Somalili korsanların Aden Körfezi’nde 23 mürettebatıyla kaçırdığı Türk gemisi “Horizon 1”in 4’üncü kaptanı Aysun Akbay diğer mürettebattan daha endişeliydi. Çünkü gemi mürettebatındaki tek kadındı ve korsanlar daha önce hiç kadın bir denizci görmemişlerdi. Aysun Kaptan, esaret altında geçen 90 günü anlattı.Korsanlar geminizi nasıl ele geçirdi?Sabah 08.00’de gözcü panik vaziyette “Sancak tarafından bir bot geliyor” dedi. Korsan botunu görünce şoke oldum. Hemen kaptanı telefonla arayıp “Korsanlar gemide” dedim. Önce inanmadı, “Hadi oradan, şaka yapıyorsun” dedi. Durumun vahameti anlaşılınca, herkes şok oldu. Kimse yerinden kıpırdayamadı. Korsanlar iskele tarafına geldiler.
Gemiye nasıl tırmandılar?Ucu kanca şeklinde olan özel bir demir merdiven yapmışlar. Kancayı takıp merdivenden yukarı çıktılar. Gemi çok yüklüydü. Suya çok battığı için korsanların merdiven dayamaları nispeten kolay oldu. Korsanlar tırmanmadan önce o merdiveni çıkartamadık. Çünkü o anda silahlar patladı, kimsede hayatını riske edip merdiveni yukarı çıkaracak cesaret kalmadı.
Gemiye ilk seferde kaç korsan çıktı?Silahlı 5 korsan çıktı. Sonrasında 20 kişi oldular. Hepsi yalın ayaktı. Bizden ilk istekleri ayakkabı oldu. Onlara güvertede giydiğimiz burun kısmı demirli ayakkabılarımızı verdik. Hepsi eski Somali askerleriymiş. Üzerlerine normal bir tişört giyiyor, altlarına ise “etek gibi” nevresimler bağlayıp öyle dolaşıyorlardı.
Esaret altında gündelik yaşam nasıldı?Güne her sabah silah sesleri ile uyanıyorduk. Sabahın erken saatlerinde mutlaka taciz ateşi yapıyorlardı. Önceleri irkiliyordum, silahlardan korkuyordum. Zamanla alıştım. Bir süre sonra, uykumdan bile uyanmadığım oldu. Mürettebattan bir arkadaşım hâlâ espriyle diyor ki, “Öyle alışmışım ki, sabahları silah sesi olmadan uyuyamıyorum.”
Gemideki üç ayda en çok ne zaman korktunuz? Korsanlar bir gün panik havasıyla bizi köprü üstüne topladılar. Bir korsan “4’üncü kaptan Aysun’la 3’üncü kaptan telsiz saklıyorlar. Savaş gemisiyle de 24 saat irtibat halindeler” diye bizi şikayet etti. Korsanlardan biri “Bizim karada bir büyücümüz var, o söyledi” dedi. Bu suçlama karşısında sinirlerim çok bozuldu. Kendimi tutamayıp ağladım. Sırf bu cahil suçlamalarla muhatap olmamak için, bir an denize atlamayı bile aklımdan geçirdim. Hiç değilse, arkadan gelen Türk savaş gemisi beni kurtarırdı. Bir de benden şüphelendiklerinde, “O sakladığınız telefonu çıkarana kadar sizi kamaranıza indirmiyoruz” diye tehdit ettiler.
Korsanlıktan başka şansları yok kendi halimi unutup onlara acıdımYaşamak için korsanlıktan başka şansları yok muydu?“Bizde hükümet yok, iş yok, açız” diyorlar. Başka şansları var mı, yok mu, tereddüte düşüyorum. Bazen kendi durumumu unutup onlara acıdığım oldu. Ama çoğunlukla onlara bize yaşattıklarından ötürü kızdım. Çünkü ben açlıktan ölecek olsam da, asla böyle bir şey yapmam. Ama bizim tayfa bile birkaç saatlik açlıkta birbirine düştüyse, onların yaptığı bana normal geliyor.
Kadın olduğunuzu fark edince tepkileri ne oldu?Çok şaşırdılar. Başlangıçta inanamadılar, beni dikkatli dikkatli süzdüler. Benim kadın mı, erkek mi olduğumu anlamaya çalıştılar. Üzerimde etek yoktu. Kollarımda takı göremeyince ve makyajım da olmayınca tereddüde düşmüşler. Önce mürettebattan birinin eşi olduğumu sandılar. “Sen burada ne iş yapıyorsun?” diye sordular. Denizci olduğumu öğrenince çok şaşırdılar.
