BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, partisinin HDP'ye katılma kararını değerlendirirken, yüzde 90'ı laik seküler sol sosyalistlerden, yüzde 3-5'de sos olarak içine atılan birer ikişer Altan Tan'ı kapsayacak bir HDP'nin başarı şansının olmayacağını söyledi.
'Yeni HDP'nin demokratik kitle partisi olması gerektiğini belirten Tan, "Kadrolarında belki en azından bunun yarısı dindar muhafazakar Türk ve Kürtler'den oluşmalı. Türkiye'nin seçmen yapısı bu, oy yapısı bu" dedi. Tan, BDP'li belediyelerin de HDP'ye geçmesi gerektiğini belirterek, "Milletvekilleri HDP'ye geçsin ama BDP'li belediye başkanları geçmesin böyle bir durum olursa buna karşıyım. Belediye başkanları da HDP'ye geçmelidir" dedi.
Doğan Haber Ajansı’ndan Ferit Aslan ve Serdar Sunar’ın haberine göre, BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, BDP'nin HDP'ye katılma kararı ardından partinin yeniden yapılandırma komisyonunda yer alan Türkiye'de bir boşluk ve eksiklik olduğunu, yapılamayan bir işe talip olduklarını söyledi. Tan, "Bütün Türkiye'yi şu anda demokratikleştirecek dini, etnik, mezhebi, sınıfsal, ihtilaf noktalarında uzlaşma sağlayacak bir yeni demokrasi partisine oluşumuna ihtiyacı var. AKP bu ümitlerle geldi, bunu yapamadı" dedi.
‘HDP'nin yarısı dindar muhafazakar Kürt-Türklerden oluşmalı’
Türkiye'yi dünya ile çevre ülkeleri ile tekrar barıştıracak ve içerideki iç barışı sağlayacak, AK Parti'nin devirdiği treni tekrar demokrasi rayına oturtacak bir yeni partiye ihtiyaç olduğunu belirten Tan, şöyle konuştu:
"Bazı arkadaşlarımız HDP kurulurken malesef sol, sosyalist gruplar ağırlıklı hatta neredeyse yüzde 90-95'i bunlardan oluşan bir HDP ortaya koydular. Bunun Türkiye toplumun da ciddi bir karşılığı yok, Kürt seçmen tabanı açısından da ciddi bir tabanı ve karşılığı yoktur. Peki ne yapmak lazım? Bunları dışlamak mı lazım? Hayır. Türkiye'deki solu, sosyalistleri ve sosyal demokrasiyi yeniden inşa edecek sol merkezli yeni bir parti oluşturabiliriz. Bunu saygı duyarım. Bu ne kadar oy alır bu ayrı bir tartışma konusu. Ama böyle bir partinin içinde ben olmam, benim gibiler olmaz. Ve böyle bir sol, sosyalist, marksist parti Kürt ve Türkiye toplumunun sorunlarını çözecek oyu alamaz. Bu bir siyasal tespit, doğruluk, yanlışlık değil. Solu, sosyal demokratları dışlamadan, bizim ihtiyacımız olan dindar muhafazakar kitleleri, Kürt toplumunun Kürdi hassasiyetlerini, liberal demokratları, işçileri, işsizleri, Alevi, Sünniler'i, Türkiye'de demokrasi ve hukuk isteyen dünya ile barış isteyen Ortadoğu'da barış isteyen bütün demokrasi güçlerini toparlayabilecek bir ana muhalefet partisi. Önce ana muhalefet partisi olacak sonrada iktidara yürüyecek, Yeni anayasa talebini bu parti canlandıracak. Partinin kadroları yüzde 90'ı laik, seküler, sol sosyalistlerden olsun, yüzde 3-5'de birer ikişer Altan Tan içine koyalım sos olarak. Bunun başarı şansı yok. Programı da demokratik bir kitle partisi olacak, kadroları da belki en azından bunun yarısı dindar muhafazakar Türklerden ve Kürtlerden oluşmalı. Çünkü, Türkiye'nin seçmen yapısı bu, oy yapısı bu. Halen Türkiye'deki Kürtlerin yarıdan fazlası AKP'ye oy veriyor. Kürdistan'daki Kürtler'in en az yarısı bize oy verdiği kadar AKP'ye oy veriyor ve Türkiye'de emekçilerin, yoksulların, işçilerin ve işsizlerin yarısı kadar AKP'ye oy veriyor. Bunu CHP'nin de bizimde kafa yormamız lazımdır. Oyu nerede arayacaksınız?"
‘Sınıfsal ve ideolojik olarak bir sorunumuz var’
Tan, BDP'nin son yerel seçimlerde aldığı oylardan örnekler verirken, Diyarbakır bazında zengin, orta kesimlerin veya yoksulların oturduğu yerde de sorunların olduğunun ortaya çıktığını kaydederek, şöyle devam etti:
"Demek ki, sınıfsal, ideolojik ve dini olarak da bir sorunumuz var. HDP bütün bunları kucaklayacak bir parti olacak. Genel başkanlarından, il ilçe düzeyine kadar temsilin dengeli dağıtıldığı demokratik bir kitle partisi olacak. Bunu yapabilirsek başarılı olacağız. Başarı şansı bize bağlıdır, biz de Tayyip Erdoğan gibi 'yapıyormuş', 'ediyormuş' gibi 'muş'tan çıkarıp gerçekten yapmaya kalkarsak başarılı olacağız, yapmaz isek başarılı olamayacağız. Parti içi demokrasi işleyişi çok önemlidir."
