcı bilgiler de verdi.
'Sosyal Güvenlik, okullarda kültür dersi olarak okutulmalıdır'
“Sosyal güvenliğin ilkokuldan başlatılıp yüksek öğrenime kadar kültür dersi olarak okutulması gereken bir konudur. Çünkü hepimiz genel olarak okuyor ve bir işte çalışıyoruz, iş yaşamında işverenin çalışana karşı yükümlükleri ve çalışanın işverene karşı olan yükümlükleri nelerdir? Çalışma hayatındaki sahip olduğum haklarım nelerdir? SGK karşısında ne gibi haklarım var? Sigortasız çalıştırılırsam ne olur? Sigortam ödenmezse ne olur? Başıma bir kaza gelirse ne olur? Bu tarz sosyal hakları vatandaşın öğrenmesi gerekmektedir.”
'Sosyal hukuk devletleri şeffaf olmalıdır'
“Türkiye mademki sosyal bir hukuk devleti ise, yaptığı iş ve işlevlerini şeffaf şekilde kamuya anlatma mecburiyeti vardır. Bu anlatma her ne kadar basın yayın yolu ile yapılsa da, ders olarak verildiği zaman küçüklükten itibaren herkesin kafasında kayıt dışı istihdamın olmaması gerektiği bilinci oluşur.”
'Türkiye’de kayıt dışı istihdam yüzde kırk üç seviyelerinde'
“Sosyal Güvenlik olgusunun topluma iyi anlatılarak, bu bilincin oluşturulması ile yüzde kırklardaki kayıt dışı istihdam oranının, aşağı seviyelere düşürülmesi öngörülmektedir.
Kayıt dışı işsizliğin düşmesi, kişilerin gelirlerinin daha fazla artmasını ve piyasanın daha düzenli işlemesini sağlar.”
'Sosyal güvenlik konusunda toplum olarak çok bilgili değiliz'
“Sosyal güvenlikle ilgili son yıllarda köşe yazıları, televizyon programları artmaya başladı. Bu önemli bir ihtiyacın ortaya çıkması, var olan bir ihtiyacın görülüp doldurulmaya çalışılmasından kaynaklanıyor. SGK bilgiler veriyor; ama bu bilginin topluma yayılması aslında önemlidir. Bunu da sağlayan Sosyal Güvenlik Haftası ile senede bir defa da olsa topluma yoğun olarak konular tekrar hatırlatılıyor. Bu hatırlatma çerçevesinde bazen okullarda, üniversitelerde yapılan söyleşiler, televizyon ve radyo programları, gazeteler, internet medyası ile bu konu gündeme getirilip vatandaşta Sosyal Güvenlik olgusunun oluşturulması ve bu olgunun ana temasının öğretilmesi çalışmaları yapılıyor.”
Sosyal Güvenlik Haftası süresince birçok etkinlik düzenlenecek
“Etkinliklerde öncelikli olarak televizyon programlarında SGK’nın üst düzey yöneticileri konuk olacaklar, SGK ne iş yapar, hangi hizmetleri verir, vatandaş bu hizmetlere nasıl ulaşır, amaç sadece aylık ödemek midir? Gibi konuları detaylı olarak vatandaşa anlatılacak. Diğer bir etkinlik ise resim yarışması düzenlenecek. Sempozyumlar, konferanslar düzenlenecek. Ayrıca Ankara’da 1. Uluslar arası Sosyal Güvenlik Sempozyumu düzenlenecek. ISSA’nın ( Uluslar arası Sosyal Güvenlik Kuruluşu) bu yıl Cape Town’da düzenleyeceği Sosyal Güvenlik Sempozyumu kadar önemli olacaktır; çünkü Ankara’daki sempozyum da uluslararası nitelik taşımaktadır.
Yine Sosyal Güvenlik Haftası çerçevesinde broşürler hazırlanacak, kısa metrajlı film gösterimleri yapılacak, büyük alış veriş merkezleri ve meydanlarda stantlar açılacak, tanıtım için otogarda büro kurulacak, belediyenin reklam billboardlarına afişler asılacaktır.”