Taciz ederler diye çok korktumKorsanların tacizinden korktunuz mu?Tabii, kadın olduğum için en büyük korkumdu bu. İlk geldiklerinde “Bana bir şey yaparlar” diye çok ağladım. Ağladığımı görünce, “Korkma, biz para için buradayız, seninle bir alakamız yok” dediler. Zaten, kavga eden ya da mürettebattan birini rahatsız eden olursa, domuz bağıyla bağlayıp köprü üzerinde tutarak cezalandırıyorlardı. Herkesin korktuğu gibi taciz olayına maruz kalmadım.
Kadın olduğunuz için size ayrıcalık tanındı mı?Herkes köprü üzerindeki tuvaleti kullanıyordu. Bir tek bana kamaramdaki lavaboya gitme izni verdiler. Bana en çok koyan tuvalete bile giderken birisinden izin istemek oldu. Banyo yapacağım zaman, kapıda hep birileri bekliyordu. Ama yattığımda kamaramın kapısını kilitleyebiliyordum. Kadın olduğum için bana izin verdiler. Yoksa, bütün kamaralara sorgusuz sualsiz dalıyorlardı.
Eşyalarınıza el koydular mı?Gemiye girdiklerinde benim ve tüm mürettebatın cep telefonlarına, laptop’larına, saatlerini aldılar. Bende hatırası olan denizci yüzüğümü bile... Allah’tan kıyafetlerime dokunmadılar. Erkeklerin kıyafetleri de gitti. Bir de baktık, korsanların üzerinde Beşiktaş forması, Eskişehirspor kaşkolu var.
Korsanlar içki içiyor muydu? Evet, gemide cin içiyorlardı. Ama onlar içince bizimkiler beni kollamak adına “Bak kafaları güzel, dikkat et, aşağı salona inme” diyorlardı. Ben de genelde kamaramdan pek dışarı çıkmadım. Bir kere içkililerken de yanlarına gittim ama bana asılmadılar.
Yemekler nasıldı?Mazot, botlarla karadan taşınırken kazara yiyeceklerin üzerine dökülmüş. Çoğu zaman yediğimiz yemeklerden “mazot tadı” geliyordu. Bir süre sonra yemeyi bıraktık. Çünkü ekmeğe bile mazot karışmıştı. Bir gün çaya şeker attım, meğerse o da mazotluymuş. Bir saat karnım ağrıdı.
Korsanın iyisi kötüsü yok, fidye için iyi davrandılar Mürettebattan korsanlara isyan eden çıktı mı?Hayır, çıkmadı. Çünkü korsanların elinde Kalaşnikof’lar vardı. Bir de “Bixi” adı verilen daha büyük bir otomatik silah kullanıyorlardı.
Gediz firkateynine geri çekilme emri verildiğinde, ne hissettiniz? Gediz’in geri çekilmesi sadece mesafe olarak oldu. Daha uzakta duruyorlardı ama hep bizimleydiler. Sadece biz hareket edip Eyl’e geldiğimizde bizi çok yakından takip ettiler. Korsanlar Gediz bize 4 milden yaklaştığı zaman korkup “Uzaklaşın, yoksa mürettebata ateş açarız” diye tehdit ediyorlardı. Bizim gemi de uzaklaşıyordu.
Gönül ferahlığıyla onlar için “iyi korsanlar” diyebiliyor musunuz?Onlar hep bize “Kötü korsanlar da var, biz iyilerdeniz. Siz şanslısınız” diyorlardı ama ben inanmadım. Bize iyi davranmaları fidye istemelerinden kaynaklanıyordu. Bu işi rehineler sayesinde yaptıklarını bildikleri için kılımıza bile zarar gelmemesine dikkat ettiler. Yoksa, korsan, her yerde korsandır. Bence korsanın iyisi kötüsü olmaz. Korsana “hayır” diyorum. Beni İstanbul’a döndükten sonra telefonla arayan korsan daha insancıldı. Çünkü bana “Kimse sana dokunmayacak, sana iki dakikadan fazla bakan olursa, gel bana söyle” diyordu. Sürekli benden özür diledi.