Tekirdağ’da akıl hastanesine yatırılmaya direnen şizofreni hastası Ali Çelebi’yi coplarla kafasına vurarak ölümüne yol açtıkları ileri sürülen polisler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi. Adli Tıp raporunda Çelebi’nin dövülerek öldürüldüğüne dair bulguya ulaşılamadığı kaydedilirken; maktulün, sakinleşmesi için verilen uyuşturucu ilacın etkisiyle hayatını kaybettiği ifade edildi. Fakat Çelebi’ye iğne vuran hemşireye de bir kusur yüklenmediği için dosya kapanmış oldu.
İsmail Saymaz’ın Radikal’de yer alan haberine göre, Tekirdağ Çerkezköy’de yaşayan 34 yaşındaki Ali Çelebi doğuştan şizofreni hastasıydı. Emlakçılık yapan iki çocuk babası Çelebi, her yıl bir hafta süreyle Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde tedavi görüyordu. Geçen yıl 4 Ağustos ’ta ruh sağlığı bozulunca hastaneye götürülmek üzere ambulansa bindirildi. Ambulans Çerkezköy gişelerini geçtikten sonra Çelebi, aracın camını kırıp kaçtı ve Kapaklı Beldesi’ndeki akrabalarının yanına sığındı. Bunun üzerine polis çağrıldı. Üç ekiplik polis grubu binanın önüne geldiğinde Çelebi, çatıda bekliyordu. İkna edilerek aşağıya indirildiğinde, ikindi ezanını duydu ve camiye gidip namaz kılacağını söyledi. Polisler, “Gel araçta kılarsın” diyerek, Çelebi’yi ambulansa götürmek istedi.
Kafasına coplarla vuruldu
Eniştesi Numan Yıldız’a göre Çelebi, polisi itince yüzüne biber gazı sıkıldı. O da bir polise yumrukla vurup kaçtı. Güçlükle yakalanan Çelebi, polis aracının kaputuna yatırıldı. İddiaya göre bir polis, Çelebi’nin kafasının arkasına copuyla iki üç kez vurdu. Bir başka polis, copu Çelebi’nin kafasının ön tarafına indirdi. Ailesi, “Vurmayın arkadaşlar, bırakın” dediyse de polisler sakinleşmedi. Bir an polislerin elinden kurtulan Çelebi, yeniden kaçmak istedi. Fakat arkasındaki polis, Çelebi’nin sırtına coplarla vurdu. Ailesinin getirdiği iple ayakları bağlanıp sakinleştirici iğne vurulduktan sonra ambulansa bindirildi. Bu esnada Çelebi, “Nefes alamıyorum” dedi. Kuzeni Soner Yılmaz’a göre de bir polis silahını çekip kaçmakta olan Çelebi’nin üzerine doğrultmuş, biber gazı sıkmış ve kafasının arkasına copla vurmuşlardı. Fatma Yıldız da, “Üç dört polis, kardeşimin kafasının arkasına vurdular. Biz ‘Vurmayın, şizofreni hastasıdır, sizi bunun için mi çağırdık’ dedik. Yerdeyken ‘Nefes alamıyorum abla’ dedi” diye konuştu. Anne Döndü Çelebi de oğlunun sırtına ve kafasını copla vurulduğunu söyledi. Çelebi, iple sedyeye bağlandıktan sonra götürüldüğü hastanede öldü.
Tutanağı şüpheli polisler hazırlamış
Polislerce hazırlanan olay tutanağında, Çelebi’nin polis Ömer Acar’ı yumrukla yere düşürdüğü, polis Ahmet Sarıkaya’nın koluna vurduğu, polis Yusuf Bozkurt Açıkel’in sağ altı dudağını yaraladığı ve polis Ömer Şahinbaş’ın ensesine kolunu salladığı ileri sürüldü. Cop, biber gazı ve kelepçeyle müdahale edildiği, Çelebi’nin yüzüstü yere düştüğü, kafasını aracın kaputuna çarptığı öne sürüldü. Yerde kelepçe takılırken Çelebi’nin kafası ve ayaklarını “üzeri tırtıklı beton olan zemine defalarca vurarak direndiği” savunuldu. Tutanakta, Çelebi’nin, akrabaları tarafından getirilen iple bağlandığı savunularak, “Uyarmamıza rağmen bize hitaben ‘Siz karışmayın, Ali ipi senin iyiliğin için bağlıyoruz” dedikleri ileri sürüldü. Bu tutanağın, Ali Çelebi’nin başına vurarak ölümüne yol açan polislerce kaleme alındığı anlaşıldı.
Çerkezköy Emniyeti’nce hazırlanan fezlekede iki ambulans görevlisi ve bir hemşire ‘şüpheli’ olarak gösterilirken, Çelebi’yi darp eden polislerin ifadesi ‘bilgi veren’ olarak alındı. Dokuz polisin darp raporu aldığı anlaşıldı. Çelebi’nin ölümü hakkında, ‘şüpheli ölüm’ fadesi kullanıldı. Bu fezleke uyarınca savcılıkta ifadesi alınan polisler, Çelebi’in kafasını sert şekilde polis aracının ön kaputuna vurduğunu, kaçarken bir metre derinliğindeki garaj girişine yüzükoyun düştüğünü ve yakalandıktan sonra kafasını sert zemine vurduğunu, çırpınarak kafasını ve ayaklarını yere vurduğunu iddia etti. Tanıklar ve aile bireyleri ise polislerin bu iddiasını reddetti. 20 Ağustos’ta yapılan yüzleştirme işleminde tanıklar; Ömer Acar, Mehmet Türkmenoğlu, Yusuf Bozkurt Açıkel, Deniz Polat ve Ahmet Sarıkaya adlı polislerin Çelebi’yi darp ettiğini söyledi.
Kimsenin kusuru yok
Soruşturmayı yürüten Çerkezköy Cumhuriyet Başsavcılığı, geçen 18 Temmuz’da kovuşturmaya yer olmadığına hükmetti. Kararda, Polis Vazife ve Sehaliyetleri Kanunu’na göre polisin, bir direniş halinde orantılı ölçüde zor kullanabileceğini imkan tanındığı, olay günü de ailenin yardım istemesi üzerine bölgeye gittikleri, Çelebi’nin polise vurması üzerine etkisiz hale getirdikleri, sonrasında şiddete başvurmadıkları ifade edildi. Ayrıca kararda, Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu’nun raporuna yer verdi. Bu raporda, Çelebi’nin kafatasında kırık kafa içi kanama,beyin kanaması, beyin doku harabiyeti, iç organ ve büyük damar yaralanması tarif edilmediği için travmatik etkiyle öldüğüne dair bir delile ulaşılamadığı, kronik kalp damar hastalığı bulunan maktulün uyuşturucu ilaç entoksikasyonu ve gelişen komplikasyonlar sonucu öldüğü kaydedildi. Çelebi’nin sakinleşmesi için kendisine iğne yapan hemşire Ö.A.’ya kusur atfedilemeyeceği vurgulandı.