Politika

Sivil darbe bu Anayasa değişikliği ile sonuçlanacak

Hükümetin anayasa paketine CHP lideri Deniz Baykal, "Bu anayasa değişikliği ile AKP kendi yüksek yargısını kuruyor" yorumunu yaptı.

23 Mart 2010 02:00

T24- Hükümetin anayasa paketine CHP lideri Deniz Baykal,  "Bu anayasa değişikliği ile AKP kendi yüksek yargısını kuruyor" yorumunu yaptı. Baykal, partisinin grup toplantısında Anayasa değişiklik paketiyle anayasal sistemin temel dayanağının değiştirilmeye çalışıldığını söyledi ve ekledi: Sivil darbe süreci bu anayasa değişikliği ile noktalanacaktır.  

Baykal'ın parti grubunda yaptı konuşmasından satır başları şöyle:

Türkiye çevresinde bulunan ülkelerle tarihten gelen sorunları devralmış bir konumdadır. Bunların bir kısmı sadece Türkiye’nin iradesiyle çözülebilir nitelikte sorunlar olmaktan çok uzaktır. Bu sorunlar tarihin bize emanet ettiği sorunlardır.

 Bizim dış politikamız yurtta sulh cihanda sulh anlayışına dayanır. Bu anlayışın ortaya koyduğu siyasi bilinç düzeyini ve dünyayı yorumlama anlayışını bir kenara koyunuz. Sıfır sorun yaratacağız diye yola çıkanların anlayışındaki yüzeyselliği onunla karşılaştırınız.

Diyordu ki daha ortada tasarı yok. Niye birden bire karşı çıkıyorsunuz diyordu. Çarşamba’nın gelişi Salı’dan bellidir. Açıkça görüldü. Sizin ne yapmak istediğiniz ortada. Bu iktidarın yargıyla problemi var. Sadece onunla değil, bu iktidarın Anayasa’mızın temel ilkeleriyle, temel anlayışıyla, Cumhuriyet’in temel anlayışıyla uyumsuzluğu var.

Ben yönetmek üzere geldiğim iktidarı, devleti cumhuriyeti yeniden kendi zihniyetime göre yaratmak için bir fırsat olarak değerlendireceğim diyorlar. Devletin yeniden oluşturulması ihtiyacı varsa bunun nasıl yapılacağı bellidir. Bu parti işi değildir. bu ancak ortaklaşa bir süreçle el birliğiyle, işbirliğiyle müzakere ederek teklif yaparak, katkı vererek, sürekli halkın desteğini arkasında hissederek, canlı dinamik bir sürecin içinden çıkar. Ben gelmişim yüzde 47’yle gelmişim, oyum yüzde 30’ların altına düşmüş.


 HAYAT PAHALILIĞI ZAMMI GÖTÜRDÜ

 
Çiftçi ürettiği ürünü üretemez hale geldi. Çiftçinin hak ettiğini vermeyi bırak ürettiği ürünün ürettiremez hale getirdin. Sadece 1 aydaki hayat pahalılığı emekliye verdiğin zammı aldı götürdü.

Doğu ve Güneydoğu kalkınacak dedi tam tersi oldu. GAP olduğu yerde kaldı. Oradaki fabrikalar kapatıldı. Geçmişte bile Güneydoğu’nun Türkiye’nin milli gelirinden aldığı pay daha fazlaydı.

Şimdi böyle bir tabloyla karşı karşıyayız. Sen anaysa değiştireceğiz diye değil bunları değiştireceğiz diye oy istedin yaptın mı bunları?

Ekonomik ve Sosyal Konsey her 3 ayda bir toplanacak herkes konuşacak dedi. Konsey’in son toplanmasından bu yana 1 yıl geçti. 
 

MADE BY AKP

 
Şimdiden korku bacayı sardı. Yaşanan olayların arkasında bu var. Bu anayasa değişikliği tasarısı bir AKP prodüksiyonudur. Made By AKP.

