Güney Hindistan’daki Tamil Nadu eyaletinde genç kadınların, "Sumangali" (refah getiren gelin) adlı bir sistem ile çalıştırıldığı belirtildi. İşletme alanını terk etmelerine izin verilmeyen kızların, dayağa ve cinsel tacize de maruz kaldığı bildirildi.
Tamil Nadu eyaletinde ebeveynler, çeyiz parası için kızlarını üç ilâ dört yıllık bir eğitimle tekstil işletmelerine ya da dokuma atölyelerine gönderiyorlar.
12 saatlik çalışma karşılığında 60 centin altında para veriliyor. Vaat edilen yaklaşık 500 euroluk ikramiye, eğer kızlar üç ilâ dört yıl çalışmışlarsa, çoğunlukla kızların evlenecekleri kişinin, yani damadın ailesine veriliyor.
Çocuklara Yardım Kuruluşu Terre des Hommes, 120 bin genç kızın bu durumdan muzdarip olabileceğini belirterek ve sürekli kaçış girişimleri olduğunu ifade etti.
Bilgi verme yükümlülüğü yok
Merkezleri Almanya'da bulunan çok sayıda moda zinciri, ürünlerini dünyanın en büyük tekstil üretim bölgesi konumunda olan Tamil Nadu'dan ithal ediyor. Fakat bu moda işletmelerinin yan sanayi kolunda Sumangali işletmelerinden yararlanıp yararlanmadıkları hakkında hukuksal bağlayıcılığı olan bir bilgi verme yükümlülüğü bulunmuyor.
Alman Yeşiller Partisi’nin insan hakları sözcüsü Volker Beck “Tüketicinin burada köle işçilerin ürettiği ürünleri mi, yoksa tesadüfen aynı bölgede normal çalışma şartları altında üretilmiş malları mı satın aldığını bilmesi açısından şeffaf bir durum yaratılmaması bizim eleştirdiğimiz en önemli nokta” açıklamasını yaptı.
'Ürünlerin menşeine açıklık getirilsin'
Beck'in mensubu olduğu Yeşiller Partisi, geçen Ekim ayında Federal Meclis'e bu konuda bir soru önergesi vermişti.
Beck, DW'ye verdiği demeçte, Alman firmalar için hukukî bağlayıcılığı olan düzenlenmeler istediklerini vurguladı.
Beck, “Firmaların ürünlerini nereden sağladıklarına açıklık getirmelerini istiyoruz” şeklinde konuştu.
Endonezya'daki tekstil branşında yaşanan iş hukuku ihlallerine ilişkin bir araştırmayı hazırlayanlar arasında bulunan Südwind Enstitüsü'nden Antje Schneeweiß, sadece tüketicilerin değil, hissedarların da moda zincirlerine, iş hukukunu ve insan haklarını ciddiye alan işletmelere yatırım yapmaları yönünde tavsiyede bulunabileceklerine işaret etti ve ekledi:
“Tecrübelerim gösteriyor ki, üretici işletmeler, yatırımcıların belirgin bir biçimde formüle ettikleri taleplere tepkisiz kalmıyor.”
Schneeweiß, burada sözü edilenin, firmalara düzenli olara ürün yollayan daimî tedarikçi işletmeler olduğunu, bu işletmelerdeki çalışma koşullarının da en iyi durumda olduğundan yola çıkılması gerektiğini belirtti.
'Yeni çözüm konseptleri gerekli'
Güney Hindistan'daki işletmelerde ürünlerini hazırlatan moda zinciri H&M, DW'ye yaptığı yazılı açıklamada şu noktalara dikkat çekt:
“Sumangali durumu sık olarak dokuma atölyelerinde görülüyor, buralara ise H&M firmasının doğrudan etkide bulunma olanağı yok. Bu noktada endüstri kolunun da ötesinde diğer firmaları ve hükümet yetkililerini de konuya dahil edecek çözüm konseptlerine ihtiyaç bulunuyor.”
Beck, bu konuda kendi ülkesi Almanya'nın sorumluluğuna ilişkin şunları söyledi:
“Eğer bir şeyler kölelik şartlarında ve insan haklarına aykırı şartlar altında üretiliyorsa, o zaman söz konusu ülkelerden yapılan ithallere kısıtlama getirilebilir.”
Federal hükümet, Yeşiller'in Ekim ayında Federal Meclis'te yönelttikleri soru önergesine yaptığı yazılı açıklamada, ithal yasağı koyma yetkisinin sadece AB'de olduğuna atıfta bulunmuştu.
(Deutsche Welle Türkçe)