‘Belediyeler de HDP'ye geçmeli, gövdesiz baş olmaz’
Milletvekili Altan Tan, kendilerinin HDP'ye geçeceğini ancak BDP'nin kapatılmayacağı tartışmaları ile ilgili olarak, şunları söyledi:
"BDP niye kapatılmıyor? Niye duruyor? Arkadaşlarımız bunun daha ideolojik bir kadro partisi olarak kalacağını söylüyorlar. KCK, BDP'lileşecek mi? Buna net yanıt vermem şu an mümkün değil. Bana sorarsanız Türkiye öyle bir demokratik noktaya gelmeli ki PKK kendi ismi ile siyasileşebilmeli, partileşebilmeli. Legal anlamda partileşebilmeli, sayın Öcalan'da cezaevinden çıkabilmeli, bu partinin yöneticisi, lideri olarak fiilen siyaset yapabilmeli. Kandil'deki kadroların tamamı gelip legal siyasetin içinde olmalı, olabilmeli. Benim arzuladığım demokratik gelişim, Türkiye bu. Bana göre keşke KCK, BDP haline gelse. Gizli saklı değil, legal olarak bir siyaset yapılması, bütün toplumun önünde şeffaf olarak ortaya çıkılması Türkiye'nin de yararınadır. Sonuçta sandık belirleyecektir bu işi. Ancak, şu aşamada 'Milletvekilleri HDP'ye geçsin ama BDP'li belediye başkanları geçmesin' gibi durum olursa ben buna karşıyım. Belediye başkanları da HDP'ye geçmelidir. Çünkü baş var, gövdeyi ondan koparıyorsunuz, yerel ayakları bunu asla doğru bulmam. Eğer böyle bir şey olacaksa bugünden topluma söylenmeli. Bugünden bunu söyleyen arkadaşlarımız yok. Belediye başkanları da HDP'ye geçecek ama bir müddet sonra. Bu spekülasyonların önüne geçmek için BDP'de belediye başkanları kalacaksa ben bu fikri de doğru bulmam."
‘Seçmen, BDP'ye sarı kart verdi’
BDP-HDP heyetinin hafta sonu İmralı'da Abdullah Öcalan ile yapacağı görüşmenin Kürt siyasal hareketinin geleceği ve Cumhurbaşkanlığı seçimindeki tavrında etkili olacağını bildiren Tan, son yerel seçimlerde ortaya çıkan sonuç ve bu sonuçta PKK'nın izlediği politikayla ilgili şöyle dedi:
"PKK'nın ilk çıkışında üzerine oturduğu kadro Kürt köylü ve yoksul kesimleridir. Ana taban itibariyle kadroları da lider kadroları da öyledir. Bu süreç içerisinde Kürt yoksul ve köylü kesimleri bugün çok büyük oranda şehirleşti, hatta önemli bir kısmı orta sınıf oldu. Yeni bir 'Kürt orta sınıfı' ortaya çıktı. Kürt toplumu ilk defa tarihte belki sınıfsal olarak sınıflaşıyor. Köylülükten kurtulup işçi, esnaf, tüccar, orta sınıf, burjuva, böyle bir sınıflaşma süreci geçiriyor. Eski kalıplarını kırıyor. Bu yeni sürecin sınıfsal tabanına ihtiyaçlarına ve ideolojik yani ideolojikten kastım dini, mezhebi, sol, sosyal, dindar Alevi, Sünni bunu kast ediyorum bunlara uygun ortaya bir siyaset koyamaz ise burada patinaj başlayacak. Son yerel seçimler bunun ilk işaretiydi. Birçok yerde oylar düştü. Bu bütün kesimlerde oldu. Bunu doğru okuyabilirse PKK ve bu dönüşümü ideolojik, hem de sınıfsal olarak yapabilirse Kürt siyaseti genişleyecek. Bunu yapamaz ise, bu halkın bize verdiği bir sarı karttı; öyle diyelim. Kırmızı kart değil. Bir sarı kart gösterdi. Eğer bunu yapabilirse ışık tekrar yeşile dönüşecektir. Yapamaz ise, bir patinaj başlayacak, farklı alternatif ve çıkışlar ortaya gelecektir. Siyaset boşluk kaldırmaz. 2011 genel seçimlerinde aday profilimiz büyük bir kabul gördü. Türkiye toplumumun da Kürt siyasi yüzde 15'lik bir açılım gösterdi. Belediye seçimlerinde aday tespiti yapan arkadaşların 'Demokratik özerklik alan edeceğiz', 'Kadrolar elimizden olsun' 'Büyük oy alacağız' kaygıları ile bu yüzde 15'lik açıyı yüzde 5'e düşürdüler. Bu toplum tarafından kabul görmedi, bunu değerlendireceklerini ümit ediyorum."