Sosyal Güvenlik Reformu’nun getirilerinden bazı başlıklar
Primini ödemeyen vatandaşlara da sağlık hizmeti alma imkânı getirilmiştir
Prim ödeme yükümlüsü olduğu halde sağlık hizmeti sunucusuna başvurduğu tarih itibariyle 60 günden daha az prim borcu bulunanların sağlık hizmetlerinden yararlanmaması söz konusu değildir. Ayrıca, 18 yaşını doldurmamış olan kişiler, tıbben başkasının bakımına muhtaç olan kişiler, acil haller, iş kazası ile meslek hastalığı halleri, bildirimi zorunlu bulaşıcı hastalıklar, koruyucu hekimlik hizmetlerinde, analık hallerinde, afet ve savaşta ve grev ve lokavt durumlarında prim borcuna ve prim ödeme gün sayısına bakılmaksızın tedavileri sağlanmaktadır.
1479 sayılı Kanunda esnaf ve sanatkârlar ile ailelerinin sağlık yardımlarından yararlanmaları için hiç prim borcu olmaması gerekmekteyken yeni yasa ile 01/10/2008 tarihinden sonra 2 aya kadar prim borcu bulunanlara da sağlık yardımlarından yararlanma imkânı getirilmiştir.
18 yaşın altındaki çocuklar genel sağlık sigortası kapsamına alınmıştır
Bakmakla yükümlü kişi olarak genel sağlık sigortalısı olan ana ve babaların 18 yaşın altındaki çocukları, primlerini ödeyememiş olan ana ve babaların, çocukları 18 yaşını dolduruncaya kadar, ana ve babası olmadığı halde SHÇEK hizmetlerinden faydalanmayan çocuklar, nüfus kayıt işlemleri yapılıncaya kadar yeni doğan çocuklar Genel Sağlık Sigortalısı sayılırlar.
Fakirlerin ve toplumun bazı kesimlerinin Genel Sağlık Sigortası primi devlet tarafından karşılanmaktadır.
5510 sayılı Kanun ile birlikte ilk kez sağlık primlerinde Devlet katkısı getirilmiştir
Aile içi kişi başına düşen geliri asgari ücretin 1/3’den az olan vatandaşlar, İstiklal madalyası alanlar, vatani hizmet aylığı alanlar, terörle mücadele aylığı alanlar, harp malulleri, Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından bakılacak çocuklar, köy korucuları, başarılı sporcuların (Dünya, Olimpiyat ve Avrupa şampiyonları) genel sağlık sigortası primleri devlet tarafından karşılanmaktadır.
Sigortalıların sağlık hizmetlerinden yararlanması için gerekli prim ödeme gün sayısı sigortalılar lehine düşürülmüştür
5510 sayılı Yasa yürürlüğe girmeden önce; ilk defa Bağ-Kur sigortalısı olanlar için 240 gün tekrar Bağ-Kur sigortalısı olanlar için 120 gün; SSK sigortalıları için, sigortalının kendisi için 90 bakmakla yükümlü oldukları için 120 gün aranmaktayken 01/10/2008 tarihinden itibaren 30 gün prim ödeme gün sayısı yeterli olmaktadır.
Özürlü çocuğu olan çalışan annelerin emekliliği kolaylaştırıldı
5510 sayılı Kanunla getirilen yeni bir düzenleme olup, yaşlılık aylığı bağlanması talebinde bulunan kadın sigortalılardan başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malul çocuğu bulunanların, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra geçen prim ödeme gün sayılarının dörtte biri, prim ödeme gün sayıları toplamına eklendiği gibi emeklilik yaş hadlerinden de indirilecektir.
Bağ-Kur Sigortalılarının yetim kız çocuklarına çeyiz parası alma hakkı verildi
Emekli Sandığı ve SSK emeklilerinin yetim aylığı alan kız çocuklarına evlenmeleri halinde ödenmekte olan çeyiz parası yardımı Bağ-Kur sigortalılarının yetim kız çocukları içinde aldıkları yetim aylığının 24 katı olarak uygulanmaya başlandı.
