-Soruşturmalar denetleme yapıldığını gösterir İZMİR (A.A) - 08.12.2011 - AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, EXPO için oy kullanacak batılı ülkelerin çoğunun şeffaflıktan ve denetlemeden yana bir yönetim tarzını benimsediğini, bu nedenle İzmir Büyükşehir Belediyesine yönelik operasyonun EXPO sürecini olumsuz etkileyeceğine inanmadığını bildirdi. AK Parti İzmir İl Başkanlığında basın toplantısı düzenleyen Bağış, İzmir'in, EXPO 2020 için hep birlikte ter döktükleri, kalkınması, hak ettiği hizmetlerden faydalanabilmesi için hep birlikte çaba sarf ettikleri, kabinenin en aktif iki bakanına sahip, Başbakan Erdoğan'ın çok önem verdiği bir il olduğunu söyledi. İzmir'i kimilerinin ideolojilerinin arka bahçesi gibi lanse etmeye kalktığını, ama AK Parti'nin İzmir'i hizmetin merkezi haline getirmek, 35 projeyle kenti hak ettiği noktaya taşımak, oy veren vermeyen herkesin hükümeti olarak ülkenin her yerini kucaklamak istediğini anlatan Bağış, bu çerçevede Başbakan'ın sadece İstanbul ve İzmir'e ikişer bakanlık verdiğini belirtti. Bakan Bağış, ''Ama maalesef İzmir'imiz belediyecilik konusunda hak ettiği hizmeti alamıyor. İzmir'e her geldiğimde bunu görüp üzülüyorum. Ama az kaldı İzmir, sık dişini, inşallah 2014 geliyor. İzmir hak ettiği hizmeti alacak'' diye konuştu. İzmir'in EXPO 2020'yi alabilmesi için her türlü göreve hazır olduğunu ifade eden Bakan Bağış, AK Parti il başkanı ile iki bakanla, milletvekilleriyle, büyükşehir belediye başkanıyla, valiyle, ilçe belediye başkanları ve kaymakamlarla hep beraber el ele vereceklerini, ''bu işin partisi, ideolojisi, etnisitesi, farklı kültürü, inancı olmadığını, bunun herkesin ortak meselesi olduğunu'' bildirdi. Bağış, ''İnşallah İzmir'i 2020'de bir EXPO kenti olarak, bir marka şehri olarak bütün dünyaya tanıtacağız. Gönül isterdi ki bunu 2015'te yapalım. Aslında neredeyse başarmıştık, sinyalleri almıştık. Ama gel gör ki, demokrasi düşmanları Türkiye'nin önünü tıkadıkları gibi İzmir'in de önünü tıkadılar. O kapatma davası birçok konuda ülkemize zarar verdiği gibi, İzmir'in 2015 titrini almasına da mani oldu. Ama artık hamdolsun bu tür yol kazalarına karşı daha hazırlıklı, bilinçli, el ele, gönül gönüleyiz. İktidarıyla, muhalefetiyle hep beraber demokrasiye sahip çıkacağız, Türkiye'nin kalkınması için ter dökeceğiz'' dedi. -İzmir Büyükşehir Belediyesine yönelik operasyon- Gazetecilerin, İzmir Büyükşehir Belediyesine yönelik operasyonun, kapatma davası gibi EXPO sürecini olumsuz etkileyebileceği şeklinde yorumların yapıldığını belirterek, bu konudaki değerlendirmesini sorması üzerine Bakan Bağış şu karşılığı verdi: ''Ben buna katılmıyorum, çünkü oy kullanan batılı ülkelerin çoğu şeffaflıktan ve denetlemeden yana yönetim tarzını benimsemiş ülkelerdir. Belediyelerde soruşturmaların yapılması, sadece bu ülkede ilgili mercilerin ilgili denetleme kurumlarının görevini yaptığı gösterir. Eğer kimsenin çekincesi, kabahati, endişesi, korkusu yoksa bunlardan rahatsız olmaması gerekir. Birtakım kapatmak, gizlemek istedikleri bir şeyler varsa, bunu da EXPO'ya malzeme yapmaya kalkmasınlar. Kimse EXPO'yu birtakım yanlış hareketlerine kılıf olarak kullanmaya kalkmasın. Bunu ne TBMM'de İzmir'i temsil eden iktidar muhalefet milletvekillerimizin biri kabul eder, ne de İzmir halkı kabul eder, ne EXPO adaylığımıza destek istediğimiz ülkelerin temsilcilerinin vicdanları kabul eder.'' Bakan Bağış, şike cezalarını indiren yasanın, TBMM'ye en büyük üç partinin ortak tasarısı, Türkiye'deki spor camiasının ortak talebi olarak gündeme geldiğini, Cumhurbaşkanı'nın da anayasal değerlendirmesini yaptığını, anayasal görevini yerine getirdiğini söyledi. -Kıbrıslı Rumların AB dönem başkanlığı- Kıbrıs Rum yönetiminin, AB dönem başkanlığına dair soru üzerine Bakan Bağış, şöyle konuştu: ''Bu işin fantezisi yok. Türkiye çok açık net söyledi. Biz Güney Kıbrıs'ın dönem başkanlığı diye bir şeyi görmektense adada KKTC ile Güney Kıbrıs Rum yönetiminin birlikte oluşturacakları, siyasi