HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, partisinin referandum müziğinin yasaklayan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu için, “Dili ve Türküyü yasaklayanlar nereye gittiyse siz de oraya gideceksiniz” dedi.
dihaber'de yer alan habere göre, Ankara’da “Hayır” mitinginde konuşan Önder, nuşmasında öncelikle cezaevlerinde süren açlık grevlerine değindi.
Önder, “Hiçbir şey insan hayatından önemli değildir. Onurları için, özgürlük talepleri için cezaevlerinde 54 günü bulan açlık grevleri var. Cezaevleri ceza içinde ceza çektirilen mekanizmalara dönüştürüldü. Ama zulüm edenler şunu bilmiyorlar; insan onurunu her şeyden aziz bilenler orada. O yüzden bu baskı geçmişte çok denendi her defasında egemenler geri adım attı. Bu açlık grevlerine bir ses vermemiz gerekir. Suskun kalırsak buna ortak olmuş oluruz. Bizim derdimiz bir can kaybı olmadan bu açlık grevlerine ses verilmesidir” diye konuştu.
Bakan Soylu'ya tepki
Konuşmasında HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın fotoğraflarının toplatılmasına tepki gösteren Önder, toplanan fotoğrafları göstererek, şöyle devam etti:
“Hiçbir yerde alanlara bu iki yoldaşımızın fotoğraflarını almıyorlar. Suç ise aha de işliyorum. Bunların böyle yapması doğal çünkü bunlara emir verenler ‘Bir türküleri vardı yasaklayın dedim yasakladılar’ diyor. Bu laflar bugün edilebilir. İnsanların eli kolu bağlı. Zulüm ve baskılarla, OHAL yasalarıyla, baskılarla, demokrasi dışı ne kadar yöntemler varsa bu saltanatı sürdürüyorsunuz. Türküyü de yasaklıyorsunuz ama biraz tarih bilinciniz olmalı. Eğer yasaklarla bu halk türkülerinden vazgeçseydi Mem û Zîn’i kimse bilmezdi bire ahmaklar. Bu halkın dili yüz yıllardır zulüm baskı altında. Sizin kayyum diye atadığınız zorbalar da ilk iş olarak Kürtçe tabelaları söküyorlar. Bu ülkede ahmak biter mi sizden önce de bolca vardı. Bu halk bu türküleri ninni yapıp çocuğuna söyledi. Dili ve türküyü yasaklayanlar nereye gittiyse siz de oraya gideceksiniz. 16 Nisan’da aslında bu oylanacak.”
"Oylanacak olan savaş mı barış mı meselesidir"
Önder, “Bu halka sizin gibileri çok gördü, yenilerini tecrübe etmeye ihtiyacı yok. Bu ülkede çok hükümet geldi geçti. Bu ülkede 40 yıldır bir tek iktidar var o da savaş kabinesi. Adı ne olursa olsun, bütün hükümetlerin bir tek politikası vardı sorunları savaş yoluyla çözmek. Olmayacağımız aynı zamanda savaş mı barış mı meselesidir” dedi.
"Bunu bir tek ahmaklar fark etmez"
İki yılı aşkın süredir devam eden tutuklama ve gözaltı operasyonlarına da tepki gösteren Önder, “KCK soruşturmasında onbinlerce kişiyi esir ettiniz. 1 Kasım’dan bu yana 8 bin arkadaşımızı tutukladınız. Bu ülkede bu kadar ‘terörist’ olamaz. Sayı onbinlere ulaşmışsa arkasında başka sosyolojik gerçeklikler vardır. Bunu bir tek ahmaklar ve savaştan beslenenler fark etmez. 100 civarında belediyeyi ‘Terör var’ diye kayyum atıyorsan, ortada başka bir şey var diye düşünülmez mi? Halkın kendi kendini yönetme sürecinden rahatsız oluyorlar” ifadelerini kullandı.
"Aynı yalanlar"
Önder, “Çıkıp parselledikleri kanallarda affınıza sığınıyorum, insan gördükçe artık kusası geliyor. Karton karton insanlar, içlerinde hiçbir hakikatlık yok. Rehin aldıkları kanallarda da birbirlerini övüyorlar. Bununla da insanları etkileyebileceklerini düşünüyorlar. Bırakın yapsınlar biz halkın içindeyiz. Sabah akşam aynı yalanı bıkmadan usanmadan tekrarlıyorlar. Bütün bu soytarılıklara dur demek için hayır diyeceğiz” dedi.
"HDP'nin 'Hayır' çadırına uğrasa..."
Önder, Erdoğan’ın CHP’nin “Hayır” çadırına gittikten sonra “Bana anlatamadılar” sözlerini hatırlatarak, şöyle dedi:
“Çadıra gitmiş, HDP'nin çadır kurmasına tahammül etseniz. Oradaki en eğitimsiz kişiye sorsa ‘Ben bu yetkiyi babama vermem sen benden niye istiyorsun’ derdi.”
“Bunların bu serüvenine çok nitelikli bir ‘Hayır’ demeliyiz ki bunun adını bir daha ağızlarına almayı bırakın akıllarına bile getiremesinler” diyen Önder, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu ülkeyi İzmir Marşı ile Mehter Marşı’nın arasına sıkıştırıyorlar. Bu ülkenin halayı, horunu, zeybeği, klamları, stranları var. Siz bu zengin kültürü iki marşın arasına sıkıştırabilir misiniz? Herkes bilsin biz bu iki aralığa sığmayacak kadar çok renkliyiz. Böyle olmak böyle kalmak istiyoruz. Bu yüzden ‘Hayır’ diyoruz.
"Dağdan taştan ses var, AYM'den ses yok"
Memlekette bir Anayasa Mahkemesi var var. İyi kötü bir tane var. Fakat acayip insanı hukuktan soğutacak bir sessizlik içindeler. Vekillerimiz hakkında aylardır karar vermedi. Dağdan taştan ses geliyor AYM’den tık yok. Hukuktan utanmıyorsunuz barı Allah’tan korkun. Daha önce altına imza attığınız kararı yeniden savunacaksınız. Bu içtihatsa uymanızı bekliyoruz. Sizler korkuyu bile korkuttunuz. Korku insanı ne kadar küçültüyormuş ve direnmek insanı ne kadar güzelleştiriyormuş. Sizler korkuyu bile korkuttunuz, utandırdınız. Bu şartlar altında buraya gelmek katliamlarla sindirilmek isteyen egemenlere bu insanlar gelmişse zalimlerin alacağı çok büyük ders vardır. Bizlere de büyük görev ve sorumluluk düşmektedir. Ant olsun sizin verdiğiniz bu onuru omuz seviyesinden aşağı düşürmeyeceğiz. Direne direne kazandık yine direne direne kazanacağız.
ABD Suriye’yi bombalıyor halkın cebindeki para eksiliyor. Taşıma suyla el parasıyla bu düzeni ayakta tutmaya çalışıyorlar. Taşıma suyla bu değirmen bir döner iki döner, bunun bedelini yoksul halklar öder. Getirdiler bu ülkeyi İzmir marşıyla mehter marşı arasına sıkıştırmak istiyorlar. Herkes bilsin biz bu iki aralığa sığmayacak kadar büyüğüz. Direne direne kazandık, direne direne kazanacağız.”