Bu haktan yararlanmak için kadın sigortalının bu durumunu belgelendirmesi şarttır. Başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malul çocuğun varlığı sağlık kurulu raporu ile belgelenecek, kadın sigortalılara bu hak kanunun yürürlük tarihinden sonraki süreler için verilecektir. Malul çocuğun ölümü veya bakıma muhtaçlığının kalkması halinde, kanunun yürürlük tarihinden ölüm tarihine veya bakıma muhtaçlığın kalktığına karar verilen sağlık kurulu rapor tarihine kadar geçen hizmetlerin dörtte biri prim ödeme gün sayısına eklenecek, emeklilik yaş hadlerinden indirilecektir.
Doğum yapan kadınlara borçlanma yaparak 4 yıl daha erken emekli olma hakkı sağlandı
01 Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe giren reform ile kadın sigortalıların; ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başladıkları tarihten sonra iki defaya mahsus olmak üzere doğum yaptıkları tarihten itibaren geçen en fazla iki yıllık süreleri, bu sürede adlarına prim ödenmemiş olması kaydıyla ve çocuklarının yaşaması şartıyla borçlanabilmektedirler.
Söz konusu düzenleme ile doğum nedeniyle çalıştığı işinden ayrılmak zorunda kalan kadın sigortalılara doğumdan sonra sigortasız geçirdikleri belli süreleri borçlanarak hizmet olarak değerlenme imkânı sağlanmıştır.
Sigortalı kadının doğumdan sonraki sekiz haftalık, çoğul gebelik halinde ise on haftalık süreleri, doğuma üç hafta kalıncaya kadar çalışması halinde, doğum sonrası istirahat süresine eklenen süre dahil toplam istirahat süresinde adına prim ödenmemiş olması kaydıyla bu sürelerle birlikte toplam iki yıllık süre borçlandırılabilmektedir, prim ödenmiş ise bu süreler iki yıllık süreden düşülerek kalan süre borçlandırılabilecektir.
Tarım bağ kurluları, köy muhtarları ve vergiden muaf el işi yapan ev kadınları için daha az prim ödeme imkanı getirildi
01.10.2008 öncesinde normal Bağ-Kur sigortalılarının ödediği primi ödeyen tarım bağ kurluları, köy muhtarları ve vergiden muaf el işi yapan ev kadınları 2008 yılında 15 gün ve devam eden her yıl için 1 gün artırılarak ödeyecekleri prim karşılığında tam ay sigortalılık süresi kazanacaklardır.
Yeni yasa ile sigortalılara tüp bebek tedavisinden yararlanma imkânı getirilmiştir
Evli olmakla birlikte çocuk sahibi olmayan genel sağlık sigortalısı kadın ise kendisinin, erkek ise karısının;
1) Yapılan tıbbi tedavileri sonrasında normal tıbbi yöntemlerle çocuk sahibi olamadığının ve ancak yardımcı üreme yöntemi ile çocuk sahibi olabileceğinin Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmet sunucuları sağlık kurulları tarafından tıbben mümkün görülmesi,
2) 23 yaşından büyük, 39 yaşından küçük olması,
3) Son üç yıl içinde diğer tedavi yöntemlerinden sonuç alınamamış olduğunun Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmet sunucuları sağlık kurulları tarafından belgelenmesi,
4) Uygulamanın yapıldığı tıbbi merkezin Kurum ile sözleşme yapmış olması
5) En az beş yıldır genel sağlık sigortalısı veya bakmakla yükümlü olunan kişi olup, 900 gün genel sağlık sigortası prim gün sayısının olması,
Şartlarının birlikte gerçekleşmesi halinde en fazla iki deneme ile sınırlı olmak üzere yardımcı üreme yöntemi tedavileri ile bir hastalığın tedavisinin başka tıbbi bir yöntemle mümkün olmaması ve kurumca yetkilendirilen sağlık hizmet sunucuları sağlık kurulları tarafından tıbben zorunlu görülmesi halinde tüp bebek tedavilerinden yaralandırılmaktadır.
Yazı ve fotoğraf: Halil Metin-MİHA