Anayasa 70 milyonu ilgilendiriyor. daha on yıllar boyunca bu anayasa yürürlükte olacak. Anaysa oy veren vermeyen herkesi ilgilendiriyor. Bu kadar geniş anlamı olan anayasal düzenlemeyi siz nasıl olur da parti mutfağınızın iç işi olarak düşünürsünüz.

Kimseye danışmış değil. Ne hukuk otoritelerinin ne üniversitelerin ne siyaset camiasının ne sendikaların ne esnafın ne işadamlarının bilgisi var. Kimse bilmiyor. Kim biliyor, başbakan ve yanındakiler biliyor. Bunu hazırlamış diyor ki 3 gün süre siz. Böyle anayasa değişikliği olmaz. Olursa bu anayasa olarak millet tarafından benimsenmez.

 

DEDİK Kİ KIŞLAYA CAMİYE MAHKEMEYE SİYASET SOKMAYIN

 
Halk desteği kaybolmuş olan bir siyasi partinin kendi ihtiyaçları doğrultusunda dayatmak istediği bir anayasadır. Biz 12 Eylül anayasası gitsin AKP anayasası gelsin diyemeyiz.

Bu anayasa yargıyı AKP yargısı haline getiriyor. 12 Eylül rejimi dahi, ondan önceki askeri dönemler dahi cumhuriyetin ana sütunun oluşturan yargının siyasi kontrol altına girmesi doğrultusunda bu iktidarın yapmayı deneğini aklından bile geçirmemiştir.

Çünkü yargı anayasal düzenimizin temelidir.Dedik ki siyaseti kışlaya, camiye, mahkemeye sokmayın. Bunlar bizim bir arada yaşamamızın güvencesi.

Cami kimsenin olmamalıdır. Bütün Müslümanların olmalıdır. Hepimizin olmalıdır.

Eğer sen camiyi alıp da ayrıştırırsan yanlış olur. İmam Ahmet Sevim ne güzel davranmış. Camiye müdahale etmeyin camiyi özelleştirmeyin. Cami hepimizin.

Ne demektir camiyi siyasete sokmayın demek. Anayasamızın bu konudaki temel anlayışını koruyun. Bu iktidar Anayasa Mahkemesi olarak mahkum edildi. İkinci temel ilke kışlaya siyaset sokmayın. Partimin kışlası haline sokmayın. Bunun da vahim sonuçları olur.

 

AKP KENDİ YÜKSEK YARGISINI KURMAK İSTİYOR

 

Şimdi ne var ortada: Mahkemeye siyaset sokmayın. İşte tam bu noktaya yönelik sistemli bir girişimle karşı karşıyayız. Kendi yargısını kendi adliyesini kurmak üzere harekete geçmiştir. Kimse kendini kandırmasın.

Söylenenlerin hepsi bahanedir. İşin özü AKP’nin kendi yüksek yargısını kurma teşebbüsüdür. Şu anda anayasa değişikliği çok açık bir biçimde bunu bize göstermiştir.

3 tane madde var diğerleri kenar süsüdür. Anayasa Mahkemesi, HSYK ve siyasi partileri denetleme işlevini yargıdan alıp denetlenecek olan siyasetçilerin kararına bağlama girişimidir.

Yani siyasileri anayasal denetimden kaçırma hukuk dışına çekme hukuku da siyasetin emrine sokma. Bu değişiklik geçerse Anaysa Mahkemesi AKP’nin Anayasa Mahkemesi olacaktır.

 
19 ÜYEDEN SADECE 4’Ü HUKUKÇU OLABİLECEK

 
Bu yasayı hazırlayanlar RTÜK’ün hakkını yemiş. RTÜK’ten de Anaysa Mahkemesi’ne üye lazım. Cumhurbaşkanı RTÜK’ten de seçsin.

Bu seçim sonunda arkadaşlarımız hesap yapmışlar yeni düzenlemede Anayasa Mahkemesi’nin 19 üyesinin 4’ünün hukukçu olması yeterli olacak.