eşitliğe dayalı, kalıcı bir Birleşik Kıbrıs Devletinin başkanlığı üstlenmesini ümit ediyoruz. Çabalarımız bu yönde. Şu anda BM Genel Sekreteri'nin çabaları bu yönde. Biz BM Genel Sekreteri'nin çabalarına destek veriyoruz. Kıbrıs dönem başkanlığı Temmuz 2012'de. O tarihe kadar Kıbrıs'ta kapsamlı bir çözümün oluşması için elimizden gelen gayreti ortaya koyacağız. Olursa ne ala. O zaman oradaki Türk ve Rum Kıbrıslı kardeşlerimizin birlikte oluşturacakları devletin dönem başkanlığını önemseriz, onlarla her türlü toplantıyı yaparız, onlarla belki çok fasıllar açarız, çok önemli gelişmeler elde ederiz.'' Bakan Bağış, Rum yönetiminin tek başına ''bir yarım devlet'' olarak adanın tümünün temsilcisi olma iddiasıyla AB dönem başkanlığını üstlenmesi durumunda ise bunun AB'nin kredibilitesine, saygınlığına gölge düşüreceğini kaydederek, ''Diyelim, AB yetkilileri Kıbrıs dönem başkanlığını sadece Rumların yönetmesine izin verdi, o zaman biz komisyonla ilişkilerimizi sürdürürüz. AB Parlamentosu ile ilişkilerimizi sürdürürüz. Ama dönem başkanlığıyla aynı masaya oturmayız. Çünkü müzakere eden ülkelerin dönem başkanlığıyla aynı masaya oturmaları ancak bir faslın açılıp kapanması töreninde ya da ortaklık konseyi toplantılarında olur'' diye konuştu. Bir yılı aşkın süredir fasıl açılmadığını, önemli olanın fasıl açmak değil, reform yaparak ''zihinleri açmak'' olduğunu ifade eden Bakan Bağış, ''O çerçevede o 6 ayı da atlatırız. 6 aylık bir gecikme ne Türkiye'ye bir şey kaybettirir, ne Avrupa'ya ne de Rumlara bir şey kazandırır. Onun için akıllarını başlarına toplasınlar, şu 6 ayı iyi değerlendirsinler. Adada herkesin huzur içinde yaşayacağı bir ortak devleti oluştursunlar, ondan sonra Rumlar da Türk kardeşlerimiz de Avrupa ve Türk kamuoyu da huzur içerisinde birlikte ortak geleceğimizi inşa edelim. Yok toplantıya davet ederlermiş de oradan gidermiş şuraya inermiş... Biz eğer yarım devletin dönem başkanlığı olursa, bir toplantısına katılmayacağımızı söyledik'' dedi. Bakan Bağış, bu konuda iktidar muhalefet herkesin tek yürek olduğunu, çünkü meselenin milli bir dava olduğunu vurgulayarak, Kıbrıs için AB'den, AB için Kıbrıs'tan vazgeçmeyeceklerini, ikisinde de Türkiye'nin ulusal çıkarlarının ve haklı olduğu uluslararası kozlarının bulunduğunu, bu yüzden ''yarım devlet''in ayak oyunlarına boyun eğmeyeceklerini bildirdi. -Akdeniz'deki doğalgaz arama çalışmaları- Kıbrıs Rum yönetiminin Akdeniz'deki doğalgaz arama çalışmalarının AB Genel İşler Konseyi'nin taslak raporuna yansıyıp yansımayacağına ilişkin soru üzerine Bakan Bağış, ''Çok acıdır ki Genel İşler Konseyi AB'nin en önemli birimiyken, rutin işler, fuzuli işler konseyine çevirmeye çalışan bir Rum yönetimiyle karşı karşıyayız. Biz Genel İşler Konseyi'nin taslak raporunda Türkiye'ye birtakım çağrılarda bulunulurken, bu konuda provokasyonu en üst seviyeye çıkarmış Rum yönetimine bir çağrıda bulunmamasını Avrupa'nın akıl tutulmasının bir başka örneği olarak görüyoruz'' şeklinde konuştu. Bakan Bağış, Avrupa'nın bir yandan ekonomik ve siyasi krizlerle boğuşurken, bir yandan da Kıbrıs Rum yönetiminin Avrupa'nın çıkarlarını ''ipotek altına'' almasıyla karşı karşı kaldığını, Avrupalı dostlarına, müttefiklerine, ortaklarına artık uyanmalarının vaktinin geldiğini, Kıbrıs Rum yönetiminin Avrupa'nın çıkarlarını ''ipotek altına'' almasına izin vermemeleri gerektiğini vurguladıklarını dile getirdi. Doğalgaz ya da petrol arama çabalarının ''provokasyonun bizzat kendisi'' olduğunu kaydeden Bakan Bağış, ''Eğer Kıbrıs'ın açıklarında doğalgaz ya da petrol varsa, binlerce yıldır var. Ve bu gazoz değil ki durup dururken gazı kaçsın. BM Genel Sekreteri çözüm çabasındayken, Akdeniz'in tabanına delik açmak, provokasyondan başka bir şey değildir. Avrupalıların da bu tuzağa düşmeyeceklerini ümit ediyorum. İnşallah yarınki konsey kararlarında da makul ve birleşik bir devlet oluşturma çabalarına destek veren mesajlar olmasını temenni ediyorum, inşallah aklın yolu bir gelir'' dedi.