Cumhurbaşkanı cumhurbaşkanı gibi seçer güvenin diyebilirsiniz ama yaşadıklarımız bunu göstermiyor.

YÖK Başkanı, Rektör atamaları cumhurbaşkanının yaptıkları. İzzet Baysal olayı var unutmak mümkün değil.

19 Anayasa Mahkemesi üyesinin 16’sını sen seç diyeceğiz. Seçilirken bu yetkiler fazla demiş. Şimdi biz Anayasa Mahkemesi’nin tamamına yakının belirleme görevini ona veriyoruz.

Bu düzenleme daha demokratik bir Anayasa Mahkemesi’ne mi bizi götürecek. Bunun için mi yapıldı bu?

 
DEĞİŞİKLİK ÇABASININ NEDENİ YÜCE DİVAN KORKUSU

  

Yüce Divan olarak cumhurbaşkanını, başbakanı yargılama kurumudur Anayasa Mahkemesi.

Bu bir korku etkisiyle hazırlanmış olan anayasa değişikliği projesidir. Yüce Divan korkusunun önlenmesi için getirilmiş bir projedir.

Mayınlı arazileri İsrail şirketine verme girişimini iptal ettirdiğimizde bu Anayasa Mahkemesi olsa iptal olur muydu.,

 
KÜMESTEKİ TAVUKLAR TİLKİYE EMANET EDİLMEK İSTENİYOR

 
Siyasi partilerin kapatılma izni artık Meclis’ten çıkacak. Yani hukuk gerektiriyor olsa bile siyaset izin vermedikçe hukuk işlemeyecek.

Benzetmek gerekirse bu düzenlemelerin tümü çok açık bir şekilde tilkiye kümesteki tavukları emanet etmek demektir.


 BU BİR TERTİPTİR

  
Sen mahkum olmuşsun. Bir daha olmamak için anayasaya saygı göster. Hayır, “Ben kendi anayasamı yapacağım”.

Memurlara toplu sözleşme hakkı vereceğiz dediler. O zaten onlarda yapıyorlar. Bütün bunları bir tek evet ya da hayıra bağlayacağız.

Bunun demokrasiye, hukuka, halka saygı anlayışıyla bu oylama tarzının bir ilişkisi olduğunu düşünür müsünüz.

Ne olacak “Anaysa yaptık demokratik anayasa yaptık.” Bunu inandırıcı hiçbir tarafı yoktur.

Bu girişim işin altındaki zihniyeti çok açık ortaya koymaktadır.

Bunların hepsi bir tertiptir. Hukuk siyasi meşruiyetin temelidir. Siz hukuk değiştiriyorsunuz.

Hukuku ve hukuk ifade etme konumunda olanları siz kendi siyasi hesaplarınıza göre değiştiriyorsunuz.

 
SİVİL DARBE SÜRECİ NOKTALANACAK


Bu düzenleme yargı bağımsızlığı ülkesinin şimdi bu iktidar tarafından tahrip edilmesi sonucunu doğuracaktır.

Yargı bağımsızlığı bu değişiklikle tahrip edilmektedir. Bir süredir hepimizin bildiği sivil darbe süreci bu anayasa değişikliği ile noktalanacaktır.

 
CUMHURİYET BİLDİĞİMİZ CUMHURİYET OLMAKTAN ÇIKACAK

 
Türkiye ne yazık ki cumhuriyetin bu aşamasında, 87 yıl sonra tekrar ulusal birliğimizin özünü oluşturan adalet kavramını yargı bağımsızlığı kavramını çığırından çıkaracak siyasi saldırının hedefi olmuştur.

Bu gerçekleşirse cumhuriyet bildiğimiz cumhuriyet olmaktan çıkacaktır.

Böyle bir noktadayız. Bu bize sorumluluğumuzun ne kadar önemli olduğumuzu gösteriyor. Ne mutlu ki memleketin namuslu dürüst insanları var.